İli nedir, İli ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Ilık.

[Bakınız: ılı].

Sıcak pekmez.

Gelişigüzel dikiş.

Buz tutan gölün donmayan yeri: İlide kuşlar varmış.

Zayıf.

Hayalet, cin, peri.

İli anlamı, tanımı

Korpus ossis ili : İlye cismi. Os ilium’un asetabulumun oluşumuna katılan parçası

Gelişigüzel : Herhangi bir, baştan savma, rastgele, lalettayin. Üstünkörü.

Hayalet : Gerçekte var olmadığı hâlde bazen görüldüğü sanılan peri, hortlak vb. görüntüler. Belli belirsiz görülen şey, gölge. Çok zayıf kimse.

Pekmez : Genellikle üzüm, dut vb. meyvelerin kaynatılarak koyulaştırılmış biçimi.

Kuşlar : Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı.

Sıcak : Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı. Sıcak yer. Isısı yüksek olan, çok ısınmış. Havadaki yüksek ısı. Dostça olan, sevgi dolu. Hamam.

Kuşla : Köpeğe verilen “yat"emri.

Dikiş : Dikme işi. Dikilecek şey. Dikilen yer. Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu. Giysi dikme işi, terzilik.

Hayal : Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya. Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimler ve bunlarla oynatılan oyun. İmge. Görüntü. Belli belirsiz görülen şey, gölge.

 

Donma : Donmak işi.

Zayıf : Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan). Görevini yapacak yeterli gücü olmayan. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan. Önemli, güvenilir olmayan. Çok az. Başarısızlığı gösteren not.

Geliş : Gelme işi.

Tuta : 1.Karadut. 2.El ile meyve toplama işi ya da el ile toplanmış meyve : Bu elmalar tuta mıdır?. Meyveleri elle toplama. [Bakınız: duta]. [Bakınız: dutarık].

Yeri : Yürü. Utanmaz: Yêriliğin cezasını çekti.

Geli : Gel. Ardıç ağacının meyvesi. Düğün çağırıcısı.

Gölü : Peynir ve ayran süzmeye yarayan tekne.

Peri : Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık. Çok güzel, alımlı, becerikli kadın.

Diki : Biraz, bir parça, azıcık. Çalımlı(kimse). [Bakınız: dıkı]. Tane: Üç diki şeker ver. Et parçası. Kemikli ya da kemiksiz pişmiş et, kavurma. Etli ufak kemik parçası. Pamuk ipliği. İplik.

Haya : Er bezi.

Ilık : Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak.

Diğer dillerde İlgisizlik ölçütü anlamı nedir?

İngilizce'de İlgisizlik ölçütü ne demek ? : criterion of irrelevance