Citizenship türkçesi Citizenship nedir

Citizenship ile ilgili cümleler

English: I can't believe he renounced his U.S. citizenship.
Turkish: Ben onun ABD vatandaşlığından vazgeçtiğine inanamıyorum.

English: Ali applied for citizenship.
Turkish: Ali vatandaşlık için başvurdu.

English: He has Ukrainian citizenship.
Turkish: Ukrayna vatandaşlığı var.

English: He acquired American citizenship.
Turkish: Amerikan vatandaşlığını kazandı.

English: He will be given American citizenship.
Turkish: Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

Citizenship ingilizcede ne demek, Citizenship nerede nasıl kullanılır?

Citizenship education : Yurttaşlık eğitimi. Programı ve yöntemi ile, her yaştaki öğrencinin toplumca benimsenen davranışları geliştirmesi ve iyi bir yurttaş olarak yetişmesi amacını güden eğitim etkinliği. Vatandaşlık eğitimi.

Dual citizenship : Çifte vatandaşlık. İki farklı ülkenin vatandaşlığına sahip olma durumu.

European citizenship : Avrupa vatandaşlığı.

Foreign citizenship : Yabancı vatandaşlık. Yabancı uyruklu milliyet.

Waiver of citizenship : Vatandaşlıktan feragat. Vatandaşlığı bırakma. Vatandaşlıktan çıkarılma. Vatandaşlıktan çıkma.

A citizen of turkey : Türk vatandaşı.

 

Citizen of contractant parties : Paris birliği andlaşması'nı uygulayan ülkelerin uyruğu olan kişi. Anlaşmalı ülkeler uyruğu.

Citizens : Vatandaşlar. Sivil kimse. Sakin. Hemşehri. Yurttaş. Raiyyet. İkamet eden kimse. Uyruk. Vatandaş.

Intercitizenship : Farklı ülkelerdeki aynı vatandaşlara eşit hakları tanımak. Eşit vatandaşlık hakları tanıma.

Citizen of union : Paris birliği'ne üye olan bir ülkenin uyruğu. Birlik uyruğu.

İngilizce Citizenship Türkçe anlamı, Citizenship eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Citizenship ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Conduct : Yol göstermek. Rehberlik etmek. Sesi iletmek. Eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır. Yürütmek. Davranım. İdare etmek. Kişinin özellikle ahlak bakımından gösterdiği davranım. bir kimsenin içinde bulunduğu toplumsal, ekonomik ve kültürel koşullar dolayısıyle geliştirdiği ve onu aynı durumdaki kimselere yaklaştıran davranımların tümüne verilen ad. 3-bir kimse ya da bir olay karşısında alınan durum. Geçirmek. Geleneklere, göreneklere, aktöreye, güzellik kurallarına ve ilkelerine göre değerlendirilen ya da yöneltilen kişi davranışı. insanı hayvandan ayırt eden bilinçli, özgür istence dayalı davranış.

Subjection : İtaat. Tabi kılma. Hükmü altına alma. Bağımlılık. Tabi olma. Boyun eğme. Buyruğu altına alma. Özgürlükten yoksunluk. Kontrolü altına alma.

Civitas : Antik roma'da vatandaş statüsü.

Allegiances : Tebaalık. Bağlılık. Biat. Mensubiyet. Sadakat. Vatandaşın devletine karşı sadakat borcu.

Civilness : Nezaket. Kibarlık.

 

Dependence : Güven. Bağlılık. Çoğabilimde, çalışan (etkin) kesim üzerindeki çoğal baskıyı gösteren ve edilgen çoğanın etkin çoğaya oranı olarak bulunan değer. Psikotrop bir maddeyle merkezi sinir sistemi arasındaki etkileşmeden doğan ve maddenin keyif artırıcı psişik etkilerini duyumsamak ve bazen de yokluğunun vereceği huzursuzluktan sakınmak için maddeyi devamlı veya periyodik olarak alma isteği. İlişki. Sarkma. Karlaşılan sorunları yalnız başına çözmek ve kendine yön seçmek için gerekli yetenekten yoksun olma durumu. ekonomik ve ruhsal desteğe gereksinme duyma. kendi kendine yetmezlik. İtimat. Eğitim, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Behaviour : Hareket tarzı. Hal. Tutum. Tutum, dürtü ve uyaranlarca güdülenen ve ortak tanımı bulunan kalıplı edim. Davranış tarzı. Tavır. Bir toplumda ya da toplumsal kümede genellikle alışkanlık durumuna gelen ve saymaca olan, görece tekbiçimli bir eylem türü. Hareket. Davranış.

Behavior : Hal. Genel anlamda bir organizmanın görülen ve görülmeyen her türlü bedensel, ruhsal ve zihinsel etkinliğine verilen ad. bir organizmanın belli bir gereksemeyi karşılamak için çaba harcayarak gösterdiği etkinlik. Davranış. Tavır. Davranış tarzı. Hareket tarzı. Davranım. Hareket. Tutum.

National status : Tabiyet.

Deportment : Yürüyüş biçimi. Davranış. Gidiş. Hareket. Tavır. Duruş biçimi.

Citizenship synonyms : legal status, demeanor, dependance, nationality, allegiance, demeanour.

Citizenship ingilizce tanımı, definition of Citizenship

Citizenship kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The state of being a citizen. The status of a citizen.