Flat nedir, Flat ne demek

Flat; Gitar alanında kullanılan bir terimdir.

Gitar terimi olarak anlamı:

Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti.

Çalgı veya düzeneğin doğal ve yalın tonunu alabilmek için tüm fasılaların tonu etkilemeyecek biçimde eşit ve tam orta seviyede konumlandırılması.

Flat anlamı, tanımı

Flatsawn : Tomruğun boylu boyunca dilimlenmesi yoluyla daha çabuk ve düşük maliyetli kereste elde edilmesine dayalı kesim yöntemi

Flatwound : Çekirdeği yuvarlak hatlı ancak sargısı karesel hatlı olan ve bu nedenle sargıları sık dizili kaygan hisli sargılı tel türü.

Alabilmek : Alma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Gösteren : Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü.

Etkileme : Etkilemek işi, tesir.

Alabilme : Alabilmek işi.

Seviye : Düzey.

İşaret : Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im. El, yüz hareketleriyle gösterme. Belirti, gösterge, alamet.

Göster : Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.

Fasıla : Aralık, ara, kesinti.

Yarım : Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri. Tam ve istenildiği gibi olmayan, eksik, noksan. Saatte on iki otuz. Hastalıklı, sakat, sağlıksız. Bir bütünün yarısı olan miktar.

Konum : Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon. Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü. Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş.

 

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Yalın : Alev. Çıplak, kınından çıkmış. Gösterişsiz, süssüz, sade (söz, yazı).

Kalın : Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı. Yoğun, akıcılığı az olan. Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık. Enli ve gür (kaş). Pes (ses). Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. Etli, dolgun.

Çalgı : Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman. Müzik topluluğu. Çalgı çalma, müzik.

Fasıl : Bölüm, kısım, devre. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü. Dönem, devre. Belli bir sürede yapılmış olan iş, karşılaşılan durum veya olay. Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi.

 

İşare : İşaret.

Doğal : Doğada olan, doğada bulunan. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi. Yapmacık olmayan. Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı. Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel. Katıksız, saf. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan.

Düzen : Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bez dokuma tezgâhı. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Alet edevat takımı.

Diğer dillerde Flat anlamı nedir?

Osmanlıca Flat : bemol, yalın