Endo nedir, Endo ne demek

Endo; Anatomi, Veteriner alanlarında kullanılan bir sözcüktür.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

İç, içinde, içte olan.

Endo ile ilgili Cümleler

  • Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.
  • Endonezce öğrenmek istiyorum.
  • Ali Endonezya hakkında çok şey bilmez.
  • Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.
  • Endonezce konuşur musunuz?
  • Endonezce'yi henüz akıcı konuşamıyorum.
  • Endonezce konuşuyor musunuz?
  • Endonezya dünyada yalnızca adalar üzerinde kurulu olan en büyük ülkedir.
  • Endonezya bayrağı ile Polonya'nınki birbirine benziyor.
  • Gemi Endonezya'dan ham madde taşımaktadır.
  • Bu da, Endonezya'daki bir otele yapılan saldırının görüntüleri.
  • Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
  • Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.

Endo kısaca anlamı, tanımı

Anemik endokardiyal üfürümler : Hemorajik ve hemolitik kan kayıplarında, ayrıca şiddetli beslenme yetersizliklerinden sonra oluşan anorganik kalp üfürümleri

Bakteriyel endokarditis : Bakteriyel etkenlere bağlı olarak kalbin iç boşluğunu örten zarın yangısı.

Duktus endokarditisi : Duktus arteryozusun kapanmaması ve buna bağlı kan akımındaki çalkantı ve trombozdan kaynaklanan kalp iç zarı yangısı.

 

Düz endoplazmik retikulum : Granülsüz endoplazmik retikulum. [Bakınız: granülsüz endoplâzmik retikulum].

Endobiyotik : Diğer bir canlı içinde yaşayan.

Endobiyoz : Diğer bir canlı içinde yaşama olayı.

Endobronşit : Bronş epitel örtüsünde oluşan yangı.

Endoderma : Endoderm.

Endodermis : Damarlı bitkilerde kök ve gövdedeki korteks hücrelerinin en iç tabakası.

Endodiyogeni : Yalnızca iki yeni kız hücrenin oluşması dışında endopoligeninin aynısı olan durum. Doku kisti oluşturan Toxoplasma, Sarcocystis cinsinde bulunan türlerde görülen uzunlamasına bölünme.

Endoenteritis : Bağırsak mukozasının yangısı.

Endofaj : Bir besin kaynağının içinde beslenen. Bir besin kaynağının içinden beslenen.

Endofajik : Özellikle oda, bina gibi iç mekanlarda yaşayan canlıları ısıran sivrisineklere verilen ad.

Endofitik organizma : Bir bitkinin dokuları arasında veya hücrelerinde bulunan organizma.

Endofitik parazit : Bitki endoparaziti.

Endoftalmi : Enoftalmus.

Endoftalmit : Göz küresi içindeki doku ve oluşumların iltihabı.

Endoftalmitis : Üvea, retina ve göz boşluklarından ibaret olan gözün iç tabakasının yangısı.

Endogastritis : Mide mukozasının yangısı.

Endojen : Hücre ya da sistem içinden gelen; dokularda biyosentez ve yıkım olayları. Hücre veya sistem içinden gelen. Dokularda biyosentez ve yıkım olayları.

Endojen antijen : Vücut hücreleri tarafından yapılan ve genellikle hücre içine giren virüslere ait olan antijenler.

Endojen egzama : Bünyesel nedenlerle otaya çıkan meme ve meme başı derisinin semptomatik egzamatöz hastalıkları.

Endojen hipertermi : Humma.

Endojen idrar azotu : Vücutta azot içeren kimyasal bileşiklerin normal katabolizması sonucu açığa çıkan, idrarla vücuttan atılan azot.

 

Endojen lipit pnömonisi : İç kaynaklı-lipit pnömonisi.

Endojen opioit peptit : Endorfin.

Endojen öksürük : Solunum sistemi mukozasındaki değişiklikler nedeniyle mukozanın aşırı derecede uyarılmasıyla oluşan öksürük.

Endojen pirojen : Konak hücresi tarafından üretilen ve konakta ısı artışına neden olan interlökin-1 gibi bir lenfokin.

Endojen retrovirüsler : Genomunu proviral genom olarak enfekte hücre genomuna entegre eden, dikey yolla diğer yavru hücrelere geçen ve çoğalması hücre genlerinin kontrolü altında bulunan retrovirüsler.

Endokarans : Herhangi bir vitaminin rasyonda var olmasına ve yeterli miktarda emiliyor olmasına karşın, bir kısım metabolik bozukluklar nedeniyle değerlendirilememesi durumu.

Endokard : Kalbin içini örten bir sıra yassı epitel dokudan oluşan seröz zar, endokardiyum. [Bakınız: iç-yürek zarı].

Endokard yastık kusurları : Kalbin iç zarının yastıklarındaki gelişim anomalilerinden kaynaklanan yapılış bozuklukları. Bunlar üçlü kapakta yarık oluşumlu ventriküler septal defekt ve atriyoventriküler kanal kusurlarıdır.

Endokard yastıkları : Embriyonel dönemde kalbin kulakçık ve karıncıklar arasındaki kanalda biçimlenen gevşek yapıda iki mezenkim kitlesi. Karıcık ve kulakçıklar arasındaki septumlar, mitral ve triküspital kapakçıklar endokard yastıklarından biçimlenir.

Endokardiozis : Kalp kapakçıklarında kronik fibrozis, kapakçıkların serbest uçlarında nodüler kalınlaşmayla belirgin, sol kalp yetersizliğine neden olan ve nedeni bilinmeyen köpeklerin en yaygın kalp hastalığı.

Endokarditis : Kalbin iç yüzünü örten zarın yangısı. En çok kalp kapakçıkları etkilenir. Çoğunlukla bakteriyel, ender olarak mantar veya paraziter kökenlidir, konjestif kalp yetersizliğine neden olabilir.

Endokarditis fibroza : Endokardın fibröz yangısı.

Endokarditis kalsifikans : Endokardın kireçlenmesiyle oluşan yangısı.

Endokarditis ülseroza : Endokardın ülser oluşumlu yangısı.

Endokarditis valvularis kronika : Kalp kapak hataları.

Endokarditis ve arteritis verminoza : Genellikle Strongylus vulgaris’in larvalarının endokartta ve atardamarlarda tahribat oluşturması.

Endokardiyal : Endokarda veya kalbin iç kısmına ait olan.

Endokardiyal fibroelastozis : Kalpte kollajen ve elastik ipliklerde artış nedeniyle endokardiumda ve sol karıncıkta yaygın kalınlaşma ve genişlemeyle belirgin doğuştan oluşan, kalıtsal yapılış bozukluğu. Kedilerde ve daha az olarak da köpeklerde görülür.

Endokardiyal üfürümler : Kalbin içinden oluşan üfürümler. Nedenlerine bağlı olarak anorganik ve organik kalp üfürümleri olarak ikiye ayrılır.

Endokardiyum : Yüreğin iç boşluklarını astarlayan zar. Endokard. Kalpte en içte yer alan, endotel ve subendotelden oluşan katman. Subendotel içerisinde kalbin uyarı sistemine ait Purkinje telleri bulunur.

Endokarp : Meyve perikarpının en içteki tabakası.

Endokit : Bazı alglerde oogoniumun üç katlı tabaksından içte olanı.

Endokolitis : Kolon mukozasının yangısı.

Endokondral kemikleşme : Hiyalin kıkırdağın farklılaşmasıyla oluşan kemikleşme. Uzun kemiklerin epifiz tabakasında hiyalin kıkırdak hücrelerinin çoğalma (proliferasyon), aşırı büyüme (hipertrofi), kireçleşme (kalsifikasyon) ve kemikleşme (ossifikasyon) aşamalarından geçerek oluşan kemikleşme. Önce kıkırdak dokusu oluşması, sonra mineralizasyonu ve daha sonra da kemikle yer değiştirmesi biçiminde olan kemikleşme süreci. Uzun ve kısa kemiklerin oluşumunda bu kemiklerin oluşacakları yerlerde önce hiyalin kıkırdaktan bir yapının ortaya çıkması ve sonradan bu kıkırdak yapının yerini kemik dokusunun alması.

Endokoryon : Böcek yumurtalarında koryonunun iç tabakası. Böcek yumurtalarında koryonun iç tabakası.

Endokrin bez : [Bakınız: iç salgı bezi]. İç salgı bezi. [Bakınız: iç-salgı bezi].

Endokrin deri yangısı : Daha çok kedilerde oluşan çift taraflı görünüşte tiroit ve cinsiyet hormonların yetersizliğine bağlı olarak gelişen deri yangısı, endokrinojen dermatitis.

Endokrin etki : İç salgı bezi salgılarının etkileri.

Endokrin görev bozukluğu anemisi : Hipofiz, kalkan ve böbrek üstü bezleriyle, daha az oranda eşey organlarının işlev bozukluğuna bağlı kemik iliği hipoplazisinden kaynaklanan kansızlık.

Endokrin muayene : İç salgı muayenesi.

Endokrinojen dermatitis : Endokrin deri yangısı.

Endokrinolojik : İç salgı bilimsel.

Endokrinolojist : Endokrinolojiyle ilgilenen bilim adamı.

Endokrinopati : İç salgı bezlerinin bozukluğundan kaynaklanan hastalık hâli.

Endokrinoterapi : Hormon tedavisi.

Endokutikula : Eklem bacaklıların kutikulasının en iç tabakası.

Endokütikül : Eklem bacaklılarda kütikülün en iç tabakası, endokütiküla. Eklem bacaklıların kütikülasının en iç tabakası.

Endokütiküla : Endokütikül.

Endolenf : [Bakınız: iç sıvı]. İç sıvı. İç lenf, iç kulakta zar labirinti dolduran sıvı. [Bakınız: iç-sıcı].

Endolimax : Omurgalı ve omurgasızların ince bağırsaklarında bulunan ameboyit protozoa cinsi.

Endolitik : Alg filâmentleri gibi asit salgılayarak bulunduğu ortamı parçalayan. Asit salgılayarak bulunduğu ortamı parçalayan.

Endolitik liken : Asit salgılayan likenler. Asit salgılayan liken.

Endomeniks : Beynin ve omuriliğin iç zarı.

Endometritis : Döl yatağının endometriyum katının yangısı. Daha çok ineklerde görülür ve yüzey epitel tabakasında dökülme ve hafif hücre infiltrasyonuyla belirgindir. Klinik muayene ve histopatolojik bulgulara göre endometritis hafif, orta ve şiddetli veya I, II, III. derece ve piyometra olarak derecelendirilir.

Endometriyal : Endometriyuma ait, endometriyumdan çıkan veya endometriyumdan yayılan.

Endometriyal biyopsi : Endometriyumdan muayene amaçlı olarak küçük bir parça doku örneği alınması.

Endometriyal kap : Gebe kısrak döl yatağının, gebelik oluşan kornusunda koryonik hücrelerden köken alan ve histolojik olarak gebeliğin 2. günü civarında tespit edilebilen, gebeliğin özellikle 48-55’inci günlerinde bol miktarda Gebe Kısrak Serum Gonadotropinleri (PMSG, eCG) salgılayan yarı dairesel veya kadeh biçimindeki oluşumlar.

Endometriyal polip : Döl yatağı mukoza epitelinden köken alan, yalnızca köpeklerde görülen iyicil, bağ doku stromasından zengin saplı tümör.

Endometriyozis : Döl yatağı endometiyumuna veya stroma elemanlarına, döl yatağı dışındaki karın boşluğunun diğer doku veya organlarda rastlanması. En sık miyometriyumda ve yumurtalıklarda görülür.

Endometriyum : Döl yatağının tunika mukozasını oluşturan iç zarı. Epitel katmanı ve döl yatağı bezlerini içeren lamina propriyadan oluşan, kızgınlık döngüsü dönemine göre histolojik yapısında ve fonksiyonlarında değişmeler olan, fonksiyonel kat.

Endometriyum biyopsisi : Histopatolojik muayene için endometriyumdan biyopsi kateteri kullanarak örnek alma işlemi.

Endometriyum hiperplazisi : Döl yatağı iç katındaki epitel hücrelerinin, dölyatağı bezlerinin sayı ve boyut yönünden artışı sonucu dölyatağı iç zarının kalınlaşması, kistik olmayan endometriyumun hiperplazisi. Endometriyumun yumurtalık hormonlarına karşı gösterdiği normal ancak abartılı bir cevap olması olasıdır. Sonraki dönemlerde kistik hiperplazi ve endometriyum yangısı biçimlenir. Kadınlarda prekanseröz bir lezyon olarak kabul edilmekle birlikte, evcil hayvanlarda bu durum söz konusu değildir.

Endometriyum kisti : Endometriyumda biçimlenen sıvı içeren kese. Enfeksiyonlara, mukus birikimine, doğum sonrası involüsyonu veya mukoza hiperplazisine bağlı olarak görülür. Belirsiz bir süre kalır ve klinik olarak önemsizdir.

Endometriyum metaplazisi : Döl yatağı endometriyum epitelinin çok katlı yassı epitele dönüşmesi. Piyometra ve klorlu naftalen zehirlenmesinde görülür.

Endometriyumun kistik dejenerasyonu : Hiperöstrojenik etkiye ve yangıya bağlı olarak endometriyal bezlerin kistik bir durum almasına bağlı oluşan döl yatağı hastalığı.

Endometriyumun kistik hiperplazisi : Döl yatağının iç katının patolojik üremesi, mukoza kalınlaşması ve bezlerin kistik hâl almasıyla belirgin geri dönüşümsü patolojik değişim, kistik endometriyum hiperplazisi, piyometra kompleks, CEH. Endometriyum hipeplazisinin ilerlemiş evresi olup birçok türde aşırı ve uzun süren östrojenik uyarımlara, köpek ve kedilerde ise progesteronun etkisiyle biçimlenir. İlerlemiş olgularda çoğunlukla yangısal değişimlerle birlikte bulunur. İneklerde, kistik hiperplazi tipik olarak bir örnek özellikte olmaz ve uzun süren mukometra veya hidrometraya neden olur.

Endometrjyum : Uterusu astarlayan mukoza zarı.

Endomiksis : Aynı bireyin dişi ve erkek çekirdeklerinin birleşmesi ile olan döllenme.

Endomisyum : Kas hücrelerini saran, bazal lamina yapısında ve retiküler lifler bakımından zengin örtü. Kas liflerini saran bağ dokusundan ince kılıf.

Endomitoz : Çekirdek bölünmesi olmaksızın kromozomların çoğalması. Endopoliploitte görülen bir çeşit mitoz. Çekirdek bölünmesi olmaksızın kromozomların çoğalması.

Endomizyum : Kas liflerini çevreleyen, bazal lamina yapısında ve retiküler liflerden oluşan bağ dokusu.

Endomorfizim : Bir vektör uzayından kendisine giden doğrusal dönüşüm.

Endon : İçinde.

Endonezya gergedanı : Tek parmaklılar (Perissodacryla) takımının, gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından, 250 cm kadar uzunlukta, 140 cm kadar yükseklikte, bir boynuzu bulunan bir tür. (Rhinoceros sondaicus) Tek-parmaklılar (Perissodactyla) takımının gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bir memeli türü. Uzunluğu 250, yüksekliği 140 cm. Bir boynuzludur. Malayada yaşar.

Endonezyali : Endonezyalı.

Endonöryuın : Sinir hücrelerinin aksonlarının etrafını saran, retiküler lifler bakımından zengin ve hücresel elemanları bulunan ince bir örtü.

Endonöryum : Sinir hücrelerinin aksonlarının etrafını saran, retiküler lifler bakımından zengin ve hücresel elemanları bulunan ince bir örtü. Çevresel sinirlerde sinir telini saran bağ doku. Rutin preparatlarda görülmeyen bu yapı kimi özel boyalarla ışık mikroskobunda belirlenebilir.

Endonükleaz : Nükleik asit zinciri içindeki bağları belirli yerlerden kesen enzimler grubunun genel adı. Ribonükleotit veya deoksiribonükleotit zincirlerinin iç kısmındaki fosfodiester bağlarının hidrolizini katalize eden ve poli veya oligonükleotitleri meydana getiren herhangi bir nükleaz.

Endopalpasyon : Doğal vücut deliklerinin veya aynı amaçla operatif olarak açılmış vücut boşluklarının el veya parmakla muayenesi.

Endoparazit : [Bakınız: iç asalak]. İç asalak. [Bakınız: iç-asılak].

Endoparazitlik : [Bakınız: iç asalaklık]. İç asalaklık. [Bakınız: iç-asılaklık].

Endopati : İç nedenlerden doğan hastalık.

Endopeptidaz : Protein molekülünün iç bağlarını hidrolize ederek küçük birimlere parçalayan bir proteinaz. Proteinlerin parçalanmasında görevli olan, peptit veya proteinlerin iç kısımlarındaki peptit bağlarının hidrolizini katalize ederek daha kısa peptitleri oluşturan pepsin, tripsin, kimotripsin gibi enzimlerin genel adı.

Endoperikarditis : Endokart ve perikartın yangısı.

Endoperimiyokarditis : Endokart, perikart ve miyokardın yangısı.

Endoperitonitis : Karın zarı yangısı.

Endoplazma : İç plazma. İç plazma. [Bakınız: iç plazma]. [Bakınız: iç-plâzma].

Endoplazma retikulumu : Elektron mikroskobunda hücrelerde gözlenen, proteinlerin ve lipitlerin sentezlenmesi ve taşınmasında görevli ergasitoplazmanın iç plazma ağı. Ünit zar yapısındaki endoplazma retikulumunun granüllü ve granülsüz iki tipi bulunur.

Endoplazmik retikulum : Ökaryotik hücrelerin sitoplazması içinde kompleks, üç boyutlu yapıya sahip zar kanallarının labirentli bir yapı oluşturmasıyla zardan başlayarak çekirdeğe doğru uzanan çift zardan oluşmuş, salgı proteinlerinin, zar proteinlerinin ve lipitlerin sentezlenmesi ve taşınmasıyla görevli olan zarlarının stoplazmaya dönük yüzünün ribozomlarla kaplı veya ribozomsuz olmak üzere iki tipi bulunan hücre içi zar sistemi. (Yun, endon: içinde; plasma: şekil) Ökaryot hücrelerde çekirdeğin dış zarı ile devamlı olan ve içinde devamlı bir aralık, lümen bulunan iç zar sistemi. Salgı proteinlerinin, zar proteinlerinin ve lipitlerin sentezlenmesi ve taşınması ile görevli olan, zarlarının sitoplâzmaya dönük yüzünün ribozomlarla kaplı (granüllü endoplâzmik retikulum, gER, RER) ya da ribozomsuz (granülsüz, agranüler, düz endoplâzmik retikulum, aER, dER, SER) olmak üzere iki tipi bulunan hücre içi zar sistemi.

Endopod : Kabukluların iki çatallı bacağının iç parçası, endopodit.

Endopodit : Kabukluların iki çatallı bacağının iç parçası. Endopod.

Endopoligeni : Ana hücre içerisindeyken, her birisi kendi zarıyla çevrili kız hücrelerin oluşumu.

Endopoliploidi : Diploit bir bireyde, çekirdeklerinde 4C, 8C, 16C, 32C.... miktarında DNA kapsayan hücrelerin görülmesi.

Endopor : Uzunluğu genişliğinin iki katından az olan sirkular ya da eliptiğe yakın por. Uzunluğu genişliğinin iki katından az olan yuvarlak veya oval por.

Endopterigotlar : (Yun, endon: içerde, içinde; pterygion: küçük kanat) Böcekler sınıfında gelişimleri tüm başkalaşım şeklinde olanların yer aldığı alt grup. Holometabola. Böcekler sınıfından, gelişimleri tüm başkalaşım biçiminde olan bireylerin yer aldığı alt grup, holometabola. Böcekler sınıfında gelişmeleri tam başkalaşım biçiminde olanların yer aldığı alt grup, Holometabola. Böceklerde internal kanadın tomurcuklanarak gelişmesiyle belirgin durum.

Endopterygota : [Bakınız: endopterigotlar]. Endopterigotlar.

Endorfin : Opiyaterjik almaçlar aracılığında MSS’de etki oluşturarak başta ağrı kesilmesi olmak üzere bir çok görevi olan, alfa, beta ve gama endorfin ile enkefalin, metenkefalin ve löenkefalin gibi çeşitleri bulunan peptit yapılı fizyolojik bileşikler, endojen opioit peptit.

Endorfinler : Bağırsak, beyin ve hipofiz bezinde meydana gelen, opyum reseptörlerine bağlanarak uyuşturucu maddeyi taklit eden, enkefalinlerle beraber endojen opyumlar olarak da bilinen bir grup peptit.

Endorse : “Destek” anlaşması yapmak.

Endorsee : “Destek” anlaşması gereği anlaşma yapılan müzik firmasının ürünlerini kullanan sanatçı.

Endorsement : Bir gitar sanatçısının bazı maddi yararlar karşılığında belli bir firmanın ürettiği müzik aletini kullanması ve bu yolla o ürünün reklamının yapılmasına dayalı karşılıklı anlaşma.

Endorser : “Destek” anlaşması sonucu ürünleri kullanılan firma.

Endosalpingitis : Yumurta kanalının mukoza katının yangısı.

Endosark : Protozoonlarda sitoplâzmanın iç tabakası. Protozoonlarda stoplazmanın iç tabakası.

Endosimbiyont : Dinoflagellatlar içinde yaşayan siyanobakteriler gibi, bir organizmanın içinde yaşayan diğer bir organizma. Bir organizmanın içinde simbiyoz olarak yaşayan diğer bir organizma. Dinoflagellata’lar içinde yaşayan siyanobakteriler gibi bir organizmanın içerisinde yaşayan diğer bir organizma.

Endosimbiyoz : Bir organizmanın diğer bir organizmanın içinde yaşaması biçiminde ortak yaşama. Bir organizmanın diğer bir organizma içerisinde yaşaması biçimindeki ortak yaşama.

Endosistitis : İdrar torbası mukozasının yangısı.

Endositoz : Ökaryot hücrelerin plazma zarının içeri çökmesi ile bir kesecik içinde dışarıdan madde alınması. Pinositoz, fagositoz. Hücre zarının içeri çökerek kese oluşturması suretiyle büyük moleküllerin hücre içine alınması ve hücresel sindirimi. Hücre zarının dış tarafında oluşan bir çukurluk içine giren bir molekül veya taneciğin çevresindeki zar parçası tarafından tamamen sarılması ve böylece oluşan vezikülün zardan koparak sitoplazma içine alınması olayı, viropeksis. Endositoz; hücrelere sıvıların alınması olan pinositozla katı maddelerin alınması olan fagositozu içerir. Virüslerin hücre içerisine girmelerinde kullandıkları bir yoldur.

Endoskopi cihazları : Endoskopi için kullanılan aletler. İçi boş organ ve kanalların muayenesine yararlar ve muayene edilecek organın durumuna uygun biçimleri vardır. Endoskopi cihazlarının başlıcaları; rhinolaryngoskop, otoskop, ophthalmoskop, laparoskop, bronkoskop, gastroskop, sistoskoptur.

Endoskopik : Endoskopi ile ilgili, iç görümlü.

Endoskopik biyopsi : Endoskopi ve uygun cihazlar kullanılarak canlı vücudundan doku örneğinin alınması.

Endoskopik muayene : Boşluklu organların iç yüzeyinin veya vücut boşlukları ve vücut boşluklarında bulunan organların dış yüzeylerinin endoskopla gözlenmesi, endoskopi.

Endosöl : Sölom. Bazı yarım kordalılarda hortum, yaka ve gövde içindeki boşluklar. Bazı yarım kordalılarda hortum, yaka ve gövde içindeki boşluk.

Endosperm : [Bakınız: besi doku]. Tohumun embriyo hariç içini dolduran nişastalı esas kısmı.

Endospor : Ana bitki üzerinde sporangiyum denilen spor keselerinin iç kısmında meydana gelen sporlar. Ana bitki üzerinde sporangium adı verilen spor keselerinde oluşan spor. Bakteri hücresi içinde yerleşmiş ısıya dirençli spor.

Endosteum : Kemik boşluklarını astarlayan, hücresel elemanlarca zengin, bağ dokusundan meydana gelmiş kılıf. Kompakt kemiklerin iç yüzleriyle süngerimsi kemiklerin trabeküllerinin yüzeyini örten zar. Kemiğin içindeki boşlukları astarlayan iç kemik zarı.

Endostil : Amfiyoksüslerin yutağının ventral duvarında bulunan ve kirpikli epitel ile astarlı uzun oluk. Tunikatların yutağının ventralinde bulunan ve bir olukla ayrılmış iki uzun katlanma. Amfiyoksüslerin yutağının ventral duvarında bulunan ve kirpikli epitelyumla astarlanmış olan uzun oluk. Gömleklilerin yutağının ventralinde bulunan ve bir olukla ayrılmış olan iki uzun katlanma.

Endosülfan : Orta derecede zehirli etkiye sahip, temas, mide ve solunum yoluyla etkiyen, beyaz renkli kristalize yapıda organik klorlu bir insektisit. Ülkemizde kullanımına müsaade edilen az sayıda klorlu insektisitten biridir.

Endotel : [Bakınız: iç kaplar tabaka]. Yürek, kan, lenf damarları ve vücuttaki diğer içi sıvı dolu boşlukları astarlayan, pinositozla taşıma yapan tek tabakalı yassı epitel, endotelyum. Kalp ve damarların iç yüzeyini çevreleyen tek katlı yassı epitel, endotelyum.

Endotel kaynaklı damar gevşetici faktör : Damar endotelinden salıverilen ve damar düz kas hücrelerinde hiperpolarizasyonun eşlik ettiği bir gevşeme yapıcı madde.

Endotelin : Damar endotelinden ve endotel hücre kültürlerinden salıverilen damar daraltıcı madde.

Endotelyokoriyal plasenta : Fetüste koryon villuslarının döl yatağı kan damarlarının endoteline kadar uzanan plasenta çeşidi. Karnivorlarda görülen bu tip plasentada koryon villuslarındaki trofoblast hücrelerinin proteolitik enzimleri, döl yatağı mukozasının epiteliyle bağ doku katmanını eriterek villuslar damarların endoteline uzanır.

Endotelyum : [Bakınız: iç kaplar tabaka]. Endotel. [Bakınız: iç-kaplar kat].

Endoterm : Kendi vücut ısısını meydana getiren kuş ve memeliler gibi sıcakkanlı hayvanlar için eskiden kullanılan bir terim. Sıcakkanlı.

Endotermik reaksiyon : Isı alan kimyasal bir reaksiyon.

Endotermik tepkime : Belli miktarda ısı soğuran yavaş bir tepkime.

Endotoksik şok : Bakteri toksinleri, histamin ve benzerleri enfeksiyöz hastalıklar (Escherichia coli, Clostridium perfringes ve diğerleri), yaygın karın zarı yangıları, septisemiler sonucu oluşan şok.

Endotoksikozis : Endotoksinlerin kana karışması sonucu gelişen zehirlenme hâli.

Endotoksin : Otoliz ya da başka bir yolla hücrenin tahribi üzerine gram negatif bakterilerin hücre duvarından serbest bırakılan zehirli bir lipopolisakkarit. Hücrenin içinde olup hücrelerin ölümünden sonra çıkan zehirli maddeler. Gram-negatif bakterilerin hücre duvarında bulunan, patojeniteyle ilişkili ve bakteri parçalandığı zaman veya gelişmesi sırasında ortaya çıkan, konakçı için zehirli nitelikteki bir lipopolisakkarit, iç zehir.

Endotrakiyal entübasyon : Trakiyal tüp uygulaması.

Endotriks : Dermatofitozis enfeksiyonunda enfeksiyonun epidermiste başladıktan sonra kıl foliküllerine ulaşması ve daha sonra kıl gövdesinin içine girmesi.

Endozoik : Hücre içinde veya bir hayvanın dokuları arasında yaşayan.

Endozoit : Takizoit.

Endozom : Endositozla meydana gelmiş zarlı oluşum.

Fasya endotorasika : Göğüs iç ak zarı.

Granüllü endoplazmik retikulum : Ökaryot hücrelerin sitoplâzmasında üzerlerinde ribozom taşıyan, dağınık ya da kümeler hâlinde bulunan, sentezlenen salgı ya da zar proteinlerinin taşınmasında, depolanmasında görev yapan, yassı keseler hâlinde görülen bir organel. Ökaryot hücrelerin stoplazmasında bulunan, üzerlerinde ribozom taşıyan, dağınık veya kümeler durumunda bulunan, sentezlenen salgı veya zar proteinlerinin taşınmasında, depolanmasında görev yapan, yassı keseler hâlinde görülen bir organel. Ökaryot hücrelerin sitoplazmasında üzerlerinde ribozom taşıyan dağınık veya kümeler durumunda bulunan, sentezlenen salgı veya zar proteinlerinin taşınmasında görev yapan, yassı keseler durumunda görülen bir organel.

Granülsüz endoplazmik retikulum : Ökaryot hücrelerin sitoplâzmasında bulunan, üzerlerinde ribozom bulunmayan, genellikle küçük kesecikler şeklinde dağınık ya da belli bölgelerde toplanmış görülen, steroit, lipit ve karbohidrat sentezleyen hücrelerde bol bulunan bir organel. Düz endoplâzmik retikulum, agranüler endoplâzmik retikulum. Ökaryot hücrelerin stoplazmasında bulunan, üzerlerinde ribozom bulunmayan, genellikle küçük kesecikler biçiminde dağınık veya belli bölgelerde toplanmış görülen steroit, lipit ve karbonhidrat sentezleyen hücrelerde bol bulunan bir organel. Düz endoplazmik retikulum, agranüler endoplazmik retikulum. Ökaryot hücrelerin sitoplazmasında bulunan, üzerlerinde ribozom bulunmayan, genellikle küçük kesecikler biçiminde dağınık veya belli bölgelerde toplanmış görülen steroit, lipit ve karbonhidrat sentezleyen hücrelerde bol bulunan bir organel, düz endoplazmik retikulum.

Kalp kapağı endokarditis : Kalp kapaklarını üzerini örten zarın yangısı.

Kataral endometritis : Lamina epiteliyalis ve lamina propriyanın enfekte olması ve döl yatağı bezlerinde akyuvar infiltrasyonunun artması, lamina epiteliyaliste yer yer difterik döküntülerle belirgin endometriyumun basit yangısı.

Kesici endonükleaz : Çift iplikli DNA’daki kısa nükleotit dizilimlerini özgün olarak tanıyıp genellikle tanıma bölgesi içerisinde veya bazen bu bölge dışında nükleotitleri kesen enzimler.

Kistik endometriyum hiperplazisi : Endometriyumun kistik hiperplazisi.

Kistik hiperplastik endometritis : Endometriyumun kistik hiperplazisine yangının eşlik etmesiyle oluşan patolojik değişim. Genellikle köpek ve kedilerde görülür.

Kistik olmayan endometriyumun hiperplazisi : Endometriyum hiperplazisi.

Kronik atrofik endometritis : Uzun süre devam eden kronik endometritisler sonucunda döl yatağının işlevini kaybederek atrofiye olduğu endometriyumun yangısı.

Kronik kataral endometritis : Fibroblastların üremesi ve plazma hücrelerinin infiltrasyonuyla belirgin uzun süre devam eden endometriyumun yangısı.

Kronik kistik endometritis : Köpeklerde uzun süre devam eden döl yatağı yangısı sonucu üreyen bağ dokuyla bez kanallarının tıkanıp salgının akıtılamayıp kistleşmesi.

Kronik nekrotik endometritis : Domuzlarda görülen, mukozayı kalınlaştıran Staphylococcus’ların neden olduğu bir döl yatağı yangısı.

Kronik polipoid endometritis : Kataral endometritis sonucunda bez kanallarının parmak gibi kalınlaşması biçiminde görülen endometriyum yangısı.

Mısır endosperm yağı : Mısır glüteninden yağın özütleme yöntemiyle elde edilen, büyük bir çoğunlukla serbest yağ asitleri ve gliseritlerden oluşan, en az % 85 toplam yağ asitleri, en çok % 14 sabunlaşmayan madde ve en çok % 1 çözünmeyen madde içeren bir ürün.

Mural endokarditis : Kalp boşluklarının duvarlarındı örten zarının yangısı. Özellikle Actinomyces pyogenes’in yol açtığı endokarditislerde, köpeklerde böbrek yetersizliğinde ve yanıkara’dan ölen sığırlarda biçimlenir.

Nekrotik endometritis : Endometriyumun nekrotik yangısı.

Plasenta endoteliyo koriyalis : Karnivorlarda görülen, koryon villuslarının döl yatağının damar endoteline kadar uzamasıyla oluşan plasenta türü.

Plasenta hemo endotelyalis : Sıçan, kobay ve tavşanlarda görülen döl yatağı mukozasının epitel katı, bağ dokusu ve damar endoteliyle koryon villuslarının dejenere olduğu plasenta türü.

Reseptör aracılığı ile endositoz : Birçok hayvanda, örtülü çukurların bulunduğu yerlerde hücre yüzeyindeki özel reseptörlere bağlanarak endositozla hücre içine madde alınması yolu.

Restriksiyon endonükleaz : [Bakınız: DNA kesme enzimleri]. DNA’yı özgün nükleotit dizilerinden keserek daha küçük parçalara ayıran DNA kesme enzimleri.

Retikulo endotelyal sistem : (Eş anlamlısı: makrofag sistemi),Çeşitli organlarda bulunan, dolaşmayan, sabit makrofaglardan meydana gelmiş ve eritrositlerin parçalanması, antikorların oluşması, bakteri ve mikropların yok edilmesi gibi görevleri olan özel bir sistem. Örnek: Kupffer gözeleri, parikard gözeleri.

Subklinik endometritis : Klinik belirtiler göstermeyen, kızgınlık döngüsü süresini etkilemeyen endometriyumda sınırlı, histopatolojik olarak tanısı konabilen ve etkilenen ineklerde döl tutmamaya neden olan endometriyumun yangısı.

Sulkus endorinalis : Gyrus olfactorius lateralis ile trigonum olfactorium arasında bulunan oluk.

Uterus endoskopisi : Tedavi veya cerrahi amaçla döl yatağı boşluğunun endoskopiyle görüntülenmesi.

Ülserli mural endokarditis : Özellikle sağ karıncığın dış duvarında, daha az olarak da sağ kulakçık ve kapaklara ait endokardda kırmızı tromboz kitleleriyle birlikte oluşan yangı.

Vajina endoskopisi : Endoskopi yöntemiyle vajinanın muayenesi.

Vejetatif endokarditis : Enfeksiyöz veya enfeksiyöz olmayan nedenlere bağlı, endokardiyumda siğil benzeri doku üremeleriyle belirgin endokard yangısı, verrukoit endokarditis.

Verrukoit endokarditis : Vejetatif endokarditis.

Yüksek endotelli venüller : Postkapiler venül.

Endoderm : İç deri.

Endogami : İç evlilik.

Endokrin : İç salgı.

Endokrinoloji : İç salgı bilimi.

Endonezyalı : Endonezya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.

Endoskop : İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet, içgöreç.

Endoskopi : İnsan vücudunda, organ veya kovuk içlerinin endoskopla muayenesi, iç görüm.

Endotermik : Isıalan.

Diğer dillerde Endo anlamı nedir?

İngilizce'de Endo ne demek ? : endo