Hile nedir, Hile ne demek

Hile; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Hile" ile ilgili cümle

  • "Bu sütte hile var."

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Olağan çevirim uygulayımlarıyla gerçekleştirilmesi güç, pahalı, tehlikeli, zaman alıcı ya da olanaksız bulunan işlemlerin, optik, mekanik, kimyasal bazı özelliklerden yararlanılarak yapılanı; bu yolla elde edilen olağandışı, olağanüstü sonuçlar.

Sinemadakine benzer sonuçların televizyonda elektronik yöntemlerle elde edileni.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Bir çıkar nedeniyle hayvanın kusurlarını gizlemek veya daha iyi nitelikte göstermek için yapılmış olan işlemler.

Hukuki terim anlamı:

aldatma.

İngilizce'de Hile ne demek? Hile ingilizcesi nedir?:

trick, special effects, wile, cheating, stratagem, fraud

Hile hakkında bilgiler

Hile, herhangi bir çıkar veya avantaj elde etmek için gerçekleştirilen, adil veya dürüstçe olmayan davranış. Hileye akademik çalışmalardan spora kadar pek çok farklı alanda rastlanır. Uygulandığı alana bağlı olarak, çok farklı sözcükler hile ile eş anlamlı olarak veya hile yapıldığını belirtmek amacıyla kullanılır. Bunlar arasında aldatma, kandırma ve dolandırma sayılabilir.

 

Eğitimde hileye genellikle "kopya çekme" şeklinde rastlanır. Kopya çekme, bir öğrencinin sınav esnasında, sınava getirilmesi yasak olan dökümanlardan ve diğer öğrencilerden -haberli veya habersiz olarak- yardım almasıdır. Bu yardım yazılı veya sözlü formatta olabilir.

Akademik çalışmalarda hileye çoğunlukla "intihal" (aşırma) şeklinde rastlanır. İntihal bir başkasının fikir ve çalışmalarını -tamamen veya kısmen- kendi eseriymiş gibi sunmaktır.

Sporda hileye genellikle yasaklanmış madde kullanma (doping), değiştirilmiş alet ve ekipman kullanma ve oyun esnasında hakemleri yanıltıcı davranışlarda bulunma şeklinde rastlanır.

Hile ile ilgili Cümleler

  • Ali gerçekten bu kadar hilekar olabilir mi?
  • Bugünün yoğun dünyasında, birçok kişi sürekli ev, iş ve sosyal taahhütlerinde hile yapıyor.
  • Hile yapmadım.
  • Bu bir hile değil.
  • Hile yaptığımı da nereden çıkarıyorsun?
  • Hile çok güzel çalıştı.
  • Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
  • Tom'un hilekar olduğunu düşünüyorum.
  • Hile mi yaptım?
  • O, parayı hileyle aldı.
  • Hile yaptığımı mı söylüyorsun?
  • Hile yaptın.
  • Hile yapmayı da sana Mustafa mı öğretti?
  • Bu hileli bir iş.

Hile anlamı, kısaca tanımı:

Oyun : Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Kumar. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence.

 

Hile hurda bilmemek : Aldatma yollarını bilmemek.

Hile ile iş gören mihnet ile can verir : "işlerine hile karıştırıp başkalarını aldatan kişi son nefesini azap içinde verir" anlamında kullanılan bir söz.

Hile yapmak : Aldatmak. çıkar sağlamak amacıyla bir şeyin saflığını bozmak, değersiz bir şey karıştırmak.

Hilesi hurdası yok : "yalanı dolanı yok" anlamında kullanılan bir söz.

Hileişeriye : Çözümü güç bir hukuki sorunu hukuk kurallarını zedelemeden çözümleme.

Hilebaz : Hileci.

Hileci : Hile yapan, hile karıştıran, hilebaz, hilekâr, dolmacı.

Hilecilik : Hileci olma durumu, hilebazlık, hilekârlık.

Hileli : Hilesi olan, içine hile karışmış, hile ile yapılmış.

Hileli iflas : Alacaklıları zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yaparak gerçekleştirilen iflas yolu, dolanlı iflas.

Hilesiz : Hile yapmayan, düzen bilmeyen (kimse). Hilesi olmayan, içine hile karışmamış.

Hilesizlik : Hilesiz olma durumu.

Avcı ne kadar hile bilse ayı o kadar yol bilir : "bir kişi başkasını alt etmek için çeşit çeşit ustalık kullanır ama karşısındaki de yenilmemek için türlü önlemler alır" anlamında kullanılan bir söz.

Aldatmak : Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Birine verilen sözü tutmamak. Oyalamak, avutmak. Yalan söylemek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek.

Yanıltmak : Yanılmasına yol açmak.

Düzen : Alet edevat takımı. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Yerleştirme, tertip. Dolap, hile. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bez dokuma tezgâhı. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo.

Dolap : Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor. Düzen. İstanbul bedesteninde dükkân. Dönme dolap. Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya. Su dolabı.

Ayak : Göl ayağı. Basamak. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Vücudun belden aşağı bölümü. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Halk edebiyatında uyak.

Alavere : Kargaşalık. Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele. Bir şeyin elden ele geçmesi. Bir şeyi elden ele vererek aktarma.

Dalavere : Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun.

Avantaj : Yarar. Teniste eşitliğin bozulması için alınan ilk puan. Kazanım. Üstünlük.

Hilek : İstek.

Hilekar : Hileci. İlgili cümle: "“Münafık, hilekâr, mürai bir adam olarak şöhret almışsınız.”" E. E. Talu.

Hilekarlık : Hilecilik, dolandırıcılık. İlgili cümle: "“Bir zamanlar belediye okka ile alışverişi usul koymuş ki kile hilekârlığının önüne geçilsin!”" M. Ş. Esendal.

Hileli benzeticilik : (Resim, Heykel) Alıcıyı sanat yapıtının niteliği ve yapılış tarihi bakımından aldatmayı amaçlayan benzeticilik.

Hileli çekim : Herhangi bir film hilesi taşıyan çekim. Bir varlık ya da devinimin gerçektekinden başka türlü görünmesi için o varlık ya da devinimin yalnız bir bölümünü alıp geri kalanını görüş alanında bırakan çekim. (Örnek: Yüksek bir yerden düşen kimseyi gösteren çekimde, bu kimsenin düşmeye başlamasını gösterip, alttaki ağı görüntü dışında bırakan çekim).

Hileli çevirim : Çevirim sırasında alıcının optik ve mekanik olanaklarıyla hileyi gerçekleştirme.

Hileli film : Sinema uygulayımının birtakım olanaklarından yararlanılarak sağlanmış, gerçekte varolması olanaksız olay ve durumların büyük yer tuttuğu film çeşidi. Film hilelerine bol bol yer veren film.

Hiles : Salyangoz.

Hilet : İyi giyinmiş, düzgün kılıklı (kimse).

Hilez : Kertenkele.

Diğer dillerde Hile anlamı nedir?

İngilizce'de Hile ne demek? : [hilar] v. spin, form thread or yarn by drawing out and twisting fibers

n. collusion, deceit, cheat, artifice, adulteration, fraud, cheating, trick, wile, device, fake, canard, catch, chicane, cobweb, craft, cross, deception, decoy, do, dodge, doubling, dupery, duplicity, finesse, flam, flimflam, gadget, gaff, gambit

Fransızca'da Hile : ruse [la], fraude [la], artifice [le], combine [la], ficelle [la], frasque [la], intrigue [la], leurre [le], supercherie [la], tricherie [la]

Almanca'da Hile : n. Finte, Griff, Hinterlist, Kniff, List, Ränke, Trug, Vorspiegelung, Winkelzug

Rusça'da Hile : n. хитрость (F), обман (M), плутовство (N), мошенничество (N), жульничество (N), подвох (M), уловка (F), каверза (F), увертка (F), ухищрение (N), трюк (M), фальшь (F)