Cranes türkçesi Cranes nedir

  • Vinç.
  • Kuşlar (aves) sınıfının, bataklık kuşları (grallae) takımından, boyunları ve kanatları çok uzun, genellikle nemli yerlerde yaşayan bir familya.
  • Sifon.
  • Turna.
  • Biyoloji alanında kullanılır.
  • Turnagiller.

Cranes ile ilgili cümleler

English: Her classmates folded three hundred and fifty-six cranes so that one thousand were buried with her.
Turkish: Onun sınıf arkadaşları onunla birlikte bin tane gömülsün diye 356 turna kuşu katladı.

English: All Sadako could do now was to make paper cranes and hope for a miracle.
Turkish: Sadako'nun şimdi yapabileceği bütün şey kağıttan vinçler yapmak ve bir mücize beklemekti.

English: Cranes are big beautiful birds.
Turkish: Turnalar büyük güzel hayvanlardır.

English: The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.
Turkish: Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler.

Cranes ingilizcede ne demek, Cranes nerede nasıl kullanılır?

Cranesbill : Sardunya (botanik terimi). Turnagagası.

Crane arm : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bir vincin, alıcıyı ve kişileri taşıyan, oturma yerini kaldırıp indiren kolu. Vinç kolu.

Crane beam : Kaldırga kirişi. Vinç kirişi.

Crane driver : Vinç operatörü. Vinççi.

Crane flies : Tipula sineği. Sulak yerlerde yaşayan ve tarım bitkileri için zararlı birçok türü de içine alan, sivrisinek benzeri sinekler familyası. Bostan sinekleri.

 

Crane ship : Vinç gemisi.

Balance crane : Karşı ağırlıklı vinç.

Crane truck : Vinçli kamyon.

Crane hook : Vinç kancası. Vinç çengeli. Yük sapanının bağlandığı kanca.

Crane helicopter : Vinçli helikopter.

İngilizce Cranes Türkçe anlamı, Cranes eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Cranes ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Hydraulic brake : Sıvı basıncı ile çalışan fren. Fren yağı. Sıvılı durduraç. Hidrolik fren. Durduraç ayaklığına etkiyen gücün, tekerleklerdeki durduraç düzeneğine bir sıvı ortam aracılığıyla iletildiği dizge. Hidrolik eğleç.

Culvert : Ark. Su yolu. Kasis. Yeraltı tüneli. Mecra. Arna. Galeri. Suyolu. Menfez. Elektrik kablo borusu.

Siphon : Slfon. Bir kaptaki sıvıyı ters "u" biçimindeki bir boru ile hava basıncından yararlanarak daha düşük düzeydeki bir başka kaba aktarma. Emerboşaltım. Çekmek. Sifonu çekmek. Sifon borusuyla bir şeyi boşaltmak. Sifon borusuyla bir şeyi çekmek. Sıvı akış borusu. Emerboru.

Lust : Arzu. Kösnü. Çok şiddetli arzu. Seks düşkünlüğü. Kösnüllük. Heves. Şehvetli olmak. Arzulamak. Arzulu olmak. Şehvet duygusu.

Demoiselle : Genç evlenmemiş kadın. Kızböceği. Telli turna. Evlenmemiş kadın. Kız. Yusufçuk.

A cell : Mayalarda eşeyli üreme sırasında alfa hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

Brake system : Fren sistemi. Bir aracın hareketini yavaşlatan sistem.

Thirst : Güçlü arzu. Susuzluk. İhtiras. Susamışlık.

 

Aardvarks : Yerdomuzu. Memeliler (mammalia) sınıfının, damarlı dişliler (tubulidentata) takımından, vücutları aralıklı olarak kıllarla örtülü, parmakları ve kulakları büyük, kanca tırnaklı türleri içine alan bir familya. Memeliler (mammalia) sınıfının, etenliler (placentalia) alt sınıfından, az sayıda ve sütun biçiminde sıralanmış ve her birinin bir kanalı olan minesiz ve köksüz dişleri olan, ağızları boru biçiminde uzamış, kulakları büyük, seyrek kıllı, parmaklarında büyük kanca şeklinde tırnakları olan türlere sahip bir takım. Yer domuzugiller. Damarlı dişliler.

Hunger : Özlem. Özlemek. Açlık. İştiyak. Kıtlık. Hasret çekmek. Arzu. Şiddetli istek. Yiyecek kıtlığı. İstek.

Cranes synonyms : hydraulic brakes, automotive vehicle, derrick, common crane, whoopers, capstans, syphoned, flush, abambulacral area, lifters, abramis zone, craning, desire, aardwolf, a chromosome, demoiselle crane, craned, abo blood groups system, stoplight, a protein, crane, lifting crane, abiotic factor, abiotic environment, abacus bodies, whooper, demoiselles, grabber, abductor muscle, trap, motor vehicle, aardvark, crab.

Cranes zıt anlamlı kelimeler, Cranes kelime anlamı

Brave : Cesur. Kızılderili savaşçılar. Görkemli. Kızılderili savaşçı. Göğüs germek. Cesaretle karşılamak. Kahraman. Yiğit. Cesaretle karşı koymak. Cesaret göstermek.

Sane : Akıllı. Akıllıca. İyi düşünebilen. Mantıklı. Makul. Akla yatkın. Aklı başında. İnsaflı.