Döne nedir, Döne ne demek
Döne; Güreş, Eskrim, Voleybol, Tenis, Masa Tenisi, İsim alanlarında kullanılan bir kelimedir.
Yerel Türkçe'deki anlamı:
Karşı ziyarette bulunma.
Defa, kere.
Güreş terimi olarak kelime anlamı:
Minder güreşlerinde her üçer dakikalık süre.
Voleybol'daki terim anlamı:
Bir başarı sıralaması yapmak üzere birçok kişi ya da takım arasında ve her birinin ötekilerle karşılaşması biçiminde yapılan yarışma ya da oyunların tümü.
Tenis terimi olarak sözlük anlamı:
Bir başarı sıralaması yapmak üzere bir çok kişi ya da takım arasında ve her birinin ötekilerle karşılaşması biçiminde yapılan yarışma ya da oyunların tümü.
Tenis terimi olarak sözlük anlamı:
Bir başarı sıralaması yapmak üzere birçok kişi ya da takım arasında ve her birinin ötekilerle karşılaşması biçiminde yapılan yarışma ya da oyunların tümü.
Döne isminin anlamı, Döne ne demek:
1.Bundan sonraki çocuklar erkek olsun anlamında kullanılan bir isim. Karşı ziyarette bulunma.. Döne ismi; Türkçe kökenli olup bir Kız ismidir.
Teknik terim anlamı:
Aynı amaçla belirli bir yer ve zamanda düzenlenen kılıçoyunu yarışmaları.
Döne ile ilgili Cümleler
- Döneceksin, değil mi?
- Bahçenin içinde döne dolaşa meşhur kuyunun yanına geldiğimiz zaman...
- Üçüncü derse geri dönelim.
- Dönebilirsin.
- Döneceğimi sana söyledim.
- Sanırım o yakında geri dönecek.
- Dönek ayak takımı.
- Şimdi yemek yapacağım, daha sonra dönerim.
- Dönem sınavları nihayet bitti.
- Geç döneceğim.
- O bazen kız kardeşine dönem ödevlerini yazdırır.
- Ne zaman geri döneceğimi bilmiyorum.
- Döner Türkiye'de yenilir.
- Antarktika'nın yılın bu döneminde güzel olduğunu duyuyorum.
Döne ile ilgili Atasözü veya Deyim
atalar çıkarayım der tahta, döner dolaşır gelir bahta : ana baba, çocuğuna mutlu bir yaşam sağlamaya çalışır ancak kaderde yazılı olan gerçekleşir anlamında kullanılan bir söz.
döne dolaşa : uzun süre gezerek.
gözü dönesi : geberesi anlamında kullanılan bir ilenme sözü.
pilavdan dönenin kaşığı kırılsın : yararlı bir şeyi elde etmek için sonuna kadar uğraşılmalı, direnilmelidir anlamında kullanılan bir söz.
sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner : her şey zaman içinde planlandığı gibi gerçekleşmeyebilir anlamında kullanılan bir söz.
Döne kısaca anlamı, tanımı
Analjezi dönemi : Anestezide ağrının ortadan kalktığı, hareketlerin istemli yapıldığı ilk dönem
Ard arda dönerli sağım tesisi : İneklerin dönerli sağım sistemine ard arda dizilerek sağılması ve girilen yerden sistemin dönmesiyle dışarı alındığı, oldukça pahalı olan sağım sistemi.
Aşınım dönemi : Akarsuların aşındırma, sürükleme ve biriktirme işlevlerinin gençlik ve geçkinlik evreleri arasında kalan süreç.
Aşınma dönemi : Sulak iklimlerdeki dağlık bir bölgenin, akarsu aşındırmalarıyle büsbütün yontularak, biçimsiz alçak bir kara olması için gereken süre.
Atılma dönemi yarılanma ömrü : Tek bölmeli modele göre ilacın yarılanma ömrü. Plazma ilaç yoğunluğu-zaman eğrisinde atılma döneminin yarılanma ömrü (. 693/ß).
Ayrıksızlık dönemi : Piaget'ye göre, çocuğun algıladığı nesneleri, olayları birbirinden ya da kendi benliğinden ayıramadığı gelişme dönemi.
Başan döne : Başına çalınsın: Yaptığın iş başan döne.
Başvuru dönemi : [Bakınız: temel dönem].
Bu döne : Bu kere, bu sefer.
Bulber dönem : Özellikle inhalasyon anestezisinde öncelikle solunum merkezinin sonrada dolaşım merkezinin felç olması.
Buzul ara dönemi : İki buzul dönemi arasındaki buzulsuz geçen süre.
Buzullar arası dönem : Kuaternerde günümüzden daha sıcak ve yağışlı olan dönem.
Büyü dönemi : Çocuk gelişiminde bir nesneyi düşlemenin, onu yaratmak sanıldığı dönem.
Cumhuriyet dönemi yazını : Cumhuriyet çağında doğup gelişen dil, biçim, konu bakımından yalınlığa ve halkçılığa yönelen yepyeni bir yazın akımı. Atatürk devrimleri toplumumuza yeni düşünceler kazandırmış, yepyeni bir yaşam yolu açmıştır. Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu yerinde genç bir Türk devleti kuruluyordu. Harfler değişmişti. Türk dili yeni bir devrimle Osmanlıcadan büsbütün uzaklaşıyordu. Sanat alanı, bu oluşlara ilgisiz kalamazdı. Batı'da da XX. yüzyılın doğurduğu yenilikler birbirini kovalıyordu. Bizde de böyle oldu. Yepyeni bir anlayışla yeni bir yazın başladı. Roman türü bütünüyle gerçeğe, köy yaşantısına döndü. Koşuklarda eskinin temel saydığı ölçü, uyak kalmadı. Bu çağın ilk yenicilerinin sanat anlayışı "Garip"in önsözünde açıklanmıştır. Bu yüzden Orhan Veli ile Garip'te şiirleri toplanan ozanlara "Garipçiler" deniliyordu. Yenileşme hızlandı. Genç ozanlar birbirlerine benzemeyen örnekler verdiler. Bunların önde gelenlerine "İkinci Yeniciler" deniyor.
Çoban döneği : Yetiştiği yeri yatak gibi örten, tüylü, gri yeşil renkli, geniş bir ot (çobanlar üzerinde yattığı için bu isim verilir).
Çok kısa dönem : Firmanın üretim sürecinde kullandığı girdilerin hiçbirini, dolayısıyla üretim miktarını değiştiremeyeceği kadar kısa bir zaman aralığı. Bu dönem, pazar veya piyasa dönemi olarak da adlandırılmaktadır. karşılığı kısa dönem, uzun dönem.
Çok kısa dönem firma sunum eğrisi : Çok kısa dönemde üretim sürecinde kullanılan girdilerin hiçbirinin miktarı değiştirilemediğinden, piyasaya sunulan üretim miktarının sabit ve fiyattan bağımsız olduğu, diğer bir deyişle fiyat eksenine paralel olan firma sunum eğrisi.
Çok kısa dönem sunum eğrisi : Çok kısa dönem firma sunum eğrilerinin yatay toplamı.
Dalga dönemi : Bir dalganın bir noktasında bir tam salınım yaptığı süre. Dalga dönemi sıklığın tersine eşittir.
Deliryum dönemi : Bilinç kaybı dönemi.
Denetim dönemi : İki denetim yazanağı arasında geçen süre.
Devon dönemi : Birinci zamanın dördüncü dönemi ve bu dönemde çökelmiş olan katmanlar.
Diploten dönemi : Mayoz bölünmede bivalanlı tetrat oluşturan kromozomların aldığı biçim.
Direnç dönemi : Sinir ya da kasların bir bölümüne uygulanan bir uyarandan sonra bu bölümün kısa bir süre ikinci bir uyarana karşı duyarsız kalması.
Diskinetoplastik dönem : Kimi tripanosomatidlerin belirli gelişim evrelerinde kinetoplastlarındaki DNA içeriğini kaybettikleri dönem. Bu evreler memelilerde yaşarken vektörlerde yaşayamazlar.
Doğal dönem : Salınabilen bir cismin ya da bir dizgenin enkin deviniminin tam bir gidip gelme süresi. Dönem, sıklığın tersine eşittir.
Doğum öncesi dönem : Zigot oluşumundan doğuma kadar geçen dönem, prenatal evre. Doğum öncesi dönem; embriyonel ve fetal dönem olmak üzere ikiye ayrılır.
Doğum sonrası dönem : Doğum veya yavru atma sonrası genital kanalın gerek morfolojik gerekse fonksiyonel olarak gebelik öncesi durumuna geri dönme süreci, lohusalık, puerperyum, postpartum dönemi. Bu süreçte tüm türlerde ortak olarak döl yatağının involüsyonu, endometriyumun yenilenmesi, döl yatağındaki bakteriyel bulaşmanın elimine edilmesi olayları biçimlenir. Yavrunun, doğduktan sonraki yaşamı, postnatal dönem.
Döne döne : Tekrar tekrar.
Döne gelmek : Geri gelme, dönüp gelmek. Yolunu şaşırmak.
Dönebilme : Dönebilmek işi.
Dönebilmek : Dönme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Dönecek : Döner salıncak. (Sevdiğin Kırşehir).
Döneç çekirdeği : Dönecin mıknatıssal özelliğini oluşturan yapraklı çelik parça.
Döneç eğrisi : Dikdörtgenel konaçlara göre denklemi olan düzlemsel eğri.
Dönegen : [Bakınız: döner]. Çok dönen.
Dönegine yavız : Sözünde durmayan.
Döneğeç : Hortum, kasırga.
Döneğen : Sözünde durmayan. Hayvanın başlığı ile yuları arasında bulunan ve hayvan bağlıyken dolaşmamasına yarayan döner halka. Su çevirisi.
Dönek avcılığı : Günü birlik avcılık.
Dönek başı : Tarlada çift sürmeye başlanılan yer.
Dönek yeri : Harman yeri.
Dönekle : Su çevirisi.
Dönel akımlı üfleç : Doğrudan doğruya hava kanalına konabilen ve havayı döndürerek iten üfleç.
Dönel dağıntı : Dağıntının özdeciksel dönmeye ilişkin kesimi.
Dönel değişen yıldız : Parlaklık değişimleri dönme nedenine dayanan yıldızlara verilen ad.
Dönel izge : Özdeciiğin nicemsel dönme erke düzeylerinden oluşan izgesi.
Dönel karşılaşma : İkiden çok takımın katıldığı karşılaşma.
Dönel katı oyut : Bir düzlemsel alanın dönme ekseni adını alan bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan katı oyut.
Dönel oylum : Bir düzlemsel alanın bir eksen çevresinde dönmesiyle oluşan katı oyutun oylumu.
Dönel yanma odalı motor : Havaya dönel devinim vererek yakıtla karışmasını kolaylaştıran yanma odasına ek odacıklı patlamasız motor.
Dönel yanma odası : Patlamasız motorlarda, havaya dönel devinim vererek karışmayı kolaylaştıran yardımcı yanma odası.
Dönel yüzey : Bir düzlemsel eğrinin bir eksen çevresinde dönmesiyle oluşan yüzey. Düzlemsel eğrinin, aynı düzlemde yer alan bir doğru çevresinde dönmesinden elde edilen yüzey.
Döneleği dönmek : Felâkete uğramak, ağzının tadı bozulmak.
Dönelek : Bir kimsenin özel durumu.
Dönelge : Dönemeç. Hortum, kasırga. [Bakınız: dönek]. Ev.
Dönelik yapmak : Değiştirmek: Tarlamı Naci ile dönelik yaptım.
Dönem başı : Sayışım döneminin ilk günü, sayışmanlık yazdıklarında sayışımların açıldığı gün.
Dönem geliri : Çeşitli koşullar altında ve geçmiş zaman dönemleriyle orantılı olarak gerçekleşen gelir.
Dönem gideri : Genellikle zaman temeline göre gerçekleşen gider. (Kira, ürem, yapı vergileri, gelir vergileri vb.).
Dönem giderleri : [Bakınız: faaliyet giderleri]. Üretime katkısı olmayan yarı yapılmış ve yapım özdeği değerlendirmelerinde ana öğe olarak ele alınmayan ancak işletme çalışmalarından doğan geliri bulabilmek için net olmayan kârdan düşülen giderler.
Dönem karı : Bir işletmenin belli bir dönemin sonunda etkinliklerinin sonuçlarını özetleyen gelir tablosunda yer alan kâr.
Dönem sonu : Sayışım döneminin son günü. Dengelem günü.
Dönem yemlemesi : Aşamalı yemleme.
Dönembeç : Köşebaşı, yolun kıvrım yeri, viraj.
Dönemçizit : (Zaman dizileri) Salınımlı bir dizinin uyum çözümlemesinde kullanılan çizit.
Dönemeç gözlemcileri : Yarışlık dönemeçlerinde, öteki koşucuları itme , çarpma, tutma, yolunu kesme gibi yönetmeliklere aykırı davranışları yapan yarışçıları, komiserlere bildirmekle görevli gözlemciler. Bunlar, yarış komiserlerince seçilir. Kendisinin yargı yetkisi yoktur.
Dönemeç yüksekliği : Hızın artışına göre düzenlenen ve itici güçler karşısında, çiftkerin her zaman yére dikey olmasını ve tam hıza yürümesini sağlayan yükseklikler. Bu yükseklikler, hızın artışına ve yarışlığın boyuna göre hesaplanır.
Dönemeçli : Dönemeci olan.
Dönemeçli yazı : Sapan izi gibi arası kesilmeksizin sağdan sola ve soldan sağa gitmek üzere yazılan yazı yöntemi.
Dönemeçsiz : Dönemeci olmayan.
Dönemek : Engel olmak. Durulmak (Su): Kaptaki su dönedi.
Dönemez : Kasırga.
Dönemli : Devri. -edimler: devri edâlar. Belli zaman aralıklarında eş özellikleri yineleyen olayların genel niteliği.
Dönemli dizey : Ak = A olacak biçimde bir k doğal sayısı varlayan A dördül dizeyi.
Dönemli işlev : Tanım kümesindeki her x için f (x+A) = f (x) olacak biçimde bir A sayısı varlayan f işlevi.
Dönemli üleşke : Kimi sayak öbeklerinin dönemli olarak yinelendiği üleşke.
Dönemönü : Bir cümlenin, birbirine bağlı olup her biri bağımsız bir fikir anlatan iki kısmından ilki, ki DÖNEMSONU (Apodose) denilen son kısmına yol açmış olur. Benden ne istiyorsanız (dönemönü) onu söyleyiniz (dönemsonu) gibi.
Dönemsel : Yineli biçimde olan, yinelenme ile ilgili. Dönemlere bağlı olarak oluşan. Belirli zaman aralıklarıyla yineleyen.
Dönemsel büyük onarımlar : Makine, aygıt ve yapım araçlarının sürekli ve güçlü bir basınç ve sürtünme ya da ısı ve ıslanma gibi etkiler altında bulunmayan ya da bulunsa bile kısa bir süre içinde kırılması, aşınması, çürümesi olumsuz görülen parçaların yapılış yanlışlığı, ayar bozukluğu ya da dokuncalı olgu gibi geçici nedenlerle kırılması, çürümesi ve bozulması sonucu değiştirilmesi, onarılması ile yapı, düzenleniş, makine aygıt ve yapım araçlarıyla döşemin, işletmenin özelliğine göre saptanan bir süre ile düzenli olarak yapılması olağan uzun dönemli bakımların gerektirdiği değiştirme ve onarım.
Dönemsel çizelge : Öğeleri artan öğe sayılarına göre dizilerek oluşturulan sekiz temel kümeli çizelge.
Dönemsel devinim : Özdeş zaman aralıkları ile yinelenen devinim.
Dönemsel gider : Görülen iş ya da hizmete göre değil de zaman temeline göre sayışıma alınan gider.
Dönemsel giderler : Önceden kesinlikle yeterince bilinen ve tutarı saptanabilen yıllık dönem içindeki tümdeğer ve dengelem sürelerine dönemsel olarak dağıtılan giderler.
Dönemsel işsizlik : Ekonomide belli dönemler itibariyle mevsimlik veya çevrimsel olmak üzere iki biçimde ortaya çıkan işsizlik türü. karşılığı çevrimsel işsizlik, mevsimlik işsizlik.
Dönemsel süreç : (olasılık kuramı) Dönemsel bir dizi veren durağan olasılıksal süreç.
Dönemsel yasa : Öğelerin özelliklerinin, öğecik ağırlıklarının yinelenen bir işlevi olduğunu belirten yasa.
Dönemsiz : Belirli bir yinelenme göstermeyen bir dikgenin özelliği. Sönümü baskın geldiği için, yinelenen bir sürücü kuvvet etkisi altInda salınım yapamayan dizgenin özelliği.
Dönen : Üç yaşını bitirip dört yaşına basan tay, sığır. Evin banyo bölümü. (Akçaşar Yalvaç Isparta).
Dönen akreditif : İşlemlerin tekrarlanma yükünden kurtulma ve yüksek miktarda siparişin fiyat üstünlüğünden yararlanma amacıyla, ayrıca bir talimata ya da bildirime gerek kalmaksızın aynı koşullarda kendiliğinden yenilenen bir akreditif türü.
Dönen gün : Geçmiş gün: Dönen günler geri gelmez.
Dönencealtı : Yengeç dönencesine kuzeyden, Oğlak dönencesine de güneyden bitişik ve komşu olan, sıcak ve ılıman kuşaklar arasında bir ara iklim alanı yaratan bölge.
Dönencealtı iklim : İlginç örneklerinden biri Akdeniz çevresinde görülen iklim türü.
Dönencealtı yüksek basınç : Dönenceler dolayında yer alan, güneşin görünürde devinimine uyarak kuzey-güney doğrultuda az çok yer değiştirirse de, sürekliliğini yitirmeyen basınç.
Dönencelerarası : Yeryuvarı üzerinde Oğlak ve Yengeç dönenceleri (23° 27' K ve 23° 27' G) arasında kalan, genellikle sıcak iklimlerin egemen olduğu kuşağın yayılma alanı, bkz, dönence, Oğlak dönencesi, Yengeç dönencesi.
Dönençay : Giresun şehrinde, Şebinkarahisar belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Dönendirmek : İdare etmek.
Dönengi : Hayvanın başlığı ile yuları arasında bulunan ve hayvan bağlıyken dolaşmamasına yarayan döner halka.
Döner alan : Doğrultusua dik bir eksen çavresinde dönen mıknatıssal alan.
Döner anamal : Yapımcı bir kuruluşa ilişkin işlemleri gerçekleştirebilmek üzere yapılacak ödemeler ve giderlerin tümünü karşılayabilmek amacıyla elde bulundurulan para.
Döner anotlu tüp : Anotu döndükçe, elektron demetini, hedefi değişen alana doğru yönlendiren X ışını tüpü.
Döner ayak : Uyaklardan sonra yinelenen özdeş sözcükler ya da ekler.
Döner buzsul çizeneği : Tektürel ince bir X-ışını demetinin döner bir tek buzsulda kırınıma uğramasıyla elde edilen çizenek.
Döner çelgi : Sıyırma ya da kesme ile karşı doğrultuya geçmek isteyen savut namlusunu yakalayıp ilk doğrultusunda tutmak için, yarım çember eylemiyle yapılan çelgi.
Döner çıldırı : Çöküntü ve taşkınlık durumlarının aralıksız sürüp gittiği bir ruh hastalığı.
Döner değer : En kısa süreler içinde paraya çevrilebilmesi olumlu bulunan değer ve mallar.
Döner değirmen : Demiri cevherinden ayırmak için kullanılan fırın. Metallerin kullanılacak hale gelmeden önce mekanik işleme tabi tutulduğu yer.
Döner diplik : Tanıtma yazılarının altında yer alan döner yüzey.
Döner eklem : Eklem çıkıntısı bir araba dingili biçiminde olan eklem, artikulasyo trokoidea.
Döner fıçı : Bir eksen çevresinde dönebilen ve yüzey temizleme işlemlerinde kullanılan fıçı.
Döner fırın : İçi ateş tuğlasıyla kaplı, ekseni çevresinde döndürülebilen, çelikten yapılmış, kireç, çimento ve benzerleri üretiminde kullanılan yüksek sıcaklık fırını. Bir eksen çevresinde dönebilen fırın.
Döner huy : Döner çıldırıdakine benzemekle birlikte, duygu ve davranışlardaki düzgülü olan iniş ve çıkışlar.
Döner ışınla tedavi : Hastayı döndürerek ya da ışınım kaynağını hasta etrafında döndürmek suretiyle uygulanan tedavi yöntemi.
Döner imbikli fırın : Genellikle, karbonlama işlemleri için kullanılan, yandan ayaklar üzerine oturtulmuş, kendi ekseni çevresinde dönebilen fırın.
Döner imbikli sürekli fırın : Karbonlama işlemleri için kullanılan, işlemin sürekliliğini sağlayan ve boyunca bir döner burgusu olan fırın.
Döner imbikli yığımlı fırın : Karbonlulaşma işlemleri için kullanılan ve bir yüklemede, 750 Kg. yük alabilen yığımlı fırın.
Döner iş öndelikleri : Sürekli olarak dönüşüm yapan işlere ilişkin öndelikler.
Döner kangal miniakımölçeri : Akım geçiren bir kangalın değişmez bir mıknatıssal alan içine asılması ile elde edilen bir akımölçer. Kangal, geçen alkımla oranlı bir döngü etikisiyle akımıla oranlı bir açı tutanında döner.
Döner kemik : Ön kolun önünde ve iç tarafında yer alan uzun kemik, radius, önkol kemiği. (karşılık: radius),Ön kolun iki kemiğinden baş parmak doğrusundan olan olup kol kemiği ile el bileği kemikleri arasında bulunur, önkol kemiği.
Döner kişilik : Duygu ve davranışları düzgülü olmayan uç ve karşıt görünümlerde olan, bununla birlikte ruh hastası sayılmayan kişilik.
Döner kurutma fırını : İçindeki döner tablaya yerleştirilen keresteyi döndürerek kurutan, doğal ya da ısıtılmış hava ile iş gören, ağaç kurutma düzeni.
Döner masal : Ne denli anlatılırsa anlatılsın sonuçlanmasına olanak bulunmayan masal türü. karşılığı çember masal, bitimsiz masal.
Döner mercekli alıcı : Mercek tablası olan alıcı.
Döner pano : Önceden kurulmuş dekorlu sahneleri, seyirciye birer birer göstermek için ekseni çevresinde dönen sahne. Çeşitli oyun sahnelerinin kolayca seyirci önüne getirilmesinde kullanılan sahne. Japonya'da birkaç yüzyıl önce kullanılmakta olan döner-sahneyi Avrupa yeni keşfetmiştir, ilk kez olarak da 1896 yılında, Münih'te, Mozart'ın "Don Giovanni" operasında kullanılmıştır. Bunu da çok sanatlı olarak Max Reinhardt Shakespeare yapıtlarının sahne düzeni için kullanmıştır.
Döner sarmalı sestoplar : İçinde ufacık döner sarma bulunan sestoplar çeşidi.
Döner sepha : (Heykel) Tablası ekseni çevresinde dönen heykelci sehpası.
Döner sermayeli işletme : Genel ya da katma bütçeden ayrılan bir başlangıç ödeneğini sermaye olarak kullanıp her yıl elde ettiği kârın bir bölümünü sermayesine ekleyerek etkinliklerini sürdüren işletme.
Döner tabanlı fırın : Tabanı, kendi ekseni çevresinde dönebilen ve dönüşü, bir ısıl işlem çevrimine göre ayarlanan fırın.
Döner varlıklar : Bir yıl ya da işletmenin olağan çalışma dönemi içinde ve olağan koşullar altında paraya çevrilebilir ya da kullanılabilir varlıklar.
Döner yazı : Tanıtma yazılarının, görüntülüğün altından üstüne, üstünden altına doğru ya da az çok değirmi biçimde deviniminden oluşan durum.
Döner yüzey : Sahne içinde dönebilen yüzey.
Dönerbasamak : (Mimarlık) Bir eksen çevresinde dönerek çıkan merdivenin her basamağı.
Dönerbaşlı yağ yakıcısı : Sıvı yakıtı, merkezkaç bir kuvvetle savurarak zerrelere ayıran ve yanmasını kolaylaştıran yağ yakıcısı.
Dönerboyun : [Bakınız: boyunçeviren]. (Jynx torquilla) Guguksular (Cuculiformes) takımının ağaçkakangiller (Picidae) familyasından bir kuş türü. Uzunluğu 17 cm. Ağaç kabuğu rengindedir. Göçücüdür. Avrupa, Kuzey Asya ve Kuzey Afrikada ormanlarda yaşar.
Dönerboyunlular : Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, kaplumbağalar (Testudinata) takımından, tatlı sularda yaşayan, boyunları dinlenme hâlinde iken içeri çekilmeyip sırt kabuğunun altına doğru kıvrılan, çamurcul kaplumbağagiller (Pelomedusidae) ve yılan boyunlu kaplumbağagiller (Chelidae) familyaları bulunan bir alt takım. (Pleurodira), familyalarını içine alır.
Dönerce : Tek demirli basit pulluk. Vida. (Küplüce Gümüşhacıköy Amasya).
Dönerceli : Sözünde durmayan.
Dönerdere : Ağrı ilinde, Cumaçay nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Mardin şehri, Ömerli belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Van ilinde, Özalp ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
Dönerdöver : Siirt ilinde, Bağgöze bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Dönerek atlama : Jete passé olarak bilinir. İki ayağın birbirine koşutluk kurduğu ve gövdenin yere çapraz olduğu dönerek atlama biçimi.
Dönerge : Su çevirisi. Çark. Arabanın mazısı. İşleri çevirmek için elde bulunan anapara.
Dönerğe : Arabanın mazısı.
Dönerli balıksırtı sağım tesisi : İneklerin dönerli sağım sisteminde balıksırtı biçiminde dizildiği sağım sistemi. İnekleri yönü merkeze doğrudur. Çıkış sistemin dönmesiyle aynı yerden gerçekleşir.
Dönerli sağım tesisi : Sağımın atlı karınca benzeri sağım yapılırken yerden yüksekte dönerek yapıldığı tesis sistem.
Dönerlik : Daha çok iç uyaranların etkisiyle ve düzenli aralıklarla mutluluk-çöküntü, etkinlik-durgunluk, canlılık-bitkinlik arasında gidip gelme durumu. Bir dizedeki kelimelerin yerini değiştirmekle gerek tartının ve gerekse anlamın bozulmaması hali.
Dönermıknatıslık oranı : Kıvıl yük dağılımlı bir taneciğin dönmesinden doğan mıknatıslık kolcuğunun açısal devinirliğe oranı.
Dönertaş : Ağrı şehrinde, Tutak ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Bitlis şehri, Reşadiye bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Erzurum şehri, Horasan ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Muş ili, Karaköy bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Döneydi ola mı : Acaba döner mi?.
Döneyen : Su çevirisi. Tekerlekleri birbirine bağlayan ve dönmelerini sağlayan ağaç.
Duyarlı dönem : Embriyonun dış etkenlere en duyarlı olduğu dönem. Embriyo bu dönemde zararlı etkenlerle karşılaşırsa yapısının bozulmasına ve çeşitli malformasyonlara uğramasına neden olur.
Eklips dönemi : Tutulma dönemi.
Eksitasyon dönemi : Uyarılma dönemi.
Elizabeth dönemi sahnesi : İngiltere kıraliçesi I. Elizabeth döneminde kendine özgü, sekizgen biçiminde ve ortası açık halk tiyatrosu sahnesi. Seyircilerin üç yandan seyrettikleri, oyun yeri bir yükselti üzerinde bulunan asal sahne, geride iç sahne, ikinci katta balkon ve en üstte galeri olmak üzere dört bölümden kurulu sahne biçimi.
Embriyonel dönem : Embriyonik dönem.
Embriyonik dönem : Blastogenezis döneminden fetal döneme kadar süren organogenezisin gerçekleştiği yavru gelişim aşaması, embriyonel dönem. Bu evreyi organların biçimlenmeye başladığı fetal evre izler.
Ergin dönem : Eşeyli üreyen canlılarda eşey hücrelerinin (gamet) ilk olgunlaşmasıyla başlayan dönem.
Erinlik sonrası dönemi : Erinliği izleyen ve iskelet gelişiminin sonuçlandığı 2-3 yıllık süre.
Erksiz dönem : Hükümet erki kalmayan bir yerde yeniden erk kuruluncaya dek geçen süre.
Folikül dönemi : Proliferasyon evresi.
Geçiş dönemi : [Bakınız: Türkiye-AET Geçiş Dönemi]. Gebeliğin son 3 haftasında başlanan, hayvanlara verilen konsantre yem miktarının her gün arttırılarak canlı ağırlığın % 1 düzeyine çıkarıldığı ve laktasyonu izleyen ilk 3 haftayı da içine alan süreç.
Geri dönüş dönemi : (Zaman dizileri) Zaman dizisinde, dizinin saptanmış bir değere yeniden dönmesi için geçen zaman aralığı.
Gider dönemi : Ayrılmış ödeneği harcamak için öngörülen süre.
Gizil dönem : Uyaranın başlamasıyla onun varlığının bilincine varma arasında geçen zaman.
Gizli dönem : Virüs enfeksiyon döngüsünde, virüsün hücre içine girmesinden yeni sentezlenen yavru virüsün görüldüğü döneme kadar geçen süreç. Mikropların kuluçka dönemi. Herhangi bir uygulamadan sonra reaksiyonsuz geçen dönem, latent dönem, latent faz, lag faz.
Gizlilik dönemi : (Freud) Cinsel dürtünün baskı altına alınıp yüceltme yoluyla belirtildiği, 4-5 ile 12 yaşları arasındaki dönem.
Hesap dönemi : Birbirini izleyen iki bilanço arasındaki aylık, üç aylık ve yıllık ve benzerleri zaman dönemi.
Isınma dönemi : Yapılacak herhangi bir işe girişmeden önceki kısa tanıma ve kavrama dönemi.
Isınma dönemi etkisi : Herhangi bir işlemin öğrenilmesi ya da yapılması ile ilgili olarak durumun gereklerini kavrayıp uyum sağlamaya yarayan başlangıçtaki kısa sürenin etkileri.
İki katlı döner sahne : İki katlı ve her iki katı ayrı ayrı ya da birlikte dönebilen sahne.
İlk sıvı değme dönemi : Su verme işlemi sırasında, sıvıya ilk değme anında, metal yüzeyde, buğu kabarcıklarının oluştuğu dönem.
İnkübasyon dönemi : Kuluçka dönemi.
İşletme dönemi : İşletmede ilkel özdek satın alınmasından bunların yapımı ve satımıyla paraya çevrilmelerine değin geçecek işletme süresi.
İyileşme dönemi : Nekahet evresi.
Kambriya dönemi : Kayaçları tanımlanabilen ilk canlı kalıntıları. (Özellikle Triobit'ler bulunan birinci zamanın ilk bölümü ve bu bölümde oluşmuş tabakalar.).
Kanı notu dönemi : İlk ve orta dereceli okullar ile kimi yüksek okullarda öğrenci başarılarının sınav, yoklama ve ödev yoluyla değerlendirildiği ve kanı notu ile sonuçlandırıldığı dönem.
Katı döner : Parçaları esnemeden kaskatı dönen özdecik.
Kısa dönem : Firmanın üretim sürecinde kullandığı girdilerin bir kısmının miktarını, dolayısıyla üretim miktarını değiştirebileceği kadar kısa bir zaman aralığı. karşılığı çok kısa dönem, uzun dönem.
Kısa dönem dalgalanması : (Zaman dizileri) Bir zaman dizisinde, kısa dönemdeki dalgalanmalar.
Kısa dönem firma sunum eğrisi : Firma ölçeğinin veri olduğu kısa dönemde firmanın marjinal maliyet eğrisinin ortalama değişir maliyet eğrisinin üstünde kalan kısmı, diğer bir deyişle üretimin fiyatlara kısmen duyarlı olduğu pozitif eğimli firma sunum eğrisi.
Kısa dönem maliyet eğrisi : Kısa dönemde firmanın toplam çıktısı ile maliyetleri arasındaki ilişkiyi gösteren eğri.
Kısa dönem sunum eğrisi : Kısa dönem firma sunum eğrilerinin yatay toplamı.
Kollapsus dönemi : Anestezik ilaçların yüksek dozda uygulanması sonucunda solunum ve dolaşım gibi önemli yaşam merkezlerinin felç olduğu anestezi dönemi.
Kuru dönem : Süt ineklerinde, gebeliğin yaklaşık. ayında sağıma son verilmesinden doğumla başlayan diğer laktasyona kadar devam eden 45-60 günlük dönem.
Kuru dönem beslemesi : Memeli hayvanları metabolik hastalıklardan korumak, sağlıklı, yaşama gücü yüksek buzağı elde etmek, doğumdan sonra daha fazla süt verimini sağlamak için, gebeliğin son iki ayında sağımın durdurulmasıyla birlikte yapılan özel besleme programı, süt ineği hazırlık yemlemesi.
Kuru dönem tedavisi : Kuruya çıkarılan ineklerin dört memesine tedavi veya kuru dönem süresince enfeksiyondan korumak amacıyla depo etkili antibiyotiklerin verilmesi.
Laktasyon dönemi : Hayvanların etkin olarak süt salgıladıkları zaman. Bu dönem doğum ile kuru dönem arsıdır.
Larva dönemi : Bazı hayvanların hayat devrelerinde görülen ve metamorfoz sonucunda ergin formuna benzeyecek duruma gelinceye kadarki evresi.
Latent dönem : Gizli dönem.
Leptonema dönemi : Mayoz bölünmenin profaz evresi başlangıcında ince uzun olan kromozomların birbirlerinden uzakta bulundukları zaman aralığı.
Lüteal dönem : Lüteal doku tarafından etkin olarak progesteron salgılandığı ve organizmada progestatif etkinin hâkim olduğu dönem, lüteal evre, progestatif evre, sekretorik evre.
Meşrutiyet dönemi : Osmanlı tarihinde, 23 temmuz 1908 ile 29 ekim 1918 arasındaki koşullu yönetim dönemi.
Nümülit dönemi : Üçüncü zamanın birinci dönemi ve bu dönemde çökeltilmiş olan katmanlar. (Üç bölüme ayrılır:. alt nümülit. orta nümülit. üst nümülit.).
Olumsuz dönem : Özellikle üç-beş yaşları arasıyle, ergenliğin ilk yıllarında olanların, toplumdan kaçınma, yetişkinlerin kural ve isteklerine karşı gelerek direnme eğilimi gösterdikleri dönem.
Ordovik dönem : Birinci zamanın ikinci dönemi.
Ödemesiz dönem : Bir borçlanma işleminde kredinin işlemeye başladığı tarihten itibaren anlaşma gereği ana para ve/veya faiz ödemelerinin yapılmadığı dönem.
Öğeler dönemi : Dönemsel çizelgede bir yatay dizide bulunan öğeler.
Özel sayışım dönemi : Yapılan işin özelliği ve gereğine göre takvim ya da bütçe yılına uymayan ancak başladığı günden sonra yine on iki aylık süreyi kapsayan özel sayışım dönemi.
Pakinema dönemi : Eşleşen kromozomların kısalmaya başlaması anından dörtlü görünüm kazanıncaya kadar geçirdikleri dönem.
Postnatal dönem : Doğum sonrası dönem.
Postpartum dönem : Doğum sonrası dönem.
Refraktör dönem : Sinirlerin, iskelet kaslarının, kalp kasının uyarılardan etkilenmediği ve onlara cevap vermediği dönem.
Restorasyon dönemi : Napoleon Bonaparte'dan sonra Avrupa'yı yeniden eski biçime sokmak çabalarının ortaya çıkartığı zaman kesimi.
Sayışım dönemi : Tecim alanında yıllık sayışımlar için kabul edilen 12 aylık süre, dengelem dönemi. Bir yıllık süre içinde sayışımların izlenilmesi sağlanılmak üzere uygulanan belirli süreler.
Sayışma dönemi : Sayışma yazılımlarında bir paranın kasadan mal sayışımına ve buradan alacaklılara ve sonuç olarak kasa sayışımına geçmesi için gereken süre.
Seksüel dinlenme dönemi : Anöstrüs.
Sirk dönemi : Sirk gösterilerinin başlaması ile bitimi arasındaki, sirkin etkinlik dönemi.
Şirurjikal anestezi dönemi : Hayvanda şuurun ve reflekslerin ortadan kalktığı, kasların gevşediği, ameliyat için en uygun zaman olan anestezideki üçüncü dönem.
Tebeşir dönemi : Genellikle alt bölümü killi ve kumlu; üst bölümü tebeşirli olan ikinci zamanın son dönemi. (Başlıca taşılları ilk kapalı tohumlu bitkiler, amonit, belemnitler, rudist ve inoceramus grubundan yumuşakçalar ve deliklilerdir.).
Temel dönem : Dizinlerde başlangıç olarak alınan ve genellikle 100 değeri verilen zaman dönemi. (Zaman dizileri) Zaman dizilerinde temel olarak alınan dönem, anlamdaş başvuru dönemi. Temel alınan gösterge sayısıyla ilgili sayılma bilgilerinin toplandığı dönem.
Tersine dönen emek sunum eğrisi : Emek piyasasında belli bir ücret düzeyine kadar negatif ikame etkisinin pozitif gelir etkisinden büyük olması nedeniyle ücretler artarken çalışılmak istenen süre artarken pozitif eğimli olan, ancak belli bir ücret düzeyinden sonra pozitif gelir etkisinin negatif ikame etkisinden daha büyük olması nedeniyle çalışılmak istenen sürenin azalmasına bağlı olarak negatif eğimli duruma dönen emek sunum eğrisi.
Teslim dönemi : Sözleşmeyle belirlenen teslimin yapılacağı dönem.
Tiyatro dönemi : Tiyatro çalışmalarının başlangıcı olan eylül ile bitimi olan haziran ayları arasındaki süreyi içeren-dönem. Tiyatro çalışmalarının başlangıcı ile bitimi arasındaki süreyi kapsayan aylar. Genel olarak, yılın dokuzunca ya da onuncu ayında başlar; yeni yılın, beşinci ya da altıncı ayının sonunda biter.
Tohumsu dönem : İnsanlarda doğum öncesi gelişimin ilk iki haftalık süresini kapsayan dönem.
Tutulma dönemi : Virüsün enfekte ettiği hücrede gerçekleşen ve viral soyunma aşamasıyla tomurcuklanma aşaması arasında kalan, virüsün enfektif olmadığı dönem, eklips dönemi.
Türkiye ab son dönem : Türkiye - AET ortaklık ilişkileri çerçevesinde imzalanan Ankara Antlaşması gereği geçiş döneminin tamamlanarak 1 Ocak 1996 tarihinde gümrük birliğinin oluşturulması ile başlayan dönem. karşılığı Türkiye-AET geçiş dönemi, Türkiye-AET hazırlık dönemi.
Türkiye aet geçiş dönemi : Türkiye-AET ortaklık ilişkileri çerçevesinde; sanayi mallarında aşamalı olarak gümrük birliğinin oluşturulmasını, tarımsal ürünlerde tercihli rejim uygulanmasını, üretim faktörlerinin serbest dolaşımının sağlanmasını, iktisat politikalarının uyumlaştırılmasını öngören ve topluluğun mali yardımlarını düzenleyen, 23 Kasım 1970 tarihli Katma Protokole dayanan ikinci aşama. karşılığı Türkiye-AET Hazırlık Dönemi, Türkiye-AB Son Dönem.
Türkiye aet hazırlık dönemi : Ankara Antlaşması uyarınca, AETnin tek yanlı olarak belirlediği bazı malların dışalımında gümrük tarifesi ödünleri vermesi ve ayrıca mali yardımlarda bulunmasını öngören, tam üyeliğin gerçekleşmesiyle sonuçlanacak sürecin birinci aşaması. karşılığı Türkiye-AET geçiş dönemi, Türkiye-AB son dönem.
Uyanma dönemi : Hayvanların anesteziden çıkmaya başladıkları dönem.
Uyarı dönemi : Özellikle solunum anestezisinde aşırı hareketlerle belirgin II. devre, deliryum dönemi.
Uyarılma dönemi : Anestezik ilacın beyin merkezlerinde depresif etki yaratmaya başlaması, şuur kaybı, hareketlerin istem dışı yapılması, önemli kontrol merkezlerinin etkisiz kalması sonucu aşırı hareket, çırpınma ve mırıldanma gibi belirtilerin görüldüğü dönem, eksitasyon dönemi.
Uzun dönem : Firmanın üretim sürecinde kullandığı tüm girdilerin miktarını, dolayısıyla üretim ölçeğini değiştirebileceği kadar uzun bir zaman aralığı. karşılığı çok kısa dönem, kısa dönem.
Uzun dönem firma sunum eğrisi : Firma ölçeğinin de değiştiği uzun dönemde firmanın uzun dönem marjinal maliyet eğrisinin uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin üstünde kalan kısmı, diğer bir deyişle üretimin fiyatlara duyarlı olduğu pozitif eğimli firma sunum eğrisi.
Uzun dönem maliyet eğrisi : Uzun dönemde firmanın toplam çıktısı ile maliyetleri arasındaki ilişkiyi gösteren ve firmanın geleceğe ilişkin kararlarında kullandığı ve her bir kısa dönem maliyet eğrisini alttan zarf gibi saran planlama eğrisi.
Uzun dönem sunum eğrisi : Uzun dönem firma sunum eğrilerinin yatay toplamı.
Üreme dönemi : Yumurtlamanın olduğu belirli zaman aralığı, yumurtlama dönemi.
Üretken dönem : (Freud) Yaklaşık olarak 3-7 yaşlar arasında çocukluk cinselliğinin kamışa ya da kızlarda onun yerine geçen şeye dönük duruma gelmesi.
Üretken öncesi dönem : (Freud) İlk çocukluk yıllarında sevgecin öncelikle ağız ve dışkılarına yoluyla doyurulduğu ve daha üretken bölgeye aktarılmadığı dönem.
Ürün dönemleri kuramı : Bir malın üretimini, yeni ürün aşaması (başlangıç), olgun ürün aşaması (gelişmiş ürün) ve ölçünleştirilmiş ürün aşaması olmak üzere üçe ayıran ve Raymond Vernon tarafından geliştirilen kuram. karşılığı teknoloji açığı önsavı.
Vergilendirme dönemi : Vergilendirmede temel olarak alınan süre.
Yanar döner tekircik : Doğal olarak Hindistan, Burma ve Sumatrada akarsularda yaşayan, boyları 6 cm olabilen, vücut rengi şeffaf cam yeşili olan akvaryum balığı.
Yanar dönerlik : Kimi minerallerde, belli kristal düzeyleri boyunca küçücük kapamaların bulunması yüzünden oluşan özel bir yansıma olayı.
Yaşam dönemleri önsavı : Bireylerin gelirlerinin düşük olacağı dönemdeki (emeklilik vb.) borçlanmalarını karşılamak amacıyla gelirlerinin yüksek olduğu dönemlerde tasarruf yapacaklarını, diğer bir deyişle bireylerin dönemler arasında tasarruf ve borçlanma yoluyla gelir aktarımı yaparak tüm yaşam boyu tüketim harcamalarını belli bir düzeyde sürdüreceklerini ileri süren ve Modigliani, Ando ve Brumberg tarafından 1954 yılında geliştirilen kuram.
Yeni dönem : Üçüncü zamanın ikinci ve sonuncu dönemi; bu dönemde çökeltilmiş katmanlar.
Yıllık izin dönemi : Bir yıllık dönem içinde izinli olarak geçirilen süre.
Yumurtalı dönem : Dişi balığın yıl içerisinde yumurta taşıdığı süreç.
Yumurtlama dönemi : Üreme dönemi.
Zigonema dönemi : Mayoz bölünmenin profaz evresinde homolog kromozomların birbirlerine yaklaşarak yaptıkları oluşum. Kromozomlar birbirlerine sokularak tek bir kromozom gibi görünürler.
Av dönemi : Av hayvanlarının avlanmasının serbest olduğu yılın belirli bölümü, av mevsimi, av sezonu, avlanma dönemi, avlanma mevsimi, avlanma sezonu. Av araçlarının kullanılmasının serbest olduğu yılın belirli bölümü, av mevsimi, avlanma mevsimi, av sezonu.
Avlanma dönemi : Av dönemi.
Bahar dönemi : Yılın kıştan sonra gelen ilk ayları. Eğitim ve öğretimde ikinci yarıyıl.
Buzul dönemi : Buzulların yayıldığı Dördüncü Çağ.
Cahiliye dönemi : Araplarda Müslümanlıktan önceki çağ.
Döneç : Dalgalı akımlı elektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüm, rotor.
Dönek : İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak (kimse), kahpe.
Dönekçe : Dönek gibi. (döne'kçe) Döneğe yakışır bir biçimde.
Döneklik : Dönek olma durumu.
Dönel : Kendi ekseni çevresinde dönerek oluşmuş.
Döneleme : Dönelemek işi.
Dönelemek : Dolaşmak, dolaşıp durmak.
Dönelme : Dönelmek işi.
Dönelmek : En yüksek noktaya çıktıktan sonra alçalmaya başlamak.
Dönem : Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot. Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre. Yarıyıl. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki süre, devre.
Dönemeç : Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj. Bir durum, tutum, davranış ve düşüncedeki aşama.
Dönence : Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her biri, tropika.
Dönencel : Dönence ile ilgili.
Dönencel ay : Ay'ın ilkbahar noktasından geçen saat dairesinden art arda iki geçişi arasındaki 27 gün 1 saat 43 dakikalık süre.
Dönencel yıl : Güneş'in ilkbahar noktasından art arda iki geçişi arasındaki 365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniyelik süre.
Dönenceli : Nöbetleşe.
Dönenme : Dönenmek işi.
Dönenmek : Olduğu yerde veya bir şeyin çevresinde dönmek.
Döner : Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen. Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılmış olan kebap, döner kebap.
Döner ayna : Arkalı önlü ayna, iki tarafı da aynalı cam. İkiyüzlü, riyakâr (kimse).
Döner kapı : Üç veya dört kanatlı, düşey ekseni çevresinde dönerek geçiş sağlayan kapı.
Döner kavşak : Yol ortalarına inşa edilmiş, aksi yöne veya sola dönüşleri sağlayan ada.
Döner kebap : Döner.
Döner kule : Kendi ekseni etrafında yavaşça dönen kule.
Döner sahne : Bir oyunun sergilenmesi sırasında kolayca dönüp seyircilerin önüne geçebilecek, kullanıma hazır sahne.
Döner sermaye : Kamu maliyesi alanında belirli ve sürekli bir amacın elde edilmesi için genel veya katma bütçeden bir miktar paranın, azaltılmamak şartı ile kuruluşa veya bu kuruluşla ilgili işletmelere verilmesi, mütedavil sermaye.
Dönerci : Döner yapıp satan kimse.
Dönercilik : Dönercinin yaptığı iş.
Eğitim dönemi : Herhangi bir konuda bilgi ve becerileri geliştirmek için ayrılan süre.
Emekleme dönemi : Emekleme çağı.
Güz dönemi : Güz ayları. Eğitim öğretimde ilk yarıyıl.
Hazırlık dönemi : Hazırlanmak için geçen süre, hazırlık devresi.
Karbon dönemi : Birinci Çağın dördüncü dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları, karbonifer.
Kavuşum dönemi : Bir gezegenin iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı.
Kış dönemi : Kış mevsimi.
Kış dönencesi : Oğlak Dönencesi.
Kuluçka dönemi : Genellikle dişi kuş veya dişi kümes hayvanının yavru çıkarmak için yumurtaları üstüne yatması gereken süre, kuluçka devri. Bir mikrobun vücuda girmesiyle hastalığın belirmesi arasında geçen süre. Döllenmeden sonra canlı bir organizma oluncaya kadar geçen süre.
Oğlak dönencesi : 21 Aralık'ta öğleüzeri güneş ışınlarının dik geldiği, güney yarı kürede Ekvator'a göre açısal uzaklığı 23° 27' olan enlemdeki yerler, Kış Dönencesi.
Terminal dönem : Yaşamın son günlerini kapsayan süreç.
Yaprak döner : İçinde sıkıştırılmış et bulunan, piştikten sonra yaprak inceliğinde kesilen döner.
Yasama dönemi : Meclisin iki genel seçim arasında geçirdiği süre.
Yaz dönemi : Yaz mevsimine rastlayan zaman dilimi.
Yaz dönencesi : Yengeç Dönencesi.
Yengeç dönencesi : Güneş'in gökyüzündeki yıllık hareketinde kuzeyden güneye dönüş yaptığı, Ekvator'a göre açısal uzaklığı 23° 27' olan yer, Yaz Dönencesi.
Diğer dillerde Döne anlamı nedir?
İngilizce'de Döne ne demek ? : tournament
Osmanlıca Döne : devre
Bu kısımda Döne nedir? Döne ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Döne tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Döne hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.