Found türkçesi Found nedir

Found ile ilgili cümleler

English: "Knock knock, is anyone home?" "Go away!" "I can't hear you." "Okay, what is it?" "Allow me to introduce myself. I am Geronimo Stilton." "What do you want?" "Your Highness, allow me to cross your kingdom so that I can get—" "Denied." "But—" "Unless you're a true warrior." "Believe me when I tell you that I am NOT a knight." "So you have no sword?" "Not even one. I am not a knight." "How about a piece of the Triforce?" "I am NOT a knight!" "You look like a knight on this picture I found on your website." "I am not a knight!" "Then go away." "But... okay."
Turkish: "Tak tak, evde kimse var mı?" "Defol git!" "Seni duyamıyorum." "Tamam, ne var" "Kendimi tanıtmama izin ver.Ben Geronimo Stilton." "Ne istiyorsun?" "Ekselansları, Krallığınızdan geçmeme izin verin böylece ben-" "Reddedildi." "Ama-" "Eğer gerçek bir savaşçı değilsen." "İnan bana şövalye değilim." "Öyleyse hiç kılıcın yok? "Bir tane bile yok." " Şövalye değilim." "Triforce parçası için ne diyeceksin?" "Şövalye değilim!" "Web sitende bulduğum bu resimde bir şövalyeye benziyorsun." "Şövalye değilim!" "Hadi defol git." "Ama... Tamam."

 

English: "I've found a way to make him really jealous." "Oh, do tell!"
Turkish: "Onu gerçekten kıskandıracak bir şey buldum." "Ya, anlat!"

English: A few days later, Moustapha found another job.
Turkish: Birkaç gün sonra, Mustafa başka bir iş buldu.

English: "I found this in her purse." "Oh my God! That's mine!"
Turkish: "Bunu onun çantasında buldum." "Aman Allahım! O benim!"

English: A grand jury found him not guilty of any crime.
Turkish: Büyük jüri onu herhangi bir suçtan suçlu bulmadı.

Found ingilizcede ne demek, Found nerede nasıl kullanılır?

Found a party : Parti kurmak.

Found a solution : Bir çözüm bulmuş. Bir şeyi çözmek veya düzeltmek için bir yol bulmuş. Bir çözüm buldu.

Found a state : Devlet kurmak.

Found a treasure : Değerli birşeyler keşfetmiş. Hazine bulmuş.

Found a way out : Bir çıkış bulmuş. Bir yolunu bulmak. Bir çözüm bulmuş. Yolunu bulmak. Çözüm bulmak. Bir çıkış yolu bulmuş.

Was found innocent : Temize çıktı. Kanıtlar belli bir suçu işlemediğini ispatladı. Aklandı. Atfedilen suçu işlemediği kanıtlandı. Masum bulundu.

Found his way : Yolunu buldu. Gitmesi gerektiği yolu buldu.

Found guilty : Suçlu bulundu.

Found refuge : Sığındı. Barınak buldu. Saklandı.

Adapter not found : Bağdaştırıcı bulunamadı.

İngilizce Found Türkçe anlamı, Found eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Found ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Construct : Çizmek. Oluşturmak. İskeletini çizmek. Dikmek. İmar etmek. İmal etmek. Düzenlemek. Tertip etmek.

Be among the living : Göğüs görmek. Yaşayanlar arasında olmak. Canlı olmak. Yaşamak. Canlı kalmak.

 

Dissolves : Erimek. Aydınlatmak. Gözden kaybolmak. Yok olmak. Kontrolunü kaybetmek. Sona erdirmek. Çözünmek. Dağılmak. Feshetmek. Yok etmek.

Open up : Rahat konuşmak. Ateş açmak. Deşmek. Başlatmak. Açmak. Açılmak. Görüşmeye başlamak. Gaza basmak. Oyuncunun (gövdesini seyirciye doğru döndürmesi. Geliştirmek.

Abutted : Bitişik olmak.

Build : Bel bağlamak. Oluşturmak. Toplamak. Gelişmek. İnşaatçılık yapmak. Yapı. Kümelenmek. Güvenmek.

Liquefies : Akışkanlaştırmak. Sıvındırmak. Sıvı haline getirme. Erimek. Sıvılaştırmak. Sıvı haline dönüştürme. Sıvı yapma. Sıvılaşmak.

Attributing : İzafe. Yormak. Bağlamak. İzafeten. Atfetme. Atfetmek.

Assisting : Yardımcı olmak. Hazır bulunmak. Yardım etmek. Asistanlık etme.

Reared : Yetiştirilen. Kaldırmak. Yükseltmek. Yukarı kaldırmak. Büyütmek. Dikmek. Şahlanmak. Yetiştirmek.

Found synonyms : pioneer, bring to pass, instituting, chews, fix, lay a foundation, erect, advocating, predicate, cock, moulded, assoil, confects, abided, base on, lean on, brew, cockler, carry on, base, confecting, launch, abuts, institute, fuzes, constructing, arrive, abort, abandon, procures, cog, abidden, mould.

Found zıt anlamlı kelimeler, Found kelime anlamı

Close : Son söz. Bitirmek. Bağlantılı. Göğüs göğüse kavga. Yakın. Son. Kapamak. Yummak (göz). Son vermek. Kapatmak.

Abolish : Lağvetmek. Durdurmak. İlga etmek. Bozmak. Hükümsüz kılmak. Kaldırmak. İptal etmek. Yürürlükten kaldırmak. Ortadan kaldırmak. Feshetmek.

Lost : Değerlendirilmemiş. Kayıp. Dalgın. Zayi. Kendini kaybetmiş. Gaip. Kaçırılmış. Geçmiş. Boşa gitmiş. Yitirilmiş.

Found ingilizce tanımı, definition of Found

Found kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To fix firmly. To form by melting a metal, and pouring it into a mold. To cast. To ground. To lay the basis of. To set, or place, as on something solid, for support. To establish upon a basis, literal or figurative. A thin, single-cut file for combmakers.