Güç nedir, Güç ne demek
Güç; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor.
- Bir akarsuyun aşındırma ve taşıma yeteneği
- Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat.
- Sınırsız, mutlak nitelik.
- Bir toprağın verimlilik yeteneği.
- Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı.
- Yeterliliğini ve güvenilirliğini kanıtlamış kimse.
- Birim zamanda yapılmış olan iş.
- Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği.
- Büyük etkinliği ve önemi olan nitelik.
- Siyasi, ekonomik, askerî vb. bakımlardan etki ve önemi büyük olan devlet, devletler topluluğu.
- Zorlukla.
- Bir ulus, bir ordu vb.nin ekonomik, endüstriyel ve askerî potansiyeli.
"Güç" ile ilgili cümle
- "Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- "Paranın gücü."
- "Tanrı'nın gücü."
- "Zihin gücü. Yaşama gücü."
- "İnsan gücü."
- "Güçler dengesi."
- "Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - A. M. Dranas
- "Motorun gücü."
Yerel Türkçe anlamı:
Gönül, yürek: Gücüm üzledi.
Saat.
Felsefi anlamı:
Bir şeyin yapılmasını tüzeyle, anlaşmayla değil de, baskı yoluyla sağlayan etkinlik. (Ör. Güce dayalı devlet.)
Fiziksel, düşüncel ve ahlaksal bir etki yapabilme ya da bir etkiye direnebilme yeteneği, a. Ağır bir cismi kımıldatabilme yeteneği: kas gücü. b. Etki ve güçlülük ilkesi: karakter gücü, direnme gücü, düşünce gücü, bir kanıtın gücü (idée force = kımıldatıcı, yönetici güç).
Fizik-ötesi kavramı olarak: a. İtme ve çarpmada dıştan mekanik etki yapan şey; b. Bireylerde türlü biçimlerde ortaya çıkan itici, etki yapıcı ve biçimlendirici olan şey. (Leibniz'de temel etkinlik ilkesi; Herder ve Nietzsche'de de temel kavram.)
Bir fizik terimi olarak tanımı:
İş yapma hızı; birim zamanda yapılmış olan iş.
Görsel bir aygıtın ayrıntıları seçme yeteneği.
Kimya'daki anlamı:
Bir iş veya enerjinin transfer edilme hızı, birimi J.s-1 (wat).
Matematik terimi olarak kelime anlamı:
[Bakınız: üst]
Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:
Vatla ölçülen iş yapma oranı; elektrik gücü (1 vatlık bir güç, saniyede 1 jul iş yapar).
Birim zamana düşen iş birimleriyle ölçülen iş yapma oranı.
Diğer sözlük anlamları:
Zulüm, gadr, haksızlık, zor, çevir, eziyet, sitem.
Cidal, şiddet.
Güç isminin anlamı, Güç ne demek:
Erkek ismi olarak; Yorucu, emekle yapılan. Zor, çetin. Şiddet. İş, meşguliyet. Kuvvet.
Bilimsel terim anlamı:
Birim zamanda yapılmış olan işin niceliği ile ölçülen iş yapabilme yeteneği.
subilim: Bir su akıntısının aşındırma ve taşıma yeteneği.
fizik: a. Dinginliği devime, devimi dinginliğe dönüştüren; direnci doğuran ya da kıran özellik. b. Birim zamanımda yapılmış olan iş.
mekanik: Bir makinenin yaptığı işin, bu işin kotarılması için gereken zamana bölümü.
(İstatistiksel sınamalar) İstatistiksel bir sınamada karşıt önsav doğru olduğunda sıfır önsavını geri çevirme olasılığı. İkinci tür yanılgı olasılığı en küçük olduğu zaman güç en büyük değeri alır.
İngilizce'de Güç ne demek? Güç ingilizcesi nedir?:
force, power, electric power, strength
Osmanlıca Güç ne demek? Güç Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
tâkat, takat
Güç anlamı, tanımı:
Gücü gücü yetene : Haklılığa değil kaba kuvvete veya güce dayanılarak.
Gücü kesilmek : Kuvveti, takati azalmak.
Gücü yetmek : Eldeki imkânlarla ancak altından kalkabilmek, üstesinden gelebilmek. üstesinden gelebilir olmak.
Güç gelmek : Bir şeyin yapılmasında zorluk ve sıkıntı ile karşılaşmak.
Güç mevkide kalmak : İçinden çıkılması zor bir durumda bulunmak.
Güce sarmak : Bir iş güç bir duruma gelmek, güçleşmek.
Gücüne gitmek : Gönlü kırılmak, onuruna dokunmak.
Gücüne koşmak : Bir sorunun kolay çözümü varken onu güçleştirmek.
Güç birliği : Mevcut maddi ve manevi imkânların bir araya toplanmasıyla ulaşılan dayanışma.
Güç kaynağı : Elektrik enerjisini depolayan ve akımın kesilmesi sırasında kullanılmasını sağlayan aygıt.
Aktif güç : Elektrik akımı ile aynı fazda olan ve iş gören, kilovat birimi ile gösterilen güç.
Artı güç : Bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda elde ettiği ortak güç, sinerji.
Askeri güç : Bir ülkenin sahip olduğu silahlı kuvvetlerin bütünü. Küçük veya büyük askerî birlik.
Elektromanyetik güç : Manyetik alan içindeki elektrik akışını etkileyen güç.
Gizil güç : Bir iletkenin herhangi iki noktası arasında bir elektrik akımının ortaya çıkmasına yol açan güç, potansiyel. Belirlenen iki nokta arasındaki voltaj farkı, potansiyel. Henüz yapılmış değil de güç olarak var olan, gerçekleşmeyen ancak gerçekleşebilecek olan, imkân durumunda olan, saklı olan güç, potansiyel.
İş güç : Uğraş.
Kesintisiz güç kaynağı : Bilgisayarda elektrik kesildiğinde devreye giren, bilgisayar ile ona bağlı donanımlara belirli bir süre güç sağlayan araç.
Vurucu güç : Sivil bir kuruluş içinde etkili silahlarla donatılan birlik. Silah gücü yüksek, özel eğitim görmüş askerî birlik, vurucu tim.
Zırhlı güç : Zırhlı birlik.
Dış güçler : Mekanik parçalanma, kimyasal ayrışma, rüzgâr, dalga, akarsu ve buzulların etkileri gibi kökenleri güneş enerjisine dayanan güçlerin veya etkenlerin bütünü. Ekonomi ve politika açısından güçlü devletler.
Üretim güçleri : Bir toplumdaki insan ögesi, üretim araçları, üretim deneyleri ve alışkanlıklarının bütünü.
Bağlantı gücü : Elektrik projesinde belirtilen kurulu güç ve kullanma faktörü göz önüne alınarak hesaplanan güç miktarı.
Beygir gücü : Saniyede 75 kilogrammetrelik iş yapan bir motorun gücü.
Beyin gücü : Bir ülkede ileri düzeyde iyi yetişmiş olan meslek ve bilim adamları ile uzmanların fikir gücü.
Fizik gücü : İnsan veya hayvanın beden yapısı.
Hayal gücü : Geçmiş yaşantılara özgü ögelerle şimdiki yaşantı arasında bağ kurma gücü. Zihnin hayal yaratma yetisi, düş gücü, imgelem, muhayyile. Bir nesneyi, o nesne karşımızda olmaksızın tasarımlama yetisi.
İş gücü : Etkin nüfus içinde yer alan, cari ücret düzeyinde ve çalışma koşullarında çalışanlarla işsizlerin toplamı. Bir insanın yararlı şeyler üretmek için harekete geçirmek zorunda olduğu fiziksel ve düşünsel yetilerinin tümü.
Makine gücü : Bir makinenin bir saniyede yapabildiği iş miktarı.
Yaptırım gücü : Kanun, ahlak gibi kurumların buyruklarının yerine getirilmesini sağlayan güç.
Yargı gücü : Yargı işini yerine getirebilme gücü, yargı erki.
Yasama gücü : Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa yapma, değiştirme ve kaldırma yetkisi, yasama hakkı, yasama yetkisi, yasama kuvveti, teşrii kuvvet, teşri kuvveti.
Yaşama gücü : Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa yapma, değiştirme ve kaldırma yetkisi, yasama hakkı, yasama yetkisi, yasama kuvveti, teşrii kuvvet, teşri kuvveti.
Yürütme gücü : Kanunları uygulama yetkisi, icra kuvveti.
Gücü gücüne : Zorlukla. Zorlayarak.
Var gücüyle : Olanca gücüyle, var kuvvetiyle.
Güçbeğenir : Her şeyden hoşlanmayan, zorlukla karar veren, müşkülpesent.
Güç bela : Zorlukla, güçlük çekerek.
Dayanma gücü : Bir kimseye veya bir şeye katlanabilme sınırı, takat sınırı.
Sınırsız : Pek çok, sonsuz. Çok sayıda. Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz.
Mutlak : Kesinlikle. Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık. Salt.
Nitelik : Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite. Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet. Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik, keyfiyet.
Bir : Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Aynı, benzer. Bir kez. Eş, aynı, bir boyda. Tek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sayıların ilki. Sadece. Bu sayı kadar olan. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ancak, yalnız.
Verimlilik : Verimli olma durumu, verimkârlık, mümbitlik. Yatırılmış sermayenin, bir kuruluşun veya bir yatırımın gelir sağlayabilme olanağı, rantabilite.
Ve : Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu. İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz.
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Birim : Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit. Bir kümenin her elemanı. Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri.
İş : Sürme. Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke. Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler.
Güç alanı : Yaşam alanının, kişice denetlenebilen bölgesi.
Güç ayrılıkları : Demokrasi yönetiminde yasama, yargılama ve yürütme gücünün birbirinden ayrılması ve ulus adına kullanılması.
Güç azaltma sistemi : Reaktör gücünün bir program dahilinde, sınırlı olarak azaltılmasını denetleyen koruma sistemi.
Güç birliği yapmak : mevcut maddi ve manevi imkânları bir araya toplamak, güçleri birleştirmek.
Güç bölgesi : Zaman sabitinden daha çok, nötron akı yoğunluğu ya da ısı ölçümüne dayalı bir reaktör denetim sistemindeki güç düzeyi bölgesi.
Güç buyurmak : Ağır işler yaptırmak istemek.
Güç çarpanı : Bir wattölçer ile ölçülen gerçek gücün, bir voltölçer ve akımölçer ile ölçülen sayıların çarpımıyla bulunan görünür güce oranı.
Güç değürmek : Zulmetmek, eziyet etmek.
Güç demeyi : ( )
Güç doğum : Doğum başlamasına rağmen, itme veya çekme gibi basit bir müdahalelerden ameliyat girişimine kadar değişen, değişik derecelerde yardım olmaksızın gerçekleşmeyen, ana veya yavrunun hayatlarını tehlikeye sokan doğumlar, distosya.
Güç ile ilgili Cümleler
- Benim mahzende iki tane üç fazlı güç jeneratörlerim var.
- Güç insanları bozar.
- Güç kaybettik.
- Güç kaynağı kapanmış ama isterseniz yenisi bulabiliriz.
- Dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden biri ile Çin büyük bir ekonomik güç.
- Aşırı yüklenmiş güç panoları bir yangın tehlikesi olabilir.
- Bu bana devam etmek için güç veriyor.
- Bu benim için çok güç.
- Ali sadece güç istiyor.
- O, 5,000 askeri olan büyük bir güç.
Diğer dillerde Güç anlamı nedir?
İngilizce'de Güç ne demek? : [GUC] adj. difficult, hard, arduous, baffling, tricksy
n. strength, power, force, energy, ability, capability, capacity, arm, clout, clutch, command, control, dominance, forcefulness, intensity, iron, might, pep, pith, potency, potential, punch, rod, sinew, spirit, stamina, steam, sting, stuffing, sword
Fransızca'da Güç : force [la], pouvoir [le], carrure [la], nerf [le], puissance [la], réconfort [le], vigueur [la]; difficile, ardu/e, dur/e, lourd/e, malaisé/e
Almanca'da Güç : n. Arbeit, Arm, Force, Gewalt, Kapazität, Kraft, Leistung, Macht, Potenz, Stärke, Vermögen, Wucht
adj. deftig, heikel, schwierig
Rusça'da Güç : n. сила (F), мощь (F), могущество (N), мощность (F), потенция (F), потенциал (M), трудность (F)
adj. потенциальный, трудный, затруднительный, затрудненный, тяжелый, мудреный
Bu kısımda Güç nedir? Güç ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Güç tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Güç hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.