Fındık nedir, Fındık ne demek
Fındık; bir bitki bilimi terimidir. kökeni arapça dilinden gelmektedir.
- Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genel olarak Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6-7 metre, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana).
- Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan yağlı, nişastalı ürünü
- Hileli zar.
Yerel Türkçe anlamı:
Erkeklik bezi,
Süs eşyası yapılmış olan fakat içine hiç başka bir şey katılmayan altın, som altın.
Biyoloji'deki anlamı:
Fındıkgiller (Coryllaceae) familyasından, yaprakları basit ve kenarları dişli, 1-8'li gruplar hâlinde olan meyveleri fındıksı, yapraklarını döken ağaç ya da çalımsı bitkiler.
Tarih'teki anlamı:
Eskiden tüfek mermisi için kullanılan terim.
Diğer sözlük anlamları:
Atılan kurşun tanesi.
İngilizce'de Fındık ne demek? Fındık ingilizcesi nedir?:
hazel nut
Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:
Şırnak ilindene bağlı bir bölge.
Fındık hakkında bilgiler
Fındık, huşgiller (Betulaceae) familyasından Corylus cinsini oluşturan çalı ve ağaç türlerinin ortak adı.
Basit, yuvarlak yaprakların kenarları çift dişli, ucu sivridir. Çiçekler yapraklardan hemen önce ilkbaharda açar. Bir evciklidir. Erkek çiçekler kedicik şeklinde 5-12 cm uzunluğunda sarı renklidir. Dişi çiçekler çok küçük, kış boyunca tomurcuklarda gizlenir, 1-3 mm uzunluğunda kırmızı renklidir. Nuks meyve 1-2-3 cm uzunluğunda 1-2 cm çapındadır, kabuğun etrafını tamamen veya kısmen kuşatan bir kadehcik bulunur. Kadehciğin şekil ve yapısı fındık türlerinin teşhisinde önemlidir.
Kışların ılık geçtiği nemli ve humuslu toprağı sever. Yıllık 1000-2000 mm kadar yağış ister.
Ticari değeri yüksek olan fındık Türkiye'de Giresun, Ordu, Trabzon illerinde tek tarım tipi (monokültür) olarak yapılır. Üretilen fındıkların %80'i Karadeniz Bölgesi'nden sağlanır. Karadeniz Bölgesi'nden başka Marmara Bölgesi'nde de yetiştirilir. Türkiye, Dünya fındık üretiminde ilk sırada yer alır. Dünya fındık üretiminin %62-65 kadarını karşılar. Türkiye fındık üretim alanları üç ana guruba ayrılır.
Fındık ile ilgili Cümleler
- Ali sincabına Fındık adını verdi, çünkü fındığı seviyor.
- Sincaplar fındık yer.
- Fındık besleyicidir.
- Sanırım fındıklar acılaşmış.
- Fındık sonbaharın ortasında hasat edilir.
- Bir çantada yulaf, diğerlerinde fındık var.
- Bu fındıkları kıracak bir şeyin var mı?
- Çikolataları severim, özellikle fındıklı olanları.
- Macadamia fındıklarını severim.
Fındık anlamı, tanımı:
Ilık : Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak.
Karadeniz : Çok düşünceli ve durgun görünen kimseler için kullanılan "Karadeniz'de gemilerin mi battı?" deyiminde geçen bir söz.
Bölge : Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye. Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka.
Ağaç : Tahta, kereste. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan.
Fındık kabuğunu doldurmaz : Önemsiz, değersiz.
Fındık kırmak : Çapkınlık yapmak.
Fındık altını : Osmanlı Devleti'nde kenar süsleri fındığa benzediğinden bu adla anılan altın sikke, fındıki. Küçük ve değerli şey.
Fındık ateşi : Nargilede tütünün üstüne ortalamasına konulan yuvarlak, küçük, yanar kömürler.
Fındık biti : Kın kanatlılardan, fındık kurdu denilen kurtçukları dolayısıyla fındık ürününün en büyük düşmanı olan, uzun gagalı böcek (Balaninus nucum).
Fındık faresi : Evlerde rastlanan bir tür küçük fare. Kemiricilerden, karnı beyazımsı, sırtı boz renkli, fındıklıklarda çok zarara yol açan bir tür memeli, fındık sıçanı (Muscardinus avellanarius).
Fındık içi : Fındığın kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı.
Fındıkkabuğu : Bu renkte olan. Fındığın kabuğunun rengini andıran bir tür kahverengi, fındık rengi.
Fındıkkıran : İşveli, şuh, baştan çıkarıcı kadın. Fındık ve buna benzer kabuklu yemişlerin kabuğunu kırmaya yarayan araç.
Fındık kurdu : Fındık bitinin fındık içinde gelişerek onun dökülmesine, değerini yitirmesine yol açan kurtçuğu.
Fındık rengi : Fındıkkabuğu.
Fındık sıçanı : Fındık faresi.
Fındık yağı : Fındıktan elde edilen yağ.
Fındık yuvası : Tombul ellerin dış yüzünde, parmak diplerinde görülen çukurluklar.
İç fındık : Fındık içi.
Değirmendere fındığı : İnce kabuklu, uzunca, yağı az ve taze taze tüketilen bir tür fındık.
Kuyu fındığı : Yeşilken toprağa gömülerek ayrı bir çeşni verilen fındık.
Fındık kurdu gibi : Ufak tefek, tombulca, sevimli.
Fındıkçı : Cilveli, oynak kadın. Fındık yetiştiren veya satan kimse.
Fındıkçılık : Fındıkçı olma durumu. Fındıkçının yaptığı iş.
Fındıki : Fındık altını. Fındıkkabuğu.
Fındıklı : Rize iline bağlı ilçelerden biri.
Fındıklık : Fındık ağaçları dikilmiş yer, fındık korusu.
Kayıngiller : İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan, meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane vb. kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir familya, palamutlular.
Kuzey : Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. Yıldız. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Yarım : Saatte on iki otuz. Bir bütünün yarısı olan miktar. Tam ve istenildiği gibi olmayan, eksik, noksan. Hastalıklı, sakat, sağlıksız. Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri.
Yurdu : İğnenin deliği.
Genel : Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan.
Metre : Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi.
Yaygın : Herhangi bir bölgede çok görülen, bulunan. Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan. Sınırı genişlemiş.
Familya : Aile. Birçok ortak özelliği sebebiyle bir araya getirilen cinslerin topluluğu, fasile. Karı, eş.
Hileli : Hilesi olan, içine hile karışmış, hile ile yapılmış.
Zar : İnce perde veya örtü. Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper. Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik vb. maddelerden küp olarak yapılmış olan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı. Car.
Fındık biber : Küçük fakat çok acı olan bir çeşit biber. Aksi, inatçı olan çocuk.
Fındık cevizi : Küçük, kabuğu ince, üzeri pütürsüz ve beyazımsı bir çeşit ceviz.
Fındık filiz güvesi : Kanat genişliği ancak 13 mm. olan ve yaprakları kemirerek fındık ağaçlarına zarar veren küçük kelebek.
Fındık küspesi : Fındık tohumundan yağın alınmasıyla geriye kalan proteince zengin yem maddesi.
Fındık midyeleri : Yumuşakçalar (Mollusca) dalının, yassı solungaçlılar (Lamellibranchiata) sınıfından, kabuğu yuvarlak ve üçgen biçiminde, kabukları birkaç küçük dişlerle menteşelenmiş türleri olan bir cins.
Fındık midyesi : Yumuşakçalar (Mollusca) dalının, yassı solungaçlılar (Lamellibranchiata) sınıfından, kabuğu yuvarlak ve üçgen biçiminde, kabukları birkaç küçük dişlerle menteşelenmiş türleri olan bir cins. (Nucula): Yumuşakçalar (Mollusca) dalının yassı solungaçlılar (Lamellibranchiata) sınıfından bir tür. Kabuğu yuvarlak ve üçgen biçimindedir ve kabuklar bir çok küçük dişlerle menteşelenirler.
Fındık rubiyesi : Fındık altınının 1/4 ü değerinde Osmanlı altın paralarından biri.
Fındık serpmek : Savaş sırasında yeniçerilerin hep birden tüfekle yaylım ateşi açmaları.
Fındık tavuğu : Tavuksular (Galliformes) takımının, orman tavuğugiller (Tetraonidae) familyasından, 45 cm kadar uzunlukta, Avrupa ve Asya'da yaşayan, eti yenen bir tür. (zooloji) (Tetrastes bonasia): Tavuksular (Galliformes) takımının ormantavuğugiller (Tetraonidae) familyasından bir kuş türü. Uzunluğu 45 cm. Kuzey ve Orta Avrupada ve Asyada yaşar. Yenir. Monogamdır.
Fındık yumruakarı : Tomurcuklara üşüşerek fındık verimini azaltan, yurdumuz için oldukça önemli bitki asalağı.
Diğer dillerde Fındık anlamı nedir?
İngilizce'de Fındık ne demek? : n. filbert, hazelnut
Fransızca'da Fındık : noisette [la]
Almanca'da Fındık : n. Haselnuss, Nuss
Rusça'da Fındık : n. фундук (M), орех (M), орешник (M), лещина (F)
Bu kısımda Fındık nedir? Fındık ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Fındık tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Fındık hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.