Gurur nedir, Gurur ne demek

Gurur; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Gurur" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Vatana gözyaşı döktünse eğer / Varlığın bu yüksek gururu anlar" - E. B. Koryürek
  • "Aynı gururu, aynı gülünç itimadı aşkta da gösterirler." - H. C. Yalçın

Gurur hakkında bilgiler

Gurur, Türkçede iki farklı konotasyona sahip olan bir sözcüktür. Negatif konotasyonu en basit tanımıyla kibir, kendini beğenme anlamlarına gelir. Pozitif konotasyonu ise övünme, övünç anlamına gelir.

Kibirlenme, kişinin kendini başkalarıyla kıyaslaması durumudur. Sürekli bir kıyas hali psikolojik bir rahatsızlıktır. Aşırı gurur kişinin kolayca alınmasına, incinmesine ve ahmakça kabul edilebilecek davranışlara sürüklenmesine sebep olabilir. Gurur duygusunun aşırıya kaçması önlenerek takdirin çevreden gelmesi, kıyas halinden uzak durulması gerekir. Kıyaslar toplumsal ayrım ve şiddeti körükleyen etkenlerdir. Kişiliğin olgunlaşması esnasında aşırı gururdan uzaklaşmak bireyin gelişimini hızlandıracak etkenlerdendir.

Gurur, kişinin kendisi veya bağlı olduğu bir grubun mensuplarının varlığı, geçmişi veya başarıları ile övünmesi, bundan haz almasıdır. Gurur duygusu belirli bir düzeyde mevcut olduğu müddetçe kişinin veya grubun kolektif gelişimini artırmada önemli bir katalizör olabilir ve kendini gerçekleştirmeye katkıda bulunarak insanın iç huzurunu muhafaza etmesine yardımcı olabilir.

 

Gurur ile ilgili Cümleler

  • Gurur bir düşmeden önce gelir.
  • Ali pul koleksiyonu ile gurur duymaktadır.
  • Erkekler cinsel organlarıyla gurur duyarlar.
  • Toplumda ne yapacağımız hakkında oldukça gururluyuz.
  • Gurur duymadığım şeyler yaptım.
  • Bu gurur duyacak bir şey değil.
  • Gurur yapmak bir çözüm değil.
  • Gurur duyuyor olmalısın.
  • Gücümüzle gurur duyuyorduk.
  • İnekliğini kabul et. İnekliğinle gurur duy!
  • Asla daha gururlu olmadım.
  • Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.
  • Gurur bir düşüşten önce gider.
  • Gurur duyulacak bir şey yok.

Gurur kısaca anlamı, tanımı:

Beğenme : Beğenmek işi veya durumu.

Kibir : Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur.

Övünme : Övünmek işi, kıvanç, iftihar.

Gurur duymak : Gururlanmak.

Gurur gelmek : Kurumlanmak.

Gurura kapılmak : Büyüklenmek, gururlanmak.

Gururuna dokunmak : Kişiliği zedelenmek, onuru kırılmak.

Gururuna ağır gelmek : Kişiliğine zor gelmek, büyüklüğünün zedelendiğini düşünmek.

Gururunu ayakaltına almak : Her türlü fedakârlığı göze alıp ödün vermek, ilkelerden vazgeçmek.

Gururunu okşamak : Yüzüne karşı değerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak.

Gururlanmak : Kendini beğenmek, büyüklenmek, kurumlanmak.

Gururlu : Kibirli. Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur. Kurumlu, çalımlı.

Gururluca : Gururlu bir biçimde.

Büyüklenme : Büyüklenme işi, kibir, heyheylenme.

 

Benlik : Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet. Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur.

Kurum : Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese.

Çalım : Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi. Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılmış olan abartılı davranış, kurum, caka, afra tafra, afur tafur, zambır. Kılıcın keskin yanı. Biraz benzeme, andırma. Menzil, erim.

Türkçe : Genel Türk dili. Türkiye Türkçesi.

Farklı : Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.

Sahip : Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil. Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse. Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik.

Gururah : Kuruca, az kuru

Gururlanabilme : Gururlanabilmek durumu.

Gururlanabilmek : Gururlanma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Gururlandırma : Gururlandırmak işi.

Gururlandırmak : Gururlanmasına yol açmak, gururlanmasını sağlamak.

Gururlanma : Gururlanmak işi.

Gurursuz : Gururu olmayan. İlgili cümle: "“Tamamıyla gurursuz, kibirsiz, iyi ahlaklı bir ihtiyardı.”" R. N. Güntekin.

Gurursuzluk : Gurursuz olma durumu.

Diğer dillerde Gurur anlamı nedir?

İngilizce'de Gurur ne demek? : n. pride, vanity, vainness, elation, haughtiness, hauteur, lordliness

Fransızca'da Gurur : orgueil [le], arrogance [la], fierté [la]

Almanca'da Gurur : n. Einbildung, Stolz, Überheblichkeit

Rusça'da Gurur : n. гордость (F)