İleri nedir, İleri ne demek

  • Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı.
  • Doğrusundan daha çok gösteren (saat).
  • Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön.
  • Önde bulunan.
  • Öne doğru, ileri doğru.
  • Benzerlerini geride bırakmış
  • Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra.
  • Bir şeyin ulaşılacak yönü.
  • "Amaca doğru durmadan yürü" anlamında kullanılan bir seslenme sözü.

"İleri" ile ilgili cümleler

  • "İleri fikirler."
  • "Saat beş dakika ileridir."
  • "Yolun ilerisi düz."
  • "Masayı biraz ileri çekelim."
  • "İleri karakol. İleri hat."
  • "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" - Atatürk

Yerel Türkçe anlamı:

Önceden, evvel

İleri

Diğer sözlük anlamları:

[Bakınız: ilerü]

İleri isminin anlamı, İleri ne demek:

Erkek ismi olarak; Benzerlerini geride bırakmış. Henüz gelmemiş zaman, gelecek.

Bilimsel terim anlamı:

Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön.

İngilizce'de İleri ne demek? İleri ingilizcesi nedir?:

forward

Almanca'da İleri ne demek?:

vorwärts

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Şanlıurfa kenti, Karacadağ bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

İleri anlamı, kısaca tanımı:

İleri almak : Saati önceki vakte almak, öne ayarlamak. öne almak.

İleri atılmak : Öne doğru çıkmak.

İleri geçmek : Üstün bir makama geçmek. öne geçmek.

İleri gelmek : Neden olmak. oluşmak, meydana gelmek. bağlı bulunmak.

 

İleri gitmek : İlerlemek, gelişmek. söz ve davranışta ölçü dışına çıkmak, gereksiz, aşırı davranışta bulunmak.

İleri varmak : İleri gitmek.

İleri götürmek : Bir durum veya davranışta ölçüyü aşmak.

İleri sürmek : Öne doğru yürütmek. bir düşünceyi veya tasarıyı önermek, serdetmek.

İlerisine gitmek : Bir işin sonuna kadar gitmek.

İleriyi görmek : Uzağı görmek.

İleri gelen : Bir topluluğun önemli, sözü dinlenir, saygın kişisi.

İleri geri : Rastgele, gelişigüzel (konuşmak). Ayrıntıları düşünülmeyen.

İleri görüş : Daha sonra olabilecekleri düşünme işi, vizyon.

İleri gözetleyici : Düşman birliklerini bulunduğu noktadan gözetleyerek bombardımanın başarılı yapılması için gerekli koordinatları veren kişi.

İleri karakol : Keşif ve gözetleme amacıyla sınıra yakın, en uç noktada bulunan birlik.

İleri teknoloji : Yüksek teknoloji.

İleri uç : Futbolda ileri hat, forvet.

İleri vites : Vitesteki dişlilerden otomobilin ileri gitmesini sağlayan dişli.

İleri geri etmemek : Uzun boylu tartışmamak, sorgu sual etmemek.

İleri geri konuşmak : Yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak.

İleri görüşlü : İleri görüşü olan (kimse).

İleri görüşlülük : İleri görüşlü olma durumu.

İleri uç oyuncusu : Futbolda görevi karşı tarafa top sürmek ve gol atmak olan ileri uçtaki oyuncu, akıncı, muhacim, forvet.

İlerici : İlerlemeden yana olan, ileri düzeydeki toplumsal ve siyasi gelişmeleri benimsemiş olan (düşünce, kimse vb.), terakkiperver, gerici karşıtı.

İleride : Gelecekte, gelecek zamanda. Ötede.

İlerisini gerisini düşünmemek : Sonucun ne olacağını hesaplamamak.

 

İlerisini gerisini hesaplamamak : Herhangi bir konuda çok ve ayrıntılı düşünmeden hareket etmek, tedbirsizce, ihtiyatsızca davranmak.

İşi ileri götürmek : Beklenenden daha aşırı davranışlar içine girmek.

Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.

Gelme : Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Gelmek işi. Yetişme. Gelmiş olan.

Zaman : Çağ, mevsim. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Belirlenmiş olan an. Dönem, devir.

Gelecek : Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati. Zaman bakımından ileride olması, gerçekleşmesi beklenen, müstakbel.

Gösteren : Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Durma : Durmak işi.

Bir : Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Sayıların ilki. Sadece. Tek. Bu sayı kadar olan. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bir kez. Ancak, yalnız. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Beraber. Aynı, benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda.

Henüz : Az önce, daha şimdi, yeni. Daha, hâlâ.

Sonra : Arkadan gelen bölüm veya zaman. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz. Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı. Yoksa, aksi hâlde. Daha uzak ve ileri bir yerde.

Daha : Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz. Henüz. Bunun dışında. Var olana, elde bulunana ek olarak.

Çok : Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı. Aşırı bir biçimde.

Doğru : Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Gerçek, hakikat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi. Karşı yönünce. Yakın, yakınlarında. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu. Gerçek, yalan olmayan. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde.

İleri : Önde bulunan. Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra. "Amaca doğru durmadan yürü" anlamında kullanılan bir seslenme sözü. Bir şeyin ulaşılacak yönü. Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı. Benzerlerini geride bırakmış. Doğrusundan daha çok gösteren (saat). Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön. Öne doğru, ileri doğru.

İleri ile ilgili Cümleler

  • İleri gitmeye cesaret edemedim.
  • İleri bak, lütfen.
  • Araba ileri gidiyordu.
  • Senin saatin ileri gidiyor.
  • İleride, bir eve rastladık.
  • İleride bana kimin ihanet edeceğini biliyorum; onun yüzünden tuzağa düşebilirim.
  • Ali daha da ileri gitmek istemedi.
  • İleri geri büyüdü.
  • Sanırım çok ileri gittin.
  • Saatim beş dakika ileri.
  • Daha ileri gitmeni isteyemem.
  • İleri gidiyorsun.
  • Benim saatim beş dakika ileri.
  • İleride başka bir gemi gördük.

Diğer dillerde İleri anlamı nedir?

İngilizce'de İleri ne demek? : adj. advanced, high, higher, sophisticated, ahead, forward, onward

adv. forward, forwards, further, along, forth, onward, onwards, forrader

Fransızca'da İleri : avancé/e, avant, en avant

Almanca'da İleri : adv. voran, vorwärts

Rusça'da İleri : n. пер`ед (M), продолжение (N), дальнейшее (N)

adj. передний, передовой

adv. вперед, дальше, больше чем