Girdap nedir, Girdap ne demek
Girdap; bir coğrafya terimidir. kökeni farsça dilinden gelmektedir.
- Bir engelle karşılaşan su ya da hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, anafor
- Tehlikeli yer veya durum.
"Girdap" ile ilgili cümle
- "Biz aksiyonu olmayan teorilerin girdaplarında boğulmuşuzdur." - A. İlhan
Kimya'daki anlamı:
Merkezkaç kuvvetinin hakim olduğu akış.
İngilizce'de Girdap ne demek? Girdap ingilizcesi nedir?:
vortex
Girdap hakkında bilgiler
Bir akışkanın basınç farklılaşması sebebiyle bir eksenel merkez etrafında dönmesi hareketine girdap denir. Çevresinde döndüğü eksen düz veya eğri, tek veya çok, bir yerde sabit kalan veya gezici türde görülebilir. İçtiğimiz çayda olduğu gibi akışkanın herhangi bir dış etkence karıştırılmasıyla girdap oluşumu gerçekleşir. Teknelerin dümen suyunda, hareket eden uçakların arkasında, tekne küreğinin çekilmesiyle, bazı rüzgar oluşumlarında dönen girdapları görebilmek mümkündür. Bu doğa olayı Bernoulli tarafındfan ortaya konmuş akışkanlar mekaniği ilkeleriyle açıklanabilmektedir.
Bernoulli kanununa göre akışkanlarda basınç hız ile ters orantılıdır. Girdap merkezinde hız çok yüksekken basınç ise çok düşüktür. Merkezden uzaklaştıkça tam tersi bir şekilde basınç yüksektir hız ise düşük kalır. Bu halde basıncın yüksek olduğu bölgeden, basıncın düşük olduğu bölgeye doğru akışkan hareket etme eğilimi gösterir. Basıncın düşük olduğu bölge yüksek basıncın ortasında kalması halinde, alçak basınç bölgesi merkez olmaya başlar ve böylece girdaplaşma gerçekleşir. Bir bölgede akışkanın harekete geçmesi başka bir kuvvetin etkili olmasını gerektirir. Her etki bir tepkiyi doğururken, tepki de tekrar yeni bir etkiye dönüşür.
Girdap kısaca anlamı, tanımı:
Ters : Bir şeyin içe gelen yanı, arkası. Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz. Kesici bir aletin kesmeyen yanı. Bir şeyin aksi, karşıtı. Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert. Gerekli olan duruma karşıt, zıt. Hayvan pisliği.
Dönme : Başka bir dindeyken Müslüman olan, mühtedi. Ameliyatla cinsiyet değiştiren kimse. Dönmek işi. Biçimi değişmeyen bir şeklin ekseni çevresindeki hareketi.
Girdabına kapılmak : Bir şeyin etkisinde kalmak, o şeyin çekiciliğinden kurtulamamak.
Engel : Kara yollarının kenarlarına yapılmış olan korkuluk, bariyer. Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer. Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap. Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer. Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer.
Hava : Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Esinti. Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Gökyüzü. Çevreyi kuşatan boşluk. Çekicilik. Müzik parçalarında tür. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Tarz, üslup. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Keyif, âlem.
Akıntı : Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Akma işi. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması.
Döner : Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen. Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılmış olan kebap, döner kebap.
Çukur : Çene ve yanaktaki gamze. Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. Mezar.
Çevrinti : Bir şeyin kendi ekseni çevresinde sürekli dönmesi. Çeşitli tahıl karışığı.
Eğrim : Eğri, dalgalı. Girdap.
Akışkan : Akış özellikleri gözlenebilen (sıvı veya gaz), seyyal.
Tehlikeli : Tehlikesi olan, korkulu, muhataralı.
Yer : Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Yerküre. Gezinilen, ayakla basılan taban. Ülke. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Önem. Durum, konum, vaziyet. İz. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. Görev, makam. Durum, konum. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge.
Veya : Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz. Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut.
Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır.
Diğer dillerde Girdap anlamı nedir?
İngilizce'de Girdap ne demek? : n. whirlpool, vortex, swirl, twist, eddy, gulf, purl, suck
Fransızca'da Girdap : tourbillon [le], gouffre [le]
Almanca'da Girdap : n. Wirbel
Rusça'da Girdap : n. пучина (F), водоворот (M), завихрение (N), круговорот (M)
Bu kısımda Girdap nedir? Girdap ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Girdap tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Girdap hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.