Felaket nedir, Felaket ne demek

Felaket; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela.
  • Çok kötü.
  • Şaşırtıcı, hayrete düşürücü

"Felaket" ile ilgili cümleler

  • "Bu kız felaket."
  • "Felaket bir yazı."
  • "İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." - S. Ayverdi

Bilgisayar Terimi olarak kelime anlamı:

[Bakınız: yıkım]

Felaket tanımı, anlamı:

Çevre felaketi : Çevre kirliliğinin aşırı boyutlara varması.

Felaketli : Felaket getiren.

Felaketzede : Felakete uğramış (kimse).

Büyük : Niceliği çok olan. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Üstün niteliği olan. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Önemli. Büyük abdest. Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse.

Zarar : Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat.

Üzüntü : Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür.

Sıkıntı : İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet. Bulunmama durumu. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı. Sorun, mesele, sendrom, problem.

 

Açan : Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.

Olay : Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka. Önemli tarihsel olgu, fenomen.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır.

Çok : Aşırı bir biçimde. Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı.

Kötü : Aşırı, çok. Kaba ve kırıcı. Korku, endişe veren. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı. Zararlı, tehlikeli.

Felaket ile ilgili Cümleler

  • Afrika'ya yolculuğumuz bir felaket oldu.
  • Kurtarma işçisi insanları kurtarmak için bir helikopterle felaket bölgesine gitti.
  • Felaket için o suçlanacakmış gibi görünüyor.
  • Kötümserler her fırsatta felaketler bulurken iyimserler afetlerde fırsatlar görürler.
  • Deniz, yangın ve kadın; üç tane felaket.
  • Felakete neden olan deprem 1995 yılında meydana geldi.
  • Birinci Dünya Savaşı bölgesel bir çatışma olarak başlamış ve tarihin en kötü insanlık felaketlerinden biri olmuştur.
  • Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.
  • Felaketten kıl payı kurtuldu.
  • Para insanlar için birçok felaketlerin nedenidir.
  • Felaketler hep peş peşe gelirler.

Diğer dillerde Felaket anlamı nedir?

 

İngilizce'de Felaket ne demek? : n. disaster, catastrophe, misfortune, calamity

adj. hell of, helluva

n. disaster, calamity, catastrophe, tragedy, plague, affliction, bane, blight, blow, Calvary, casualty, cataclysm, debacle, distress, fatality, fate, harm, hell, misfortune, mishap, scathe, scourge, undoing

Fransızca'da Felaket : catastrophe [la], désastre [le], calamité [la], fléau [le], précipice [le], sinistre [le], malheur [le], épreuve [la]

Almanca'da Felaket : n. Apokalypse, Desaster, Elend, Fatalität, Gräuel, Heimsuchung, Inferno, Jammer, Katastrophe, Unglücksfall, Unheil, Verderben

Rusça'da Felaket : n. несчастье (N), беда (F), бедствие (N), бич (M), горе (N)

adj. ужасный, кошмарный