Burden türkçesi Burden nedir

Burden ile ilgili cümleler

English: I am afraid I'll be a burden to you.
Turkish: Korkarım ki sana bir yük olacağım.

English: I can't burden Tom with that responsibility.
Turkish: Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem.

English: I can't burden Tom with that problem.
Turkish: Bu sorunu Tom'a yükleyemem.

English: He was a burden to his parents.
Turkish: O, ebeveynlerine bir yüktü.

English: He was not a financial burden on her.
Turkish: Onun üstünde mali bir yük değildi.

Burden ingilizcede ne demek, Burden nerede nasıl kullanılır?

Burden costs : Dolaylı giderler.

Burden of proof : İspat külfeti. Kanıtlama zorunluğu. Mahkemede görülen bir davada bir tarafın belirli bir konuyu kanıtlama sorumluluğu. Kanıtlama yükü. İspat mecburiyeti. İspat yükü. İspat zorunluluğu. İspat yükümlülüğü. Beyyine külfeti. Kanıtlama zorunluluğu.

Burden of responsibility : Bir görev veya yükümlülüğün yükü. Sorumluluğun ağırlığı.

Burden rate : Genel masraf oranı. Genel gider oranı.

Burden with : Basınç uygulamak. Bunaltmak. Bir yük koymak. Sıkmak. Ağırlaştırmak.

Beasts of burden : Yük hayvanı.

 

Burden with debts : Borç yüklemek.

Take the burden off : Sorumluluğu bırakmak.

The burden of convincing : İkna etme yükümlülüğü. Kendi hikayelerinin doğru olduğunu ikna etmek konusunda bir davadaki bir taraf üzerindeki yükümlülük.

Beast of burden : Yük hayvanı. Hayvan.

İngilizce Burden Türkçe anlamı, Burden eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Burden ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cargo handling : Nakliye idare etme. Yükleme boşaltma. Navlunla ilgilenme. Yük elleçleme. Yük yükleme.

Incumbencies : Görev. Memuriyet. Yükümlülük. Memuriyet dönemi. Görev süresi. Ödev. Vazife.

Dead load : Özyük. Öz yük. Hareketsiz yük. Zati yük. Bir yapı üzerindeki sabit yük (örneğin, köprü). Ölüyük. Ölü yük. Sabit yük. Sabit ağırlık.

Dullness : Sönüklük. Mutlak matite. Donukluk. Ahmaklık. Can sıkıntıs. Can sıkıntısı. İdraksizlik. Kesat.

Counterweight : Karşıağırlık. Dara. Denge ağırlığı. Karşı ağırlık. Dengeleyen ağırlık. Karşıt denge ağırlığı. Balans ağırlığı. Dekorları tutan askıları istenilen yükseklikte tutmaya yarayan nesne. bunlar eski tiyatrolarda kum torbaları, yenilerinde demir külçelerdir. Denge yapması için kullanılan ağırlık.

Brunts : Hamle. Asıl yük. En şiddetli kısım (saldırı veya azarlama veya baskı vb'nin). Darbe. Çarpma. En ağır kısım (saldırı veya azarlama veya baskı vb'nin).

Incumbrance : Masraf. Bir mülk üzerinde alacak iddiası veya haciz (hukuk terimi). Gayri menkulle yüklenen külfet veya mükellefiyet. Taahhüt. Destek için başkasına bağımlı olan (özellikle de bir çocuk). Ayak bağı. Güçlük.

 

Chevies : Sıkmak. Avlanmak. Avlamak.

Loading : Şarj. Doldurma. Film takma. Malı, gemiye ya da götürecek başka bir taşıta yükleme. Satış fiyatına idare faiz ve satış benzeri masrafların eklenmesi. Ek maliyet. Sürşarj. Satış ve benzeri masrafların eklenmesi. Gümrük, madencilik, nükleer enerji alanlarında kullanılır.

Carloads : Asgari yük. Vagon yükü. Bir yığın eşya. Araba dolusu. Vagon dolusu yük. Araba yükü. Vagon dolusu. Araba dolusu yük.

Burden synonyms : superload, live load, imbarked, exigencies, embarked, bulks, chevying, answerableness, bulk, exigences, arduousness, amenability, saddling, chevy, burthen, downloads, exigence, downstream load, ladens, bit, ascribe, incubi, encumbrance, imperiousness, carload, deliberativeness, essentiality, engagement, cargo, bd, ascribed, care, downloaded.

Burden zıt anlamlı kelimeler, Burden kelime anlamı

Discharge : Görevden almak. İşten çıkarmak. Boşaltma. Taburcu etmek. Akım. Akmak. Akımsakların elektrik yükünün azalması. Boşaltım. İşten atmak. Bir yoğunlaçta biriken elektrik yükünün bir dış devreye verilmesi. bir pilde biriken kimyasal erkenin elektrik erkesine dönüşmesi.

Unburden : (vicdan vb) rahatlatmak. Yükten kurtarmak. İtiraf etmek. Ferahlamak. Derdini dökmek. Derdini açmak. Açmak. Rahatlatmak (vicdan). İçini boşaltmak.

Burden ingilizce tanımı, definition of Burden

Burden kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To encumber with weight (literal or figurative). The verse repeated in a song, or the return of the theme at the end of each stanza. That which is borne or carried. Refrain. Hence: That which is often repeated or which is dwelt upon. To load. As, the burden of a prayer. To lay a heavy load upon. The main topic. A club. A load. The chorus.