Flick through türkçesi Flick through nedir

  • Gözden geçirmek.
  • Göz atmak.
  • Bir dergiye vb gözatmak.
  • Sayfaları birer birer çevirmek.

Flick through ingilizcede ne demek, Flick through nerede nasıl kullanılır?

Flick : Vurmak. Fiske vurmak. Kamçı ve benzerini şaklatmak. Hafifçe vurmak. Fiske. Çırpınmak. Seğirmek. Fiske atmak. Çabuk bir sallama hareketi. Film.

Through : Bir uçtan bir uca. Nedeniyle. Baştan başa. Arasından. Sürmek. Üzerinden. Vasıtası ile. Başından sonuna dek. Yüzünden. Vasıtasıyla.

Flick knife : Sapındaki bir düğmeye basılmak suretiyle açılan yay mekanizmalı cep bıçağı. Sustalı bıçak. (ingiliz ingilizcesi) sustalı. Sustalı çakı.

Flicked : Fiske atmak. Hafifçe vurmak. Fiske vurmak. Fiskelenmiş.

Flicker : Titreşme. Sönüp yanmak. Titreyerek yanmak (ateş). Hızla ve sessizce önünden geçmek. Titrek ışıltı. Alevlenmek. Alazlanmak. Işık titremesi. Titrek ışık veya alev.

Flicker effect : Kırpışma olayı. Kırpışma etkisi.

İngilizce Flick through Türkçe anlamı, Flick through eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Flick through ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Browse : Öylesine bakmak. Kitap karıştırmak. Karıştırmak. Otlamak. (kitap) gözden geçirmek. Yaprak yemek. Atlamak.

Check up on : Sorguya çekmek. Sorgulamak. Araştırmak. Kontrol etmek. Analiz etmek. Soruşturmak. Doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak.

 

Check : Çek keşide etmek. Bir soru ya da görüşme çizinliğinde yer alan soruyu yanıtlamak üzere saptanmış yanıt seçeneklerinden biri ya da birkaçına x ya (...) biçiminde belirteçler koyularak yapılan bildirim. Kısmak. Karelerle kaplamak. Denetlemek. Denetleme yapmak. Kontrol etmek. Emanete bırakmak. Kontrolden geçirmek (birini veya bir şeyi). Gemlemek.

Flip through : Sayfaları çevirmek. Okuyup geçmek. Göz gezdirmek.

Have a look at : Bakmak. -e bir göz atmak. Bir bak.

Checks : Denetlemek. Durdurmak. Frenlemek. Emanete bırakmak. Karşılaştırmak. Çek yazmak. (kumar) fişler. Çekler. Kılcal yüzey çatlakları. Tutmak.

Critique : Eleştiri yazısı. Eleştirme. Bir görüş, kanı ya da verinin yargılanarak çözümlenmesi. Eleştiri. Tenkit. Eleştirmek. Kritik. Kritiğini yapmak. Etüt.

Bone up : İneklemek. Çok çalışmak. Bir sınav öncesi çok çalışmak. Sınava çalışmak.

Canvass : Tartışmak. Seçmenleri dolaşarak oy istemek. Propaganda yapmak. Anket yapmak. Sipariş toplamak. Oy toplamak. Kamuoyu yoklaması yapmak. Soruşturmak. Reklam yapmak.

Critiques : Tenkit. Eleştiri yazısı. Kritiğini yapmak. Eleştiri. Eleştirmek. Kritik. Etüt.

Flick through synonyms : glance, dipped, dip into, examine into, examine, flash a glance, canvassed, blink at, give the once over, dip, give an eye to, glance at, check up, canvasses, dips, cast a glance, check on.