Ezmek nedir, Ezmek ne demek

"Ezmek" ile ilgili cümle

  • "Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar." - S. F. Abasıyanık
  • "Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." - E. B. Koryürek
  • "Bu yol hayvanı ezdi."
  • "Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek."
  • "Paraları bir haftada ezerim." - S. F. Abasıyanık
  • "Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir." - A. Gündüz
  • "Düşmanı ezmek."

Yerel Türkçe anlamı:

Sırtı keseletmek ya da sabunlatmak.

Bir konuyu ballandıra ballandıra anlatmak.

Fransızca'da Ezmek ne demek?:

contondre

Ezmek anlamı, tanımı:

Ez de suyunu iç : Değersiz, yararsız şeyler için kullanılan bir söz.

Ezip büzmek : Ezip parçalayarak tamamen değiştirerek kullanılmaz veya anlaşılmaz duruma getirmek.

Ezimevi : Tohumların ezilip yağ çıkarıldığı yer.

Elezer : Sadist.

Özezer : Cinsel zevk almak için kendisine eziyet edilmesi gereken, eziyet çekerek cinsel zevk alan sapık kimse, mazoşist. Özezerlik sapıncı gösteren kimse, mazoşist.

 

Karıncaezmez : Yavaş hareket eden. Çok merhametli, ince duygulu (kimse), karıncaincitmez.

Ezme : Sebzelerin ezilmesiyle yapılmış olan meze. Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi. Soğan ve domatesin çok küçük parçalara bölünmesiyle hazırlanan bir meze türü. Ezmek işi.

Bağrını ezmek : Üzülmek, dertlenmek.

İçini ezmek : Üzüntüsünü, sıkıntısını duymak.

Kafasını ezmek : Zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek, etkisiz duruma getirmek.

Silindir gibi ezmek : Bir kimseyi her yönüyle güçsüz duruma getirmek.

Üstün : Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

Basar : Merdivenin ayakla basılan yüzeyi. Göz. İleriyi görme, algılama yetisi.

Yassılaştırmak : Yassı duruma getirmek.

Biçim : Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri. Tarz. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form.

Değiştirmek : Bir şey verip yerine başka bir şey almak. Birini bırakıp başkasını kullanmak. Bir şeyi veya bir kimseyi bulunduğu yerden başka bir yere götürmek. Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak. Anlatıma yeni bir içerik vermek. Başka bir duruma, başka bir görünüme getirmek.

 

Geçmek : Bir duruma uğramak, konu olmak. Bırakmak, vazgeçmek. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek. Birinden meşk etmek. Tükenmek, bitmek, sona ermek. Çekiştirmek, yermek. Yazılmak, girmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Harcamak. Zamanı aşmak, geride bırakmak. Geride bırakmak, aşmak. Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak. Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek. Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. Kalmak, devrolmak. Hastalık bulaşmak, sirayet etmek. Yerini bırakıp başka yer almak. Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak. Bir yandan girip diğer yandan çıkmak. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. Okulda, sınavda başarı göstermek. Etki yapmak, işlemek. Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. Üstünlük sağlamak. Sönmek. Kullanımda olmak, tedavülde olmak. Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. Bir yerden başka bir yere gitmek. Bir yere gidip oturmak. Görev almak. Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. Kabul edilemez olmak. Sürümü olmak, satılmak. Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. Söylemeden veya bitirmeden atlamak. Yaşamak.

Çiğnemek : Egemenliği altına almak, hükmetmek. Ayağı veya tekerleği altına alarak ezmek. Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek. Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak.

Sıvı : Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit.

İçinde : Süresince, zarfında. ... ile dolu bir biçimde. Ortamında.

Eritmek : Harcayıp tüketmek. Yok etmek. Zayıflatmak. Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak. Çok üzmek.

Üzmek : Üzüntü vermek. Bir şeyi gerip çekerek gevşetmek, sürterek aşındırmak.

Sokmak : Belli etmeden kötü bir malı vermek. Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek. Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek. Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak. Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek. İçine veya arasına girmesini sağlamak. Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek. Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak.

Yormak : Sıkıntıya sokmak, üzmek. Bir sebebe bağlamak, bir duruma işaret saymak. Bir anlam vermek, yorumlamak. Yorgun duruma getirmek.

Yenmek : Yemek işine konu olmak. Kazanmak, ütmek. Tutmak, bastırmak. Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek. Aşınmak.

Sindirmek : Kendine mal etmek, anlayışla karşılayıp benimsemek. Yenilen besin maddesini sindirim sisteminde gereken değişikliklere uğratarak kana karışabilir bir duruma getirmek, hazmetmek. Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak.

Harcamak : Yok olmasına, ölmesine sebep olmak. Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek. Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek. Birinin değer ve onurunu kırıcı bir durum yaratmak. Manevi yönden kötü duruma düşürmek, feda etmek.

Diğer dillerde Ezmek anlamı nedir?

İngilizce'de Ezmek ne demek? : v. crush, pound, mash, weigh down, domineer, run over, run down, bray, comminute, crunch, grind, hold down, knock over, mangle, oppress, overbear, overwhelm, pulverize, quash, scrunch, smash, squash, squeeze, squelch, squish, stamp, stave in

Fransızca'da Ezmek : écraser, broyer, triturer, accabler, froisser, comprimer, contusionner, écrabouiller, piler, fouler, meurtrir, opprimer

Almanca'da Ezmek : v. anreiben, bedrücken, knutschen, quetschen, schroten, totfahren, überfahren, zerdrücken, zermalmen, zerschmettern

Rusça'da Ezmek : v. толочь, мять, уминать, сминать, вминать, молоть, дробить, растирать, жать, выжимать, давить, тереть, притаптывать, подавлять, раздавливать, затаптывать, разводить, расходовать, изнурять, загонять, заезживать, гнести, угнетать, громить, бить, сокрушать, тискать, душить