Turkish: Netflix artık Avrupa'da kullanılabilir.
Flibbertigibbet : Sersem. Geveze. Kafasız. Aptal. Hoppa ve geveze kimse. Hoppa tip. Kuş beyinli. Dedikoducu kimse.
Flibbertigibbets : Hoppa tip. Aptal. Dedikoducu kimse. Kafasız. Sersem. Geveze. Kuş beyinli.
Flic : Sakçı.
Flick : Ani hareket. Çabuk bir sallama hareketi. Parmak şıklatmak. Kamçı ve benzerini şaklatmak. Vurmak. Hafifçe vurmak. Seğirmek. Film. Fiske. Fiske atmak.
Flick knife : Sustalı bıçak. (ingiliz ingilizcesi) sustalı. Sapındaki bir düğmeye basılmak suretiyle açılan yay mekanizmalı cep bıçağı. Sustalı çakı.
Flicker free : Kırpışmasız. Göz kırpıştırmayan.
Flickered : Titreyerek yanmak (ateş). Alevlenmek. Titreme. Hızla ve sessizce önünden geçmek. Çırpınmak. Titreşmek. Alazlanmak. Titremek. Oynamak. Oynamak (ışık veya gölge).
Flicked : Fiske vurmak. Fiske atmak. Hafifçe vurmak. Fiskelenmiş.
Flicker of hope : Ümit ışığı.
Flickering lights : Titreşen ışıklar. Yanıp sönen ışık. Yanıp sönen ışıklar.
Sözcükler, direkt olarak Flix ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Chute : Üst kattan alt kata inen. Kayılan yer. Boşaltma oluğu. Kanal. Çamaşır atılan baca. Şut. Kızak. Kızak pisti. Paraşüt.
Effluence : Atık su. Dışarı akma. Akma. Akış. Atık madde. Dışa akma. Seyelan.
Doctor : İleri gelen. Bir fakülteyi ya da yüksek okulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yüksek öğrenim aşamasına vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir yapıtla gösterenlere verilen san. Doktor. Sağaltmak. İyileştirmek. Yamamak. Değiştirmek (kötü bir amaçla). Yapay balıkçı sineği. Tahrif etmek.
Driftiest : Sürüklenmeyle ilgili. Sürüklenmeye özgü. Akış. Sürüklenmeyle oluşmuş. Akma.
Mend : Yamamak. Düzeltmek. İyileşmek. Dikmek. Tamir etmek. Onarmak. Düzelmek. İyileştirmek.
Piece : Yamamak. Birleştirmek. Kalıp. Tane. Kısa yazı. Parça. Pare. Eklemek. Parçalarını eklemek. Yamalamak.
Current : Şimdiki. Genel. Suyun akışı. Yaygın. Geçer. Elektrik yükünün aktarım hızı. Olagelen, geçerli, yürürlükte olan. Cari. Akım.
Heel : Ayağın art bölgesi. Alçak. Yana yatmak. Golf sopası ucu. Dizinin dibinden ayrılmamak. Topuk pası vermek. Ökçe takmak. Aşağılık kimse. Kalleş. Topuk.
Touch on : Değinmek. (konuya) değinmek. -e dokunmak. -e değinmek. Bahsetmek. Konuya değinmek. -e temas etmek.
Afflux : Kabarma. Akın. Kan toplanması. Kan hücumu. Akış.
Flix synonyms : trouble shoot, reheel, repoint, neutron flux, meliorate, radiant flux, furbish up, resole, efflux, circulation, amend, cobble, restore, troubleshoot, fiddle, defluxion, tinker, effluent, sole, revamp, ameliorate, fill, bushel, drifty, affluxes, patch up, darn, rate, better, vamp, dysentery, effluences, chutes.
Break : Teneffüs. Fırsat. Batmak. (ses) gitmek veya kısılmak. Kontrol etmek. Kırık. Bitmek. Şans. Kesmek. Uymamak.
Worsen : Kötüleşmek. Kötüye gitmek. Kötüleştirmek. Fenalaşmak. Daha da kötü olmak. Beter etmek. Kötüleşmek (hasta). Daha kötü olmak. Daha kötü bir hale getirmek. Gerilemek.
Unbar : Kilidi açmak. Sürgüsünü açmak. Sürgüyü açmak.
Flix antonyms : unstaple, unwire, unzip, unbutton, unpin, unlock, dislodge, unhook, unbelt, untie, unbuckle, detach, unfasten, unchain.
Flix kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The flux. Down. Fur. Dysentery.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Flix kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Flix ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Flix anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Flix ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.