Dize nedir, Dize ne demek

  • Şiirin satırlarından her biri, mısra

"Dize" ile ilgili cümle

  • "İkinci dizenin sonunda, 'gözlerinin renginden'i okurken Belkıs kesti." - N. Cumalı

Yerel Türkçe anlamı:

Çömlek.

Teyze

Tahta tırmık.

Edebi terim anlamı:

Belli bir şekle göre nazımlı olan ve bir koşukta en küçük birliği meydana getiren söz dizisi (ŞEKİLSİZ DİZE, Vers amorphe ou Vers libre moderne; UYAKSIZ DİZELER, Vers blancs; DİZE KITIĞI bk. Kıtık).

Bilimsel terim anlamı:

Koşukların her satırı.

Osmanlıca Dize ne demek? Dize Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

mısra

Dize hakkında bilgiler

Dize veya mısra, manzum yazıların (şiir) her bir satırına verilen isimdir. Genelde belli bir vezne (ölçü) göre düzenlenir; fakat ölçüsü olmak zorunda değildir. Bütün şiirler mısralar halinde düzenlenir. Bu yönüyle en küçük nazım birimidir denilebilir.

Mısralar özelliklerine göre değişik adlar alırlar. Hiçbir manzumenin parçası olmayan mısralara azade mısra denir. Bir manzumenin içinde söyleniş bakımından güçlü ve hoş olan mısra veya mısralara mısra-ı berceste denir.

Dize ile ilgili Cümleler

  • Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.
  • Hamlet'ten bir dize alıntılayabilir misin?
  • Dizel araçlar Avrupa'da popülerdir.
  • İkinci dizenin nasıl başladığını hatırlayamıyorum.
  • Dizel egzozunu solumak sağlığımız için kötüdür.
 

Dize kısaca anlamı, tanımı:

Şiir : Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk.

Satır : Et kesmeye, kemik kırmaya yarayan ağır ve enli bir bıçak türü. Bir sayfa üzerinde yan yana gelen kelimelerden oluşan ve alt alta sıralanmış her bir dizi.

Mısra : Dize.

Dize gelmek : Baş eğmek, boyun eğmek.

Dize getirmek : Kendisine karşı geleni yenerek buyruğuna uyacak duruma getirmek.

Dizek : Porte.

Dizel : Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen yakıtla çalışan motor.

Dizel motoru : Ateşleme işi buji yerine havanın sıkıştırılması sonucu elde edilen ısıdan yararlanılarak yapılmış olan bir motor türü.

Dizeleme : Dizelemek işi.

Dizelemek : Dize durumuna getirmek.

Dizeleştirme : Dizeleştirmek işi.

Dizeleştirmek : Dize durumuna getirmek.

Dizelge : Liste.

Dizem : Bir dizede, bir notada vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde tekrarlanmasından doğan ses uygunluğu, tartım, ritim.

Dizemli : Düzenli aralıklarla tekrarlanan, tartımlı, ritimli, ritmik.

Dizemsiz : Dizemi olmayan, tartımsız, ritimsiz.

Diz dize : Dizleri birbirine değecek biçimde birbirine yakın olarak.

Tespihe dizer gibi dizmek : Futbolda, rakip takımın oyuncuları arasından birer birer geçip gitmek.

Manzum : Düzenli, muntazam. Şiir biçiminde yazılmış.

İsim : Kişi, insan. Ad. Ad.

Genel : Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi.

 

Vezne : Banka vb. kurum ve kuruluşlarda para alınıp verilen yer. Terazi.

Düzen : Bez dokuma tezgâhı. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Yerleştirme, tertip. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Alet edevat takımı. Dolap, hile. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri.

Fakat : Ancak, ama, lakin.

Ölçü : Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Değer, itibar. Ölçme sonucu bulunan rakam. Ölçüt. Belirlenmiş boyut.

Her : Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.

Biri : Bilinmeyen bir kimse. Bir tanesi.

Dizenin : Teyzenin yeğenine ya da herhangi bir çocuğa hitabı.

Dize dirsek dikmek : Dirseği dize koymak

Dize kıtığı : Dizede yapılan kıtık. bk. kıtık.

Dize yetmek : Diz boyunca yükselmek

Dizebilme : Dizebilmek işi.

Dizebilmek : Dizme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Dizeç : (…). Anlamdaş. dizeç dizeyi, dizeç yöneyi.

Dizeç dizeyi : [Bakınız: dizeç]

Dizeç uzayı : K sayıl oyutu üzerindeki bir (…)dizeyi için, (…) , (i = 1,2, ..., m) yöneylerinin (…) içinde ürettiği altuzay.

Dizeç yöneyi : [Bakınız: dizeç]

Diğer dillerde Dize anlamı nedir?

İngilizce'de Dize ne demek? : [dizer] v. say, utter; report, account; blurt; converse; tell, inform; recite; speak, state

n. knee

n. line, verse

Fransızca'da Dize : vers [le]

Almanca'da Dize : n. Vers

Rusça'da Dize : n. строка (F)