Elöğrenci nedir, Elöğrenci ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Nakış, oya ve benzerleri el işi yapan kimselerin ilk işledikleri şey: - Bu oya güzel olmamış. -Elöğrenci de ondan.

Elöğrenci anlamı, tanımı

Olmamış : Olgunlaşmamış, ham

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

El işi : Makine kullanmadan yapılmış olan örgü, dikiş vb. el ürünü. İşleme. Okullarda kâğıt, mukavva, tahta vb. ile yaptırılan çalışmalar.

Nakış : Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi, ince iş. Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı. Hile. İpekböceğinin üçüncü değişim uykusu, küçük aladı. (Resim). Osmanlılarda, resim, duvar resmi ve süsleme. Bugün, kadınların yaptıkları elişleri. a. bk. bezekleme, örge. Renkli keçe kalıbı. (Bor Niğde).

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Güzel : Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı. Güzellik kraliçesi. Görgü kurallarına uygun olan. İyi, hoş. Güzel kız ya da kadın. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran. Adamakıllı, şiddetli. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran. Sakin, hoş (hava). Pek iyi, doğru.

 

Yapan : Ardıç ve gomalak ağacının, yatay büyüyen dalları.

İşle : Nakış: İşle ipliğini aldım.

Nakı : Hangi?. Hangi.

Onda : O zaman.

Yapa : Ekinin, toprak üstündeki bölümü. Kırkılmış koyun yünü. Yapağı.

Güze : Su kaynağı. Testi. Güzel. [Bakınız: Göze].

Olma : Olmak işi.

Oya : Genellikle ipek ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılmış olan ince dantel.

İlk : Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı. Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni. Birinci olarak, en başta.

Şey : Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz. Nesne, madde.

El : Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü. Ülke, yurt, il. Kez, defa. Halk, ahali. İskambil oyunlarında her bir tur. Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü. Yakınların dışında kalan kimse, yabancı. Oba, aşiret. Sahiplik, mülkiyet. İskambil oyunlarında oynama sırası.

De : Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu.

Bu : Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz. En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz.

Ve : Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu. İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz.

Diğer dillerde Elongasyon anlamı nedir?

İngilizce'de Elongasyon ne demek ? : elongation