Dert nedir, Dert ne demek

Dert; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

"Dert" ile ilgili cümleler

  • "Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü
  • "Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti." - T. Buğra
  • "Boynunda dert çıkmış."
  • "Hastayım, derdime verem diyorlar." - F. N. Çamlıbel

Dert kısaca anlamı, tanımı:

Dert anlatmak : Derdini dökmek.

Dert : Üzüntü. Ağrı. Hastalık. Sorun, kaygı. Ur.

Dert değil : "önemsemeye, üzülmeye değmez" anlamında kullanılan bir söz.

Dert eğirmek : İçinden çıkılması güç bir sorunla uğraşmak zorunda kalmak.

Dert etmek : Bir sorunu veya durumu üzüntü konusu yapmak.

Dert gider amma yeri boş kalmaz : "insan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir" anlamında kullanılan bir söz.

Dert yanmak : Bir şeyden şikâyet etmek, yakınmak. derdini sızlanarak anlatmak.

Derde derman olmak : Soruna çözüm bulmak, sıkıntıyı geçirmeye çare göstermek.

Derde düçar olmak : Kötü bir duruma düşmek.

Derde düşmek : Sorunla karşılaşmak. hastalanmak.

Derdi başından aşkın : Aşırı derecede meşgul. birçok sorunu bulunan.

Derdi günü : Çok ilgilenilen, üzerinde çok düşünülen, çok önem verilen şey.

Derdi veren devasını da verir : "her sıkıntının, üzüntünün bir çaresi vardır" anlamında kullanılan bir söz.

 

Derdine deva bulmak : Sıkıntıyı çözümlemek, atlatmak, çaresizliği yenmek.

Derdine düşmek : Yapılması gereken bir şeyi gerçekleştirmenin yollarını aramak. biri veya bir şey için tasalanmak.

Derdine yanmak : Kendi durumuna üzülmek.

Derdini çekmek : Üzüntüsüne katlanmak.

Derdini deşmek : Derdini hatırlatıp yeniden üzülmesine yol açmak.

Derdini dökmek : Derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek.

Derdini söylemeyen derman bulamaz : "insan sıkıntısını başkasına açıklayarak giderebilir" anlamında kullanılan bir söz.

Dert babası : Herkesin derdini rahatlıkla, çekinmeden, bir çözüm yolu bulabilir ümidiyle anlattığı kimse.

Dert küpü : Sorunları, sıkıntıları çok olan kimse.

Dert ortağı : Bir kimsenin derdini paylaştığı dostu. Aynı derdin sıkıntısı içinde bulunanlardan her biri.

Dert sahibi : Hasta. Üzüntüsü, sorunu olan.

Boğaz derdi : Yemek pişirme, hazırlama sıkıntıları. Geçim için uğraşma.

Geçim derdi : Geçim sıkıntısı.

Başı dertte : Çözülmesi güç, sıkıntılı bir durumda olan.

Dert ağlatır aşk söyletir : "derdi olan acı çeker, ağlar; âşık olan kimse de içindeki duyguları dışa vurup ferahlamak için durmadan söylenir" anlamında kullanılan bir söz.

Dert çekene göredir : "bir derdin ağırlığı, hafifliği ona uğrayan kimsenin etkilenme derecesiyle ölçülür" anlamında kullanılan bir söz.

Dertlenme : Dertlenmek işi.

Dertlenmek : Üzüntüye kapılmak, dertli duruma gelmek, kaygılanmak.

Dertleşme : Dertleşmek işi.

Dertleşmek : Rahatlamak ve çözüm bulmak amacıyla dertlerini karşılıklı anlatmak.

 

Dertli : Derdi olan.

Dertlilik : Dertli olma durumu.

Dertop : "Getirilmek, büzülmek" anlamındaki dertop edilmek, "bir araya getirmek, toparlamak" anlamındaki dertop etmek ve "bir araya gelmek, toplu hâlde olmak" anlamındaki dertop olmak birleşik fiillerinde geçer.

Dertsiz : Derdi olmayan.

Dertsiz baş terkide gerek : "insan ancak öldükten sonra dertten kurtulabilir" anlamında kullanılan bir söz.

Dertsiz başını derde sokmak : Bir derdi yokken gereksiz yere üzüntü veren bir işe girişmek.

Dertsiz kul olmaz : "derdi olmayan kimse yoktur, herkesin az çok bir derdi vardır" anlamında kullanılan bir söz.

Dertsizlik : Dertsiz olma durumu.

Ağacı kurt insanı dert yer : "kurt ağacı nasıl içten içe kemirirse dert de insanı içten içe yer bitirir" anlamında kullanılan bir söz.

Aşk ağlatır dert söyletir : "âşığın yüreği yaralıdır ve daima ağlar, bir derdi olan da herkese derdini anlatır" anlamında kullanılan bir söz.

Borç uzayınca kalır dert uzayınca alır : "borç zamanında ödenmezse borçluluk duygusu gevşer, hastalık uzun süreli olursa ölüme yol açar" anlamında kullanılan bir söz.

Elleri dert görmesin : "ellerine sağlık" anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü.

İçine dert olmak : Bir şeyi yapamamaktan dolayı üzülmek.

Kendine dert etmek : Bir şeyi üzüntü konusu yapmak.

Mart ayı dert ayı : "mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur" anlamında kullanılan bir söz.

Mart çıkmadıkça dert çıkmaz : "kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez" anlamında kullanılan bir söz.

Yüreğine dert olmak : Başkasının herhangi bir davranışı, sonradan kendisi için sürekli bir üzüntü kaynağı olmak.

Üzüntü : Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür.

Hastalık : Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk. Aşırı düşkünlük, tutku. Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Ruh sağlığının bozulması durumu.

Sorun : Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem. Sıkıntı veren durum, dert.

Kaygı : Genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu. Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa.

Ağrı : Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı. Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.

Ur : Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon.

Dert ile ilgili Cümleler

  • Bazı kadınlar kuaförlerine bütün dertlerini anlatır.
  • Onların evliliğinin başı dertte olduğuna dair söylentiler var.
  • Dert sana dert oluncaya kadar, derdi dert etme.
  • Ali başının dertte olduğunu biliyor.
  • Ali her zaman başı dertte gibi görünüyor.
  • Dert etmeyin. O sizin sorununuz değil.
  • Dert açacak.
  • Eğer hayat gülünç ve saçma ise dert etmeyin çünkü bu en azından sıkıcı değil demektir.
  • Başı dertte insanların çoğunlukla dönecek yeri yoktur.
  • Dert olabilecek hiçbir şey yok.
  • Dertler gelirse hep üst üste gelir.
  • Dertsiz günüm yok ve hala midem ağrıyor.
  • Burak ve Tuğba'nın başı dertte.

Diğer dillerde Dert anlamı nedir?

Fransızca'da Dert : peine [la], empoisonnement [le], tracas [le], problème [le]

Almanca'da Dert : n. Betrübnis, Qual, Plage, Bitterkeit, Pein, Kummer, Tortur

Rusça'da Dert : n. страдание (N), горе (N), беда (F), бедствие (N), невзгода (F), несчастье (N)