Hare nedir, Hare ne demek
Hare; kökeni farsça dilinden gelmektedir.
- Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş, dalgır
- Üzerinde dalgalı çizgiler bulunan kumaş.
- Yeni yapılmış olan duvarların arasına harçla birlikte doldurulan taş parçaları.
"Hare" ile ilgili cümleler
- "Uskumrunun hareleri daha sık, gözleri küçük oysa kolyozun hem hareleri daha taraklı hem gözleri daha patlak." - O. Rifat
Yerel Türkçe anlamı:
Nereye?
Hare isminin anlamı, Hare ne demek:
Kız ismi olarak; Cam, göz ve benzerinde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.
Hare anlamı, tanımı:
Hareke : Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konulduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret.
Hareke koymak : Harekelemek.
Harekelemek : Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde ünlü ile okunabilmesi için ünsüzlerin altına veya işaret koymak.
Harekeli : Hareke konulmuş.
Harekesiz : Hareke konulmamış.
Hareket : Deprem. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Davranış, tutum. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Yola çıkma. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Devinim.
Hareket dairesi : Demir yollarında hareket işlerini düzenleyen, izleyen daire.
Hareket etmek : Yola gitmek, yola çıkmak. vücudu oynatmak, kıpırdatmak veya kımıldamak, devinmek. devinmek. davranmak.
Hareket hastalığı : Gemi, uçak veya arabada yapılmış olan seyahat sırasında mide bulantısı ve sıkıntı biçiminde görülen bir tür rahatsızlık, taşıt tutması.
Hareket noktası : Bir iş, bir yolculuk vb.nin başladığı yer. Bir sorunun incelenmesinde başlangıç olarak alınan nokta.
Harekete geçirmek : Bir işin yapılmasına sebep olmak, kımıldatmak, canlandırmak.
Harekete geçmek : Bir yerden bir yere gitmeye başlamak. bir işi yapmaya başlamak, bitirmek amacı ile bir işe girişmek.
Hareketlendirme : Hareketlendirmek işi.
Hareketlendirmek : Hareketlenmesine yol açmak.
Hareketlenme : Hareketlenmek işi.
Hareketli : Hareketi olan, yer değiştirebilen, devingen, müteharrik, mobilize. Canlı, kıpırdak.
Hareketlilik : Hareketli olma durumu, devingenlik.
Hareketsiz : Hareket etmeyen, yerinden kımıldamayan, durgun, durağan.
Hareketsizlik : Hareketsiz olma durumu.
Hareki : Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel.
Harelenme : Harelenmek işi.
Hareli : Haresi olan.
Harem : Karı, eş. Bu bölümde oturan kadınların hepsi. Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı.
Harem ağası : Osmanlı saraylarında ve büyük konaklarda haremle selamlık arasında hizmet gören zenci köle, hadım ağası.
Harem kahyası : Haremin alışverişine bakan erkek görevli.
Harem selamlık : Kadın ve erkeğin ayrı ayrı oturması. Kadın ve erkeğin ayrı ayrı oturduğu yer.
Harem selamlık olmak : Bir yerde kadın erkek ayrı oturmak.
Haremeyn : Müslümanlarca kutsal sayılan Mekke ve Medine şehirleri.
Haremlik : Karılık, eşlik.
Harezmi yolu : Algoritma.
Amfibi harekat : Kara ve deniz araçlarıyla yapılmış olan manevra.
Çıkarma harekatı : Bir konuda kamuoyu oluşturmak veya yandaş toplamak için yoğun faaliyet gösterme. Düşman işgalinde olan bir kıyıya, güvenli bir köprübaşı kurmak amacıyla düzenlenen ve çeşitli birliklerin görev aldığı askerî harekât.
Hesaplı hareket etmek : Ölçülü davranmak.
Kadın hareketi : Feminizm.
Nerede hareket orada bereket : "hareket olan yerde bolluk olur" anlamında kullanılan bir söz.
Pergel hareketi : Bir ayağı sabit kalarak kendi etrafında dönme hareketi.
Yavaşlatılmış hareket : Filmde hızlı hareketlerin ayrıntılarını gözlemeye yarayan sinema düzeni.
Nesne : Öznenin dışında kalan her konu, obje. Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.
Canlı : Canlı yayın. Güçlü, etkili. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Hareketli, hayat dolu, dinamik. Canı olan, diri, yaşayan.
Dalga : Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket. Dalgınlık. Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri. Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi. Bir yüzeydeki kıvrım. Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu. Gizli iş, dalavere. Saçların kıvrım genişliği. Geçici aşk ilişkisi. Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem. Geçici sevgili.
Parlak : Göze çarpacak kadar başarılı. Temiz ve ışıklı. Parlayan, ışıldayan. Yüzü güzel (oğlan).
Çizgi : Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Yüz ve vücut hatlarının her biri. Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Temel. Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril.
Meneviş : Terementi ağacının tohumu. Hare.
Dalgır : Hare.
Üzerinde : ... ile ilgili, üzerine. Üstünde.
Dalgalı : Belli dalga boylarını alabilen, alternatif. Dalga dalga görünen. Dalgası olan. Kıvrımlı (saç). Açıklı koyulu (renk).
Kumaş : Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme. Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma.
Harek : Fasulye sırığı.
Harekat : Davranışlar, işler. ask. Belli bir amaç gözetilerek bir askerî birliğe yaptırılan manevra, çarpışma, çevirme, kovalama vb. işler, operasyon. İlgili cümle: "İzmir harekâtı on beş gün içinde amacına varmış bulunuyordu"
Harekeleme : Harekelemek işi.
Hareket çözümlemesi : Bir işi yapan kimsenin vücut ve el devinimlerinin incelenmesi.
Hareket : Kas ve eklemlerin, belli doğal koşullar içersinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi.
Hareket eden cisim : (devingen) (fizik)
Hareket ordusu : 31 Mart 1325 (13 Nisan 190 ayaklanmasını bastırmak üzere Rumeli'den İstanbul'a gelen Osmanlı ordusu.
Hareket sistemi : (devinim düzeni) (biyoloji)
Hareket yapımı : Oyun düzeninde yoruma uygun olarak hareketlerin ortaya çıkarılması. Hareketin uygulayımsal ölçülerinin, duygusal değerlerinin ve niteliklerinin saptanması.
Hareket yazısı : Hareketin simgelere aktarılmasıyla ortaya çıkan bale yazısı.
Hare ile ilgili Cümleler
- Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
- Birkaç saat hareketsiz yatmanı istiyorum.
- Hareket eden bir kamyondan atlamak güvenli değil.
- Hareket edemedim.
- Hareket edemeyiz.
- Hareket edebileceğimi sanmıyorum.
- Hareket edelim.
- Hareket eden bir şey görüyorum.
- Hareket edemiyorum.
- Askerin yaralı bir bacağı vardı ve hareket edemiyordu.
- Polis ofisini aramaya geldiğinde Mustafa kuşkuyla hareket etti.
- Ülkemiz iklim değişikliğine karşı harekete geçmeli.
- Hızlı hareket etmemiz gerekti.
- Benim tavsiyeme göre hareket ettiler.
Diğer dillerde Hare anlamı nedir?
İngilizce'de Hare ne demek? : n. any of a number of rodentlike mammals with long ears and long hind legs designed for leaping (related to the rabbit)
v. run, flee (British)
n. Hare
Fransızca'da Hare : moire [la]
Almanca'da Hare : n. Moiree
Rusça'da Hare : n. муар (M)
Bu kısımda Hare nedir? Hare ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Hare tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Hare hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.