Fountain türkçesi Fountain nedir

Fountain ile ilgili cümleler

English: I like writing with a fountain pen.
Turkish: Dolmakalemle yazmayı severim.

English: I have lost my new fountain pen.
Turkish: Yeni dolma kalemimi kaybettim.

English: I've lost my fountain pen. I have to buy one tomorrow.
Turkish: Dolma kalemimi kaybettim. Yarın bir tane satın almak zorundayım.

English: Ali stopped at the water fountain to get a drink.
Turkish: Ali su içmek için bir çeşmede durdu.

English: I want to build a fountain in my garden.
Turkish: Bahçemde bir çeşme yapmak istiyorum.

Fountain ingilizcede ne demek, Fountain nerede nasıl kullanılır?

Fountain head : Pınar başı. Çıkış noktası. Asıl. Kaynak.

Fountain of youth : Gençlik çeşmesi.

Fountain pen : Dolmakalem. Stilo. Dolma kalem.

Drinking fountain : Fıskiyeli çeşme. Su çeşmesi. Çeşme. Musluk. Suyu düzgün bir şekilde fışkırtarak içilmesini kolaylaştıran çeşme.

Soda fountain : Büfe. Soda makinesi. Kola makinesi.

Fount : Font. Kaynak. Çeşme. Memba. Pınar.

Found a party : Parti kurmak.

Found a state : Devlet kurmak.

Water fountain : Su çeşmesi. Soğuk içme suyunu dağıtan aparat. İçme suyu çeşmesi. Çeşme. Musluk.

Fountains : Memba. Çeşme. Pınar. Kaynak. Çeşmeler. Fıskiye.

 

İngilizce Fountain Türkçe anlamı, Fountain eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fountain ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Water fountain : Musluk. İçme suyu çeşmesi. Soğuk içme suyunu dağıtan aparat. Su çeşmesi.

Contexts : Sözün gelişi. Bağlam. Durum. Şartlar. Kontekst. Genel durum. İçerik. Ortam.

Genesis : Doğuş. Başlama noktası. Yaratılış. Oluşum. İncil'in ilk kitabı. Başlama çekidi. Oluş. Türüm.

Fountains : Çeşmeler.

Well head : Kuyu ağzı. Kuyu başı. Sebil. Kuyu üzerine kurulan yapı. Kuyu kafası.

Authentic : Esas. Sahici. Orijinal. Özgün. Sahih. Hakiki. Gerçek. Sıhhat. Güvenilir. Otantik.

Fount : Font.

Well : Asansör boşluğu. Bk. sahne altı. Merdiven boşluğu. Apartman boşluğu. Kuyu. Petrol kuyusu. Fışkırmak. Su kuyusu.

Breeder : Hayvan yetiştiricisi. Üretici. Hetero. Üretim reaktörü. Üreyen hayvan. Besici. Üretken reaktör. Üreten. Yetiştirici.

Fountainheads : Asıl kaynak. Ana kaynak. Pınar başı. Memba (akarsu).

Fountain synonyms : plumbing fixture, aboriginal, structure, squirt, snapdragons, water jet, beginning, fountainhead, descent, bubblers, births, girandole, bedrocks, source, font, bottoms, derivation, roots, basilary, extraction, anlage, centrals, jet, actuals, ejector, sources, context, spring, extractions, essential, drinking fountain, cardinal, authorship.

Fountain ingilizce tanımı, definition of Fountain

Fountain kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A spring of water issuing from the earth.