Hidr nedir, Hidr ne demek

Hidr; Kimya alanında kullanılan bir terimdir.

Kimya'da terim anlamı:

Su veya hidrojene işaret eden latince bir ön ek.

Hidr ile ilgili Cümleler

  • Oksijen su yapmak için hidrojenle tepkir.
  • Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur.
  • Bir hidrojen atomunda bir elektron vardır.
  • İlk arabamın hidrolik direksiyonu yoktu.
  • Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır ama petrol, kömür ve doğal gaz değil.
  • Heksan bir hidrokarbondur.
  • Hidrojen, periyodik cetvelde sol üst köşede yer alır.
  • Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır.
  • Hidrolik kırılma gerçekten depremlere yol açar mı?
  • En basit atom hidrojendir.
  • Bir hidrojen atomu çekirdeği tek bir protondan oluşur. Bu protonun etrafında tek bir elektron döner.
  • Evrende herhangi bir atom türünden daha fazla hidrojen vardır.
  • Bir hidrojen atomunun yalnızca bir proton ve bir elektronu vardır.

Hidr tanımı, anlamı

Aluminyum hidroksit : Formülü Al(OH)3, mol kütlesi 78,0 g , yoğunluğu 2,42 g/mL olan, doğada monoklinik kristallere sahip gibsit minerali olarak bulunan , amfoter özelliğe sahip, bazlarla da tuz oluşturan beyaz toz şeklinde, suda çözünmeyen bir madde. Aluminyum hidroksitin 120 °C’de bozulmaya başlayan dayanıksız şekli bayerit olarak bilinir. Aluminyumun normal hidroksitinden başka tam olmayan hidroksitleri de bilinmektedir. alfa-AlO(OH) (disapor), yoğunluğu 3,3-3,5 g/mL, 350 °C’ye kadar kararlıdır, 350-420 °C sıcaklık aralığında alfa-Al2O3'e dönüşür, gama-AlO(OH) (bemit), yoğunluğu 3,01 g/mL, 600 °C’den sonra alfa-Al2O3'e dönüşür

 

Amniyon hidropsu : Amniyon kesesinde bulunan sıvının artması, hidroamniyoz. Çoğunlukla ineklerde ve özellikle de dölütün yapılış bozukluklarıyla birlikte görülür.

Antimon hidroklorür deneyi : Galvanizlenmiş yüzeylerin birim alanındaki çinko niceliğini bulmak için uygulanan özel bir deney.

Asit hidrolaz : PH 5 civarındaki asit pH'da aktif olan bazı proteinazlar, fosfatazlar, nükleazlar, glikosidazlar, lipazlar gibi herhangi bir hidrolitik enzim. Genellikle pH:5 civarındaki asit ortamda etkin olan bazı proteinazlar, fosfatazlar, nükleazlar, glikozidazlar, lipazlar gibi herhangi bir hidrolitik enzim.

Atomsal hidrojenle kaynak yapma : Atomsal hidrojen altında korunarak, bir tür ark kaynağı yapma işlemi.

Balık hidroliz kalıntısı : Balığın enzimatik hidrolize işleminden geriye kalan temiz, bozulmamış, kemikler, pul veya deri, hazmolmamış katı maddeler kalıntısı.

Balık hidrolizatları : Kurutulmuş hidrolize balık proteini.

Balık hidrolize kurusu : Kurutulmuş hidrolize balık proteini.

Baryum hidroksit : Formülü Ba(OH)2.8H2O, mol kütlesi 315,5 g, e.n. 78 °C olan, renksiz dörtgen yapıda, suda çözünen, yağların sabunlaştırılmasında, yağların arıtılmasında ve şeker eldesinde kullanılan bir madde.

Baryum hidrür : Formülü BaH2, mol kütlesi 139,3 g, e.n. °C olan, beyaz kristal halinde su ile parçalanan bir madde.

Birleşik hidrosefalus : Kafatasında, hem karıncıkların hem de araknoit boşlukların içersinde normal dışı beyin-omurilik sıvısının birikimi.

 

Bor hidrürler : Formülü BH3, mol kütlesi 13,84 g veya formülü B2H4, mol kütlesi 27,7 g olan , alkolde bozunan renksiz bir gaz.

Dış hidrosefalus : Subaraknoidal boşlukta anormal miktarda omurilik sıvısının birikmesi, eksternal hidrosefalus. Doğuştan veya kazanılmış nedenlerle oluşur.

Dl metiyonin hidroksi analog kalsiyum : En az % 93'ü rasemik 2-hidroksi -4-metiltiyobütirik asit kalsiyum tuzu olan ürün.

Dl metiyonin hidroksi analoğu : En az % 88 rasemik 2-hidroksi-4-metiltiyobütirik asit içeren ürün.

Doğuştan artrogripozis hidranensefali sendromu : Akabane virüs hastalığı.

Doğuştan hidrosefalus : Doğuştan bir yapılış bozukluğu olarak kafatası boşluklarında beyin-omurilik sıvısının birikmesi. Sıvı karıncıklarda, subaraknoidal boşlukta veya her ikisinde bulunabilir. Köpek yavruları, buzağı ve taylarda yaygın olarak görülür.

Doymamış hidrokarbon : Molekülünde iki ya da daha fazla karbon-karbon çoklu bağları içeren hidrokarbon.

Doymuş hidrokarbon : Karbon atomları arasında yalnızca tek bağlar içeren hidrokarbonlar.

Dölüt hidropsu : Gebelikte fetal hayatta veya yeni doğanlarda, vücudun tamamında anormal seröz sıvı birikmesi nedeniyle yavrunun ödemleşmesi, fetal hidrops, hidrops fetalis.

Eklem hidropsu : Hidartroz.

Eksternal hidrosefalus : Dış hidrosefalus.

Enzootik artrogripozis ve hidranensefali : Gebe inek, koyun ve keçilerin Akabene virüs enfeksiyonunda dölütün sinir sistemindeki yapılış bozukluklarıyla belirgin hastalık tablosu.

Epoksit hidrataz : Daha çok karaciğerde bulunan mikrozomal bir enzim, epoksit hidrolaz.

Epoksit hidrolaz : Epoksit hidrataz.

Fetal hidrops : Dölüt hidropsu.

Hidrallantois : Allantois kesesindeki sıvı miktarının artması. Genellikle sığırlarda, seyrek olarak diğer hayvan türlerinde karunküllerin yetersiz sayıda olması, döl yatağı hastalıkları ve ikiz gebelik gibi nedenlerle biçimlenir.

Hidramniyon : Amniyon hidropsu.

Hidranensefali : Beyin yarım kürelerinin gelişmemesi ve onların yerini beyin-omurilik sıvısının doldurmasıyla belirgin doğuştan görülen bir yapılış bozukluğu. Kuzu ve buzağılarda akabane, mavidil, Rift vadisi humması, Wesselbron hastalığı, Chuzan ve Cache Vadisi Humması ve pestivirüs gibi viral enfeksiyonlarda biçimlenir.

Hidrant : Hidrozoon kolonilerinde beslenme için özelleşmiş birey.

Hidrasyon : Su ile birleşme, su katma. Bir maddenin kimyasal tepki sonucu suyla birleşmesi. Suyla birleşme olayı.

Hidrasyon ısısı : Susuz (anhidro) ve sulu (hidro) bileşikler arası enerji farkı.

Hidrasyon suyu : Bağlı su.

Hidrat alüminyum silikat : Atapulgit.

Hidrat izomeri : Hidratlı kristallerde yapıya bağlı olarak ortaya çıkan ve aynı mol sayısında su içirdikleri halde bir kurutucu ile karşılaştıklarında farklı mol sayısında su kaybeden bileşiklerin izomerliği. Örnek olark, Krom(III)klorür hekzahidrat (Cr6H2O) bileşiği. [Cr(H2O)6]Cl3 mor, [Cr(H2O)5]Cl2.H2O yeşil, [Cr(H2O)4]Cl.2H2O koyu yeşil, hidrat izomerlerine sahiptir.

Hidrataz : Bir substrata su eklenmesini katalize eden liyaz sınıfından herhangi bir enzim.

Hidrate iyonu : Su molekülleri ile düzenli şekilde kuşatılmış iyon.

Hidrate kireç : Kuru kalsiyum hidroksit.

Hidrazi : Aynı atoma bağlı -NHNH- grubuna işaret eden bir ön ek.

Hidrazin : Formülü H2N-NH2, mol kütlesi 32,05 g, yoğunluğu 1,08 g/mL, e.n. 1,4 °C, k.n. 113 °C olan suda çözünen, organik sentezlerde indirgeme aracı olarak kullanılan, renksiz sıvı halde bir diamin.

Hidrazo : Farklı atomlar bağlı -NHNH- köprüsüne işaret eden bir ek, Hidrazobenzen (PhNH)2.

Hidrazon : Hidrazinin aldehit veya ketonlarla etkileşiminden ele geçen RNNR2 genel formüllü bir bileşik.

Hidremi : Hemoglobin miktarı ve şekilli elemanların serum miktarına göre azalmasına neden olacak düzeyde, kanın aşırı derecede sulanması.

Hidremik ödem : Hidremi sonucu kılcal dolaşımda hidrostatik, onkotik ve ozmotik basınç arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklanan ödem. Hidremik ödemler ağrısız ve hamur kıvamındadır.

Hidrido : Karbon ve bor bileşikleri dışında H atomuna işaret eden bir ön ek.

Hidrit iyonu : Formülü :H- olan, iki elektron ve bir proton taşıyan hidrojen.

Hidro : Genel olarak karbon ve bor bileşiklerindeki H atomuna işaret eden bir ön ek. Suya işaret eden Latince bir ön ek.

Hidroallantois : Gebelikte allantois sıvısının aşırı artması.

Hidroamniyoz : Amniyon hidropsu.

Hidrobiyoloji : Sularda yaşayan canlıların hayatını inceleyen bilim dalı. Suda yaşayan bitki ve hayvanlar ile çevrelerini inceleyen bilim dalı. Sucul canlıları inceleyen bilim dalı.

Hidroboronlar : B2H6, B4H10, B10H14 gibi hidrojen ve bor ihtiva eden bileşikler.

Hidrobromik asit : Formülü HBr, mol kütlesi 80,9 g , yoğunluğu 1,38 g/mL olan , hidrojen bromürün %40 'lık sulu çözeltisi.

Hidrodinamometre : Bir sıvının akış hızını ölçen alet.

Hidrodiürezis : Düşük yoğunlukta ve bol miktarda idrar yapma.

Hidroelektrik : Su gücüyle elde edilen elektrik enerjisi.

Hidrofili : Doku hücrelerinin suyu emme ve tutma eğilimi, suyu kendi içine çekme yeteneği.

Hidrofilik : Sucul. Suyu emebilen, su emici. Hidrofil.

Hidrofit : Su hayatına uyum sağlamış bitkiler. Su bitkisi.

Hidroflorik asit : Formülü HF, mol kütlesi 20 g, k.n. 112 °C olan hidrojen florür gazının sulu çözeltisi. Renksiz, uçucu, %38'lik sulu çözeltisi sıvı parafin içinde, kauçuk veya plastik şişelerde saklanmalıdır. Camları aşındırdığından cam işlemeciliğinde, filizlerin çözülmesinde kullanılır.

Hidrofluosilisilik asit : Formülü H2SiF6, mol kütlesi 144,1 g, k.n. -19 °C olan suda bozunan bir gaz.

Hidrofob : Bir bileşiğin, suyla yeterince reaksiyona girmeyen, suda az çözünen ya da hiç çözünmeyen grubu. Aralarından suyu çıkarıp topluluklar oluştururlar. Polar olmayan grup, kutupsuz grup. Su ile ıslanmayan, çoğu kez kolloidal olan madde. Su sevmeyen. Suda çözünmeyen polar olmayan molekül veya gruplar.

Hidrofobik : Suyu emmeyen, suyla birleşmeyen. Kuduz hastalığıyla ilgili olan. Suyu emmeyen, suyla birleşmeyen, suya ilgisi zayıf olan veya suda güçlükle eriyebilen.

Hidrofobik bağ : Van der Waals bağı.

Hidrofobik etkileşim : Sulu bir ortamda polar olmayan moleküllerin ya da kısımlarının birleşmesini sağlayan, özellikle fosfolipit çift tabakasının korunmasını sağlayan etkileşim kuvveti.

Hidrofon : Suların taşıdığı sesleri dinleyerek özellikle denizaltıların yerini belirlemekte kullanılan araç.

Hidroformik : Basınçla metal nesnelerin soğuk şekillendirilmesi. Isı, basınç ve katalizör (genellikle Platin) eşliğinde, olefinik hidrokarbonların, hidrojenle yüksek oktanlı dallanmış zincirli parafinlere dönüştürülmesi (izomerleşme).

Hidrogami : Su ile tozlaşma. Suyla tozlaşma.

Hidrogenozom : Kimi protozoonlarda moleküler hidrojen gibi enerji metabolizması son ürünlerini üreten küçük organeller.

Hidrohalin : Tuz konsantrasyonu 40 ppt den daha yüksek olan okyanus kökenli su.

Hidroit : Birçok yosunun kökünde su taşıyan doku şeridini oluşturan hücreler topluluğu. Hidrozoonlarda tek bir silindir gövdeden oluşan polip.

Hidrojel : Su ile şişmiş, katı, üç boyutlu ağ yapılı, %20-95 sudan ibaret hidrofilik makromoleküller. Ana madde olarak jelatin veya nişasta kullanılabilir. Boyalarda, yazı mürekkeplerinde, gıda ürünlerinde, farmakolojide ve kozmetiklerde kullanılır.

Hidrojen atmosferi : Karbon çelikleri, paslanmaz çelikler ve öteki kimi alaşımların tavlanmasında kullanılan, yeğin indirgeyici özellikteki hidrojen gazının fırın atmosferi.

Hidrojen bağı : Herhangi bir atomun, hidrojen atomu ile elektron ortaklaşması yaparak oluşturdukları görece güçsüz bağ. F, O, N gibi elektronegatifliği yüksek atomları içeren polar bileşiklerde (HF, H2O, NH3, vs.), pozitifleşmiş H atomunun, diğer molekülün ortaklanmamış elektron çifti ile köprü oluşturması esasına dayanan bir çekim kuvveti. Hidrojen bağı, kovalent bağın %10'u kadar etkili olduğu halde, bileşiklerin erime noktası, kaynama noktası, kristal yapısı, çözünürlük gibi özelliklerini belirler; selüloz ile bileşiklerin bağlanmasında, kağıt endüstrisinde, DNA'daki adenin-urasil bağlanması gibi birçok biyokimyasal kompleks yapılarda önemli rol oynar. Oksijen veya azot gibi bir elektronegatif atom ve bir hidrojen atomu arasındaki zayıf bir elektrostatik çekimle oluşan bağ. Genellikle oksijen ve azot gibi negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış hidrojen atomları arasında oluşan ve koparılması için 4-5 kcal/mol enerji gereken kimyasal bağ.

Hidrojen bağları : Genellikle oksijen ve azot gibi negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış hidrojen atomları arasında oluşan bağlar.

Hidrojen çevrimi : İçinde, ağır hidrojen çekirdeklerinin kaynaşması sonucu, He-4 çekirdeğinin oluştuğu ısıl nükleer tepkime zinciri.

Hidrojen elektrot : Hidrojenle doyurulan platin gibi soy bir metal ile, metalin içine daldırıldığı çözeltinin hidrojen iyonu arasındaki dengenin belirlediği potansiyele sahip olan elektrot.

Hidrojen elektrot potansiyeli : Hidrojen yükünleri etkinliğinin bir, hidrojen gazı basıncının da bir atmosfer olduğu ortamda platin elektrot üzerinde ölçülen H+ (sulu) + e = 1 /2 H2 dengesinin ölçün sayılan potansiyeli (0,000 V).

Hidrojen eşdeğeri : Bir asit molekülündeki yerdeğiştirebilen H atomları sayısı veya bir baz molekülündeki yerdeğiştirebilen OH gruplarının sayısı.

Hidrojen gazı : Simgesi H2 ,mol kütlesi 2,016 g , e.n. -259 °C, k.n. -253 °C olan, suda, alkolde, eterde az çözünen, H, D ve T izotoplarıyla 6 mümkün moleküler şekilde (H2, D2, HD, HT, DT T2) bulunabilen bir gaz. Hidrojen gazı, fiziksel özellikleri biraz farklı olan orto (simetrik, alfa) ve para (antisimetrik, beta) şekillerinde bulunur. Orto hidrojende, çekirdek spinleri paralel, para hidrojende terstir. 20 °C’de hidrojen gazı %75 orto, %25 para hidrojenden ibarettir. Metallerin kesilmesinde, kaynakçılıkta, sentetik kıymetli taşların üretiminde, çeliğin tavlanmasında, yağların hidrojenlenmesinde, hidrokarbonların krakinkinde ve sentetik amonyak üretiminde kullanılır.Hidrojen atomu; H=1,00794, atom numarası 1 olan basit atomdur.Hidrojen sabitleri; Atom kütlesi=1,662x10-24g .Molekül yarıçapı=103-8 cm 760 mmHg ve 0 °C'de ortalama hızı=1,70x10-6cm/s 1 m3'nün kütlesi 89,97 g (Regnault değeri) 760 mmHg ve 0 °C'de 1 L'nin kütlesi 0,0899 g 760 mmHg ve 0 °C'de molekülün ortalama serbest yolu 1,6x10-5cm/s İzotopları; 1H=1,00783; 2H veya 2D=2,0141; 3H veya 3T=3,0161 Bileşikleri; 1.Ametalik; genellikle gaz halinde ve uçucu bileşiklerdir. SbH3'de olduğu gibi H pozitif yükseltgenme basamaklıdır. 2.Tuzlar veya Hidrürler; Saydam kristallerdir. NaH'de olduğu gibi H negatif yükseltgenme basamaklıdır. 3.Metalik (H alaşımları); (PdH)n'de olduğu şekilde, Hidrojen metal tarafından soğurulmuştur.

Hidrojen gevretmesi : Hidrojenin, ısıl işlem sırasında, metal parçanın yayınım yoluyla yapısına girip gaz kabarcıkları oluşturarak, özellikle titan ve çeliğin yapısını gevretmesi. Asit ve alkali çözeltilerinde temizleme ve elektrolitik işlemlerde ve paklama işleminde, hidrojen gazının yüzey soğutması sonucu doğan gevretme.

Hidrojen giderme : Bir özdeğin kimyasal yapısındaki hidrojenlerin bir bölümünün ya da tümünün alınması.

Hidrojen iyonu : Pozitif yüklü (elektronunu kaybetmiş) H atomu. Proton asitlerin sulu çözeltilerinin bir bileşenidir. Tüm asitler bir dereceye kadar proton vererek ayrışırlar. Proton. HCl -> H++Cl-.

Hidrojen iyonu derişimi : Birim hacim sulu çözeltide bulunan hidrojen iyonu miktarı (mol/L, [H+] veya H3O+); hidrojen potansiyeli; gerçek, doğru veya etkin asitlik. Bir çözeltinin gerçek asitlik veya bazlığı, litre çözeltideki hidrojen iyonu mol sayısının negatif logaritması demek ola pH (Hidrojen potansiyeli) değeri ile verilir. pH= -logCH+ saf suda [H+]=[OH-]=10-7 M'dır ve pH(7,0)+pOH(7,0)=sabit (14) dir. Buna göre çözeltilerin pH değerleri, 1-7 asidik, 7 nötral, 7-14 bazik olarak değişir.

Hidrojen iyonu yoğunluğu : Bir eriyiğin litresine düşen pozitif hidrojen iyonlarının (H+)gram olarak niceliği.

Hidrojen metan oranı : Fırın atmosferinin, istenilen bileşiminde olmasını sağlamak için yapılan ayarlamada kullanılan, hidrojen ile metal gazlarının oranı: H2/CH4.

Hidrojen oksit : Su, H2O.

Hidrojen peroksit : Formülü H2O2 , yoğunluğu 1,458 g/mL, e.n. -2 °C, k.n. 85 °C olan suda çözüen, hafif nitrik asit kokulu, açık, renksiz bir sıvı. %3-90 sulu çözeltileri halinde üretilir, serbest bıraktığı oksijen gazı miktarına göre satılır, katı halde patlayıcıdır, çözeltide su ve oksijene bozunur, bu olay bazlarla hızlandırılır, asitlerce geciktirilir. Yükseltgen ve indirgen maddedir, yakıt, mikrop öldürücü, antiseptik ve ağartıcı olarak kullanılır. II. dünya savaşında Almanlar %85'lik H2O2 'i V roketlerinde yüksek enerjiyle itici olarak kullanmışlardır. Perhidrol . Oksijenli su. Hücrenin atık ürünü ve tehlikeli bir serbest radikal. Yapısında % 30-33 salınabilir oksijen içeren ve antiseptik olarak kullanılan bileşik.

Hidrojen selenür : Formülü H2Se, e.n. -60 °C, k.n. -42 °C olan, suda çok çözünen renksiz, zehirli bir gaz.

Hidrojen subuğusu oranı : Fırın atmosferinin istenilen bileşimde olmasını sağlamak için yapılan ayarlamada kullanılan, hidrojen ile subuğusu oranı: H2/H2O.

Hidrojen sulfit testi : Mikroorganizmaların sülfür içeren sistin, sistein, metionin gibi bazı amino asitleri veya bileşikleri ayrıştırarak hidrojen sülfür meydana getirebilme durumlarını saptamak için yapılan deney.

Hidrojen sülfür : Formülü H2S, k.n. 59,6 °C olan, suda çok çözünen, çürük yumurta kokusunda, sulu çözeltisi nitel analizde, ağır metallerin çöktürülmesinde kullanılan renksiz bir gaz. Elektron transfer zincirinde sitokrom c oksidaz kompleksinden oksijene elektron transferini engelleyen madde.

Hidrojen sülfür gazı : Yanıcı, toksik, renksiz, bozulmuş yumurtaya benzer kokusu olan gaz.

Hidrojen şişi : [Bakınız: şiş].

Hidrojen tellürür : Formülü H2Te, mol kütlesi 129,6 g olan, suda bozunarak çözünen yanıcı bir gaz veya sıvı.

Hidrojenasyon : Doymamış yağ asitlerindeki çift karbon bağına hidrojen katılmasıyla aynı karbon atomuna sahip doymuş yağ asitlerinin elde edilmesi.

Hidrojenaz : Çoğu maddelerin indirgenmesi için hidrojen molekülünü kullanan enzim.

Hidrojenit : %25 silisyum, %60 sodyum hidroksit ve %15 sönmüş kireç kuru karışımı. Hidrojenit yakıldığında 270-370 L hidrojen gazı/kg karışım verir.

Hidrojenlemek : Hidrojen ile birleştirmek.

Hidrojenli tavlama : Çelik şeritlerin yapılarındaki demir ve mangan oksitlerini indirgemek, karbon ve kükürtün hemen hemen tümünü gidermek için, çok özel durumlarda uygulanan ve hidrojen atmosferinde yapılan tavlama.

Hidrojenozom : Protozoonlardan trikomonatitlerde görülen, mitokondrileri olmadığı için pirüvik asidi asetik asit ve karbondioksite parçalayan enzimleri içeren, oksidasyon yapan organel.

Hidrokarbon gazı : Hidrokarbondan oluşmuş gaz.

Hidrokarbon sıvısı : Hidrokarbondan oluşmuş sıvı.

Hidrokarbon subuğusu tepkimesi : Yüksek hidrojen bileşenli atmosfer elde etmede, hidrokarbon gazlarının subuğusu ile oluşturdukları tepkime. (CH4+H2O:<±CO+3H2).

Hidrokarbonlar : Metan, alkan veya etilen gibi sadece hidrojen ve karbon içeren maddeler.

Hidrokinon : Film üzerinde çok ışınlanmış gümüş iyonlarını metalik gümüşe indirgeyen kimyasal madde.

Hidrokortizon : Formülü C21H30O5, mol kütlesi 362,5 g, e.n. 214 °C olan böbrek üstü bezi tarafından salgılanan, suda çözünmeyen, beyaz kristaller halinde bir hormon. Kortizol.

Hidrokrakink : Değersiz yakıt yağ fraksiyonlarının, katalizör ve hidrojenle, jet yakıtı, mazot gibi daha değerli yakıtlara dönüştürülmesi.

Hidroksi : Organik bileşiklerdeki -OH grubuna işaret eden bir ön ek.

Hidroksi apatit : M10(PO4)6(OH)2 tipi bileşikler. M: Ca , Ba, Sr. Hidroksi apatit, fosforit tabakalarının, biyolojik dokuların, insan kemiklerinin ve dişlerinin ana mineralidir. Katılaşmayı önleyici ve polimer katalizörü olarak kullanılır.

Hidroksiasit : Hidroksi ve karboksil radikallerinin her ikisini de içeren HO.R.COOH formüllü organik bileşik.

Hidroksikobalamin : B12 vitamini.

Hidroksil grubu : Hidrojen ile oksijen atomunun kovalent bağla bağlanmasıyla oluşan, amino asitler, şekerler gibi pek çok biyolojik molekülde bağların oluşmasını sağlayan OH grubu. -OH ile gösterilen kimyasal bir grup.

Hidroksilamin : Formülü NH2OH, mol kütlesi 33,0 g, e.n. 33 °C olan 130 °C’de patlayarak bozunan, suda çözünen, sentezlerde indirgeme aracı olarak kullanılan renksiz kristaller.

Hidroksilaz : Substrata bir hidroksil grubunun katılmasını katalize eden monooksijenaz enzimi.

Hidroksilizin : Lizin aminoasidinin hidroksillenmiş bir türevi. Kollajenin bir bileşeni olup kalıntıları çapraz bağların oluşumuna katkıda bulunur.

Hidroksiprolin : Kollagende bulunan prolin amino asidinin hidroksilli türevi. Jelatin ve kollajende bulunan prolinden elde edilen kristalize yarı esansiyel bir amino asit.

Hidroksitiramin : Dopamin.

Hidrokso : Anyonik OH- ligantını belirten ön ek.

Hidroksokobalamin : B12 vitaminindeki -CN 'nin -OH ile yer değiştirmesiyle türetilen formülü C62H89N13CoP olan, suda çözünen, kırmızı kristaller halinde bir anemi ilacı.

Hidroksonyum : Hidronyum (H3O+) iyonu.

Hidrolaz : Hidrolizi katalizleyen herhangi bir enzim. Kimi bağların hidrolitik koparılmasını katalize eden enzim.

Hidrolazlar : Su eklenmesiyle bir kimyasal bağın parçalanmasını ve hidroliz reaksiyonlarını katalizleyen enzimlerden herhangi biri.

Hidrolik çimento : Atmosferik karbon dioksit ve neme bağlı olmaksızın su ile sertleşen çimento.

Hidrolik kaplama presi : Sıkma eylemini hidrolik düzenle yapan kaplama yapıştırma aygıtı.

Hidrolik pres : Basıncı ileten su veya diğer sıvılı yüksek basınç presi.

Hidrolik pres yöntemi : Ekspeller yöntemi.

Hidrolitik : Hidroliz yapan. Hidrolizle ilgili, hidrolize neden olan, hidroliz yapıcı.

Hidrolize deri unu : İşlenmiş derinin kazıntı ve parçalarının 8, 8 kg/cm2 den az olmayan basınç altında en az otuz üç dakika buharla işlendikten sonra suyu en çok % 10, proteini en az % 60, ham selülozu en çok % 6, krom miktarı en çok % 2, 75 ve proteininin pepsin yöntemiyle hazmolma derecesi en az % 80 olacak biçimde ek olarak işlenmiş olan bir ürün.

Hidrolize kazein kurusu : Kazeininin enzimatik hazmından meydana gelen suda çözünen maddelerin kurutulmasıyla elde edilen ve en az % 74 ham protein içeren kalıntı.

Hidrolize kıl : Temiz ve bozulmamış kılın, hayvan beslemesine uygun bir ürün elde edilebilecek bir sıcaklık ve basınç uygulanması suretiyle hazırlanan, proteinin hazmolma derecesi, pepsin yöntemine göre % 80 den az olmaması gereken bir ürün.

Hidrolize kıl unu : Hidrolize kılın öğütülmüş durumu.

Hidrolize kümes kanatlısı yan ürünü : Baş, ayak, gelişmemiş yumurtalar, bağırsaklar, tüyler ve kan dâhil, temiz ve bozulmamış bütün tavuk kesimhane yan ürünlerinin işlenmesiyle elde edilen, asitle muamele edilmiş ise, işlemden sonra nötralize edilmesi gereken bir ürün.

Hidrolize mısır proteini : İzole edilmiş mısır glüteninin tam hidrolizi ve glutamik asidin kısmen alınmasıyla meydana getirilen bir ürün.

Hidrolize saman : Samanın sindirilebilirliğini ve dolayısıyla yem değerini artırmak amacıyla, sıcaklık ve basınç altında, tercihen sodyum hidroksit veya amonyak gibi alkali maddelerle muamele edilmesiyle elde edilen saman.

Hidrolize tavuk tüyü : Kümes kanatlılarının kesiminde ele geçen katkı ve/veya hızlandırıcı maddeleri içermeyen temiz ve bozulmamış tüylerin basınç altında işlenmesiyle elde edilen proteinin hazmolma derecesi, pepsin yöntemine göre, % 75 den az olmaması gereken bir ürün.

Hidrolize tüy unu : Hidrolize tavuk tüyünün öğütülmüş durumu.

Hidrolizlenebilir deri kazıntısı : Taze veya tuzlanmış deriden sıyrılan etlerin asitle hidrolizlenip yağı alındıktan sonra süzülüp nötralize edilmesiyle elde edilen, % 50 kuru maddeye ulaşıncaya kadar buharlaştırılmışsa koyulaştırılmış (et) kazıntısı hidrolizatı diye belirtilen, en az protein ve en çok tuz garantisi verilmesi gereken bir ürün.

Hidrolizlenmiş madde : Kompleks molekülleri, genellikle bir katalizatör yardımıyla, suyla kimyasal reaksiyona girmek suretiyle daha basit ünitelere parçalanmış olan madde.

Hidrolizlenmiş yağ : Yemlik, yemeklik yağ veya sabun yapımında yaygın olarak kullanılan, yağ işleme işlemlerinde elde edilen, büyük bir çoğunlukla yağ asitlerinden oluşan ve en az % 85 toplam yağ asitleri, en çok % 6 sabunlaşmayan madde ve en çok % 1 çözünmeyen madde içeren bir ürün.

Hidrolojik döngü : Yeryüzündeki suyun faz değiştirerek, hidrosfer, litosfer, atmosfer ve biyosfer tabakaları arasındaki hareketi.

Hidromedüz : Hidraların, özellikle döl değişimi gösterenlerinde, tomurcuklanma ile meydana gelen medüz dölüne verilen genel ad. Hidraların, özellikle döl değişimi gösterenlerinde, tomurcuklanmayla meydana gelen medüz dölü. Hidraların, özellikle döl değişimi gösterenlerinde, tomurcuklanma ile meydana gelen medüz dölüne verilen genel bir ad.

Hidromeningitis : Seröz sıvı artışıyla belirgin beyin zarı yangısı.

Hidromeningosel : Kafatası üzerindeki bir açıklıktan beyin zarlarının veya omurga üzerindeki bir açıklıktan omurilik zarlarının beyin-omurilik sıvısıyla dolu kese biçiminde dışarı taşması.

Hidrometalurji : Cevherler, cevher konsantreleri ve diğer malzemelerden yaş yöntemle metallerin geri kazanılması.

Hidrometra : Döl yatağı iç boşluğunda sulu sıvının birikmesi. Endometriyum hiperplazisi veya döl yatağı, serviks ve vajinanın tıkanması gibi nedenlerle biçimlenir.

Hidromiyeli : Omurilikte içi sıvı dolu kistik boşlukların oluşumu. Doğuştan veya sonradan biçimlenir, kanalis sentralis genişler ve omurilikteki boz madde atrofiye olur.

Hidron : Su etkisi ile hidrojen gazı üretiminde kullanılan %35 Na %65 Pb'dan ibaret bir alaşım.

Hidronefrozis : Böbrek pelvisinin ve kalikslerin idrar birikmesi nedeniyle genişlemesiyle böbreğin ilerleyici atrofisi, kistik genişlemesi ve tıkanmayla belirgin patolojik değişim. İdrar yollarındaki tıkanmaya rağmen, glomerüler filtrasyonun sürekli olarak devam etmesinden kaynaklanır.

Hidronyum : H3O+; tüm asitlerde bulunduğu varsayılan, suyla birleşmiş hidrojen yükünü. (Oksonyum ve hidroksonyum adı ile de bilinir.). Basit gösterimi H3O+ olan su molekülleri ile birleşmiş hidrojen iyonu.

Hidronyum iyonu : Bütün asitlerde bulunduğu kabul edilen, protonlanmış su molekülü veya çözücü ile sarılmış hidrojen iyonu. Bir molekül su almış hidrojen iyonu (H3O). Bir su molekülünün diğer bir su molekülünden bir proton alması sonucu oluşan iyon, H3O+.

Hidropati indeksi : Kimyasal bir grubun hidrofobik ve hidrofilik eğilimini bildiren bir ölçek.

Hidroperikardit : Perikart boşluğunda seroz sıvı toplanmasının eşlik ettiği perikardit, sulu perikart iltihabı.

Hidroperikarditis : Kalp kesesinde seröz sıvı toplanmasıyla birlikte seyreden kalbin dış zarının yangısı.

Hidroperikardiyum : Kalp kesesi içinde, aşırı miktarda sulu transudat niteliğinde sıvı toplanması, hidroperikart.

Hidroperikardiyum sendromu : Etçi ve yumurtacı tavuklarda kısa seyirli, bir adenovirüs enfeksiyonu, Ankara hastalığı.

Hidroperikart : Hidroperikardiyum.

Hidroperinefrozis : Böbrek etrafında sıvı toplanması.

Hidroperitoneum : Asites.

Hidropik : Ödemli olan.

Hidropik dejenerasyon : Akut hücre şişliği.

Hidropil : Bazı böcek yumurtalarında, kutikula örtüsünden su geçişini sağlayan özel yerler.

Hidropolip : Hidrozoonlarda polip dölüne verilen genel ad. Hidrozoonlarda polip dölü. Hidralarda polip dölüne verilen genel ad.

Hidropoyezis : Ter oluşumu.

Hidrops : Dokularda veya vücut boşluğunda çok miktarda seröz sıvının toplanması, dropsi. Ödem.

Hidrops artikuli : Hidartroz.

Hidrops asites : Asites. hlk. atgak, istiska, su tutması.

Hidrops fetalis : Dölüt hidropsu.

Hidrora : Çok terleme.

Hidrosalin : Tuz konsantrayonu 40 ppt den daha yüksek olan karasal kökenli su, hipersalin.

Hidrosalpinks : Yumurta kanallarının yer yer tıkanması ve tıkanan bu aralıklarda sıvı birikmesi sonucu segmental bir görünüm alması.

Hidrosefal : Hidrosefalisi olan.

Hidrosefalus : Beyinde su toplanması. Beyinde ventriküler sistemde, subaraknoidal boşlukta veya her iki boşluk sisteminde, doğuştan veya kazanılmış nedenlerle anormal miktarda sıvı birikimi. Oluşumunda en ön sebep beyin-omurilik akışını engelleyen tıkanmaya sebep olucu deformitelerdir.

Hidrosel : Tunika vaginalis testis’te seröz sıvı birikimi sonucu skrotumun ağrısız şişliği. Bulunduğu tarafta şiddetli testis dejenerasyonuna neden olur.

Hidroselüloz : Formülü C12H22O11, mol kütlesi 342,3 g olan , selülozun derişik asitlerle uzun süre etkileşiminden ele geçen bir bileşik.

Hidrosiyanik asit : Formülü HCN, mol kütlesi 27,03 g, yoğunluğu 0,697 g/mL, k.n. 25 °C olan , renksiz, çok zehirli, badem kokulu, suda çözünen bir gaz. Madencilik (siyanür prosesi) ve metalurjide, organik sentezlerde kullanılır. Siyanür asidi.

Hidrosol : Sulu kolloidal süspansiyon.

Hidrospor : Suda yüzen zoospor.

Hidroşezis : Anhidrozis.

Hidrotermal : Şifalı sıcak su kaynağı.

Hidrotoraks : Göğüs boşluğunda transudat toplanması, serotoraks, plörosel.

Hidroüreter : Tıkanmaya bağlı olarak üreterin genişlemesi.

Hidrozis : Çok terleme.

Hippurat hidrolizi testi : Bakterilerin hippurik asidi hidrolize ederek benzoik asit ve glisine ayrıştırma yeteneğini belirlemede kullanılan deney.

Jelatin hidrolizasyonu testi : Mikroorganizmaların, jelatini hidrolize ederek jelatinaz enzimi üretme yeteneğini ölçmede kullanılan test.

Kadmiyum hidroksit : Formülü Cd(OH)2 olan, seyreltik asitlerde çözünen, kadmiyum-nikel akülerinde elektrot hazırlanmasında kullanılan, beyaz bir tuz.

Kalsiyum hidrür : Formülü CaH2 olan, saf halde beyaz kristal, Hidromet prosesi ile krom, titan ve zirkonyum eldesinde ve organik sentezlerde kullanılan suda çòzünmeyen bir tuz.

Kapsüler hidronefrozis : Perinefrik yalancı kist.

Kara hidra : Çok hücrelilerden (Metazoa), sölenterler (Coelenterata) alt bölümünün, knidliler (Cnidaria) filumunun, hidralar (Hydrozoa) sınıfından, esmer renkli, medüz dölü bulunmayan, tatlı sularda yaşayan bir tür. Sölenterler (Colenterata) alt bölümünden, knidliler (Cnidaria) şubesinin, hidralar (Hydrozoa) sınıfından, esmer renkli, medüz dölü bulunmayan tatlı sularda yaşayan bir tür. (Hydra fusca ), Çokgözeli hayvanlardan sölentereler (Coelenterata) alt-bölümünün hidralar (Hydrozoa) sınıfından bir tür. Esmer renklidir. Medüz dölü yoktur. Tatlı sularda yaşar.

Katalitik hidrojenleme : Doymamış yağların hidrojenlendirilmesinde olduğu gibi katalizör kullanarak çift bağların açılarak hidrojenlerin bağlanması.

Kazanılmış hidrosefalus : Kazanılmış nedenlerle, beyinde ve/veya subaraknoidal boşlukta anormal miktarda sıvı birikmesi.

Kazein hidrolizasyonu testi : Sütün proteinini oluşturan ve kolloidal karakterde bulunan kazeinin, bakterilerce sentezlenen, proteolitik ve hücre dışı bir enzim olan proteaz tarafından hidrolize edilebilme durumunu saptamak için kullanılan test.

Kazein hidrolizat : Kazeinin hidrolizasyonundan elde edilen, bileşiminde amino asitler, tuzlar, üretme faktörleri ve mineral maddeler bulunan hidrolizasyon ürünü.

Ketamin hidroklorür : Formülü C13H16ONClHCl, mol kütlesi 272,2 g olan, anestetik olarak kullanılan (±)-2-(o-klorofenil)-2-(metil amino)siklohekzanonhidroklorür. Halisünojen bir madde olup kimyaca fensiklidin yapısında, parenteral yolla verildiğinde dissosiyatif anesteziye yol açan ilaç.

Kilöz hidrotoraks : Kilotoraks.

Klobutinol hidroklorür : Öksürüğü baskılayıcı, yerel anestezik ve spazmolitik etkileri olan bir ilaç.

Klofedianol hidroklorür : Öksürük refleksini merkezi olarak veya spazmolitik ve yerel anestezik etkileriyle baskılayan opioit tipte bir ilaç.

Klorlanmış hidrokarbonlar : Besin zincirinde birikim yapma özelliği gösteren, kalıcı ve geniş spektrumlu insektisitler.

Kompensatuar hidrosefalusu : Denge hidrosefalusu.

Koyulaştırılmış hidrolize peynir altı suyu : Laktaz enzimiyle hidrolize edilen peynir altı suyunun buharlaştırılmasıyla elde edilen, en az % 50 toplam katı madde ve her yüzde toplam katı madde için en az %. 3 toplam glikoz ve galaktoz içeren bir kalıntı.

Krom ııı hidroksit : Formülü Cr(OH)3.2H2O olan bir hidroksit. Krom-III tuzları çözeltilerine bir baz eklendiğinde gri-yeşil jelatinimsi çökelti halinde oluşur. Çökelti kururken mavimsi renk alır ve amorf bir toz haline gelir. Diğer krom-III tuzları eldesinde ara ürün olarak ele geçer.

Kuinakrin hidroklorür : Başlangıçta malarya (sıtma) etkenlerine karşı kullanılmasına karşın, plasmodium vivax etkenlerine karşı etkin olmadığından dolayı bu amaçla kullanımı terk edilen ve günümüzde giardiya enfeksiyonlarını tedavi etmek amacıyla kullanılan, ağız yoluyla kullanılması durumunda sindirim kanalından kolayca emilerek tüm doku ve organlara dağılabilen, 2 ay boyunca idrarla atılarak vücuttan temizlenen, ayrıca, güvercinlerde Haemoproteus ve koksidiler, köpeklerde ise Taenia psiformis ve Diphylidium caninum üzerine de etkili olan bir ilaç, atebrin.

Kuru hidrojen : Çiy noktası -51° C (-60°F) ya da daha aşağıda olan hidrojen atmosferi.

Kurutulmuş hidrolizlenebilir balık proteini : Temiz ve bozulmamış bütün balığın veya balık parçalarının enzim hidrolizi işlemi uygulanarak elde edilen, kemik, pul ve yağı alınmış veya alınmamış hazmedilmeyen katı maddeler içermeyen, en az % 80 ham protein ve en çok % 10 su içermesi gereken bir ürün, balık hidrolize kurusu, balık hidrolizatları.

Kurutulmuş hidrolizlenebilir peynir altı suyu : Laktaz enzimiyle hidrolize edilen peynir altı suyunun kurutulmasıyla elde edilen ve en az % 30 toplam glikoz ve laktoz içeren bir kalıntı.

Magnezyum hidroksit : Formülü Mg(OH)2 olan, suda çok az çözünen 350 °C’de bozunan beyaz bir tuz. Absorban ve antibakteriyel etkili madde.

Mangan 2 hidroksit : Formülü Mn(OH)2 olan, sıcaklık etkisiyle bozunabilen, beyaz pembemsi kristallerden oluaşan, su ve bazlarda çözünmeyen, asitlerde çözünen bir madde. Formülü Mn(OH)3 olan, seramiklerde ve dokuma işlerinde pigment olarak kullanılan hızla su kaybederek MnO(OH) yapısına dönüşen hidratize manganik hidroksit olarak da bilininen bir madde.

Mekamilamin hidroklorür : İkincil amin türevi gangliyon engelleyici ilaç.

N hidroksilasyon : İlaçların biyotransformasyonunda enzimatik olaylardan sitokrom P-450 enzimlerinin yaptığı yükseltgenme olaylarından biri.

Nalokson hidroklorür : Formülü C19H21O4N.HCl, mol kütlesi 363,8 g olan, morfin ve pentozkin antidotu ve aşırı doz uyuşturucu olayların tedavisinde kullanılan suda çözünen beyaz toz halde olan bir madde.

Nalorfin hidroklorür : Formülü C19H21O3N.HCl, mol kütlesi 347,8 g e.n. 262 °C olan ,nefes açıcı ve morfin antidotu olarak kullanılan ve suda çözünen, beyaz kristal yapısında, bir madde.

Natriyum hidroksit : Sodyum hidroksit.

Nişasta hidrolizasyon testi : Bir homopolisakkarit olan nişastanın, bazı mikroorganizmalarca sentezlenen hücre dışı amilase enzimi tarafından parçalanmasını ortaya koymak amacıyla yapılan bir test.

Nişasta hidrolizi : İndirgeyici özelliğe sahip olmayan bir polisakkarit olan nişastanın hidrolizinden sonra indirgeyici özellik kazandığını göstermek amacıyla yapılan bir deney.

Normal hidrojen elektrotu : Standart hidrojen elektrotla, SHE ,eş anlamlı.

Peptit hidrolazlar : Proteazlar.

Polisiklik aromatik hidrokarbonlar : Etlerin ateş de kızartılması, dumanlanması, kahvenin kavrulması sırasında oluşan, birbirine kaynaşmış 3 veya 4 benzen halkası içeren, sadece karbon ve hidrojen atomlarından yapılmış maddeler, PAH.

Pulcuklastırılmış hidrobiyotit : Yemlerde katkı maddesi olarak kullanılan magnezyum-alüminyum-demir silikat, verksit.

Ritodrin hidroklorür : Dölütün doğduktan sonra yaşayabileceği bir olgunluk düzeyine gelmesiyle başlayan erken doğum eylemini durdurmak ve gebeliği sonuna kadar sürdürmek için tokolitik amaçla kullanılan, beta 2 almaçları nispeten seçici bir biçimde baskılayarak döl yatağını gevşeterek etkisini oluşturan bir ilaç.

Rozanilin hidroklorit : Fuksin.

Sakkaroz hidrolizi : İndirgeyici özelliğe sahip olmayan bir disakkarit olan sakkarozun asit veya enzimle hidrolizden sonra indirgeyici özellik kazandığını göstermek amacıyla yapılan bir deney.

Seyreltilmemiş hidrokarbon gazı : Hava kaçırmaz karbonlama fırınlarında, taşıyıcı gazla karıştırılmadan kullanılan hidrokarbon gazı.

Sıvı hidrokarbon : Sıvı durumda olan hidrokarbon.

Sıvı hidrokarbonlu karbon kaynağı : Sıvı hidrokarbonlardan oluşan karbon kaynağı.

Sodyum hidroksit testi : Sütte akyuvar artışı bulunup bulunmadığını belirleyen bir test, whiteside testi, NaOH testi.

Sodyum hidroksit yunağı : 480° C -540°C arasındaki sıcaklıklarda uygulanan kabuksuzlama işlemlerinde kullanılan ve çözelti bileşiminde, tepkime sağlayıcı olarak sodyum hidroksit (NaOH) bulunan yunak.

Sodyum hidrür süreci : 370°C-400°C arasındaki sıcaklıklarda uygulanan kabuksuzlama işlemlerinde uygulanan ve çözelti bileşiminde, tepkime sağlayıcı olarak sodyum hidrür (NaH) kullanılan süreç.

Standart hidrojen elektrodu : Platin tozu ile kaplanmış ve 1 atmoster basınç altında hidrojen gazı ile doyurulmuş bir platin tel veya levhanın hidronyum iyonu aktifliğinin bire eşit olduğu bir asit çözeltisine daldırılması ile elde edilen elektrot.

Tersiyer bütil hidroküinon : Oksidatif bozulmayı önleyici gıda katkı maddesi, TBHQ.

Tolazolin hidroklorür : Formülü C10H12N2.HCl, e.n. 173 °C olan, ilaç olarak kullanılan , suda çözünen ,beyaz kristal şeklindeki bir madde. Priskolin. Priskol. 2-benzil-2-imidazolin hidroklorür.

Yavru zarları hidropsu : Gebelikte yavru sıvılarının aşırı ve anormal artış göstermesi. Sığırlarda yavru zarları hidropsu olgularının % 85-90 hidroallantois, % 5’i hidroamniyon, % 5’i karışık formdadır.

Yaygın hidrops : Anasarka.

Yeşil hidra : Çok hücrelilerin (Metazoa), sölenterler (Coelenterata) alt bölümünün, knidliler (Cnidaria) filumunun, hidralar (Hydrozoa) sınıfından, tatlı sularda yaşayan, er dişi, medüz dölü bulunmayan bir tür. Sölenterler (Coelenterata) alt bölümünün, knidliler (Cnidaria) şubesinin, hidralar (Hydrozoa) sınıfından, tatlı sularda yaşayan, hermafrodit olan ve medüz dölü bulunmayan bir tür. (Hydra viridis), Knidliler (Cnidaria) filumunun hidralar (Hydrozoa) sınıfından bir sölentere türü. Tatlı sularda yaşar. Erdişidir. Medüz dölü yoktur.

Yoğunlaştırılmış hidrolize balık proteini : Temiz, parçalanmış veya parçalanmamış balıkların enzim hidrolizi işlemi yoğunlaştırılmasıyla elde edilen kemiklerden, pullardan ve hazmedilmemiş katı maddeler içermeyen ve en az % 30 protein içermesi gereken bir ürün.

Ağır hidrojen : Döteryum.

Hidra : Hidralar takımından, 1 santimetre uzunluğundaki, vücudu torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan tatlı su hayvanı (Hydra).

Hidralar : Örnek hayvanı hidra olan sölenterler bölümü.

Hidrasit : Hidrojen ile bir metalsinin oksijensiz birleşmesinden oluşan asit.

Hidrat : Bir cismin suyla birleşmesiyle veya bazı madenler üzerinde suyun etkisiyle oluşan bileşik.

Hidratlı : İçinde hidrat bulunan.

Hidrobiyolojik : Hidrobiyoloji ile ilgili.

Hidrodinamik : Sıvıya batırılmış katı cisimler üzerinde, onların hareketiyle ilgili olarak sıvıların gösterdiği direnci ve sıvıların hareketini inceleyen bilim dalı. Bu bilimle ilgili.

Hidroelektrik santral : Su gücüyle çalışan makinelerle elektrik üreten merkez.

Hidrofil : Sucul. Su böceği.

Hidrofobi : Su korkusu.

Hidrofor : Subasar.

Hidrograf : Su bilgisi uzmanı.

Hidrografi : Su bilgisi.

Hidrojen : Oksijenle birleşerek suyu oluşturan, atom numarası 1, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir gaz, müvellidülma (simgesi H).

Hidrojen bombası : Ağır hidrojen atomları çekirdeklerinin kaynaşarak helyum durumuna girmesiyle elde edilen, enerji temeline dayanan bomba.

Hidrojenleme : Hidrojenlemek işi.

Hidrojeoloji : Yer altı sularının araştırılmasını ve elde edilmesini inceleyen yer bilimi kolu.

Hidrojeolojik : Hidrojeoloji ile ilgili.

Hidrokarbon : Karbon ve hidrojen birleşiği, hidrokarbür.

Hidrokarbonat : Hidratlı bazik karbonat.

Hidrokarbür : Hidrokarbon.

Hidroklorik asit : Hidrojen ve klordan oluşan, renksiz, havada beyaz dumanlar saçan, suda kolayca eriyen ve hayvan kemiklerinden jelatin, fosfor elde edilmesinde, çeliğin pasını gidermede kullanılan keskin kokulu bir gaz, tuz ruhu (HCl).

Hidroksil : Bir madenle birleştiği zaman hidroksit yapan atom grubu (OH).

Hidroksit : Bir maden üzerine suyun etkisiyle yani bir hidroksil grubu ile bir madenin kaynaşmasından oluşan birleşik.

Hidrolik : Su ile ilgili. Su veya başka bir sıvı basıncıyla işleyen (makine, cendere vb.). Suların akışına uygulanan yasaları, suyun dağıtılması sırasında ortaya çıkan sorunları inceleyen bilim ve teknik.

Hidroliz : Bir molekülün su etkisiyle ikiye ayrılmasını sağlayan tepkime.

Hidrolog : Su bilimci.

Hidroloji : Su bilimi.

Hidrolojik : Su bilimi ile ilgili.

Hidrometre : Suölçer.

Hidrosefali : Beyin omurilik sıvısının çoğalmasıyla, beyin karıncıklarının büyümesine yol açan, bazen de kafatasının büyümesine sebep olan hastalık.

Hidrosfer : Su yuvarı.

Hidrosiyanik : Siyanojen ile hidrojenin birleşmesinden oluşan asit (HCN).

Hidroskopi : Yer altındaki suları arayıp bulma işi.

Hidrostatik : Sıvıların dengesiyle ilgili olan. Sıvıların dengesini ve kaplar üzerine yaptıkları basıncı inceleyen fizik dalı.

Hidroterapi : Su tedavisi.

Hidrozol : Sıvı durumundaki koloit.

Hidrür : Bir element veya birleşikle hidrojen birleşimi.

Klor hidrat : Azotlu organik bir baz ile hidroklorik asitten türeyen tuz.

Klor hidrik asit : Klor ile hidrojen bileşiği (HCl).

Potasyum hidroksit : Akkor derecede uçucu olan, 360 °C'de eriyen, suda ısı açığa çıkararak çözünen, beyaz bir katı madde, potas kostik (KOH).

Sodyum hidroksit : Sabun yapımında kullanılan, 320 °C'de eriyen kuvvetli bir baz, sut kostik (NaOH).

Diğer dillerde Hidr anlamı nedir?

İngilizce'de Hidr ne demek ? : hydr-