Güdü nedir, Güdü ne demek
- Bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güç, saik.
- Kaynağı akıl olan sebep, saik.
- Bireyleri bilinçli ve amaçlı işlerde bulunmaya yönelten dürtü veya dürtüler bileşkesi, saik
- Bir etkinlik veya işin gizli sebebi.
"Güdü" ile ilgili cümle
- "Sevgi bir dürtü, ödev bir güdüdür."
- "Çocuğun bunalım geçirmesi, gelişen cinsel güdülerini doyuramaması anlamındadır." - Ç. Altan
Yerel Türkçe anlamı:
At, sığır, koyun sürüsü.
Kırda güdülen davar, hayvan sürüsü (Kırşehir)
Hayvan tüyünden yapılmış top: Güdü oyunu çok yorucu.
İstek, emel.
Ufak çapa.
Hayvan otlatma işi: Güdüye bu sene ben çıkmayacağım.
Küçük çömlek, güveç.
Kısa, bodur, gelişmemiş.
Küçük ev köpeklerini severken söylenen sözcük.
Yağlı peksimet.
Eğitim alanındaki sözlük anlamı:
Organizmanın, belli bir amaca göre, birbirine bağlı bir dizi davranım göstermesini gerekli kılan gereksinim.
Bir etkinlik ya da eylemin gizli nedeni.
Kaynağı, dürtüde olduğu gibi, duygulanım olmayıp us olan neden.
Genel anlamda gerek bilinçli, gerek bilinçsiz olarak davranımı doğuran, devamını sağlayan ve ona yön veren herhangi bir içtepi, itki ve tavır.
Felsefi anlamı:
Bir istenç eyleminin nedeni, kımıldatıcısı.
(Sanat alanında) Sanat yaratmalarının kımıldatıcısı.
(Lat. movere = kımıldatmak, devindirmek) :
Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:
Kaynağı, dürtüde olduğu gibi duygu olmayıp us olan neden.
Tiyatro'daki terim anlamı:
[Bakınız: motiv]
Sosyoloji'deki anlamı:
Bireyleri bilinçli ve amaçlı eylemlerde bulunmaya yönelten dürtü ya da dürtüler bileşkesi.
Bilimsel terim anlamı:
Kişinin bilinçli olarak davranışlarının dayanağı diye gösterdiği güç.
Tepki ve davranışları devindiren iç ve dış etki.
İngilizce'de Güdü ne demek? Güdü ingilizcesi nedir?:
motive
Güdü tanımı, anlamı:
İçgüdü : Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii. Organizmayı o türe özgü olan bir amaca ulaşmaya sürükleyen davranış eğilimi.
Güdücü : Çoban, sığırtmaç. Gütme işini yapan kimse.
Güdücülük : Güdücü olma durumu. Güdücünün yaptığı iş.
Güdük : Yetersiz, sonuç vermemiş. Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. Kuyruğu kesik veya kopmuş.
Güdük kalmak : Bitmemiş, sonuç vermemiş durumda olmak. büyüyememek, küçük, bodur kalmak.
Güdükleşmek : Güdük duruma gelmek.
Güdüklük : Güdük olma durumu.
Güdül : Ankara iline bağlı ilçelerden biri.
Güdülenme : Güdülenmek işi.
Güdülmek : Bir kimse veya topluluk birinin düşünce ve amacı doğrultusunda yönetilmek. Gütme işi yapılmak.
Güdüm : Bilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci veya bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin bütünü. Yönetme işi, idare.
Güdüm bilimi : Canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyişi inceleyen bilim, kibernetik, sibernetik.
Güdümcü : Güdümcülükten yana olan kimse.
Güdümleme : Bir görüş, kanı veya inancı benimsetme çabası.
Güdümlemek : Belli bir amaca veya inanca yönlendirmek.
Güdümlü : Güdülebilen, yönlendirilebilen, yönetilebilir. Belirli bir plan veya yönde yürütülen bir amacı, bir eğilimi yansıtan.
Güdümlü sanat : Belli bir siyasi ve toplumsal ideoloji doğrultusunda oluşturulan sanat.
Güdümlülük : Güdümlü olma durumu.
Eş güdüm : Belli bir amaca ulaşmak için türlü işler arasında bağlantı, ilişki, düzen ve uyum sağlama, koordinasyon.
Eş güdümcü : Türlü işler arasında düzen ve uyum sağlayan kimse, koordinatör.
Eş güdümlü : Aralarında eş güdüm bulunan, koordine.
Bilinçli : Bilinci olan, şuurlu. Kendi etkinliğinin farkında olan, şuurlu.
Bilinçsiz : Bilinci olmayan, şuursuz. Kendi etkinliğini eleştirmeli bir biçimde sezmeyen, şuursuz.
Davranış : Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket.
Sürek : Hızlı süren, hızlı giden. Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü. Süren, devam eden zaman.
Saik : Güdü. Sebep.
Etkinlik : İnsanın çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylemi. Fiilde bulunanın, etkin olanın niteliği. Etkin olma durumu, müessiriyet. Bir canlının iç veya dış uyaranların etkisiyle giriştiği çalışma durumu. Bir işletmenin, bir kurumun belli bir alandaki eylemi, faaliyet, aktivite.
Akıl : Düşünce, kanı. Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us. Öğüt, salık verilen yol. Bellek.
Bir : Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Bu sayı kadar olan. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Eş, aynı, bir boyda. Aynı, benzer. Sayıların ilki. Bir kez. Sadece. Tek. Ancak, yalnız. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer.
Gizli : İlgili kişi veya makamlarca değerlendirilmesi amacıyla kurum içi veya kurumlar arası gönderilen yazının, belgenin, raporun ve yayınların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim. Niteliği anlaşılmayan, bilinmeyen. Başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklı kalan, mahrem, mestur, nihan. Saklı olarak, saklayarak. Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı.
Sebep : Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey.
Güdü güdü : Köpek çağırma ünlemi.
Güdü parası : Çoban ücreti.
Güdü yeri : Otlak. Hafıza, bellek.
Güdücü ırakgörör, güdücü : Büyük ırakgörürlere koşut olarak bağlanmış küçük çapta ırakgörür; göz merceğinin ortasında birbirini dik kesen iki ince telin kesim noktası gözlem boyunca herhangi bir kılavuz yıldıza çevrili tutulur . Böylece büyük ırakgörür bu süre içinde göğün aynı doğrultusunda kalmış olur.
Güdüde olmak : Güvenlikte olmak, korunmak.
Güdük kalma : Kalıtımsal nedenlerle ya da çocukluğun ilk yıllarında baş gösteren kimi hastalıklar yüzünden, örgenlerden herhangi birinin düzgülü olarak gelişememesi.
Güdükay : Şubat ayı.
Güdükçü : Takip eden kimse.
Güdükleme : Kısa ceket. Hayvan sürmeye yarayan araç. (Yunan Latin Tartıbilim Terimi) Bir dizenin veya bir dönünün sonundan yarım adım kaldırma (GÜDÜK, Catalectique).
Güdükleşme : Güdükleşmek işi.
Güdü ile ilgili Cümleler
- Ülkeleri Batılı bir gücün güdümünde.
- Güdülecek koyuna benziyor muyum?
- Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Güdülecek koyun muyum sence?
- Güdüler neye göre şekillenir?
- Çoğalma güdüsü bizi yaşamda tutan ana etken mi?
- Senin güdün neydi?
- Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
- Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.
- Bu dünyada güdenler ve güdülenler var. Bir de güdülemeyenler.
Diğer dillerde Güdü anlamı nedir?
İngilizce'de Güdü ne demek? : n. drive, motive, go, motivation, impetus, incentive, numen, spur
Fransızca'da Güdü : motif [le]
Almanca'da Güdü : Antrieb, Beweggrund, Drang, Motiv, Trieb, Veranlassung
Rusça'da Güdü : n. цель (F), мотивация (F)
Bu kısımda Güdü nedir? Güdü ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Güdü tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Güdü hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.