Formül nedir, Formül ne demek

Formül; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı.
  • Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan matematiksel anlatım.
  • Çıkar yol, tutulan yol, yöntem
  • Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım.
  • Bir ilacın hazırlanmasında bir sonucun elde edilmesinde izlenecek işlemlerin çeşitli sayılar ve semboller kullanılarak ifade edildiği özgün kavram.
  • Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı.
  • Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek.

"Formül" ile ilgili cümle

  • "Her yerde yapılabilen bir şey yalnız formülleri, şekilleri değişir." - A. Gündüz
  • "Cevap formülü son derece basit idi." - F. R. Atay
  • "Karbonmonoksit CO formülüyle gösterilir."

Kimya'daki anlamı:

1.Molekül yapılı bileşikler için meleküldeki atomların cinsini ve sayısını (molekül formülü), iyonik veya örgü yapılı katılar içinde bileşime giren atomların sayıca en basit oranlarını (amprik formül) gösteren semboller ve sayılar kümesi. Açık yazılmış molekül formülleri, atomların bağlanmiş ve yerleşim düzenleri hakkında da bilgi verir. 2.Tıbbi veya gündelik kullanım amaçlı krem, şampuan, kolonya, leke çıkarıcı, ve benzeri karışımların hazırlanmasında kullanılan maddelerin cinsini ve miktarını gösteren liste 3.Denklem, bağıntı, eşitlik.

 

Matematik terimi olarak kelime anlamı:

(…). bk. iyi biçimlenmiş formül.

Bilimsel terim anlamı:

Bir bileşiği oluşturan öğelerin nitelik ve niceliksel bakımdan durumunu gösteren, simge ve sayılardan oluşmuş yazma biçimi.

İngilizce'de Formül ne demek? Formül ingilizcesi nedir?:

formula, formule

Osmanlıca Formül ne demek? Formül Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

düstûr

Formül hakkında bilgiler

Formül, genellikle matematiksel bir dizinin veya yapılmış olan fen deneylerinin matematiksel ilişkilerinin standart bir şekilde yazılarak gösterimidir. Matematikte çoğu bilgi formülasyonlar ile korunmaktadır.

Örneğin; e = m.c2 Einstein'ın enerji formülüdür ancak deneyden değil kuramdan beslenmiştir. Örneğin asal sayıları veren bir formül hala bulunamamıştır ve matematikçiler bunun için en gelişmiş bilgisayarları kullanarak bir formül elde etmeye çalışmaktadırlar.

Formül ile ilgili Cümleler

  • Albert Einstein'ın Görelilik Teorisi dünyadaki en ünlü formüldür.
  • Tom'un gizli formülünü biliyor musun?
  • Aşağıdaki formülü tamamlayın.
  • Ben bir formül bulmuyorum.
  • Formülü bilmemiş olabilir.
  • Onu kurtaracaksak bir plan formüle etmeliyiz!
  • Tom'un gizli formülünü keşfettim.
  • Fenolün kimyasal formülünü biliyor musun?

Formül kısaca anlamı, tanımı:

Genel : Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan.

 

Matematiksel : Matematik bilimi ile ilgili olan, riyazi. Kesin, sağlam, bütün kuşkulardan uzak olan.

Formül bulmak : Bir işi çözümleyecek çıkar yol bulmak, çözüm bulmak.

Cebirsel formül : Cebirsel deyim.

Form : İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. Bir şeyin istenilen ve olması gereken durumu. Biçim, şekil.

Formüle : "Bir düşünceye bir anlatım biçimi vermek" anlamında kullanılan formüle etmek birleşik fiilinde geçen bir söz.

Formüler : Formüllerin bir araya toplandığı kitap veya dergi.

Formülleşme : Formülleşmek işi.

Formülleşmek : Formül durumuna gelmek. Kısa ve özlü duruma gelmek.

Formülleştirmek : Formül durumuna getirmek.

Olgu : Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş. Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa. Varlığı deneyle kanıtlanmış şey.

Kuralı : Kurasını çekmiş, askere gitmeyi bekleyen (asker).

İlke : Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip. Davranış kuralı. Temel bilgi. Öge, unsur. Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip.

Simge : Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal, sembol.

Takım : Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu. Sigara ağızlığı. Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup. Takım elbise. Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk. Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu. Bölüğü oluşturan birliklerden her biri. Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad.

Belge : Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb., vesika, doküman.

Biçim : Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Herhangi bir şeyin benzeri. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Biçme işi. Tarz.

Dizin : Kitaplık, belge vb. için düzenlenen belli bir bilginin veya belgenin bulunduğu yeri gösteren düzenli liste. Belli bir konuda çıkan kitap ve dergideki yazılarla ilişkiyi sağlayan ve ayrı bir kitap veya süreli yayın biçiminde çıkan eser. Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik liste, endeks, indeks, fihrist.

Kalıplaşmış : Durumunu sürdüren, belli bir durumun dışına çıkmayan.

Basmakalıp : Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan, harcıâlem, klişe. Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan bir biçimde, sloganvari.

Anlatım : Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade. Anlatma işi.

Çıkar : Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar.

Yol : Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik. Kumaşta bulunan çizgi. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem. Hile, tuzak. Yolculuk. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer. Kez, defa. Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik. Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan. Gaye, uğur, maksat. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer. Gidiş çabukluğu, hız. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi.

Yöntem : Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika. Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot.

Formül birimi : Formülü oluşturan atomların en küçük oranlarını gösteren atom grubu.

Formül kütlesi : Bir maddenin kimyasal formülündeki atomların atom kütlelerinin toplamı. Mol kütlesi ile eş anlamlıdır.

Formül-gram : Bileşiği oluşturan öğelerin bileşiklerteki atom-gramlarının toplamı.

Formülasyon : Herhangi bir ürünün oluşturulması sırasında karıştırılacak ham maddelerin oranlarının hesaplanması. mec. Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. mec. Kurallara uydurma. Hayvanların besin maddeleri gereksinimlerini en düşük fiyatla karşılamak için kullanılan, karma yem için gerekli ham maddelerin ve bunların katılma oranlarının hesaplanması.

Formüle edilmiş yem : İki veya daha fazla sayıdaki yem maddesinin, belirlenmiş olan özeliklerine göre formüle edilip karıştırılmasıyla elde edilen yem.

Formülleştirme : Formülleştirmek işi.

Formüllü : Formülü olan. İlgili cümle: "“Hayatı bu kadar basit ve formüllü gören samimi insanların bu zihniyetlerine gıpta ettim.”" A. Gündüz.

Formülsüz : Formülü olmayan.

Formülün cümlecik kümesi : Verilen formülün bir Skolem standart biçimindeki matrisinde yer alan cümleciklerin kümesi, cümlecik kümesi.

Formülün yorumu : (…)

Diğer dillerde Formül anlamı nedir?

İngilizce'de Formül ne demek? : n. formula

Fransızca'da Formül : formule [la], recette [la]

Almanca'da Formül : n. Formel

Rusça'da Formül : n. формула (F), формулировка (F)