Kımıl nedir, Kımıl ne demek

Kımıl; bir hayvan bilimi terimidir.

Yerel Türkçe anlamı:

Zayıflıktan insana dadanan bit.

Buğdaylara dadanan, tahtakurusuna benzer koku çıkaran kanatlı bir böcek.

Zararlı bir böcek; münasebetsiz kimse

Kendini ilgilendirmeyen her işe karışan (kimse): Bu kımıl her yerde kendini gösterir.

Biyoloji'deki anlamı:

Eklem bacaklılar (Insecta) sınıfının, hortumlu böcekler (Rhynchota) takımının, yarım kanatlılar (Hemiptera) alt takımından, vücudu kalkan biçiminde, yumurtalarını ekinlerin yapraklarına bırakan, pis kokan, zararlı bir böcek türü.

Zooloji alanındaki anlamı:

(Aelia rostrata): Eklembacaklı hayvanlardan böcekler (İnsecta) sınıfının hortumlu-böcekler (Rhynchota) takımının yarımkanatlılar (Hemiptera) alt-takımına giren bir türü. Vücudu kalkan biçimindedir. Yumurtalarını ekinlerin yapraklarına bırakır. Zararlıdır. Pis kokar.

Bilimsel terim anlamı:

Yarımkanatlılardan olup, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek yaşayan ekin asalağı. (Soydaşı birçok tür daha vardır.)

Fransızca'da Kımıl ne demek?:

aelie

Kımıl hakkında bilgiler

 

Kımıl (Aelia rostrata), Süne de denir. insanlığın hububat tarımına başladığı ilk bilenemez çağlardan beri en büyük zararı buğday ve diğer hububat ekili tarlalarda var olan ürünler bağlamında insanlığın emeğine ve geleceğine zarar vererek varlığını sürdürebilen bir tür küçük zararlı böcektir. Türkçeye Arapçada bit anlamına gelen kelimeden (قمل) geçmiştir.

İnsan uygarlığı çağlar boyunca kımıl ile bir zararlı olarak mücadele ederken elinde bulunduğu hububat türlerini genetik olarak ele alıp daha dayanıklı hububat türleri üretmeye zorlayarak dolaylı bir katkı da vermiştir. Bu çalışmlar başlangıçta her ne kadar zararlı mücadelesi olarak başlamışsa da genetik kodlara müdahale edilebilme olarak birim alana denk ürün artışı sağlayabilecek kodlarda çözülmüştür. Bu açıdan özünde zararlı olan kımıl, diğer yandan insanı daha iyi olanı ve dayanıklı olanı teşvik etmesiyle de önem kazanmaktadır.

Türkiye'de kımıl zararlısı gündeme 1950'li yıllarda gelmiştir. Ondan önce tam olarak bilinememesi başka soruları da beraberinde getirmektedir. Bazı kaynaklarda bu zararlının birden ortaya çıkması değişik teorilerinde üretilmesine neden olmakla birlikte üç farklı değerlendirme yapılmaktadır: yurt dışından alınan tohumluklarla gelmiş olabileceği, zaten var olma ama farkına varılamam durumu ve atmosferden başka coğrafyalardan hava akımlarıyla gelmiş olabileceği şeklinde de görüşler vardır. Ancak asıl olan halen bu konu tarımsal ziraat içinde önemli bir konu olduğudur.

1950'li yıllarda birçok hububat ekim alanında ürünün kımıllar tarafından halkı kıtlığa mahkûm etmesi de ilgili yörelerin kültüründe derin izler bırakmış ve halk oyunlarına, türkülere de konu olmuştur.

 

Kımıl ile ilgili Cümleler

  • Kimse kımıldamasın!
  • Ali neredeyse kımıldayamıyor.
  • Sen kımıldama.
  • Kımıldama. Bu zarar vermeyecek.
  • Kımıldamadan oturalım.
  • Kımıldama yoksa vururum.
  • Kımıldama, Tom.
  • Ben dönünceye kadar kımıldama.
  • Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
  • Kımıldama, yoksa seni vururum.
  • Kımıldama.
  • Sadece yerimden kımıldamadım.
  • Sağ ayağımı kımıldatamıyordum.
  • Kımıldama!

Kımıl tanımı, anlamı:

Zararlı : Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr.

Böcek : Istakoza benzer, uzunluğu 30-40 santimetre kadar olan, sarı renkli, kısa kıskaçlı, yenilen bir deniz hayvanı. Eklem bacaklıların, altı bacaklı, çoğu kanatlı ve vücutları baş, göğüs, karın olarak eklemlerden oluşmuş hayvan sınıfı, haşere. Kelebek, kurt ve tırtılın dışında kalan küçük hayvancıklar.

Kımıl kımıl : Durmadan kımıldayarak.

Kımıldama : Kımıldamak işi.

Kımıldamak : Yerinde hafifçe hareketlenmek.

Kımıldanma : Kımıldanmak işi.

Kımıldanmak : Kımıldamak.

Kımıldatmak : Yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek.

Kımıltı : Hafif ve sürekli kımıldama.

Yarım : Tam ve istenildiği gibi olmayan, eksik, noksan. Hastalıklı, sakat, sağlıksız. Bir bütünün yarısı olan miktar. Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri. Saatte on iki otuz.

Kanatlı : Kanadı olan.

Çiçek : İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık. Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz. Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi. Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.

Yaprak : Kat kat ayrılabilen şeylerde kat. Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler. Sarma yapılmış olan asma yaprağı. Börek, baklava vb. şeylerde yufka. Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak. Eni 50, boyu 75 santimetre olan bayrak ölçüsü. Birkaç parça eklenerek yapılmış olan şeylerde her parça.

Ekin : Kültür, hars. Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum.

Hasta : Aşırı düşkün, tutkun. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan. Parasız, züğürt. Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız.

Açan : Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.

Deni : Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse).

Kımıl biti : Zayıflıktan insana dadanan bit. Ufak su kurdu.

Kımıl kımıl kımıldamak : İşi ağır, yavaş yapmak.

Kımıldak : Sinema. Ağır, yavaş iş yapan kimse.

Kımıldanış : Kımıldanma işi. İlgili cümle: "“Şimdi yalnızca güvenliğini tehdit edebilecek tehlikeler üzerine düşünüyor.”" N. Hikmet.

Kımıldatabilme : Kımıldatabilmek işi.

Kımıldatabilmek : Kımıldatma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kımıldatma : Kımıldatmak işi.

Kımıldayabilme : Kımıldayabilmek işi.

Kımıldayabilmek : Kımıldama imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kımıldayış : Kımıldama işi.