Hazır nedir, Hazır ne demek
Hazır; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır. kökeni arapça dilinden gelmektedir.
- Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya.
- Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş.
- Fırsattan yararlanarak.
- Bir işi yapmak için gereken her şey tamamlanmış olarak
- Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı.
"Hazır" ile ilgili cümle örnekleri
- "Hazır elbise. Hazır ayakkabı."
- "Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım." - R. N. Güntekin
- "İçindeki her şeyle birlikte dünyayı fethetmeye artık kendilerini hazır hissediyorlardı." - İ. O. Anar
- "Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- "Yemek hazır, buyurun."
Hukuki terim anlamı:
anık. ~ lar arasında: anıklar arasında.
İngilizce'de Hazır ne demek? Hazır ingilizcesi nedir?:
ready
Hazır tanımı, anlamı:
Hazır bulunmak : Bir yerde var olmak, kendi bulunmak. bir şeyi hemen yapabilecek durumda olmak.
Hazır etmek : Hemen kullanabilecek duruma getirmek.
Hazır mezarın ölüsü : Her hizmeti başkalarından bekleyen tembeller için söylenen bir söz.
Hazır ol : Esas duruşa geçilmesi için verilen komut.
Hazır olmak : Hazır durumda bulunmak.
Hazıra dağlar dayanmaz : "sürekli harcama, en büyük birikimleri bile eritir" anlamında kullanılan bir söz.
Hazıra konmak : Başkasının emeğiyle ortaya çıkmış bir şeyden yararlanmak.
Hazırda olmak : Yararlanılabilecek bir durumda, el altında olmak.
Hazırdan yemek : Çalışıp kazanmaksızın elindekini harcamak.
Hazır beton : Yapı işlerinde kullanılmak üzere beton santrallerinde hazırlandıktan sonra karmaçlarla taşınan karışım.
Hazırcevap : Gerektiğinde çabuk, yerinde cevaplar bulup veren (kimse).
Hazır çorba : Önceden hazırlanmış ve paket hâlinde satışa sunulmuş çorba.
Hazır değer : Önceden belirlenmiş değer.
Hazır giyim : Standart ölçülere göre seri olarak hazırlanmış ve satışa sunulmuş giyim eşyası.
Hazır kahve : Granül hâline getirilen kahveye sıcak su veya süt eklenerek hazırlanan içecek.
Hazır kıta : Gerektiği anda kullanılmak ve görevlendirilmek üzere hazır bulundurulan birlik.
Hazırlop : Başkası tarafından hazırlanmış, sağlanmış, emeksiz, külfetsiz. Sarısı katılaşacak derecede kaynatılmış (yumurta).
Hazır mama : Anne sütüne yakın özellikler içeren, fabrikasyon besin.
Hazır para : Nakit, elde mevcut para, likit.
Hazır yemek : Kısa sürede hazırlanan ve yemek için az zaman harcanan hafif yiyecek.
Hazır yiyici : Önceden kazanılmış varlığı harcayan (kimse).
Hazır ol duruşu : Vücudun baş dik, göğüs ileride, omurga ve bacaklar gergin, topuklar bitişik, kollar doğal yerinde, avuçlar uyluklarda olarak ayakta bulunduğu durum.
Hazırcevaplık : Hazırcevap olma durumu.
Hazırcı : Hazır giysi satılan (yer). Hazır giysi satan kimse. Emek harcamadan her şeyi hazır olarak elde etmek isteyen (kimse).
Hazırlama : Hazırlamak işi, anıklama.
Hazırlamak : Bir maddeyi elde etmek. Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek. Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek. Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek. Önlem almak, sağlamak. Sebep olmak, yol açmak. Alıştırmak. Önceden düzenlemek.
Hazırlanmak : Kendini hazırlamak. Hazır duruma getirilmek.
Hazırlatmak : Hazır duruma getirmek.
Hazırlık : Hazırlanmak için gereken şey veya durumların bütünü.
Hazırlık çalışması : Alıştırma.
Hazırlık devresi : Hazırlık dönemi.
Hazırlık dönemi : Hazırlanmak için geçen süre, hazırlık devresi.
Hazırlık görmek : Hazır olmak için gereken şeyleri toplamak veya durumları sağlamak.
Hazırlık sınıfı : Öğrencilere, belli bir öğretim programını izlemek veya belli bir okulda okumak için gerekli temel anlayış, bilgi ve becerileri kazandırmak amacıyla bir okula, bir üniversiteye bağlı olarak açılan öğretim öncesi sınıf.
Hazırlıksız : Bir şey için önceden hazırlanmadan. Bir şey için önceden hazırlanmamış olan.
Hazırlıksız olmak : Hazırlanmamış olmak.
Hazırlıksız yakalanmak : Ani gelişen bir olayla beklenmedik bir biçimde karşılaşmak.
Hazırun : Bir toplantıya katılanlar. Bir yerde o anda bulunanlar.
Hazırun cetveli : Bir toplantıya katılanları gösteren liste.
Dünden hazır olmak : Kendisine yapılmış olan bir öneriyi seve seve ve hemen kabul etmek.
Komplo hazırlamak : Bir kimsenin aleyhine çalışmak, onun kötü duruma düşmesini sağlamak.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar : "kolay kolay gizlenemeyecek kadar büyük bir yolsuzluğu yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarını önceden düşünür" anlamında kullanılan bir söz.
Zemin hazırlamak : Uygun ortam yaratmak.
Yapmak : Bir durum yaratmak. Olmak. Gerçekleştirmek. Düzenli bir duruma getirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Yol almak. Davranmak, hareket etmek. Onarmak, tamir etmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Dışkı çıkarmak. Üretmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Evlendirmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Edinmek, sahip olmak. Salgılamak, çıkarmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Olmasına yol açmak.
Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.
Tamam : Bütün, tüm. Eksiksiz. Evet. Tamamlanmış, bitmiş. Yanlış ve yalan olmayan, doğru. Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz.
Anık : Hazır. Ballıbabagillerden, tek yıllık, mavi çiçekli, yemeklere koku vermek için kullanılan bir bitki, dağ reyhanı (Ziziphora).
Amade : Hazır.
Müheyya : Hazır.
Durum : Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.
Hazır ders gereci : Harita, kitapçık, levha, fotoğraf gibi önceden hazırlanmış ve çoğaltılmış olan ders gereçlerine verilen ad.
Hazır izlence : Bir ana yapım merkezinde gerçekleştirilip herhangi bir gereç üzerine saptandıktan sonra yayınlanması için bölge televizyonlarına ya da yabancı televizyonlara gönderilen izlence. Bir yapımcının gerçekleştirip satışa hazır olarak beklettiği izlence.
Hazır mısınız : Yarışlıkta yerlerini alarak vuruşma duruşuna geçmiş iki yarışmacıya, karşılaşmayı başlatmak için başyargıcının yönelttiği soru.
Hazır olma-olmama yasaları : E. L. Thorndike'ın, öğrenmenin kolaylaştırıcı ve doyurucu koşullarıyle engelleyici koşullarını belirleyen üç yasası.
Hazır oluş testi : Bir öğrencinin yeni bir öğrenme etkinliğine katılabilmesi için gerekli olan beceri ve yeterlik olgunluğuna ya da düzeyine ne derece eriştiğini ölçmeye yarayan test.
Hazır su : Mineral tuzların eklenmesiyle ve/veya değişik su işlemlerinin uygulanmasıyla üretilen su.
Hazır yemek teknolojisi : Tüketiciye hazır bir biçimde sunulmak üzere hazırlanan gıdaların ön işlemlerden ve pişirme işleminden sonra veya değişik saklama yöntemlerinin uygulanmasını takiben uzun süre korunarak depolanması ve tüketim öncesi ısıtma aşamalarını içeren, yapılan hazır yemek üretimi ve tüketiciye ulaştırılması işlemleri, katering.
Hazır yiyicilik : Hazır yiyici olma durumu.
Hazırcılık : Hazırcı olma durumu. Bir araştırmanın hazır araştırma tasarımlarına göre yürütülmesi. '
Hazırlama ve geliştirme giderleri : Maden üretim ve işletimini en iyi biçimde değerlendirmek amacıyla yapılması zorunlu giderlerin tümü.
Hazır ile ilgili Cümleler
- Hazır değildin.
- Hazır değil misiniz?
- Hazır değil misin?
- Hazır değildim.
- Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
- Ben telafi etmeye hazırım.
- Hazır!
- Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla.
- Ali toplantıda hazırdı.
- Gecikmeler için hazır ol.
- Hazır değildiniz.
- Sadece hazır olduğunda beni ara.
- Hazır değildik.
- O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.
Diğer dillerde Hazır anlamı nedir?
İngilizce'de Hazır ne demek? : adj. ready, readymade, prepared, quick, present, available, stand by, up for, willing, agreeable, content, cut and dried, disposed, finished, forthcoming, forward, game, handy, on, on hand, on tap, operational, prompt, reach me down, ripe, in train
adv. ready, at hand, in the mood for, up for, on one's mettle, on tap
Fransızca'da Hazır : prêt/e, disposé/e, paré/e, sur pied, taillé/e, tout fait, tout trouvé, présent/e
Almanca'da Hazır : adj. anwesend, bereit, bereitwillig, erbötig, fertig, gar, gewillt, jetzig, laufend, offen, parat
adv. Stelle: zur Stelle, zugegen, zurecht
Rusça'da Hazır : adj. готовый, готов, наличный
adv. наготове
conj. поскольку
Bu kısımda Hazır nedir? Hazır ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Hazır tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Hazır hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.