Elektro nedir, Elektro ne demek

Elektro; Gitar alanında kullanılan bir terimdir. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isim olarak kullanılır.

  • Elektrokardiyografi

Gitar terimi olarak anlamı:

Elektrikle ilgili.

Elektro ile ilgili Cümleler

  • Onlar ortamı elektronik müzikle yorumluyor.
  • Elektronik hakkında bir şey bilmez.
  • Bir hidrojen atomunun yalnızca bir proton ve bir elektronu vardır.
  • Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilir.
  • Kim posta yoluyla mektup gönderir ki? Bu günlerde elektronik postamız var.
  • Elektronik sözlüğümü kaybettim. Böyle olduğunu gören oldu mu?
  • Bir hidrojen atomunda bir elektron vardır.
  • Ali elektronik alanında ihtisas yaptı.
  • İlk tam elektronik bilgisayar geçen yüzyılın ortasına yakın geliştirilmiştir.
  • Elektronik posta adresin nedir?
  • Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
  • Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
  • Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.

Elektro kısaca anlamı, tanımı

Elek : Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç

Amfoter elektrolit : Ortamın pH derecesine göre bir bileşiğin hem bazik hem de asidik olmak üzere iki taraflı iyonize olma durumu, amfolit.

 

Ana elektrot : Boşalma akımının geçtiği elektrot.

Asılı cıva damla elektrodu : Eser miktarda katyonları biriktirmek için bir katot gibi çalışan damla anot yapılarak akımın hemen sonra ölçülmesiyle analizin tamamlandığı bir mikro elektrot.

Başlama elektrotu : Boşalmanın başlamasına yarayan yardımcı elektrot.

Birinci sınıf elektrot : Potansiyeli, elektrodun metalinden türeyen bir katyonun derişiminin (daha doğrusu, aktivitesinin) logaritmasıyla orantılı olan bir metalik elektrot.

Birincil elektron : Elektron çoğaltıcı bir ereğe düşürüldüğünde ikincil elektronların özgür kalmasına yani ikincil yayına yol açan elektron.

Boş gövdeli elektro gitar : Öz yankıyabilmesi için gövdesinin içi boş ve genellikle üzerinde iki F deliği ile üretilen, yüksek kazanç seviyelerinde kolaylıkla dönüte neden olması sebebiyle genellikle düşük kazançla kullanılabilen, caz ve bluz müzisyenlerinin tercih ettiği elektro gitar türü.

Cıva damla elektrotu : Kılcal bir cam boru ucunda, arka arkaya damlatılan cıvanın oluşturduğu elektrot.

Cıva elektrot : İndirgenmeyen türler için yapılacak bir analizden önce, kolay indirgenen türlerin çözeltiden uzaklaştırılmasında kullanılan bir elektrot.

Cıva filim elektrodu : İnce bir elementel cıva tabakası ile kaplı, anodik sıyırma analizinde asılı cıva damla elektrodu yerine kullanılan bir elektrot türü.

Clark oksijen elektrodu : Çözünmüş oksijen için voltametrik bir algılayıcı ; burada oksijeni geçiren bir zar vardır. Katotda oksijen indirgenir, anotta ise gümüş, AgCl şeklinde yükseltgenir.

 

Compton elektronu : Elektromanyetik radyasyonların madde ile etkileşmelerinde meydana gelen Compton etkisiyle fırlayan elektronlar. Compton etkisi sonucu, atom tarafından fırlatılan elektron.

D tipi elektrot : Siklotronun D biçimindeki içi oyuk iki elektrodundan her biri.

Daldırık elektrot : Fırın ya da yunak ortamına, daldırılmış olarak tutulan elektrot.

Daldırık elektrotlu fırın : Elektrotları, sıvı ortama sürekli olarak daldırılmış tutulan fırın.

Daldırılır elektrotlu fırın : Daldırılıp çıkarılabilen elektrotları olan kurşun, yağ ve tuz yunakları gibi fırın.

Damlayan cıva elektrodu : Polarografide kullanılan, üzerinde cıva haznesi bağlı olan bir kılcal cam boru. Kılcal borunun çapı ve cıva haznesinin yüksekliğine bağlı olarak cıva 1-5 saniye aralıklarla çözeltiye damlar. Cıvaya daldırılmış Pt tel ile elektrik iletimi sağlanır.

Değerlik elektronları : En büyük baş kuant numaralı elektron tabakasında bulunan elektronlar.

Değerlik kabuğu elektron çifti itmesi kuramı : Merkez atomunun değerlik kabuğunda bulunan elektron çiftlerinin birbirlerini karşılıklı itmesine dayanan, molekül ve çok atomlu iyonların uzaydaki olası şeklini (geometrisini) öngörmeye yarayan kuram.

Destek elektroliti : Seyreltik elektrolitlerin kullanıldığı elektrokimyasal yöntemlerde, iyonik göçü üzerine alması için eklenen, elektrot tepkimelerine katılmayan tuz, baz, asit gibi elektrolitler.

Doygun kalomel elektrot : Potansiyometri, kulometri ve volumetride referans elektrot olarak kullanılan, içindeki çözeltinin doygun potasyum klorür olduğu cıvalı bir kalomel elektrot.

Dönüşüm elektronu : Atom içinde oluşan bir dönüşüm sonucu, atom tarafından fırlatılan elektron.

Ekvatoryal elektron çifti : Molekül eksenine dik olan düzlemde bulunan bağ yapmamış elektron çifti.

Elektro akustik gitar : Üzerinde bulunan önyükselteç ve dişi fiş sayesinde sesi sinyale dönüştürüp süzerek bağlı olduğu hoparlöre iletebilen akustik gitar türü.

Elektro gitar : Elektrik enerjisinden yararlanılarak sesi yükseltilen ve bu sesin bir hoparlör yardımıyla dışarı aktarılmasına olanak sağlayan gitar türü.

Elektro ışılışı : Gazlarda elektrik boşalması etkisiyle olan ışılışı. Bir elektrik alanının etkisiyle olan, kimi katı maddelerin ışılışı olayı için de kullanılır, bk. ışılışı.

Elektro yay : Oluşturduğu manyetik alanla gitar tellerini sürekli titreştirerek ney ve keman benzeri çalgı seslerine yakın seslerin alınabilmesine olanak tanıyan cihaz.

Elektroanalitik yöntemler : Numunedeki madde miktarı ile ilgili bir elektrik özelliğin ölçüldüğü yöntemler.

Elektroanaliz : Elektrik akımı yardımıyla gerçekleştirilen kimyasal analiz.

Elektroejakülatör : Spermanın elektrik akımı kullanarak ejakülasyonunu sağlayan alet.

Elektroejekülasyon : Elektrik akımı kullanarak spermanın penisten fışkırır biçiminde dışarı atılmasını sağlayan yöntem.

Elektroensefalografi : Beyinde oluşan elektrik akımının ve bu akımda gerçekleşen değişikliklerin çizelge hâlinde kaydedilmesi.

Elektroensefalogram : Beyin hücrelerinin doğurduğu gizil güç farklarının yazılmasıyla elde edilen çizelge.

Elektroepilasyon : Tirişiazis, diştiazis ve ektopik silya gibi göz kapağında görülen fazla ve zararlı kirpiklerin kıl folükülleri içine girilip elektirik akımıyla yakılarak uzaklaştırılması.

Elektroforetik analiz : Proteinlerin farklı bölüntülerini belirlemek için kullanılan, -canlı dokularda uygulanan yöntemlere göre daha kolay ve daha ucuz bir yöntem.

Elektroforez : Moleküllerin elektrik yüklerine göre ayrılması tekniği. Kolloid boyutunda asılı taneciklerin (proteinlerin) bir elektrik alanda göçe zorlanması esasına dayalı ayırma tekniği. Elektrik akımı etkisiyle, eriyik içinde dağılmış moleküllerin pozitif veya negatif kutba doğru ayrılması tekniği. Bir çözelti içinde dağılmış iyonların elektrik akımı etkisiyle elektriksel yüklerine ve molekül ağırlıklarına göre negatif veya pozitif kutuba doğru hareketi.

Elektrofotometre : Kolorimetrik analizler için fotoelektrik bir sensörle donatılmış alet.

Elektrogravimetrik analiz : Bir elektrokimyasal hücrenin elektrotu üzerinde biriken türün kütlesinin ölçülmesine dayanan gravimetrik analizin bir dalı.

Elektrokaplama : Bir metal eşya yüzeyine, elektroliz yardımı ile başka bir metal tabakası kaplama işlemi.

Elektrokardiyograf : Kalbin hareketlerini, grafik biçiminde kaydeden cihaz, kardiyograf. Kalbin çalışması sırasında oluşan aksiyon potensiyellerini kaydetmek için kullanılan alet.

Elektrokardiyografi : Kalp hareketlerini kaydetme yöntemi, elektro, kardiyografi. Kalbin çalışması sırasında oluşan aksiyon potensiyellerin elektrokardiyografla kaydedilmesi işlemi.

Elektrokardiyogram : Kardiyografın kaydettiği kalp hareketlerinin çizgilerle gösterilmiş grafiği, kardiyogram. Kalbin çalışması sırasında oluşan aksiyon akımların yazdırılmasıyla oluşan grafik, EKG. Bu grafikte P, Q, R, S, T ile ifade edilen temel dalgalar oluşur. P; kulakçık depolarizasyonunu, QRS kompleksi; karıncık depolarizasyonunu, T; karıncık repolarizasyonunu ifade eder.

Elektrokimyasal değişim : Bir zarı geçen bir iyonun elektrik yükü ve konsantrasyon değişimlerinin toplamı; oksidatif fosforilasyon ve fotofosforilasyonu devam ettirme gücü.

Elektrokimyasal eşdeğer : Bir Coulomb elektrik akımı geçirildiğinde, değişikliğe uğrayan bir öğenin ya da öğeler kümesinin gram olarak niceliği.

Elektrokimyasal hücre : Birbirinden ayrılmış ve birbirine benzemeyen bileşimdeki çözeltilerle temas halinde olan iki elektrottan ibaret bir sistem. Bir tuz köprüsü ile çözeltiler arasındaki elektriksel temas sağlanırken bir dış iletkenle elektrotlar birbirine bağlanır.

Elektrokimyasal pil : Yükseltgenme-indirgenme tepkimelerinde elektron aktarımının bir elektrik devresi üzerinde olduğu düzenek.

Elektrokimyasal potansiyel : Bir zara karşı yük ve konsantrasyon ayrımının devamı için gerekli enerji.

Elektrokimyasal tersinirlik : Akımın yönünün değiştirilmesiyle, ters yönde ilerleyen bazı hücre tepkimelerinin özelliği ile ilgili olan bir ifade.Tersinmez bir hücrede, akım yönü değiştirilince elektrotların biri veya her ikisinde de farklı bir tepkime olur.

Elektrokimyasal yöntemler : Maddenin elektrokimyasal özelliğine dayanan analitik sinyalin elde edildiği yöntemler.

Elektrokoter : Kesme ve dağlama amacıyla elektrik enerjisinin kullanıldığı aygıt.

Elektrolit çözeltisi : Elektrik ileten sıvı ya da katı çözelti.

Elektrolit etkisi : Denge sabitlerinin sayısal değerlerinin çözeltinin toplam elektrolit derişimine bağımlılığı.

Elektrolit olmayan : Saf halinde ve çözeltilerinde iyon halinde bulunmayan bileşik.

Elektrolit tedavisi : Elektrolit denge bozukluklarında yeniden fizyolojik konsantrasyonların sağlanması için parenteral veya ağızdan elektrolitlerin verilmesi.

Elektrolitik ayırmalar : Türlerin, bir elektrokimyasal hücredeki elektrokimyasal özelliklerindeki farklılıklara dayanarak yapılan ayırmalar.

Elektrolitik hücre : Hücre reaksiyonun oluşması için dış bir enerji kaynağı gerektiren bir elektrokimyasal hücre.

Elektrolitik iletkenlik : Bir elektrolit çözeltisinde direncin tersi, S.m (1 mho=1S, 1 mhom=100 S.cm). Elektriğin iyonların göç etmesi ile taşınması.

Elektrolitik temizleme : Metal yüzeyinin elektrolitik temizlenmesi.

Elektroliz devresi : İki veya üç elektrotlu bir sistemde, çalışma elektrotu ve referans elektrot arasındaki potansiyelin ayarlanmasını sağlayan bir doğru akım kaynağı ve potansiyel bölücüsü.

Elektroliz hücresi : Elektroliz tepkimesi oluşturulan elektrokimyasal hücre.

Elektroliz temizleği : Teneke yapımında, çelik şeritlerin, elektrolitik olarak temizlendikleri bölüm.

Elektromagnetik ışın gücü : İkisi farklı olmasına rağmen çoğunlukla şiddet ile eş anlamlı olarak kullanılan, saniyede belirli bir alana ulaşan enerji.

Elektromagnetik ışının absorpsiyonu : Işının, atom ve moleküllerin uyarılmış hallerine geçmesine sebep olduğu işlem; absorplanmış enerji, uyarılmış türler, temel hallerine dönerken ısı halinde kaybolur.

Elektromagnetik ışının dalga özellikleri : Dalga özellikleri cinsinden tanımlanan ışının özellikleri.

Elektromagnetik ışının tanecik özelliği : Işının küçük tanecikler veya enerji kuantları olarak davranması özellikleri.

Elektromanyetik ışıma : Görünür ve görünmez her türlü ışınların tümünü içine alan genel terim.

Elektromanyetik mercek : Elektron mikroskobunda havası boşaltılmış bir kolonda bulunan ve akım verildiğinde, elektronların geçişi sırasında, oküler, objektif ya da kondansör merceklerinin görevini yapan manyetik mercekler.

Elektromanyetik radyasyon : Uzayda dalga hareketi ile yayılan ve foton adı verilen enerji paketlerinden oluşan gama ve X ışınları, UV ışınları gibi radyasyonlar.

Elektromanyetik spektrum : Bütün frekansları kapsayan elektromanyetik ışınım dizisine verilen ad.

Elektromıknatıs alan : Bir iletkenden elektrik akımı geçirildiğinde bu iletkenin yakınında ortaya çıkan ve mıknatıslılık özelliği taşıyan alan. Bir verici dalgalıktan radyoelektrik dalgalar geçtiğinde, uzaktaki bir iletkende (alıcı dalgalıkta) buna uygun elektrik akımı oluşturan alan.

Elektromıknatıs dalgalar : Elektrik ve mıknatıslı alanlarla ilgili ve elektrik yükünün ivmesinden doğan erkenin dalgaları.

Elektromıknatıs izge : 10-17 m dalga uzunluğundaki (1022 kHz yinelenimdeki) evren ışınlardan 105 m dalga uzunluğundaki (1 kHz yinelenimdeki) radyo yinelenimlerine dek uzanan elektromıknatıs ışınımları kesiksiz olarak kapsayan izge. (En yüksek yinelenimlerden alçak yinelenimlere doğru bu izgede sırasıyla evren ışınları, gamma ışınları, röntgen ışınları, daha sonra morötesi ışınımları, görünür ışık, kızılaltı ışınımları yer alır. Bunu 10-3 m'den (109 kHz) aşağıya doğru radyo yinelenimleri izler).

Elektromıknatıslık : İçinden elektrik akımı geçen bir iletkenin yakınında elektromıknatıs alan ortaya çıkması durumu.

Elektromiyografi : Hareket hâlindeki bir adale tarafından meydana getirilen elektrik akımlarının yazılı olarak kaydedilmesi esasına dayanan tanı yöntemi.

Elektromotor kuvvet : Bir elektrik akımının geçmesini sağlayan, ancak büyüklüğü devreden akım geçmezken volt olarak ölçülen kuvvet (emk). Bir pilin kutuplarının birinden diğerine 1 C’luk elektrik yükü akarken açığa çıkan enerji miktarı. Birimi volt’tur (1 V= 1 J/C). Bir elektrik devresinin uçlarına bağlanınca devrede akım oluşturan aygıtın niteliği. Bir devrede elektrik akımı üretmek için gerekli elektrik erkesi kaynağı. Voltla ölçülür.

Elektromotor kuvvet dizisi : M+n (sulu) + ne = M türünde tepkimeler için M+n yükünün etkinliği 1 olmak üzere ölçün hidrojen elektroduna karşı bağıl olarak ölçülmüş, imlerine, büyüklüğüne göre dizilmiş olan elektrot potansiyelleri dizgesi.

Elektron akımı : Elektron mikroskobunda, akım geçirilen tungsten gibi bir metal parçasından çıkan ve vakumlu bir kolonda paralel giden elektron demeti. Bim.

Elektron alıcı : Bir oksidasyon-redüksiyon reaksiyonunda elektronları alan madde.

Elektron bombardımanı : Elektronların belirli bir ereğin üzerine düşürülmesi durumu.

Elektron çoğaltıcı : Birbiri ardına dizilmiş elektrikuçlarının elektronlarla bombardımanı, dolayısıyla her aşamada elektron sayısının gittikçe artmasıyla, ufak bir akımı güçlendiren aygıt.

Elektron dağılımı : Atomda elektronların yörüngemsilere (orbitallere) dağılışı.

Elektron dönü yankılaşım : Özgür köklerdeki ortaklanmamış elektronların bir mıknatıs alanında üzerilerine düşen kimi ışınımlardan erke soğurmaları.

Elektron ışınlaması : Gıda yüzeylerinin pastörizasyonu amacıyla, birbirine paralel elektromanyetik radyasyonların kullanılması.

Elektron ilgisi : Yüksüz bir atom ya da molekülün bir elektron almasıyla saldığı erke ile ölçülen nicelik. Gaz halinde bağımsız ve nötral bir atoma dıştan bir elektron eklendiğindeki enerji değişimi.

Elektron mikrografı : Elektron mikroskobunda incelenen yapının çekilmiş fotoğrafı.

Elektron mikroskobik : Ancak elektron mikroskopla görülebilen hücre, doku veya organa ait yapı veya oluşum.

Elektron mikroskop : Hücrelerin ince yapısının incelenmesinde kullanılan, ışık yerine, vakum içinde yönlendirilen elektron demetinin elektromanyetik bir alandan geçerek incelenen yapının çok fazla büyütülmüş olarak görülmesini sağlayan araç.

Elektron spin rezonans : Elektronun kendi ekseni etrafında dönme (spin) hareketinin, kuvvetli bir dış manyetik alanda iki ayrı enerji seviyesine sahip olması esasına dayanan spektroskopik teknik.

Elektron spini : Elektronların dönüşü; + ½ ve - ½ olabilir; zıt spinli elektronlara eşleşmemiş, aynı spinli elektronlara paralel spinli denir.

Elektron taşıyıcı : Geri dönüşlü olarak elektronları alabilen veya verebilen flavoprotein veya sitokrom gibi bir protein.

Elektron topu : Bir alıcı ya da almaç ışıtacının boyun bölümünde yer alan ve eksiuç, Wenhelt silindiri, artıuçtan oluşan parça.

Elektron transfer zinciri : Solunum zinciri.

Elektron transferi : Solunum zinciri taşıyıcıları aracılığıyla substratlardan oksijene elektronların hareketi.

Elektron verici : Bir oksidasyon-redüksiyon reaksiyonunda elektronları veren madde.

Elektron volt : 1 elektronun, 1 voltluk potansiyel altında kazandığı enerji, 1 eV=1,602.10-19 J. Bir aksiciğin bir voltluk elektriksel gerilim aşmakla kazandığı devimsel erke. Bu nicelik, öğecik doğabiliminde ve çekirdek bilgisinde erke birimi olarak kullanılır.

Elektron yakalama : İçteki bir elektron tabakasından bir elektronun çekirdek tarafından yakalanmasıyla ortaya çıkan bir radyoaktif bozunma şekli; elektron, çekirdekte bir protonu bir nötrona dönüştürmekte kullanılır. Kararsız atom çekirdeğinin kararlı hale geçebilmek için atomun en içteki enerji kabuğundan bir elektron yakalayarak başka bir atom çekirdeğine dönmesi. Bunun sonucunda X veya γ ışını da yayımlanır.

Elektronegatiflik : Elementlerin, katıldıkları kimyasal bağdaki elektronlara sahip olma eğilimlerinin bağıl ölçüsü. Genel olarak, periyodik sistemin sağ üst kısmında yer alan elementlerin elektronegatiflikleri yüksektir En elektronegatif element olan Florun elektronegatifliği itibari olarak 4,00 kabul edilmiş ve diğer elementlerin elektronegatiflikleri buna göre sıraya dizilmişlerdir.

Elektronegatiflik farkı : Birbirine bağlı iki atom arasında bağı polarlayabilme gücünü ifade etme şekli.

Elektronik alışveriş : Her türlü mal, hizmet ve taşınır değerin elektronik ağ üzerinden alınıp satılması.

Elektronik ayar : Alıcının çeşitli bölümlerinin alıcı denet odasında elektronik yolla düzenlenmesi.

Elektronik bilgi işlem : Önemli bir kesimi elektronik aygıtlarca yürütülen bilgi işlem. Kısaca bilgi işlem deyimi kullanılır.

Elektronik çakar lamba : Fotoğrafı çekilecek nesnelerin aydınlatılması ya da stoboskopi olayıyle ilgili gözlemler için kullanılan ve çok kısa süre (bir anlık) yeğin bir ışık yayımı yapan boşalmalı lamba.

Elektronik çevirgeç : Satır ya da alan ölçününü ya da her ikisini, başka bir ölçüne elektronik yoldan çevirebilen aygıt.

Elektronik denetim : Isıtma ve havalandırma döşemlerinin elektronik aygıtlarla denetilmesi.

Elektronik denetimli : Işıkları toplu olarak tek yerden elektronik güç yoluyla denetleme işlemi.

Elektronik denetleme : Işıkları toplu olarak bir merkezden kablosuz elektronik enerji ile denetleme.

Elektronik film : Elektronik film saptamada kullanılan film. Bu saptama sonunda elde edilen film.

Elektronik film saptama : Televizyon imine uygun değişimlere uğrayan bir elektron demetinin yardımıyla film üzerine görüntü saptama.

Elektronik film saptayıcı : Optik ya da mıknatıslı, çeşitli kaynaklardan gelen görüntünün verdiği bilgiyle değişime uğrayan elektron demetinin, havası boşaltılmış bir bölümde, elektronik filmi bombardıman etmesiyle görüntüleri film üzerine aktaran aygıt (örneğin Electronic Video Recording işlemi bu ilkeye dayanır).

Elektronik film tarama : Üzeri, birincil elektron çarptığında 5-10 foton yayan bir katla örtülü filmin görüntülerinin, havası boşaltılmış bir bölümde bir elektron demetiyle doğrudan doğruya taranması işlemi.

Elektronik film tarayıcı : Film yayın aygıtının, elektronik film tarama ilkesine göre çalışan çeşidi.

Elektronik fon aktarımı : Bir finansal kurumdaki hesaptan başka bir finansal kurumdaki hesaba elektronik ağ üzerinden anlık fon aktarımı yapmaya olanak veren ödeme sistemi.

Elektronik geçişler : Bir elektronun, bir elektronik halden uyarılmış bir elektronik hale veya tersine geçişi.

Elektronik görüntü : Alıcı merceğinden gelen optik görüntünün, ışıkeksiucu üzerine düşmesi sonucu yayılan elektronların erek üzerinde oluşturduğu görüntü.

Elektronik görüntü saptama : Elektronik film saptama işlemiyle görüntü saptama.

Elektronik hile : Sinemadakine benzer optik hilelerin televizyonda elektronik araçlar ve işlemlerle gerçekleştirileni.

Elektronik hücre sayım cihazı : Alyuvar, akyuvar ve kan pulcukları sayımlarıyla akyuvar formülü, hemoglobin, hematokrit ve alyuvar indeksleri gibi birçok parametrenin belirlendiği otomatik cihaz.

Elektronik kurgu : Bir mıknatıslı görüntü kuşağından başka bir mıknatıslı görüntü kuşağına görüntü aktarmayı ya da bir mıknatıslı görüntü kuşağının istenilen noktasına bir canlı yayın eklemeyi ve bunu kesim, yapıştırma gibi işlemlere başvurmaksızın gerçekleştirmeyi sağlayan kurgu.

Elektronik okuyucu : Electronic Video Recording işleminde, elektronik filmi tarayıp televizyon imine çevirerek almaca veren aygıt.

Elektronik oluk seçme : Her biri bir oluğa ayarlanabilen düğmeler ve bunlara bağlı elektronik devreler yardımıyla gerçekleştirilen oluk seçimi. Mekanik oluk seçiminin karşıtı.

Elektronik örtülü bileştirme : Bir alıcıdan gelen görüntünün içine, başka bir alıcıdan gelen devinimli görüntünün yerleştirilmesi.

Elektronik partikül sayacı : Spermadaki spermatozoanın sayısını tam olarak saymaya yarayan alet, EPC.

Elektronik pazarlama : Çizgi im tarayıcıları, tüketici bilgi formları gibi çeşitli elektronik olanaklardan yararlanarak olası tüketicilere reklam gönderme, sipariş alma gibi yollarla yürütülen pazarlama etkinlikleri.

Elektronik perakende satış : Elektronik olanaklardan yararlanarak gerçekleştirilen perakende satış.

Elektronik reklam : Her türlü elektronik ortamda yapılan etkileşimli reklam.

Elektronik reklamcılık : Elektronik reklam etkinliği.

Elektronik terazi : Kefenin pozisyonunun bir elektromagnetik alan tarafından kontrol edildiği bir terazi; yüklenmiş kefeyi ilk durumuna getirmek için gerekli akım miktarı, kefedeki kütle ile orantılıdır.

Elektronik ticaret : Ağ üzerinde yapılan tüm ticaret işlemleri.

Elektronikçilik : Elektronikçinin yaptığı iş.

Elektronla tedavi : Elektron kullanılarak yapılan radyoterapi.

Elektronlar : Negatif elektrik yük birimini taşıyan ve bütün atomların çekirdeklerinin çevresinde bulunan parçacıklar.

Elektronsal iletkenlik : Metallerin yapısında bulunan değerlik elektronlarının ötelenme devinimleriyle oluşan elektriksel iletkenlik.

Elektronvolt : Boşlukta, 1 voltluk potansiyel değişiminden geçen elemanter yüklü bir parçacığın enerji değerine eşdeğer olan enerji birimi (eV). 1eV = 1,60219x10¯19 J.

Elektroozmoz : Yüklü taneciklerin, elektrik akımı ile zorlanarak yarı geçirgen zardan geçirilmesi olayı.

Elektroplak : Elektrikli yılan balığında olduğu gibi elektrik organını teşkil eden plâkların her biri.

Elektroporasyon : Yüksek voltaj verilerek hücre zarında geçici porlar meydana getirilmesi ile protoplast tarafından yabancı DNA'nın hücre içine alınmasının hızlandırılması.

Elektropozitiflik : Bir elementin elektron verip katyon oluşturma eğilimi. Alkali ve toprak alkali metaller elektropozitiftir.

Elektroretinografi : Retina işlevlerinin muayenesi için retinanın sinirsel iletiminin ölçülmesi.

Elektrosit : Elektrikli balıklarda, elektrik organında bulunan değişmiş kas ya da sinir hücresi. Elektrikli balıklarda, elektrik organında bulunan değişmiş kas veya sinir hücresi, elektirik hücresi.

Elektroşirurji : Cerrahi işlemlerde elektrik enerjisinden yararlanılması.

Elektrot potansiyeli : Bir elektrotla onun değmekte olduğu elektrolit arasındaki ölçün hidrojen elektroda (Ö.H.E.) karşı ölçülen elektriksel potansiyel (Ayrıca bk. elektromotor kuvvet dizisi.). Elektrot yüzeyinde indirgenme ve yükseltgenme yarı tepkimeleri dengeye geldiğinde, metal elektrotta ortaya çıkan elektrik potansiyeli. İlgili elektrodu katot, standart hidrojen elektrodun (E°SHE = 0,000 V) anot olduğu bir elektrokimyasal hücrenin potansiyeli.

Elektrotaksi : Bir elektriksel alanda hücre ya da organizmanın hareketinin düzenlenmesi.

Elektrotermal analizör : Atomik absorbans ve atomik floresans ölçümlerinin duyarlığını arttırmak için kullanılan, analiti içeren atomlaştırılmış gaz üretmek için elektrikle ısıtmanın yapıldığı birkaç düzenekten biri.

Elektrotrop etki : Kalp kası zarının sükûn potansiyelinin değişmesi. N. vagusun uyarılması sükûn potansiyelini azaltır, N. accelerantesin uyarılması sükûn potansiyelini artırır.

Elektrotropizm : Bir elektrik alanında bitkinin bükülmesi.

Elektrotsuz boşalma tüpü : Radyo dalgaları veya mikro dalgalardan güç alan, bir atomik çizgi spektrumu kaynağı.

Erimeyen elektrot : Kaynak işlemi süresince, erimeyen ve durağan kalan elektrot.

Eriyen elektrot : Kaynak işlemi süresince, eriyerek biten elektrot.

Eşleşmiş elektronlar : Bir elektron çifti. İki atom arasındaki polar olmayan bağda her bir atomun elektronlardan birini kullanması.

Faraday elektroliz kanunları : Elektrotlarda açığa çıkan madde miktarı çözeltiden geçen elektrik yükü miktarı ile orantılıdır. Aynı miktar elektrik farklı çözeltilerden geçtiğinde, onların eşdeğer kütleleri ile orantılı olarak madde açığa çıkartır.

Gaz elektrodu : Genellikle çok ince öğütülmüş metalden yapılan, yüzeyinde gazı tutan ve bir çözeltiye daldırıldığında tersinir elektrot olarak davranan bir elektrot.

Geçirmeli elektron mikroskobu : Canlılardan alınan doku parçalarının tespit edilmesinden sonra çok ince kesitler alınarak hücre içinin incelenmesinde kullanılan bir mikroskop çeşidi. Transmisyon elektron mikroskobu.

Güçlü elektrolit : Sıvı çözeltide tamamen iyonlaşabilen bir madde.

Gümüş gümüş klorür elektrot : AgCl(k) + e- <=> Ag(k) + Cl- yarı-reaksiyonuna dayanan, doymuş gümüş klorür çözeltisine daldırılmış gümüş klorürle kaplı, yaygın olarak kullanılan bir gümüş elektrot.

Hidrojen elektrot : Hidrojenle doyurulan platin gibi soy bir metal ile, metalin içine daldırıldığı çözeltinin hidrojen iyonu arasındaki dengenin belirlediği potansiyele sahip olan elektrot.

Hidrojen elektrot potansiyeli : Hidrojen yükünleri etkinliğinin bir, hidrojen gazı basıncının da bir atmosfer olduğu ortamda platin elektrot üzerinde ölçülen H+ (sulu) + e = 1 /2 H2 dengesinin ölçün sayılan potansiyeli (0,000 V).

İki boyutlu jel elektroforezi : Özellikle yüksek molekül ağırlığına sahip proteinlerin jelde belirlenmesinde kullanılan iki aşamalı elektroforez işlemi.

İkinci sınıf elektrot : Potansiyeli, elektrotun metalinden türeyen bir katyon ile az çözünen türler veya kompleksler oluşturan bir anyonun derişiminin (daha doğrusu aktivitesinin) logaritmasıyla orantılı olan bir metalik elektrot.

İkincil elektron : Gelen ışınımla madde arasındaki etkileşim sonucu, atom tarafından fırlatılan elektron. Birincil elektronun, elektron çoğaltıcı bir yüzeye çarpması sonucu serbest kalan, böylelikle ikincil yayıma yol açan elektron.

İletme elektroliti : Seyreltik elektrolitlerin kullanıldığı elektrokimyasal yöntemlerde, yükünsel göçü üzerine almak için eklenen, ancak elektrot tepkimelerine katılmayan tuz, baz ya da asit gibi elektrolitler.

İndikatör elektrot : Potansiyeli, analit derişiminin (aslında aktivite) logaritması ile orantılı olan elektrot.

İnert elektrot : Sistem potansiyeline cevap veren fakat hücre reaksiyonunda yer almayan elektrot.

Jel elektroforez : Farklı elektrik yüklü maddelerin jel matriks içinde büyüklüklerine göre ayrılması tekniği.

Jel elektroforez tekniği : Aynı elektrik yüklü moleküllerin jel matriks içinde büyüklüklerine göre ayrılması tekniği. Aynı elektrik yüklü moleküllerin jel matriks içerisinde büyüklüklerine göre ayrılması tekniği.

K elektronları : Atomun en iç kabuğundaki iki elektron.

Kademeli jel elektroforezi : Kromozomları büyüklüklerine göre sıralamak için geliştirilmiş bir elektroforez tekniği.

Kalomel elektrot : Dış bağlantı için, içine platin tel daldırılmış, cıva ve kalomelin (Hg2Cl2) potasyum klorür çözeltisi ile dengede olması durumunda oluşan yarı hücre. Potasyum klorür derişimine ve sıcaklığa bağlı olarak bu yarı hücre değişik potansiyellere sahip olur, Karşılaştırma (referans) elektrot olarak kullanılır.

Karbon elektrot : Özel fırın ve yunaklarda kullanılan karbondan yapılmış elektrot.

Karbon elektrotla ark kaynağı yapma : Karbon elektrot kullanmak yöntemiyle yapılan bir elektrik ark kaynağı yapma işlemi.

Karşılaştırma elektrotu : Hidrojen elektrotuna karşı potansiyeli yeterli doğrulukla bilinen ve her ölçümde yinelenebilen elektrot. Örn. Ağ/ AgCL, Hg/Hg2CL2; Cu/CUSO4. Potansiyeli bilinen ve diğer elektrotların potansiyelleri buna karşı ölçülebilen bir elektrot; bir referans elektrotun potansiyeli analit derişiminden tamamen bağımsızdır.

Karşıt elektrot : Üç elektrotlu bir sistemde çalışma elektrodu ile birlikte elektroliz devresini oluşturan elektrot.

Katı elektrolit : Katı halde yüksek iyonik iletkenlik (>10 S m-1) gösteren, yakıt pilleri ve katı pil yapımında kullanılan, sodyum ß-alümina, Na3Zr2PSi2O12, NaSICON, RbAg4I5 gibi bileşikler. Süperiyonik iletken veya hızlı iyon iletkeni de denir.

Kaynak elektrodu : [Bakınız: kaynak çubuğu].

Kılcal elektrometre : Civa/elektrolit arasındaki yüzeyler arası gerilimin potansiyelle değişimini ölçerek elektrokapiler eğrileri elde etmede kullanılan cihaz.

Korumaklıksız karbon elektrotlu kaynaklama : Korumalık kullanmadan yapılan, karbon elektrotlu kaynaklama işlemi.

Korumalıkla karbon elektrotlu kaynaklama : Korumalık kullanarak yapılan, karbon elektrotlu kaynaklama işlemi.

Korumalıkla metal elektrotlu kaynaklama : Korumalık kullanarak yapılan, metal elektrotlu kaynaklama işlemi.

Korumalıksız metal elektrotlu kaynaklama : Korumalık kullanmadan yapılan, metal elektrotlu kaynaklama işlemi.

Kuvvetli elektrolit : Bir çözelti içinde tamamen ayrışan ve Kohlrausch eşitliğine uyan elektolit.

Metal elektrotla ark kaynağı yapma : Metal elektrot kullanma yöntemiyle, bir elektrot ark kaynağı yapma işlemi.

Normal hidrojen elektrotu : Standart hidrojen elektrotla, SHE ,eş anlamlı.

Ortak elektronlar : İki atom tarafından ortaklaşa kullanılan elektronlar.

Örtülü elektrot : Üzeri katı özdekle örtülmüş olan metal elektrot.

Platin elektrot : İnert bir metalik eletrodun gerekli olduğu elektrokimyasal sistemlerde kullanılan platin tel veya levha.

Poliakrilamid jel elektroforez : Proteinlerin ve nükleik asitlerin, poliakrilamid destek tabakası üzerinde elektriksel bir akım etkisiyle moleküler ağırlıklarına göre göç ettirilmeleri ve görüntülenmeleri temeline dayalı biyokimyasal bir yöntem.

Redoks elektrotu : Sistemin elektrot potansiyeline cevap veren bir inert elektrot.

Sıcak elektrot : Yay rejiminde çalışan boşalmalı bir lambanın elektrotu.

Soderberg elektrodu : Elektrik-ark fırın işlemlerinde kullanılan amorf karbon elektrodu.

Soğuk elektrot : Işıl ışımalı rejimde çalışan boşalmalı lambanın elektrotu.

Solvatize elektron : Alkali metallerin sıvı amonyakta çözünmesi, çözücülerin X- veya γ ışınlarına maruz bırakılması veya elektrokimyasal enjeksiyon yoluyla oluşan, çözücü molekülleri ile solvatize olmuş serbest elektron.

Standart elektrot potansiyeli : Yükseltgenen ve indirgenenleri birim aktivitede olan bir yarı hücredeki elektrot potansiyeli.

Standart hidrojen elektrodu : Platin tozu ile kaplanmış ve 1 atmoster basınç altında hidrojen gazı ile doyurulmuş bir platin tel veya levhanın hidronyum iyonu aktifliğinin bire eşit olduğu bir asit çözeltisine daldırılması ile elde edilen elektrot.

Taramalı elektron mikroskobu : Örnekleri üç boyutlu inceleme imkânı sağlayan bir elektron mikroskobu. Skanin elektron mikroskobu.

Taramalı geçirmeli elektron mikroskobu : Hem yüzey yapısını hem de kesit yapısını incelemeye imkân veren bir tip elektron mikroskobu.

Tarayıcı elektron mikroskobu : Hücre doku ve organların üç boyutlu yüzey ayrıntılarını görüntüleyen, elde edilen elektron demeti elektronik devrelerce örnek yüzey üzerinde ince bir metal tabakasıyla etkilenerek yayılan elektronları oluşturan elektron mikroskop türü. Taranan alanın küçük veya büyük oluşu büyütme oranına yansır. Küçük alanda büyütme oranı yükseklik gösterir. Transmisyon elektron mikroskobu ve tarayıcı elektron mikroskobu tipleri aynı ünite içerisinde yer alan elektron mikroskopları bulunur.

Tek elektron toplu ışıtaç : Renkli almaçlarda genellikle üç ana rengin her birini veren üç elektron topuna karşılık, en yeni almaçlarda üç rengi de verebilen tek elektron topu.

Transmisyon elektron mikroskobu : [Bakınız: geçirmeli elektron mikroskobu]. Elektronlarla doku veya hücrenin etkilenmesi temeline dayanan, elektromanyetik ve elektrostatik mercekler görüntünün oluşmasını sağlayan, yüksek çözümleme gücüne sahip bir elektron mikroskop türü. Elektronlar katot ve anot arasında yaklaşık 60–100 kV’lik bir potansiyel farkı uygulanarak oluşan elektron akımı elektromanyetik mercekler tarafından saptırılarak kondansatörün elektron demetini nesne düzlemine odaklar.

Ultramikro voltametrik elektrot : IR etkileri çok küçük olduğundan üçüncü bir elektrodun kullanılması gerekmeyen çok küçük bir elektrot.

Uyarılmış elektron : Bulunduğu katmandan bir üst katmana yükseltilen elektron.

Üç elektron toplu ışıtaç : Üç elektron topu bulunan renkli almaç ışıtacı.

Yeğni elektrolit : Orta derişimli çözeltilerde az yükünleşen elektrolit.

Zar elektrot : Cevabı, ince bir zarın her iki tarafındaki iyon değişiminden kaynaklanan bir indikatör elektrot.

Zayıf elektrolit : Çözeltisinde kısmen iyonlaşan bileşik. Sıvı çözeltide sadece kısmi olarak iyonlaşabilen bir madde.

Elektrobiyoloji : Canlılarda görülen elektrik olaylarını inceleyen bilim.

Elektrobiyolojik : Elektrobiyoloji ile ilgili.

Elektrodinamik : Elektrik akımlarının dinamik hareketini konu edinen fizik dalı. Bu dalla ilgili olan.

Elektrodinamometre : Elektrik akımının şiddetini ölçen cihaz.

Elektrodiyaliz : Birtakım koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli zarlardan daha kolay geçmesi özelliğine dayanan kimyasal arıtma yönteminin elektrik enerjisiyle hızlandırılmış türü.

Elektrofil : Bir atom veya iyondan elektron alabilen, onunla elektron paylaşabilen madde.

Elektrofon : Fonograf kayıtlarını okumak ve elektrik akımının aracılığıyla yükselterek sese çevirmek için gerekli araçları içinde toplayan cihaz.

Elektrogitar : Elektrikten yararlanılarak sesi yükseltilen gitar.

Elektrojen : Elektrik üreten (sistem).

Elektrokimya : Elektrik akımının etkisiyle ortaya çıkan kimyasal değişmeleri ve kimya işlemlerinde oluşan enerji elektrik üretiminde kullanmayı araştıran bilim dalı.

Elektrolit : Elektroliz işlemiyle çözülen madde. Bir elektrolitten akım geçirildiğinde elektrotlarda meydana gelen kimyasal değişme. Hücre içi ve dışı sıvısındaki sodyum, potasyum vb. madensel iyonlar.

Elektrolit dengesi : Hücre içi ve dışı sıvılarında madensel iyonların uygun yoğunlukta bulunması.

Elektroliz : Bir elektrik akımının etkisiyle ortaya çıkan kimyasal ayrışma.

Elektromanyetik : Elektromanyetizması bulunan veya bununla ilgisi olan.

Elektromanyetik dalgalar : Boşlukta yayılabilen, manyetik veya elektrik alanlarından oluşan, yüklü parçacıkların hızlanmasıyla meydana gelen enerji dalgaları.

Elektromanyetik güç : Manyetik alan içindeki elektrik akışını etkileyen güç.

Elektromanyetizma : Elektriklenme ile mıknatıslanmanın karşılıklı olarak etkilenmelerinden ortaya çıkan olayların bütünü. Elektrik akımıyla mıknatıs elde etme.

Elektromekanik : Mekanik ögelerden oluşan ve bunların hareketiyle elektrikli unsurlara bağlı olarak uzakta bulunan aletlerin çalışmasını ve kontrolünü sağlayan tertibat.

Elektrometalürji : Metalürji ürünlerinin elde edilmesinde ve arıtılmasında termik elektriğin ısı ve elektroliz özelliklerinin kullanılması. Elektrikle ısıtma olaylarından yararlanılarak yapılmış olan ve madenlere uygulanan termik işlemlerin hepsi.

Elektrometre : Elektrikte kullanılan türlü ölçü cihazları.

Elektromıknatıs : İçinde manyetik akıyı toplayıp arttırıcı bir yumuşak demir bulunan, bobin veya bobinlere doğru akım geçirilerek elde edilen mıknatıs.

Elektromobil : Elektrik enerjisiyle işleyen otomobil.

Elektromotor : Elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren cihaz. Mekanik veya kimyasal bir etki altında elektrik üreten araç.

Elektron : Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temel parçacık, pozitron karşıtı.

Elektron akışı : Serbest elektronların yer değiştirmesi.

Elektron demeti : Aynı enerji kaynağından çıkan ve birbirine yakın yörüngede yayılan elektronlar.

Elektron gazı : Boş veya gaz dolu bir ortamda, bir iletkenin içinde dolaşan serbest elektronların tümü.

Elektron lambası : Gaz geçirmeyen bir tüp içindeki boşlukta veya bir gazlı ortamda elektron akımı oluşturan elektronik araç.

Elektron mikroskobu : Normal ışık yerine bir elektron demeti ile çalışan ve bir milyon kez net büyütebilen özel mikroskop.

Elektronegatif : Elektrolizde artı kutupta toplanma niteliği olan (cisimler).

Elektronik : Serbest elektronların etkisiyle oluşan olayları inceleyen bilim dalı. Elektron temeline dayanan, elektronla ilgili.

Elektronik beyin : Bilgisayar.

Elektronik çalgılar : Elektrikten yararlanarak ses gücü yükseltilen çalgılar.

Elektronik imza : Sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan, özel bir araçla oluşturulan, nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini ve imzalanmış elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan imza.

Elektronik müzik : Elektronik çalgı ve cihazlarla yaratılan müzik.

Elektronik posta : Bilgisayarlar veya bir ağ içindeki belli gönderim merkezleri arasında elektronik bilgi iletişimi, elmek, e-posta.

Elektronik saat : Elektrik enerjisi ile çalışan saat.

Elektronik sazlar : Elektrikten yararlanarak kullanılan çalgılar.

Elektronikçi : Elektronik işi ile uğraşan kimse.

Elektropozitif : Elektrolizde eksi kutupta toplanma niteliği olan (cisimler).

Elektroradyoloji : Hastalıkların tanı ve tedavi edilmesinde elektrik ışınlarının uygulanmasını öngören tıp dalı.

Elektrosaz : Elektrikten yararlanılarak sesi yükseltilen saz.

Elektroskop : Bir cismin elektriklenmesini ve bu elektriklenmenin derecesini gösteren araç.

Elektrostatik : Elektriklenmiş cisimler üzerinde elektriği denge durumunda inceleyen fizik dalı. Elektrikle ilgili.

Elektrostatik serpme : Zımpara taneciklerinin kâğıt veya beze yapıştırılırken yüksek gerilimli bir elektrostatik alandan yararlanılarak düzenli dağılımını sağlayan yöntem.

Elektroşok : Ruh hastalıklarında, beyinden, kalp atışındaki düzensizliklerde göğüs duvarından çok kısa süreli yüksek elektrik akımı geçirerek hastayı iyileştirme yöntemi.

Elektrot : Bir elektrolitin içine daldırılan, artısına anot, eksisine katot denilen iki iletken çubuktan her biri.

Elektrot reaksiyonu : Elektrolit ve metal ara yüzeyinde yük transferini sağlayan kimyasal reaksiyon.

Elektroteknik : Elektrik tekniğine ait, elektrik tekniği ile ilgili.

Referans elektrot : Potansiyeli zaman içerisinde değişmeyen elektrot.

Serbest elektron : Doğal elektrik yükünün oluşturduğu demetler.

Tersinir elektrot : Potansiyeli çok az ölçüde azaltıldığı veya çoğaltıldığı zaman elektrot reaksiyonu her iki yönde de yürüyebilen elektrot.

Diğer dillerde Elektro anlamı nedir?

İngilizce'de Elektro ne demek ? : electr-