Kötü nedir, Kötü ne demek
Kötü; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı
- Korku, endişe veren.
- Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.
- Zararlı, tehlikeli.
- Kaba ve kırıcı.
- Aşırı, çok.
"Kötü" ile ilgili cümleler
- "Kötü adam."
- "Kız, oğlana kötü tutuldu."
- "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." - M. Ş. Esendal
- "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." - R. E. Ünaydın
Yerel Türkçe anlamı:
Zayıf, cılız.
Felsefi anlamı:
İyinin karşıtı olan.
Ahlak değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey.
İngilizce'de Kötü ne demek? Kötü ingilizcesi nedir?:
evil, wrong
Fransızca'da Kötü ne demek?:
malin, maligne, pernicieux
Kötü tanımı, anlamı:
Kötü kişi olmak : Bazı kimseler birtakım insanların düşmanlığını kazanmak.
Kötü komşu insanı hacet sahibi eder : "kötü komşu kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez, emanet isteyen de gidip o şeyden satın alır" anlamında kullanılan bir söz.
Kötü kötü düşünmek : Üzüntülü düşüncelere dalmak.
Kötü olmak : Kadın kötü yola düşmek. beğenilmemek, takdir edilmemek. olumsuz bir durum almak.
Kötü söylemek : Birtakım olumsuz, beğenilmeyen, istenmeyen tutum ve davranışları olduğunu söylemek, kötülemek.
Kötüye çekmek : Yanlış, beğenilmeyen bir anlam vermek.
Kötüye kullanmak : Birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda yararlanmak. yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak.
Kötü adam : Filmlerde izleyiciye sevimsiz gelen, filmin kahramanıyla çekişme durumunda olan ve sonunda çoğu kez yenilen kimse.
Kötü göz : Kem göz.
Kötü haber : Kara haber.
Kötü huylu : Öldürme tehlikesi olan, habis (hastalık), kötücül. Huyu kötü olan (kimse).
Kötü kadın : Orospu.
Kötü kalpli : Herkesin kötülüğünü isteyen, başkaları için kötülük düşünen, fena kalpli.
Kötü yol : Yasa dışılık. Yanlışlık, uygunsuzluk.
İyi kötü : Şöyle böyle.
İyisiyle kötüsüyle : Hayatta karşılaşılabilen iyi kötü bütün yönleriyle.
Kötü gözle bakmak : Cinsel duygu ile bakmak. bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak.
Kötü haber tez duyulur : Kara haber tez duyulur.
Kötü kalplilik : Kötü kalpli olma durumu, fena kalplilik.
Kötü söyleme eşine ağı katar aşına : "ilişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar" anlamında kullanılan bir söz.
Kötü yola düşmek : Kötü kadın olmak.
Kötü yola sapmak : Doğruluktan ayrılıp istenilmeyen ve yanlış işler yapmak.
Kötü yola saptırmak : Kötü yola sürüklemek.
Kötü yola sürüklemek : Yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak.
Kötücül : Kötülük isteyen (kimse). Kötü huylu. Kötü niyetli.
Kötücül yazılım : Bilgisayar sisteminde veya ağ üzerinde zarara yol açmak, çalışmaları aksatmak amacıyla hazırlanmış yazılım.
Kötüleme : Kötülemek işi.
Kötülemek : İnsanın sağlığı bozulmak. Biri veya bir şey için olumsuz, aşağılayıcı, hoş olmayan sözler söylemek. Nesnelerin niteliği bozulmak, kalitesi bozulmak.
Kötülenme : Kötülenmek işi.
Kötülenmek : Kötüleme işi yapılmak veya kötüleme işine konu olmak.
Kötüleşme : Kötüleşmek işi.
Kötüleşmek : Kötü duruma gelmek. Kadın, toplumun ahlak kurallarına aykırı davranmaya başlamak.
Kötüleştiriş : Kötüleştirme işi.
Kötüleştirme : Kötüleştirmek işi.
Kötüleştirmek : Kötü duruma gelmesine yol açmak.
Kötüleyiş : Kötüleme işi.
Kötülük : Zarar verecek davranış veya söz. Kötü olma durumu, kemlik, şer.
Kötülük etmek : Kötü davranmak, zarar vermek.
Kötülükçü : Her türlü kötülüğü yapacak ahlakta olan, şerir.
Kötülükçülük : Kötülükçü olma durumu, şerirlik.
Kötümseme : Kötümsemek işi.
Kötümser : Her şeyi kötü yanıyla ele alan, hep en kötüyü bekleyen, kötüye yorumlayan, karamsar, bedbin, pesimist, iyimser karşıtı.
Kötümserleşmek : Kötümser duruma gelmek, karamsarlaşmak.
Kötümserlik : Her şeyi en kötü yanından ele alan, her durumu karanlık gören ve hep en kötüyü bekleyen dünya görüşü, pesimizm, pesimistlik. Kötümser olma durumu, karamsarlık, bedbinlik.
Kötürüm : Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen, ayağa kalkamayan (kimse), oturak. Yürüyemeyecek derecede sakat (bacak). İşleyemeyen, iş yapamayan.
Kötürüm olmak : Güçsüz kalmak. yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyememek.
Kötürümden aksak hiç yoktan torlak yeğdir : "kusurlu da olsa bir şeyin elde bulunması, hiç bulunmamasından daha iyidir" anlamında kullanılan bir söz.
Kötürümleşme : Kötürümleşmek işi.
Kötürümleşmek : Kötürüm duruma gelmek. Algılama özelliğini kaybetmek.
Kötürümlük : Kötürüm olma durumu.
Açtırma kutuyu söyletme kötüyü : "kendin hakkındaki kötü düşüncelerimi veya bildiklerimi bana söyletme" anlamında kullanılan bir söz.
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola : "toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez" anlamında kullanılan bir söz.
Adı kötüye çıkmak : Ünü kötü olarak yayılmak.
Anlam kötüleşmesi : Anlamı iyi ve olumlu olan bir kelimenin zamanla kötü veya kötüye doğru giden bir anlam kazanması, anlam bayağılaşması.
Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır : "bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur" anlamında kullanılan bir söz.
En kötü günümüz böyle olsun : Mutlu, neşeli ve varlıklı olunduğunda söylenen bir söz.
İşin kötüsü : İşin kötü yanı.
İyi evlat babayı vezir kötü evlat rezil eder : "babaya ün kazandıran da el içine çıkamayacak bir duruma düşüren de çocuklarının tutumlarıdır" anlamında kullanılan bir söz.
İyiliğe iyilik her kişinin karı kötülüğe iyilik er kişinin karı : "iyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir" anlamında kullanılan bir söz.
İyiye iyi kötüye kötü demek : Hatır için söz söylememek, dürüst olmak.
Beğeni : Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, zevk. Herhangi bir konuda güzeli çirkinden ayırma yetisi, gusto.
Nitelik : Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik, keyfiyet. Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite. Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.
Zararlı : Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr.
Tehlikeli : Tehlikesi olan, korkulu, muhataralı.
Korku : Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu. Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü. Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara.
Endişe : Düşünce. Tasa, kaygı. Korku. Kuşku.
Kaba : Taneleri iri. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse). Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli.
Ve : İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz. Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu.
Kırıcı : Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen. Kırınım oluşturan. Kırma işini yapan. Senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş veya işlem yapan kimse veya kuruluş. Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.).
Aşırı : Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın. Gereğinden fazla, çok. Ötede, ötesinde. Gereğinden fazla olarak, çokça. Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem.
Çok : Aşırı bir biçimde. Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı.
Kötü ağrı : Firengi.
Kötü amaçla kütüğe yazım : Başkalarını zarara sokmak amacıyla yapılmış yazım.
Kötü annam : Gıybet etmek
Kötü çekim : Günlük çekimler arasından asıl filmde kullanılmaya yeterli görülmeyen başarısız çekim.
Kötü davranış : Bir kimsenin sosyal ve ahlak bakımından kınanan, onursuz ve aşağılık sayılan davranışları.
Kötü deyi : Bölünerek başka türlü öbeklendikleri takdirde hoşa gitmez bir söz meydana çıkabilen seslerden ibaret söz. Bu hoşa gitmiyen söz ayıp bir söz ise böylesine UTANÇLAMA (Eschrologie) denir.
Kötü durum : sû-i hâl.
Kötü film : Hiçbir sanat değeri taşımayan, düşük nitelikte film; başarısız film.
Kötü görev : Halkbilim olay ve ürünlerinin, yeni etkenler nedeniyle, eski dengesel işlerlikleriyle birlikte eski anlam ve güçlerini de yitirmeleri, bk. işlev, işlevselcilik, işlevsel tümgeler.
Kötü hayvan : Domuz.
Kötü ile ilgili Cümleler
- Ali Mary'nin yüzüne köpek gibi kötü sözler söyledi.
- Kötü adam rehineleri pencereden atmakla tehdit etti.
- Gelincikler, Yeni Zelanda'da kuşların en kötü düşmanıdır.
- Dünyada bir sürü kötü kişi var.
- Kötü alışkanlığından kurtulamadı.
- Şeker, dişlerin için kötüdür.
- Kötü alışkanlığına tekrar daldı.
- Fiziki şartlarım kötü biraz kas yapmam lazım.
- Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
- Sigara içmek sağlığın için çok kötüdür.
- Kötü alışkanlığa bir bulaşırsan, ondan kolayca kurtulamazsın.
- Kötü alışkanlıklar zor biter.
- Kötü alışkanlık bir kez oluştu mu, ondan kurtulmak zordur.
- Onun giyimde çok kötü zevki var.
Diğer dillerde Kötü anlamı nedir?
İngilizce'de Kötü ne demek? : [Kotu] n. jeans, denim, Jean
adj. bad, ill, evil, wicked, horrible, black, chintzy, dark, devilish, dread, dreadful, feeble, fierce, grotty, harmful, haunted, hedge, hellish, horrid, indifferent, iniquitous, lousy, malign, miscreant, nasty, nefarious, obnoxious, off, offensive
adv. ill, badly, poorly
Fransızca'da Kötü : mauvais/e, mal/e, dénaturé/e, fichu/e, foutu/e, moche, sinistre, vache, véreux/euse, vicieux/euse, vilain/e, méchant/e
Almanca'da Kötü : adj. arg, belämmert, böse, boshaft, dreckig, fatal, faul, finster, grob, haarig, hart, heillos, lausig, maliziös, mau, mies, minderwertig, schlecht, schlimm, schwarz, tückisch, ungut, unhold, unlauter, vertrackt
Rusça'da Kötü : adj. плохой, дурной, дрянной, худой, скверный, незавидный, злой, недоброжелательный, пакостный, отрицательный, лихой
adv. дурно, плохо, скверно, худо
Bu kısımda Kötü nedir? Kötü ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kötü tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kötü hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.