Cinema türkçesi Cinema nedir

Cinema ile ilgili cümleler

English: He lost his cinema ticket.
Turkish: O, sinema biletini kaybetti.

English: I went to the cinema yesterday.
Turkish: Dün sinemaya gittim.

English: I went to the cinema with my brother.
Turkish: Erkek kardeşimle sinemaya gittim.

English: I can't afford to go to the cinema twice a week.
Turkish: Haftada iki kez sinemaya gidecek gücüm yok.

English: I usually go to the cinema with my friends.
Turkish: Genellikle arkadaşlarımla sinemaya giderim.

Cinema ingilizcede ne demek, Cinema nerede nasıl kullanılır?

Cinema camera : Alıcı. Sinema filmi çevirmekte kullanılan aygıt. tv. televizyon almacına ulaştırılacak konunun görüntüsünü elektriksel ime çeviren elektronik yapılı alıcı çeşidi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Cinema floor rake : Bir sinema salonunda koltuk sıralarının, izleyicinin görüş çizgisine uygun olarak önden arkaya doğru yavaş yavaş yükselmesinden doğan eğim. Salon eğimi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Cinema goer : Film müdavimi. Sinema müdavimi. Sık sık sinemada film seyretmeye gitmekten hoşlanan kimse. Sinemaya giden kimse.

Cinema hall : Sinema salonu.

Cinema historian : Sinema tarihçisi. Sinema tarihi üzerine araştırma, inceleme yapan kimse. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

 

Cinema world : Sinemacıların ve sinema kuruluşlarının oluşturduğu çevre. Sinema dünyası. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Animated cinema : Canlandırma sineması. Animasyon sineması.

Cinema manager : Bir sinemanın çalışmalarını yöneten kimse. Sinema yöneticisi. Oynatımcı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Cinema profession : Sinemacılık uğraşı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Sinemanın çeşitli kollarından herhangi birinde yapılan iş, uğraş konusu.

Cinema law : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Sinema türesi. Sinema çalışmalarını düzene bağlayan türe kurallarından oluşan türe dalı.

İngilizce Cinema Türkçe anlamı, Cinema eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Cinema ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cines : Film. Sine.

Picture : Ç. Resmetmek. Pek güzel kimse ya da şey. Film. Tasvir. Kafasında canlandırmak. Canlandırmak. Yansıtmak. Görülmeye değer şey ya da kişi.

Fleapit : Eski ve kirli sinema ya da tiyatro. (gayrı resmi) kirli eski ve dökülen sinema salonu. (argo terim) pire evi.

House : Eve yerleştirmek. Kendi evine almak. Ev halkı. Ev sağlamak. Barınmak. Kodak. Konut. Evde oturmak. Yalnız bir ailenin oturabileceği biçim ve büyüklükte konut. kat iyeliğine göre kullanılan çokbarklı yapılardaki bağımsız bölümlerden her biri. Ev.

Bioscope : Eski model film göstericisi. Biyoskop. Biyograf. Film makinesi.

Cinematographies : Sinematografi. Film çekme sanatı. Sinema fotoğrafçılığı. Sinematograf. Sinemacılık.

 

Medium : Herhangi bir kuvveti ya da özdeği içinde bulunduran ve devinime olanak veren bir özdek ya da karışım. Ortalama. Parlayıcı. Aracı. Araç. İncelenecek yapıyı ortaya çıkarmak için x ışınlarını emen, baryum ve iyot gibi pozitif kontrast maddeler veya x ışınlarını fazla geçiren karbondioksit ve azotdioksit gibi negatif kontrast maddeler. Ortam. Matbuat. Orta düzey. İfade vasıtası.

Kinemas : (british kullanım) sinema.

Cinema synonyms : movie theater, movie house, movie theatre, picture palace, cinema hall, flicks, cinematography, moving picture, pictures, celluloid, film theater, movie, cinemas, silver screen, movies, kinema, theatre, cine, motion picture, multiplex, theater, film, picture theater.