Hali nedir, Hali ne demek

Hali; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

  • Boş, ıssız, tenha

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Halı.

Ahali.

Hali ile ilgili Cümleler

  • Yeni istasyon binası inşaat halinde ve yakında tamamlanacak.
  • “İhtiyar bunak, hâline bakmıyor da neler söylüyor.”
  • Kötü bir ruh hali içinde misin?
  • Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
  • Hâlimden anlarsın zannetmiştim.
  • “Boş ver ne hâlleri varsa görsünler, ben bu heriflere bulaşamam.”
  • Savaş Washington'un neokonları için büyük bir iş haline geldi.
  • Ağaçlar bir sıra halindeydi.
  • Haline şükret.
  • İsrail, dünyadaki en önemli yüksek teknoloji merkezlerinden biri haline gelmiştir.
  • “Anası da artık eskisi gibi çamaşıra falan gidemediğinden hâlleri dumandı.”
  • Halihazırda daha iyi hissediyorum.
  • “Karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular.”
  • Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde.
  • “Nasıl çalışmayan küf tutarsa bir müessese de gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır.”
  • Tom'la bağlantı halinde misin?
  • Bugün kötü ruh hali içindeyim.
  • “Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime.”
  • Bu adamın hâli vakti yerinde.
  • “Ama nasıl kurtulacaktı? Kuvveti bitmiş, kımıldayacak hâli kalmamıştı.”
  • “Fakat bir zaman sonra tabiata karşı uğraşmanın nafileliğini anlayarak her şeyi hâli üzere bırakmıştı.”
  • Yanıtı onun ruh haline bağlıdır.
  • Sınıfı geçmezse hâli haraptır.
 

Hali ile ilgili Atasözü veya Deyim

alışkanlık haline getirmek : bir şeyi sürekli yapar olmak.

allah halil ibrahim bereketi versin : “Tanrı çok versin, bereket versin” anlamında kullanılan bir söz.

(bir şeyi) kendi halinde bırakmak : üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek.

(birini veya bir şeyi) kendi haline bırakmak : ilgilenmemek, karışmamak.

damdan düşen, damdan düşenin halini (veya halinden) bilir : “iyi bir durumdayken kötü duruma düşen kimse, başına aynı durum gelen kimsenin derdini iyi anlar” anlamında kullanılan bir söz.

hal halin yoldaşıdır : “aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin hâlini daha iyi anlarlar” anlamında kullanılan bir söz.

hal hatır (veya halini hatırını) sormak : bir kimseye “nasılsınız, ne durumdasınız” anlamında nezaket sorusu yöneltmek.

hali harap olmak : bitkin, perişan olmak, kötü duruma düşmek.

hali kalmamak : gücü, takati, eski durumu olmamak.

hali tavrı yerinde : durumu, görünüşü, davranışı düzgün.

hali üzere : olduğu gibi.

hali vakti yerinde : paraca durumu iyi, zengin.

hali (veya halleri) duman olmak : kötü duruma düşmek.

haline bakmamak : kendisinin ne durumda olduğunu düşünmeden gücünü aşan işlere kalkışmak.

iyilik et denize at, balık bilmezse halik bilir : “karşılık beklemeden iyilik yap” anlamında kullanılan bir söz.

ne hali varsa görsün : öğüt ve uyarı dinlemeyenler için “ne yaparsa yapsın, beni ilgilendirmez” anlamında kullanılan bir söz.

 

paçasını çekecek (veya toplayacak) hali olmamak : güçsüz, beceriksiz olmak.

tok açın halinden bilmez : “varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez” anlamında kullanılan bir söz.

Hali tanımı, anlamı

Altındalık hali : Bazı dillerde bir şeyin "altında" fikrini anlatan isim hali

Ana hali : Kadınlarda aybaşı, âdet, kirlenme. Adet kanaması, regl.

Analık hali : Kadınlarda aybaşı, âdet, kirlenme.

Araçlık hali : Araç anlatan -ile hali : Vapurla geldim gibi:.

Ardındalık hali : Bazı dillerde "bir şeyin ardında" fikrini veren isim hali.

Berisindelik hali : Bazı dillerde bir şeyin "berisinde" fikrini veren isim hali.

Çağrı hali : Bazı dillerde bir şeye, bir kimseye seslenilirken veya hitabedilirken o şey veya kimse adının aldığı isim hali.

Çifte i hali : Latincede bazı fiiller iki tane -i'li nesne alabilirler. Bu dilde, "Birisine dersini okutmak" yerine "Birisini dersini okutmak" tarzında ifade kullanılır.

Den aşağı hali : Bazı dillerde bir şeyden "aşağı" fikrini veren isim hali.

Den hali : Dilimizde -den hali şu gibi ilgi konuları meydana getirir: Çıkış veya ayrılış: Bu mal Hintten gelir. Ben evden geliyorum. Yer veya zaman başlangıcı : Baştan sona kadar. Dünden hazır. Yön : Arkadan gelmek. Yandan çarklı. Konu: Edebiyattan bahsetmek. Sebep: Bu işi benden biliyor. Çeşit: En iyisinden bir kumaş. Yapım maddesi: Taştan bina. Nitelik : Candan bir dilek. Uzaktan bir akraba. Araç (Abl. de moyen): Kitaptan öğrenmek, ölçüştürme (Abl. de comparaison): Taştan sert. (Miktar anlatan bazı kelimelerle) Tarz (Abl. de manière): Azdan başlamak. Toptan satmak. Birden söylemek. Ayrıca birçok fiillerimizin nesneleri -den halindedir: Bir şeyden korkmak, hoşlanmak, bıkmak, usanmak, bezmek, utanmak, çekinmek, anlamak ve benzerleri Bu gibi fiillere -den çatılı fiil denir. Başka dillerde den halinin şu çeşitleri de var: Abl. Absolu (SALTIK -DEN HALİ), Abl. de temps (ZAMAN -DEN HALİ), Abl. instrumental (ALETLİK -DEN HALİ). Abl. d'accompagnement (UY-BAŞLIK -DEN HALİ), Abl. de lieu (YER -DEN HALİ).

Dönme hali : Özdeciklerin, bir eksenleri çevresindeki devinim durumu; bu durumun nicemsel değişimi dönme izge çizgileri oluşmasına yol açar.

Etkenlik veya öznelik hali : Bazı dillerin isim çekimlerinde yalnız iki hal vardır. Bunlardan biri özne olarak kullanılır (ETKENLİK veya ÖZNELİK HALİ); öbürü ise her çeşit tümleç rolünü görebilir (EDİLGENLİK veya YÖNETİLİK Hali, Cas passif ou Cas régime).

Gövde hali : (nominatif) bk. yalın durum.

Haliçe : Küçük ipek halı.

Halide : Sürekli, sonsuz, ebedi.

Halidiye : Sakarya şehri, Geyve belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Halifekuyucağı : Kastamonu kenti, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Halifeler : İçel ilinde, Gülnar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Kütahya şehri, Hisarcık belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Halifeli : Amasya şehri, Ezinepazarı nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Haligh : Arapça kökenli Hâlik: halik; yaratıcı; Allah.

Halihazır : Şimdiki durum, bugünkü durum.

Halihazırda : Bugünlerde, son zamanlarda. Şimdi, şu anda.

Halikgulik : Ufak tefek şeyler.

Haliklar sığırı : Hindistan’dan köken alan, koyu gri renkli, öncelikli olarak çekim hayvanı olarak yetiştirilen, eğitildiği takdirde öküzlerinin oluşturduğu bir grup yükle dolu bir arabayı bozuk yollarda günde 65 km hızla çekebilen, Bos indicus grubu sığır ırkı.

Halil : Sadık, samimi, dost.

Halilağa : Çanakkale şehri, Etili nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Halilağalar : İzmir kenti, Turanlı nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Halilalan : Tokat şehri, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Halilbaba : Samsun kenti, Beşpınar bucağına bağlı bir yer.

Halilbağı : Eskişehir şehrinde, Beylikova belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Halilbey : Düzce ili, Gümüşova ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Halilbeyli : Adana şehri, Saimbeyli belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Aydın ilinde, Koçarlı belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. İzmir şehrinde, Kemalpaşa ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Halilbeyoğlu : Zonguldak kenti, Devrek ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Halilçavuş : Erzurum ili, Halilçavuş bucağına bağlı bir bölge.

Halildede : Kırıkkale ilinde, Çelebi ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Halilefendiçiftliğiköyü : Uşak şehrinde, Güre nahiyesine bağlı bir bölge.

Halileli : Çanakkale kenti, İntepe bucağına bağlı bir bölge.

Halilfakılı : Yozgat şehrinde, Sorgun belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Halilkahya : Manisa şehri, Ahmetli belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Halilkaya : Erzurum şehri, Ovacık nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Haliller : İzmir şehri, Kiraz ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. Sivas ili, Karacaören bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Halilli : Trabzon ili, Araklı belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Haliloba : Kastamonu ilinde, Araç ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Haliloğlu : Çanakkale ili, Kirazlı nahiyesine bağlı bir bölge.

Halilpaşa : Erzurum şehri, İspir ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Halilullah : Allah’ın sadık dostu. Hz. İbrahim’e verilen san.

Haliluşağı : Ordu şehri, Akkuş ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Halimade : Sahipsiz yer: Orayı halimade mi sandın da hayvan saldın.

Halime : Yumuşak huylu, sert olmayan. Şanlıurfa şehri, Çamlıdere nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Halin icabı : Durumun gereği, durumun isteri.

Haline köpekler bile güler : Çok kötü bir duruma düşenler için kullanılan bir söz.

Halinur : Işıklı, aydınlık.

Haliotis : [Bakınız: denizkulağı]. Denizkulağı. [Bakınız: deniz kulağı].

Haliplankton : Tuzlu su planktonu, haloplankton.

Halise : Karışık olmayan, saf, katışıksız. İçten, samimi.

Halit : Sürekli, sonsuz, ebedi.

Halitağa : İçel ili, Tarsus ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Halitağalar : Antalya şehri, Manavgat belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Osmaniye ilinde, Kadirli belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Halitbeyören : Kayseri şehrinde, Pınarbaşı belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Halitler : Erzincan ilinde, Gümüşakar nahiyesine bağlı bir yer.

Halitli : Kırıkkale şehri, Delice ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Manisa şehrinde, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Halitpaşa : Manisa ilinde, Halitpaşa bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Halitpınar : Tunceli şehri, Karaoğlan nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Halittin : Dinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü.

Haliyet : Armağan: Ahmet'e bir düğün haliyeti almak lâzım.

Haliyle : Olduğu gibi. Olağan bir sonuç olarak, ister istemez.

Halizan : Solucan.

Halizeyn : Saf, aptal.

Iztırar hali : Zorunluluk durumu, zorunlu durum.

İbrahim halil : Hz. İbrahim.

İçe doğru hali : Bazı dillerde bir şeyin "içine doğru" fikrini veren isim hali.

İçen dışa hali : Bazı dillerde, bir yerin "içinden dışına" fikrini veren isim hali.

İçindelik hali : Bazı dillerde bir şeyin "içinde" bulunanı anlatmak için kullanılan isim hali.

İmek hali : Bazı dillerde haber durumunda olan isimleringirdikleri çekim hali.

İsim hali : [Bakınız: İsim çekimi]. Ad durumu.

Keyif hali : İçkili olma, çakırkeyiflik.

Kitle halinde tükenme : Jeolojik devirlerde bazı canlı türlerinin ani olarak çok sayıda ortadan kalkması. Örnek: Tebeşir Devri sırasında dinozorların tükenmesi.

Nez hali : Can çekişme durumu.

Nicem hali : Bir özdeciğin ya da öğeciğin geçici ya da süreğen olarak edinebileceği erke düzeylerinin her biri.

Önündelik hali : Bazı dillerde bir şeyin "önünde" anlamını veren isim hali.

Ötesindelik hali : Bazı dillerde, bir şeyin "ötesinde" anlamını veren isim hali.

Sergi halifesi : Sergileri düzenleyen ve bununla ilgili işlemleri yapan görevli.

Sınırlama hali : Bazı dillerde, fiille anlatılan eylemin yayılış sınırını göstermek üzere ismin girdiği çekim hali.

Su ürünleri hali : Belediyeler veya gerçek veya tüzel kişiler tarafından bu yönetmelikte yer alan hususlara ve projesine uygun olarak kurulan, su ürünlerinin açık artırmayla toptan satışının, muhafazasının, kalite, hijyen ve sağlık kontrolünün ve dağıtımının yapıldığı, kapasitesi 10 ton/gün ve üzeri olan yerler.

Şehremini halifesi : Şehreminine bağlı yazı işlerini çevirmekle yükümlü görevli.

Taban hali : Bir öğeciğin en düşük erkeli, yani en kararlı durumu.

Tepkileşimlik dizgesinin dönüşül hali : Tepkileşimlikte soğurum ve saçılım yolu ile yiten sayıda ılıncığın yeniden üretildiği durum.

Toptancı hali : Toptancıların bulunduğu hal.

Uzağındalık hali : Bazı dillerde bir şeyin "uzağında" fikrini veren isim hali.

Üste doğru hali : Bazı dillerde "üste doğru" anlamını veren isim hali.

Üstündelik hali : Bazı dillerde bir şeyin "üstünde" fikrini veren isim hali.

Yanındalık hali : Bazı dillerde, bir şeyin '"yanında" fikrini veren isim hali.

Yığışım hali : Özdeğin bir yere birikmiş doğabilimsel hali : Katı, sıvı ya da gaz halleri.

Yokluk hali : Türkçede -siz ekiyle yapılan yoksunluk ve ili-şiksizlik sıfatları bazı dillerde isim çekiminden bir hal sayılır.

Ay hali : Aybaşı.

Haliç : Koy, körfez. Gelgit olayının belirgin olduğu yerlerde, bu olaydan doğan akıntıların etki yaptığı kıyılarda akarsu ağızlarının huni biçiminde genişlemiş durumu.

Halife : Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse. Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse. Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri. Hükümdar. Babıali kalemlerinde kâtip.

Halifelik : Halife olma durumu. Halifenin egemenliği altındaki ülkeler. Halife niteliği ve makamı. Halifenin görevi, hilafet.

Halik : Tanrı.

Halile : Doğu Hindistan'da yetişen bir bitki (Terminalia citrina).

Halim : Yumuşak huylu (kimse).

Halim selim : Yumuşak huylu ve doğru (kimse).

Halis : Katışık olmayan, katışıksız, saf.

Halis muhlis : Katışıksız, eksiksiz.

Halisane : İçtenlikle.

Halisüddem : Katışıksız, safkan.

Halita : Alaşım. Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün.

İnsan hali : İnsanlık hâli.

İnsanlık hali : Her insanda görülebilen, olağan karşılanması gereken durum, insan hâli.

Kendi halinde : Hiçbir şeye karışmayan, sessiz. Hiçbir şeye karışmadan, sessizce.

Koro halinde : Toplu bir durumda, hep birlikte. Gürültülü bir biçimde.

Vasıta hali : Adın belirttiği nesnenin vasıta olarak kullanıldığını, fiile vasıta olduğunu belirtmek için kullanılan hâl, enstrümantal.

Yönelme hali : Yönelme durumu.

Yükleme hali : Belirtme durumu.

Diğer dillerde Halıresim anlamı nedir?

Fransızca'da Halıresim nedir ? : gobelin