Canlı nedir, Canlı ne demek
Canlı; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- Canı olan, diri, yaşayan.
- Hareketli, hayat dolu, dinamik.
- Güçlü, etkili.
- Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan.
- Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası.
- Canlı yayın
- Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde.
"Canlı" ile ilgili cümleler
- "Yeni ufuklar arıyor, insanlarla daha geniş, canlı ilişkiler kurmak istiyordum." - A. Ağaoğlu
- "Umut iyidir. İnsanı canlı ve güçlü tutar." - A. Kutlu
- "Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." - N. Cumalı
Canlı hakkında bilgiler
Canlı ya da Organizma; biyoloji ve ekolojide, fonksiyonlarını yaşama mümkün olduğunca uyum sağlayarak sürdüren basit yapılı moleküllerin veya karmaşık organlar sistemlerinin bir araya gelmesiyle oluşan varlıklar için kullanılan bir kavramdır.
Canlılar; çevreye uyum sağlama ve üreme, kalıtım gibi ortak özelliklere sahip doğal varlıklar grubunun ve "yaşam"ın temel öğeleridir.
Canlı sözcüğü Farsça'dan Türkçe'ye geçmiş olan "can" sözcüğünden türemiştir. "Can" yaşama, yaşam anlamındadır. Buna sahip olanlar ise canlıdır, yani "yaşayan"dır. Organizma ise araç/alet anlamındaki Yunanca "ὄργανον (organon)" sözcüğünden gelir.
Evrende birçok canlı vardır ve bilim insanlarının bunların her birini tek tek incelemesi mümkün değildir. Bu yüzden, canlılar sınıflara ayrılırlar. Canlıların belirli özellikleri göz önüne alınarak yapılmış olan gruplandırmaya sınıflandırma veya biyosistematik denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına sistematik (taksonomi) denir. Canlılar temel olarak 6 grupta sınıflandırılır.
Canlı ile ilgili Cümleler
- Jale, Tom'u canlı gören son kişiydi.
- Canlı bir balinayı asla görmedim.
- Tüm komşularım çok arkadaş canlısı.
- Tom, Mary'yi canlı gören son kişiydi.
- Canlı bir ıstakoz yemek istemiyorum.
- Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.
- Canlı balık suyun altında yüzüyor.
- Canlı kalan biri var mı?
- Canlı bir kaplanı nereden satın alabilirim.
- Oteldeki resepsiyonist asık suratlıydı ve hiç de arkadaş canlısı değildi.
- Canlı balık suyun altında yüzer.
- Sibirya kurtları arkadaş canlısıdırlar.
- Canlı canlı gömüldü.
- Ali ve Mary çok arkadaş canlısı ve açık yüreklidirler.
Canlı anlamı, kısaca tanımı:
Canlı bomba : Üzerindeki patlayıcı maddeleri suikast yapmak amacıyla patlatarak kullanan kimse.
Canlı canlı : Heyecan içinde. Diri diri, henüz ölmemiş bir biçimde.
Canlı cenaze : Çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış kimse.
Canlı model : Heykeltıraşlıkta model olarak yararlanılan kadın veya erkek.
Canlı müzik : Gazino, lokal vb. yerlerde yemek sırasında bir veya birkaç müzisyenin çalgı ve sesleri ile parçaları seslendirmesi.
Canlı özdekçi : Canlı özdekçilik yanlısı olan, hilozoist.
Canlı resim : Bir hareketi parçalarına ayırıp bunların elle yapılmış olan resimlerinin alıcıyla tek tek çevrilmesine dayanan ve gösterimde sürekli bir hareketi ortaya koyan film tekniği.
Canlı yayın : Olay, gösteri, toplantı, etkinlik vb.nin gerçekleştiği anda radyo ve televizyondan aktarılması.
Ağırcanlı : Gebe (kadın). Varlığı sıkıntı veren, sevimsiz. Çok yavaş iş yapan, çevik olmayan. Tembel.
Dokuz canlı : Kolay kolay ölmeyen. Çok sağlıklı, herhangi bir hastalığı olmayan, dayanıklı.
Etli canlı : Dolgun vücutlu, sağlıklı, güçlü.
İki canlı : Gebe.
İt canlı : Zora, sıkıntıya dayanan, dayanıklı (kimse).
Kanlı canlı : Sağlıklı, sapasağlam, vücut sağlığı yüzünden belli olan (kimse).
Pek canlı : Dayanıklı.
Tez canlı : Aceleci.
Yedi canlı : Sonucu ölüm olabilecek birçok olaydan sağ çıkan (kimse veya hayvan).
Arkadaş canlısı : Arkadaşlığa değer veren, arkadaşlarına çok düşkün (kimse), dost canlısı.
Dost canlısı : Arkadaş canlısı.
Mal canlısı : Mala çok düşkün, malı çok seven.
Para canlısı : Paragöz.
Canlı cenazeye dönmek : Çok zayıflamak, bir deri bir kemik kalmak.
Canlı özdekçilik : Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan öğreti, hilozoizm.
Canlı yayın aracı : Olay, toplantı, etkinlik vb.nin radyo ve televizyonlara aktarılabilmesi amacıyla kullanılan, özel donanıma sahip taşıt, naklen yayın aracı.
Canlıcılık : Bağımsız bir ruhsal varlığın insanda ve doğa nesnelerinde yerleşik olduğuna inanan ilkel dinî görüş. Çocukta bir düşünce biçimi olarak bütün cisimlerin canlı olduğuna inanma. Olup bitenin, ruhlar alanının gizli güçleri tarafından yönetildiğine inanan ilkel anlayış, animizm. Tek ve aynı ruhun fikrî ve organik hayatın ilkesi olduğunu ileri süren öğreti.
Canlılık : Neşelilik, hareketlilik. Canlı olma durumu.
Et kanlı gerek yiğit canlı : "kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır" anlamında kullanılan bir söz.
İki canlılık : İki canlı olma durumu.
Diri : Güçlü, zinde. Solmamış, pörsümemiş. Gereği kadar pişmemiş. Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı.
Hareketli : Hareketi olan, yer değiştirebilen, devingen, müteharrik, mobilize. Canlı, kıpırdak.
Hayat : Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. Yazgı. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Geçim şartlarının bütünü. Yaşam. Sundurma. Balkon. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü. Meslek. Canlı, sağ olma durumu. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi. Avlu.
Dolu : İçki doldurulmuş bardak. Boş vakti olmayan, meşgul. Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Bir yerde sayıca çok. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Bir duygunun güçlü etkisinde olan.
Dinamik : Mekaniğin kuvvet, hareket, enerji arasındaki ilişkilerini inceleyen dalı, devim bilimi. Canlı, etkin, hareketli. Devimsel. Hareketli, her an değişebilen, duruk karşıtı.
Güçlü : Nitelikleri ile etki yaratan, etkili. Gücü olan, kuvvetli, yavuz. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu. Şiddeti çok olan.
Etki : Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım.
Biyoloji : Bitki ve hayvanların köken, dağılım, yapı, gelişim, büyüme ve üremelerini inceleyen bilim dalı, dirim bilimi.
Canı : Cinayet işlemiş olan kimse, kıyacı. Acımasız, gaddar.
Etkili : Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik.
Yer : Durum, konum, vaziyet. Ülke. Yerküre. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Önem. İz. Görev, makam. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. Gezinilen, ayakla basılan taban. Durum, konum. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa.
Yaratık : Yaratılmış canlı varlık, mahluk.
Hayvan : At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz.
Canlı : Güçlü, etkili. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Canlı yayın. Canı olan, diri, yaşayan. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde. Hareketli, hayat dolu, dinamik.
Yayın : Radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen eser, program, neşriyat. Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat.
Diğer dillerde Canlı anlamı nedir?
İngilizce'de Canlı ne demek? : adj. alive, live, living, animate, active, go go, lively, fresh, full of life, snappy, glowing, breezy, spirited, vivacious, humming, in the flesh, animated, beany, bright, brisk, bustling, colorful, colourful [Brit.], corky, crisp, crispy, dashing
adv. brightly, genially
n. living being, living creature; life, quick
Fransızca'da Canlı : vif/vive, vivant/e, allant/e, allègre, animé/e, dynamique, agile, guilleret/te, mouvementé/e, truculent/e, brûlant/e, saillant/e
Almanca'da Canlı : adj. angeregt, animal, animalisch, anschaulich, belebt, beredt, beweglich, farbig, fesch, forsch, frisch, geweckt, lebend, lebendig, lebhaft, live, mobile, rege, regsam, satt, schmissig, schwunghaft, schwungvoll, vital
adv. fit, obenauf
Rusça'da Canlı : adj. живой, одушевленный, оживленный, бойкий, бодрый, быстрый, подвижный, живописный, интенсивный, животрепещущий
Bu kısımda Canlı nedir? Canlı ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Canlı tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Canlı hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.