Fizik nedir, Fizik ne demek

Fizik; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

"Fizik" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Fizik bilimi mekanik, ısı, ışık, elektrik ve manyetizma bölümlerine ayrılır."
  • "Zamanın insanın fiziğinde tahribat yapması doğal değil mi?" - O. Aysu

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Öğrencilere fizik biliminin temel ilkelerini kavratmak, doğa olaylarının niteliğini anlatarak doğanın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmak, yurdumuzun enerji ve zenginlik kaynaklarını tanıtmak ve birtakım teknik bilgi ve becerilerin günlük hayat sorunlarının çözümünde nasıl kullanılacağını açıklamak amacıyla orta dereceli okullar ile kimi yüksek okullarda okutulan ders.

Kimya'daki anlamı:

Madde üzerine etki eden kuvvetlerin yol açtığı ve maddenin bileşiminde değişimin meydana gelmediği olayları inceleyen, mekanik, ısı, elektrik, manyetizma, ışık ve radyoaktivite gibi alt dalları olan bilim dalı.

İngilizce'de Fizik ne demek? Fizik ingilizcesi nedir?:

physics, physic

 

Osmanlıca Fizik ne demek? Fizik Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

hikmet

Fizik hakkında bilgiler

Fizik (Eski Yunanca: φύσις fisis “doğa”) maddeyi, maddenin uzay-zamanda hareketini enerji ve kuvveti de kapsamak üzere bütün ilgili kavramlarla birlikte inceleyen doğa bilimidir. Daha genel olarak, evren ile ilgili nasılları cevaplamak için doğanın genel bir analizidir.

Fizik en eski akademik disiplinlerden biridir, astronomiyi kapsadığı için ilki de denebilir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belli branşları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

Fizik, diğer disiplinleri etkilemesi bakımından da önemlidir. Bunun nedeni kısmi olarak ondaki gelişmelerin genellikle teknolojiye uygulanmasıyken, fizikteki yeni fikirlerin matematik ve felsefe gibi diğer disiplinleri etkilemesinin katkısı da büyüktür. Örneğin, elektromanyetik ve nükleer fizikteki yenilikler günümüz toplumunun gelişmesinde önemli yer tutan televizyon, bilgisayar, elektrikli ev eşyaları, nükleer silahlar gibi ürünlerin, termodinamikteki yenilikler motorlu taşımanın, mekanikteki yenilikler kalkülüsün gelişmesine neden olmuştur.

Fizik kuarklar, nötrinolar ve elektronlar gibi temel parçacıklardan galaksi süperkümelerine kadar çok geniş bir yelpazede birçok fenomeni inceler. Diğer her şeyin kendilerinden oluştuğu bu fenomenleri incelemesi itibarıyla fizik zaman zaman “temel bilim” olarak da anılır. Fizik doğadaki çeşit çeşit fenomeni daha basit fenomenlerle açıklamaya çalışır. Böylece fizik hem gözlemlenebilir şeyleri temel nedenlere indirgemeye hem de bu temel nedenleri birbirleriyle ilişkilendirmeye çalışır.

 

Fizik ile ilgili Cümleler

  • Fizik, fenin bir dalıdır.
  • Onun hafıza kaybı fiziksel bir sorundan ziyade psikolojik bir sorun.
  • Ben fiziksel olarak bitkinim.
  • Ali zihinsel olarak değil fiziksel olarak oradaydı.
  • Fizik bir bilim dalıdır.
  • Fizik, fenin bir branşıdır.
  • Fizik benim zayıf dersim.
  • Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
  • Ali fiziksel ve duygusal istismara maruz kalmıştı.
  • Fizik benim en sevdiğim konudur.
  • Bir çocukla fiziksel temas çok önemlidir.
  • Biraz fiziksel egzersiz yapmak istiyorum.
  • Fizik öğrenmek kolay değildir.
  • Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.

Fizik anlamı, tanımı:

Madde : Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Molekül. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. Duyularla algılanabilen nesne. Para, mal vb. ile ilgili şey. Bir cismi oluşturan öge, öz.

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

Matematiksel : Kesin, sağlam, bütün kuşkulardan uzak olan. Matematik bilimi ile ilgili olan, riyazi.

Enerji : Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke. Manevi güç. Organların çalışabilmesi ve vücut ısısının sürdürülebilmesini sağlayan besin ögelerinin oluşturduğu güç.

Bilim : Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.

Fizik gücü : İnsan veya hayvanın beden yapısı.

Fizik kondisyonu : Bir sporcunun fiziksel bakımdan durumu.

Fizikötesi : Doğaötesi.

Fizik tedavi : Hastalıkları su, ışık, hava, elektrik vb. fiziksel ve mekanik yöntemlerle tedavi etme, fizyoterapi.

Fizik tedavi uygulayıcısı : Fizik tedavi yapan kimse.

Fizik yapısı : Bir insanın vücut görünüşü.

Astrofizik : Yıldız fiziği.

Kültürfizik : Jimnastik.

Yıldız fiziği : Yıldızların ışığını inceleyen, fizik yapılarını araştıran bilim kolu, astrofizik.

Fizik tedavisi : Fizik tedavi.

Fizikçe : Fizik bakımından.

Fizikçi : Fizik öğretmeni. Fizik bilgini veya fizikle uğraşan kimse. Fizik tedaviyle uğraşan doktor.

Fiziki : Fiziksel.

Fiziki coğrafya : Yeryüzünün dışında insan ve öteki varlıklar üzerine etki yapan doğal olayların doğuşunu, oluşumunu ve sonuçlarını inceleyen coğrafya bilimi.

Fiziki harita : Herhangi bir yerin dağlarını, ovalarını, platolarını, akarsularını, göllerini gösteren harita.

Fizikokimya : Kimyasal olayları fiziksel yöntemlerle çözümleyen, fizik ve kimya konularını kapsayan bilim.

Fiziksel : Genel olarak doğaya, maddeye, nesnelere ilişkin olan, fiziki. Fizikle ilgili olan.

Kimyasal : Kimyaya ait, kimya ile ilgili, kimyevi.

Değişiklik : Amaca uygun biçime getirmek için yapılmış olan değiştirme, tadil. Değişik olma durumu. Bir bütünün bir bölümünün değişmesiyle ortaya çıkan yeni durum. Farklılık.

Geçici : Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu. Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı. Bulaşan, bulaşıcı. Çok sürmeyen.

Yasal : Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni, meşru, legal.

Deneysel : Deneye başvurularak yapılan, deneyle olan, deneyle ilgili, tecrübi, ampirik.

Araştırı : Araştırma.

Ölçü : Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Ölçüt. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Belirlenmiş boyut. Ölçme sonucu bulunan rakam. Değer, itibar. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.

Yunan : Yunanistan'da yaşayan veya Yunanistan halkından olan kimse, Yunanistanlı, palikarya.

Doğal : Yapmacık olmayan. Katıksız, saf. Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı. Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan. Doğada olan, doğada bulunan.

Dış : Görülen, içte bulunmayan yüzey. Bazı top oyunlarında karşı takım oyuncularının vuruşuyla topun kalenin bulunduğu taraftan dışarı çıkması, aut. Bir konunun kapsamına girmeyen şey. Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim. Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları. Yabancı ülkelerle ilgili. Bireyin ötesinde bir varlığı olan. Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan.

Fizik coğrafya : (coğrafya)

Fizik olayları : (fizik)

Fizik ötesi : Doğa ötesi.

Fizik sıfat : Eski gramercilerin büyük, kalın, ağır gibi nesnel sıfatlara verdikleri ad.

Fizikbilimler : (fizik)

Fiziki değer : Üretilen malların ağırlık, hacim ve uzunluk cinsinden ifadesi.

Fiziki sermaye : Makine ve donanım biçimindeki sermaye.

Fiziko-terapi : Fizik tedavisi.

Fizikokimyasal : Fizikokimya veya fizikokimyasal özellikleri ile ilgili.

Fizikötesi sıfat : Eski gramercilerin fizik olmıyan sıfatlara verdikleri ad: insaflı, merhametli gibi.

Diğer dillerde Fizik anlamı nedir?

İngilizce'de Fizik ne demek? : n. physics, physical science

Fransızca'da Fizik : physique [la]

Almanca'da Fizik : n. Naturforschung, Physik

Rusça'da Fizik : n. физика (F)

adj. физический