Emir nedir, Emir ne demek
Emir; kökeni arapça dilinden gelmektedir.
- Buyruk, komut, talimat, ferman.
- İstek
- Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm.
"Emir" ile ilgili cümle
- "İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
Yerel Türkçe anlamı:
Siyahımtrak yeşil, neftî.
Araba ya da kağnı tekerinin ortasından geçen silindir şeklindeki demir parçası.
Sirkenin bozulmuşu: Turşu küpünün yanına abdestsiz varma, emir olur.
Emir, buyruk
Gökkuşağı.
Kalaysız kaptaki yağ, yoğurt gibi şeylerin yeşil küfü.
Siyah haşhaş.
Gramer anlamı:
[Bakınız: emir kipi]
İktisat alanındaki kelime anlamı:
Borsada taşınır değer alıp satmak amacıyla aracılara yazılı ya da sözlü biçimde yapılmış olan bildirim.
Emir isminin anlamı, Emir ne demek:
Erkek ismi olarak; Buyruk, komut. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. Prens, şehzade.
İngilizce'de Emir ne demek? Emir ingilizcesi nedir?:
order
Emir hakkında bilgiler
Emir, Müslüman Ortadoğu ülkelerinde bey, askeri komutan, vali ya da yüksek rütbeli subay. Zaman zaman askeri önderler için kullanılan emirü'l-müminin unvanını, büyük olasılıkla Kuran'daki Allah'a, peygambere ve aranızda komuta yetkisiyle donatılanlarla (ulu'l-emr) itaat et (Nisa;59) biçimindeki emre dayanarak ikinci halife Ömer kullanmıştır. Bu unvan, 1517'de halifeliği devralan Osmanlı hükümdarlarınca pek az kullanıldı.
10. yüzyılda halifenin Bağdat'taki ordularının komutanına emirü'l-ümera (başkomutan) unvanı verilmişti. Emir kavramı ayrıca, halife ya da vekilinin taşıdığı emirü'l-hac unvanında (Mekke'ye yapılmış olan hacca başkanlık eden) olduğu gibi makamı da belirtebilir. Bu son kullanım, Muhammed'in kendisi ve ilk halife Ebubekir tarafından başlatılan bir gelenekten kaynaklanır.
Emeviler döneminde emirlerin yönetsel ve mali yetkileri vardır. Abbasiler döneminde mali işlerden sorumlu ayrı bir görevli atandığından, emirlerin yetkileri bir ölçüde azaldı. Bazen, Aglebilerde ve Tahirilerde olduğu gibi halifeye simgesel bağlılık gösteren emirler, kendi illerinde gerçekte bağımsız birer hükümdar durumundaydı. Kimi zaman da ili önce zorla ele geçirir, ardından da yasallığının onaylanması için halifeye başvururlardı.
Büyük Selçuklularda emir, devlet adamları ve hizmetlileri için kullanılırdı; emir-i büzürg (büyük vezir), emir-i alem (sancaktar), emir-i camehane (esvapçıbaşı) gibi. Ayrıca emir-i sipehsalar, emir-i emiran gibi askeri rütbeleri belirten unvanlar da vardı. İlhanlılarda emir noyanla eşanlamlıydı ve eyalet valilerine verilen bir unvandı. Bu unvan bazı İlhanlı saray görevlileri için de kullanılmıştır. Osmanlılarda ilk hükümdarlar birer emir sayılmakla birliktei bu unvanı yalnızca, I. Bayezid'in (Yıldırım) oğlu Süleyman Çelebi (Emir Süleyman) doğrudan kullanmıştır. Anadolu beyliklerinde ve Osmanlılarda emirin yerini bey aldı, emirü'l-ümera karşılığı olarak da beylerbeyi kullanıldı. Ama Mekke valilerine emir-i Mekke, hacıların güvenliğini sağlayan Şam valilerine de emirü'l-hac dendi.
Emir ile ilgili Cümleler
- Bu bir emirdir, Tom.
- Babanın kim olduğu umurumda değil. Hala benim emirlerime uymak zorundasın.
- Kaptanın emirleri açıktı.
- Biz emirlere uyduk.
- Emir vermezdi.
- Emirlere uymadım.
- Ben sadece emirlere uyuyorum.
- Emir mi yoksa rica mı daha güzel bir yol?
- Ben emir verene kadar kimse ateş etmez.
- Emir verdiğim zaman, uygulanmasını istiyorum!
- emir is ıntrovert
- Ben sadece emirlere itaat ediyorum.
- Emir vermeden söylediklerimden çıkarım yapıp eylem yapmayın.
- Emirlere itaat etmek zorundayız.
Emir tanımı, anlamı:
Orta : Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. Ne büyük ne küçük, midi. Yeniçeri Ocağında tabur. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. İyi ile kötü arasındaki durum. Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. Ne uzun ne kısa, midi. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Orantı. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm.
Anadolu : Ön Asya'nın bir parçası olarak Türkiye'nin Asya kıtasında bulunan toprağı, Rum.
Emir almak : Talimat almak.
Emir altına almak : Denetimi altına almak.
Emir vermek : Buyurmak, buyruk vermek.
Emrine girmek : Bir kimsenin buyruğu altında bulunmayı kabul etmek.
Emrine vermek : Yararlanması için ayırmak. görevlendirmek, atamak.
Emir cümlesi : Yüklemi emir kavramı veren cümle.
Emir eri : Teğmen ve yukarısı üst düzey subayların hizmetinde bulunan er, hizmet eri, emirber.
Emir kipi : Fiilin yapılmasını dileyen veya emreden isteme kipi.
Emir kulu : Bir işi, aldığı buyruk gereğince yapmak yükümlülüğünde olan kimse, buyruk kulu.
Emir komuta zinciri : Yapılacak bir iş için ast ve üstler arasında emir alıp verme. Herhangi bir işlemi hiyerarşik düzende yapma.
Emirname : Yazılı buyruk.
Emir subayı : Devlet ve hükûmet başkanlarıyla komutanların yanında bulunan ve onların buyruklarını yazmakla, gereğinde yerine ulaştırmakla görevli subay, yaver.
Emretmek : Buyurmak, emir vermek.
Emreylemek : Buyurmak, emretmek.
Emrihak : Ölüm.
Emrivaki : Oldubitti.
Emre muharrer senet : Bono.
Yazılı emir : Kamu hizmeti ve görevlerinin yerine getirilmesi için üstün asta yazılı olarak verdiği veya daha önce sözlü olarak vermiş olduğu emrin yazıyla tekrarlanmış biçimi.
Evvelemirde : Öncelikle, ilk önce, her şeyden önce.
Arama emri : Yapılacak arama işlemi için yetkili organdan alınan buyruk.
İta emri : Verile emri.
Ödeme emri : Ödemelerin yapılabilmesi için yetkili makamca verilen emir, tediye emri.
Ölüm emri : Birinin öldürülmesi gerektiğini bildiren buyruk.
Tediye emri : Ödeme emri.
Verile emri : Devlet dairelerinde, ödemenin yapılabilmesi için yetkilinin verdiği izin yazısı, ita emri.
Emir komuta zinciri içinde olmak : Herhangi bir işlem en alt rütbe veya makamdan en üst rütbe veya makama doğru gerçekleşmek.
Emirber : Emir eri.
Emircik : Yalıçapkını.
Emirdağ : Afyonkarahisar iline bağlı ilçelerden biri.
Emirgazi : Konya iline bağlı ilçelerden biri.
Buyruk : Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, buyuru, emir, ferman. Egemenlik.
Komut : Askerlere, izcilere, öğrencilere beden eğitimi çalışmalarında veya bir tören sırasında bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için verilen buyruk, emir.
Talimat : Yönerge. Görevin gerektirdiği türlü hizmetlerin başarıyla yürütülmesi için kumandan, başkan veya daire başkanları tarafından verilen, o hizmetle ilgili sorumluluk, düzen ve ilkeleri içine alan buyruklar.
Ferman : Osmanlı Devleti'nde padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık. Buyruk, emir.
İstek : İstek ve niyet kavramı veren isteme kipi. Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep. Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk. Belirli bir gereksinimi karşılayacağı düşünülen nesne veya duruma karşı duyulan özlem, arzu.
Şarap : Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey.
Kalın : Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık. Enli ve gür (kaş). Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. Yoğun, akıcılığı az olan. Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı. Etli, dolgun. Pes (ses).
Müslüman : İslam dininden olan kimse, Muhammedî, Müslim, Müselman, mümin. Doğru, haktan ayrılmaz kimse. İslam dininin kurallarını yerine getiren kimse.
Emirlik : Beylik.
Emirülümera : Osmanlılarda eyalet valileri olan beylerbeyiler için, Abbasî halifeliğinde önceleri yalnızca askerî, sonraları ise askerî ve yönetsel geniş yetkileri olan başkomutanlar için kullanılan bir san.
Emir bölme : Büyük tutarlardaki hisse senedi işlem emirlerinde, piyasa fiyatında büyük dalgalanmalardan kaçınmak için emrin belli zamana ve küçük parçalara bölünerek yapılması.
Emir iyileştirilmesi : Borsada oyuncunun alış emirlerinde fiyatları yukarıya, satış emirlerinde aşağıya çekerek fiyat önceliğini değiştirmesi.
Emir olmak : Sirke bozulmaya yüz tutmak (buna kızgın şiş sokulup karıştırılarak düzeltilir).
Emir semir : Hayal meyal, belli belirsiz görünen şeyler hakkında kullanılan bir zarf.
Emir sımak : Karşı gelmek, emir dinlememek.
Emir tümcesi : Yüklemi emir kavramı veren tümce : Buraya gel; Bu işi birlikte yapın; Bunları sen dağıtacaksın vb.
Emir üzerine olmak : Emri yerine getirmeğe hazır olmak.
Emiralem : İzmir şehrinde, Emiralem bucağına bağlı bir yer.
Diğer dillerde Emir anlamı nedir?
İngilizce'de Emir ne demek? : n. Muslim ruler (i.e. prince, commander, etc.)
n. emir, Muslim ruler
n. emir, Muslim ruler (i.e. prince, commander, etc.)
Fransızca'da Emir : émir [le]; ordre [le], consigne [la]
Almanca'da Emir : n. Auftrag, Befehl, Bestimmung, Emir, Gebot, Geheiß, Kommando, Machtwort, Verordnung, Weisung
Rusça'da Emir : n. распоряжение (N), воля (F), повеление (N), приказ (M), приказание (N), указ (M), ордер (M), заповедь (F), наказ (M), императив (M), услуга: услуги (PL), повелитель (M), владыка (M), глава (MF), эмир (M)
adj. императивный
Bu kısımda Emir nedir? Emir ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Emir tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Emir hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.