Flaneur türkçesi Flaneur nedir

  • (gayrı resmi) züppe.
  • Avare.
  • Çıtkırıldım tip.
  • Amaçsız aylak.
  • Amaçsız kaldırım mühendisi.
  • (fransızca) aylak.

Flaneur ingilizcede ne demek, Flaneur nerede nasıl kullanılır?

Flanerie : Gevşeklik. Ağırlık.

Flan : Börek. Tart. Reçelli bir börek. Meyveli pasta. Turta. Reçelli börek.

Flanders : Kuzeybatı avrupa'da bir bölge (belçika'nın bir bölümünü, fransa ve hollanda'yı dahil eder). Flandra. Flandre.

Flang : Çift uçlu madenci kazması.

Flange : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Yaka. Flanşlamak. Buden. Bir film makarasının göbeğini iki yandan örten, filmin göbeğe düzgün olarak sarılmasını, sarılmış filmin göbekten çıkmamasını sağlayan ve filmi koruyan teker biçimindeki yüzeyler. Kenar. Kulak. Kenar takmak. Boruların eklenmesinde kullanılan, çember biçimli ortası delik metal parça. Ek tekeri.

Flangers : Flanger.

Flanged cap : Kanatçıklı dip. Lambanın ortalanmasını sağlamak üzere, duya yerleşen kanatçıkları bulunan dip.

Flanges : Yaka. Kenar. Flanş.

Flange rail : Oluklu ray.

Flange nut : Flanş somunu. Yakalı somun. Kenarlı somun.

İngilizce Flaneur Türkçe anlamı, Flaneur eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Flaneur ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Dossers : Ucuz pansiyonda kalan kimse. Beleşçi tip. Serseri. Nerede olsa yatan kimse. Küfe. Evsiz.

Ambiance : Çevre. Hava. Ambians. Ortam.

Flavor : Bkz.flavour. Koku. Bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak. Tatlandırmak. Çeşni. Lezzetlendirmek. Lezzet. Tad. Tat veren şey. Çeşni vermek.

Spirit : Kesilen kurbanın ruhunun koruyucu bir görev üstleneceğine ilişkin yaygın halk inancı, krş. konut kurbanı. Eğitim, kimya alanlarında kullanılır. Dinlerin ve birtakım ikici felsefe öğretilerinin bedenden ayrı ve ölümsüz bir yaşamı olduğunu ileri sürdükleri varlık. Canlandırmak. İçilmemesi amacıyla içine uygun katkılar eklenmiş etil alkolün halk dilindeki adı. İspirto. Meşrep. Heveslendirmek. Koruyucu ruh. Gizlice kaçırmak.

The dandy : Kusursuz şey. Telli bebek. Kusursuz. Yole. Gösteriş düşkünü. Mükemmel. Hanım evladı. En iyi nitelikte. Züppe. Yetkin kimse.

Zeitgeist : Genel görüş. Zamanın ruhu.

Drifter : Akıntıya kapılmış gemi. Bir tür balıkçı teknesi. Aylak. Trol balıkçı teknesi. Sapı silik. Başıboş. Serseri. İpi kırık.

Tone : Hava. Bilgisayar, gitar, gramer, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Tonunu ayarlamak. Tonlamak. Donuklaştırmak. Renklendirme. Ton. Perde. Titrem. Tek renkli pozitif görüntüde kimyasal işlemlerle değişik renkli sonuçlar elde etme. (renklendirmede görüntünün saydamsız bölümleri renkli olduğu halde, saydam bölümleri değişmez). boyamanın karşıtı.

Drifters : Serseri. Başıboş. Sapı silik. Akıntıya kapılmış gemi. Trol balıkçı teknesi. Bir tür balıkçı teknesi. Aylak. İpi kırık.

Atmosphere : Gazyuvarı. Muhit. Havayuvar. Basınç birimi. Hava. Bir oyunun anlamını belirten tinsel durum. Coğrafya, uzay, kimya, sinema, televizyon, tiyatro alanlarında kullanılır. Yeryuvarını kuşatan çeşitli gaz ve katmanlardan oluşan örtü. Dramatik durumun tinsel iklimini ortaya çıkaran öğe. bu, kişiler, konuşmalar, dekor, giysi, donatımlıklar, sahne eşyaları, ışıklama, müzik ve benzeri öğelerin yardımıyla elde edilir. Yaratılan hava.

 

Flaneur synonyms : dawdler, dandies, soldier, hollywood, ambience, hobo, gallivanters, gadder, gadders, deambulatory, dosser, gallivanter, footloose and fancy free, feeling, smell, dandy, look, at a loose end, dawdlers, hoboing, feel, detachment.

Flaneur ingilizce tanımı, definition of Flaneur

Flaneur kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who strolls about aimlessly. A loafer. A lounger.