Clow türkçesi Clow nedir

Clow ile ilgili cümleler

English: His dress is that of a gentleman but his speech and behavior are those of a clown.
Turkish: Kıyafeti bir beyefendininki gibi ama konuşması ve davranışı bir palyaçonunki gibi.

English: His dress is that of gentleman, but his speech and behavior are those of a clown.
Turkish: Bir beyefendi gibi giyinir ancak bir şaklaban gibi konuşur ve hareket eder.

English: Have I ever told you how I became a circus clown?
Turkish: Hiç sana nasıl bir sirk palyaçosu olduğumu söyledim mi?

English: Ali was clowning around at the party last night.
Turkish: Ali dün geceki partide soytarılık ediyordu.

English: I have a fear of clowns.
Turkish: Palyaçolardan korkuyorum.

Clow ingilizcede ne demek, Clow nerede nasıl kullanılır?

Acrobatic clow : Akrobatik soytarı. Akrobasi hareketlerindeki ustalığını gösterirken seyirciyi güldüren sanatçı.

Animal trainer clow : Hayvan eğiticiliği yapabilen ama aynı zamanda halkı güldürmekle görevli sanatçı. Hayvan eğiticisi soytarı.

Riding clow : Atlı soytarı. At üzerinde gülünçlükler yapan sanatçı.

Clown : Bir oyunda, skeçte ya da sirkte gülünç hareketler ve sözlerle çevresindekileri güldüren oyuncu. Klavun. Kaba adam. Soytarılık etmek. Bir oyunda, revüde ya da sirkte gülünç hareketler, sözler ve becerilerle seyredenleri eğlendiren sanatçı. Hödük. Maskaralık etmek. Hödük (argo terim). Budalalık.

 

Clown around : Soytarılık etmek.

Equestrian clown : Atlı soytarı. At üzerinde gülünçlükler yapan sanatçı.

Clownery : Kaba komedi. Soytarılık. Söz, davranış ve görünüş ile halkı güldürme eylemi. Fars.

Clowned : Köylü. Kaba adam. Palyaço. Maskaralık etmek. Soytarılık etmek. Budalalık. Hödük. Klavun. Soytarı. Şaklaban.

Clowneries : Soytarılık. Fars. Kaba komedi.

Fill in clown : Sirk gösterilerine ara verildiği sırada halkı oyalamak için alana çıkan soytarı. Ara soytarısı.

İngilizce Clow Türkçe anlamı, Clow eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Clow ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Dripping : Damlatma. Eriyerek akıp donmuş yağ damlası. Damla sesi. Sırılsıklam. Taşan. Damlama. Süzme. Pişirilen etten damlayan yağ. Pişen etten damlayan yağ.

Oxen : Öküz. Öküz (çoğul). Öküzler.

Surge : Büyük dalga. Kabarma. Artmak. Dev dalga. Aniden yükselmek. Kabarmak (deniz). Akın akın gitmek. Dalgalanmak. İnip çıkma. Taşmak.

Cows : Sindirmek. Yıldırmak. İnekler. Korkutmak. Öküz.

Flush : Bir hizada. Kanatlanıp uçmak. Fışkırtmak. Sifon. Düzlemek. Coşturmak. Basınçlı su ile temizlemek. Temizlemek. Boşlukları doldurup sıvamak. Boşaltmak.

Runoff : Akış. Şerbet. Akarsu. Toprak tarafından emilmemiş yüzey suyu. Taşan veya derelere akan aşırı sıvı. Akan. Seçimde son etap. Yüzeysel akış. Yüzey akışı. Bir seçim veya müsabakadaki son etap.

Fightings : Savaş. Dövüş. Kavga. Muharebe. Savaşan. Mücadele.

 

Flowing : Akıntılı. Seyelan. Akan. Dalgalı. Akma. Cari. Kolay. Akıcı. Dökümlü. Akış.

Emission : İhraç. Emisyon. Yayım yapma. Çıkarma. Verme. Yayım. Neşretme. Yayınlama. Bir cismin çevresine ışılcık ya da özdek tanecikleri durumunda erke salması, anlamdaş yayım. Maddenin ışıyan erke vermesi olayı.

Kine : Öküz. İnekler. İnek. Sözdışı biçimcik.

Clow synonyms : moo cow, springing cow, bos taurus, backflowing, flow of air, air flow, drippage, combattant, bag, fluxion, rush, dress clothes, springer, cloakroom, bathroom, flux, ebb, jet, outpouring, battlers, dinner dress, udder, belligerent, overspill, martialing, fighter, backflow, bellicose, bogs, spate, seepage, cattle, fighters.

Clow zıt anlamlı kelimeler, Clow kelime anlamı

Stand still : Hareketsiz durmak. Hareket etmemek. Kımıldamadan durmak. Kımıldamamak. Kıpırdamamak. Hareketsiz kalmak.

Sudden : Aniden. Birden. Umulmadık. Ansız. Apansız. Beklenmedik. Birdenbire. Ani. Ansızın olan.

Hurried : Acele içinde olan. Telaşlı. Telaşla yapılmış. Aceleye gelen. Acele. İvedi. Aceleyle yapılan. Aceleyle yapılmış. Acele eden.

Clow antonyms : fast.