Direk nedir, Direk ne demek
"Direk" ile ilgili cümle
- "Evin direği babamdır."
- "Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır." - S. Birsel
Direk tanımı, anlamı:
Direk gibi : Sağlam, iri yapılı.
Ana direk : Temel taşı. Gemilerde, ekleme direklerde dipteki temel parça.
Mum direk : Çok uslu, yaramazlık yapmayan (çocuk). Dimdik.
Orta direk : Çadırda veya çeşitli yapılarda merkezî ağırlığı yüklenen ve dengeli dağılımı sağlayan direk. Toplumun memur, emekli, küçük esnaf, küçük çiftçi gibi dar ve sabit gelirli kişilerden oluşan kesimi.
Temel direk : Bir şeyin dayandığı, güç aldığı en önemli öge, nesne veya kişi.
Bayrak direği : Gemilerde güvertenin en yüksek direği. Bayrak asmak için hazırlanmış uzun direk, gönder.
Burun direği : Burnun kemiği.
Can direği : Kemanın içinde, alt ve üst kapakları arasında dikili duran çubuk.
Çadır direği : Çadırın düzgün ve gergin kurularak çökmemesini sağlayan orta direk.
Elektrik direği : Elektrik enerji hatlarını taşıyan ağaç veya metal direk.
Korner direği : Futbolda köşe atışının yapılacağı yeri belirleyen bayraklı direk.
Telefon direği : Telefon tellerinin aktarımı için dikilen ağaç veya metal direk.
Telgraf direği : Telgraf hattını aktarmada kullanılan ağaç veya metal direk.
Temel direği : Binalarda yerin altında bulunan büyük, kalın direk.
Direkçi : Alamana kayıklarında direğe çıkarak gözcülük yapan kimse.
Direkli : Direği olan.
Direklik : Direk yapmaya elverişli (ağaç).
Direksiyon : Taşıta istenilen yönü vermeye ve taşıtı belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan düzenek, yönelteç.
Direksiyon kırmak : Aracı istenilen yöne çevirebilmek için direksiyonu o yöne hızla döndürmek.
Direksiyon sallamak : Motorlu taşıt kullanmak.
Direksiyona geçmek : Aracı kullanmak üzere sürücü yerine oturmak. bir işin yönetimini üzerine almak.
Direkt : Doğrudan, doğrudan doğruya. Doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca. Aracısız.
Direktif : Yönerge.
Direktif almak : Talimat almak, emredilmek.
Direktif vermek : Talimat vermek, emretmek, buyurmak.
Direktör : Yönetmen.
Direktörlük : Yönetmenlik, müdürlük.
Çift direkli : İki direkli küçük yelkenli.
Göğe direk denize kapak olmaz : "hem gereksiz hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz.
Havalı direksiyon : Hidrolik düzen ile kolayca hareket sağlayabilen motorlu taşıt direksiyonu.
Teknik direktör : Spor takımının oyuncularını kurduğu düzene göre oynatan, oyuncularla spor kulübü arasında ilişkileri düzenleyen kişi.
Ağaç : Tahta, kereste. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki.
Demir : Güçlü, kuvvetli, sert. Çıpa. Bu elementten yapılmış. Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe). Bu elementten yapılmış parça. Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça.
Kalın : Etli, dolgun. Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı. Yoğun, akıcılığı az olan. Enli ve gür (kaş). Pes (ses). Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık.
Destek : Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak. Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma. Yardım. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil. Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda.
Sütun : Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon. Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey. Alt alta sıralanmış şeyler dizisi. Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon. Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey.
Değerli : Değeri olan veya değeri yüksek olan, kıymetli, kıymettar.
Saygın : Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber.
Gelen : Gelme işini yapan (kimse veya nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Direkcilik : Bezirhane işletme.
Direkçanağı : Çadır bezinin yırtılmaması için çadır orta direğinin başına geçirilen ortası çukur, dikdörtgen biçiminde tahta parçası. (Saçıkaralı ve Sarıkeçili -Adana)
Direkçilik : Direkçinin yaptığı iş.
Direkkayıtı : Pencere çerçevesinin ortası. (*Aksaray -Niğde)
Direkleme : Sağanak halinde yağan yağmur: Bugün köye direklemesine yağan yağmur köyü ihya etti.
Direklendirmek : Havaya doğru dikmek: Ahmet o direği direklendiriver.
Direklenmek : Alev, toz, duman göğe doğru yükselmek: Bir kasırga koptu, tozlar göğe direklendi. İnat ve ısrar etmek
Direkli geçit : İki sokağı birbirine bağlayan, içinde satış yerleri bulunan üstü kapalı geçit. iki sütun ya da iki ayak arasındaki bir açmanın üstüne örtmek için, uçları bir sütun ya da ayaklara oturmak üzere yay biçiminde yapılan ağaçtan, madenden ya da taş ve tuğladan yapı parçası.
Direkmen : Direk olarak, doğruca
Direksi : Boyutlarından biri, ötekine göre çok uzun görünüşte olan.
Direk ile ilgili Cümleler
- Direksiyon başındaki kişiyle konuşmayacaksın.
- Direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.
- Direksiyona geç.
- Birkaç giriş için, direk telefon numaraları vardır.
- Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.
- Direksiyon başında kim bulunuyor?
- Direkt arayabilir miyim.
- Bir arabanın bir direksiyonu var.
- İlk arabamın hidrolik direksiyonu yoktu.
- Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır.
- Sana direkt bir emir veriyorum.
- Ben direksiyonumu sağa çevirdim.
- Yarın direksiyon sınavım var.
- Direksiyon başında uyuyakalıp kaza yaptı.
Diğer dillerde Direk anlamı nedir?
İngilizce'de Direk ne demek? : n. pole, pillar, column, mast, post, stick, backbone, atlas, beam, pylon, spar, stake, stanchion, upright
Fransızca'da Direk : colonne [la], pilier [le], poteau [le]
Almanca'da Direk : n. Balken, Baum, Mast, Mastbaum, Pfahl, Pfeiler, Säule, Torpfosten
Rusça'da Direk : n. столб (M), стойка (F), древко (N), мачта (F)
adj. мачтовый
Bu kısımda Direk nedir? Direk ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Direk tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Direk hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.