Exposure türkçesi Exposure nedir

  • Çıkarma.
  • Sergileme.
  • Bir güvence için belirtilen sınır.
  • Işınlama.
  • Korunmasızlık.
  • Ortaya çıkarma.
  • Bırakma.
  • Kare.
  • Duruş.
  • Bir nesnenin ışınlara tutulması; ışınlama ölçüsü, ışınım akısı ile ışınlama süresinin çarpımına eşittir.
  • Fizik, uzay, ekonomi, veterinerlik, jeoloji alanlarında kullanılır.
  • Teşhir.
  • Poz.
  • Güvence sınırı.
  • Ekspozür.
  • İfşa.
  • Açıkta bırakma.
  • Maruz bırakma.
  • Karşı karşıya olma.
  • Açık olma.
  • Açığa çıkarma.
  • Cephe.
  • Ortada bırakma.
  • Maruz kalma.
  • Herkese duyurma.
  • Fotoğraf plaklarının, resmi alınacak cisme gösterilip tekrar kapatılması; ırakgörüre yerleştirilmiş plak kapağının açılıp resmin çekilmesi ve kapağın yeniden kapatılması.
  • Bir oluşuğun ya da bir yapının, yeryüzünde göründüğü yer ya da yüzey.
  • Çıkma.

Exposure ile ilgili cümleler

English: How many exposures would you like?
Turkish: Kaç poz istersiniz?

English: I caught cold from exposure to the night fog.
Turkish: Ben gece sisine maruz kaldığımdan soğuk aldım.

English: Burak threatened Tugba with exposure.
Turkish: Burak Tuğba'yı teşhirle tehdit etti.

Exposure ingilizcede ne demek, Exposure nerede nasıl kullanılır?

Exposure debimeter : İyonlaştırıcı ışınımın debisini ölçmeye yarayan ışınımölçer. İyon debiölçeri.

 

Exposure index : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bir duyarkatın ışıktan etkilenme, ışık etkisiyle gizli görüntü oluşturma yeteneğini anlatan genel terim. Duyarlık.

Exposure lamp : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Sinem.optik seslendirme dizgesinde duyarkat üzerine çeşitli yollardan ve değişik biçimlerde düşürülecek ışığı sağlayan kaynak. Işıklama ışıtacı.

Exposure meter : Pozölçer. Nükleer enerji, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Işık ölçer. Verilen bir sahnede ışığın miktarını ölçen enstrüman (fotografçılık). Işıkölçer. Pozometre. İyonlaştırıcı ışınımın etkisini ölçmeye yarayan ışınımölçer. Pozmetre. Çeşitli ışık koşullarına göre en uygun sonucun alınabilmesi için duyarkat üzerine ne kadar ışık düşmesi gerektiğini bildiren aygıt. İyon dozölçeri.

Exposure netting : Kur riskinin dengelenmesi. Bir döviz cinsinde açık pozisyon yüzünden ortaya çıkabilecek riskin yine aynı döviz cinsinden fazla pozisyonla dengelenmesi. krş. açık pozisyon. Kur riskini netleştirme yöntemi.

Multiple exposure : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Aynı film parçasının, örtüler kullanarak, ikiden artık kullanılışı (iki kez kullanılırsa çifte çevirim olur); çok çevirim sonunda, aynı çerçeve içinde birbirinden ayrı birkaç görünçlüğün görüntüsü yer alır. Çok çevirim.

Light exposure : Işıklanma. Aydınlanma. Aydınlığın süresiyle çarpımı.

Double exposure : Aynı filme yanlışlıkla üst üste çekilen poz. Aynı film parçasının alıcıda iki kez kullanılması. (örtü ve dişi örtü kullanılırsa, film üzerinde iki ayrı görünçlüğün görüntüleri yan yana yer alır. örtü kullanılmazsa, bindirme ortaya çıkar). İkizleme. Üstüste fotoğraf çekme. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

 

Auto exposure : Otomatik pozlandırma. Özdevinimli pozlandırmak. Özdevinimli pozlandırma.

Exposure slit : Işıklama yarığı. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Optik seslendirme dizgesinde, aynalı galvanometreden gelen ışın demetinin film üzerine düşmeden önce geçtiği yarık.

İngilizce Exposure Türkçe anlamı, Exposure eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Exposure ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Posture : Vaziyet. Kurulmak. Postür. Hal. Jimnastik, veterinerlik alanlarında kullanılır. Kasılmak. Taslamak. Dik durmak. Bedenin genel duruşu.

Iteming : İşlem maddesi. Haber. Hesapta tek rakam. Madde. Kalem. Parça. Adet. Bent. Öğe.

Belches : Duman çıkarmak. Geğirmek. Çıkarmak duman. Çıkarmak (duman). Püskürtmek. Püskürmek. Fışkırmak. Geğirti. Fırlatmak.

Quadrated : Kare yapmak. Murabba. Uydurmak. Karesel kare. Dört köşeli. Uydurmak (bir şeye). Uymak.

Bequeathment : Bedelsiz verme. Miras bırakma. Vasiyet yoluyla verme. Bağışlama. Bahşetme.

Windage : Rüzgar yönünü değiştirmek için yapılan ekleme. Hareket eden bir nesne ile havanın çarpışması. Bir geminin rüzgara maruz olan yüzeyi. Rüzgarlama. Rüzgar saptırma. Nişan ve vuruş noktaları arasındaki yatay farkı ortadan kaldırmak için yapılan nişangah ayarı. Bir geminin rüzgara maruz kalan tarafı.

Flashing : Etek. Yağmur sularına karşı konulan saç örtü. Çakma. Parlayan. Yağış sularının, çatının kimi yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılan sac örtü. (örnek: baca eteği, boru eteği). Yanıp sönen. Işıldayan. Flaşing. İşaret.

Square : Anıtların, tarih yapıtlarının, önemli yapıtasarcılık yapıtlarının çevresinde ya da yakınında, genellikle taşıt dolaşımına açık tutulmayan, herkesin oturup dinlenmesine elverişli duruma getirilmiş, dileyenlerin, gereğinde siyasal toplantılar da yapabilecekleri genişçe düzlük. Doğrultmak. Bağdaşmak. Uymak. Dördül. Düzeltmek. Beraberliği sağlamak (spor terimi). Karelere bölmek. Ayarlamak.

Expositing : Açığa çıkartma.

Dismissals : Gönderme. Ciddiye almayı reddetme. İşten çıkarılma. Aklından çıkarma. Reddetme. Açığa çıkarmak. Görevden alma. Af. Kovma.

Exposure synonyms : solarisation, abandoning, presence, front facade, positions, quadratic, cessions, deduction, quadrates, disclosures, expo, ports, disengagement, flashings, exposits, exposals, underexposure, irradiations, revelations, cantilevering, cantilever, relaying, coving, disgorgement, corbels, cancellation, bequeathal, side, giveaway, attitude, unveiling, discoveries, ascertainment.

Exposure zıt anlamlı kelimeler, Exposure kelime anlamı

Invulnerability : Yara almama. Zarar görmezlik. Yaralanamazlık. Yaralanmazlık. Sağlamlık.

Safety : Korkusuzluk. Emniyet. Asayiş. Selamet. Koruyucu. Safeti. Güvenlik. Güven. 1880'de ingiliz stenley'in yaptığı, bir eğik borudan çatıyla bunun üzerine oturtulmuş seleden oluşan, öntekeri büyük, arkatekeri küçük çifteker.

Exposure ingilizce tanımı, definition of Exposure

Exposure kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act of exposing or laying open, setting forth, laying bare of protection, depriving of care or concealment, or setting out to reprobation or contempt.