Coil türkçesi Coil nedir

  • Tutam.
  • Bobin.
  • Gebeliği önleyici alet.
  • Sargı.
  • Bukle yapmak.
  • Kangal.
  • Güçlü bir çekimsel alan oluşturmak için elektrik iletkeninin bir yalıtkan üzerine sarılmasıyla oluşturulan düzen.
  • Sarılmak.
  • Dolamak.
  • Halatların muhafaza edilmeleri için yapılan istif biçimi.
  • Dolanmak.
  • Kangal yapmak.
  • Kangallamak.
  • Roda.
  • Kangallanmak.
  • Kıvırmak.
  • Bir mıknatıs ve bu mıknatısın çevresine sarılmış, oluşturduğu manyetik alan yoluyla çalgıdaki tel titreşiminin ses sinyaline dönüşümüne olanak sağlayan ve dışına yapıştırılan bir bez ile yalıtılan iletken tel yumağından oluşan alet.
  • Kangal etmek.
  • Kangal haline gelmek.
  • Sarmak.
  • Gitar alanında kullanılır.

Coil ile ilgili cümleler

English: He recoiled before his master's anger.
Turkish: O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.

Coil ingilizcede ne demek, Coil nerede nasıl kullanılır?

Coil aerial : Çerçeveli anten.

Coil annealing furnace : Kapaklı tavlama fırını. Kangal tavlama fırını.

Coil antenna : Çerçeveli anten.

Coil assembly : Bobin takımı. Komple bobin.

Coil capacity : Bobin kapasitesi.

Coil tap : Çiftli manyetiklerin sargılarından birisinin kullanılıp diğerinin devre dışı bırakılabilmesine olanak tanıyan düzenek. Yamalı elektromanyetik sarmal. Sargı ayracı.

Coil resistance : Bobin direnci.

 

Coil oneself up : Çöreklenmek.

Coil primary winding : Bobin primer sarımı.

Coil loading : Pupenleme. Bobin yükleme.

İngilizce Coil Türkçe anlamı, Coil eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Coil ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Helix : Heliks. İnsan dış kulağının dış kıvrımı. dna sarmalı. heliks. bir tip ikincil protein yapısı. Alfa sarmal. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Dış kulak kanalı. Helezon, kıvrıntı, sarmal, helisel. kulak kepçesinin bir kısmı. helicidae ailesinde bulunan kimi bahçe salyangoz türlerinin içerisinde bulunduğu salyangoz cinsi. en çok avrasya ve afrika’da bulunmakta ve dicrocoelium dedriticum’a ara konaklık yapmaktadır. Burma. Helis. Sarmal eğri. Spiral çizgi.

Ash : Alıç. Dişbudak ağacı. Kül. Sodyum karbonat. Karbonat. Dişbudak. Organik maddelerin tamamen yanması sonucu artakalan inorganik kısım. Volkanik kül. Zeytingillerden, kerestesi sert ve pür gitar gövdesi olarak kullanılan tonu parlak karakterli, orta ağırlıkta ve yüksek maliyetli bir ağaç.

Gyrate : Kendi ekseni çevresinde dönmek. Döne döne gitmek. Dönerek sallanmak. Topaç gibi dönmek. Yuvarlak. Dönmek. Devretmek. Sarmal.

Hanking : Çile. Bukle. Yün çilesi. Gargari halkası. Demet. İpek çilesi. Yelken dikmekte kullanılan ip.

Convolved : Birlikte kıvırmak. Bobin haline gelmek. Evriştirmek. Birbirine sarmak. Yuvarlamak.

Volute : Helezoni deniz kabuğu. Sarmal. Volüt. Sarmal yapı. Sap kıvrımı. Salyangoz. Kıvrım. Kıvrımlı. Başlık kıvrımı.

Soupcons : Bir damlacık. Birazcık. Azıcık miktar. Bir parça.

Reel : Üzerine delikli ya da mıknatıslı kuşak sarılabilen, iki yanında koruyucu çıkıntılar bulunan silindir. Dönmek. Çabuk dönmek. Bozguna uğramak. Makaraya sarılmış şey. Elektrikli makara. Misinanın sarıldığı bir makarası bulunan kısmen otomatik, kamışlı olta takımı. Sallanmak. Yalpalamak. Makara.

 

Clinches : Sıkıştırılmış cıvata. Kökünden halletmek. Sıkı tutmak. Kucaklaşmak. Yapışmak. Yapışma. Sıkıştırmak. Sıkı tutma. Çözümlemek.

Thistles : Eşekdikeni. Deve dikeni. Devedikeni. Kengel. Kenger. Kenker. Şevketotu.

Coil synonyms : quills, wisp, roves, tufts, bobbin, bandages, coil ignition, enwrap, meanders, curl, nests, bandaged, pirn, african ebony, pack, bights, dressing, belt, bobin, crinkling, links, enlace, asian ebony, tuft, rove, convolute, construction, bind, contorts, appeal, cling, clipped, hank.

Coil zıt anlamlı kelimeler, Coil kelime anlamı

Unwind : Açmak. Açmak (sarılı bir şeyi). Rahatlatmak. Gevşetmek. Açılmak. Çözmek (sarılı bir şeyi). Çözmek. Makaradan çıkarmak. Dolanmış şeyi açmak.

Uncoil : Açmak. Çözülmek. Çözmek (kangal). Açmak (makaraya sarılı bir şeyi). Kangalını açmak. Sargıyı çözmek. Açılmak. Kangalı açmak. Boşalmak. Çözmek.

Coil ingilizce tanımı, definition of Coil

Coil kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The snake coiled itself before springing. To form a coil. A noise, tumult, bustle, or confusion. Often with about or around. To wind. To wind itself cylindrically or spirally. As, to coil a rope when not in use. To wind cylindrically or spirally. A ring, series of rings, or spiral, into which a rope, or other like thing, is wound.