Goç nedir, Goç ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Üzerinde satırla et dövmeye yarayan kütük.

Yürüyemeyen sakat kişi.

Cesur, yiğit.

Göç.

Koç (davar).

Göç, göç esnasında taşınan ev eşyası.

Koç.

Göç - goç etmek: göçmek, bk.goçmak.

Goç tanımı, anlamı

Goç ayı : Kasım ayı

Goç boynuzu : Bir çeşit yün dokuma motifi.

Esnasında : Sırasında, olduğu anda.

Ev eşyası : Evde kullanılan değişik nitelikli eşyaların bütünü, barhana.

Üzerinde : Üstünde. ile ilgili, üzerine.

Göçmek : Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek. Oturmak. Ölmek. Çökmek. Bazı hayvanlar, sıcak iklimli ülkelere gitmek.

Göçme : Göçmek işi.

Cesur : Yürekli. Yürekli bir biçimde.

Sakat : Vücudunda hasta ya da eksik bir yanı olan, engelli, özürlü. Bozuk veya eksik.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Kütük : Kalın ağaç gövdesi. Kesilmiş ağaç gövdesi. Kütük demir. Görgüsüz, kaba kimse. Nüfus kütüğü. Asma fidanı. Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. Resmî kayıt defteri, ana defter. Bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümü.

Yiğit : Güçlü ve yürekli, kahraman, alp. Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen (kimse). Delikanlı, genç erkek.

 

Satır : Bir sayfa üzerinde yan yana gelen kelimelerden oluşan ve alt alta sıralanmış her bir dizi. Et kesmeye, kemik kırmaya yarayan ağır ve enli bir bıçak türü.

Davar : Koyun ve keçiye verilen ortak ad. Koyun ya da keçi sürüsü.

Etmek : Bir işi yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük ya da büyük abdestini yapmak. Bulmak, erişmek. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak.

Dövme : Dövmek işi. Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma. Dövülerek yapılan. Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya). Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılmış olan yazı veya resim.

Yürü : “devam et, git” anlamında kullanılan bir söz. [Bakınız: yürüyş]. Haydi.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Yara : Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik. Dert, üzüntü, acı. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık. Vücutta işlemekte olan çıban.

Etme : Etmek işi.

Diğer dillerde Goblet hücresi anlamı nedir?

İngilizce'de Goblet hücresi ne demek ? : goblet cell