Kırbaçlamak nedir, Kırbaçlamak ne demek

  • Kırbaçla vurmak
  • Canlandırmak, destek vermek, harekete geçirmek.

"Kırbaçlamak" ile ilgili cümle

  • "Edebiyata gelince, yaşamla ilgili olan her şeye ilgimi kırbaçladı." - N. Cumalı

Kırbaçlamak anlamı, tanımı:

Kırbaç : Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı.

Kırba : Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara. Çok su içen kimse. Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık.

Vurmak : Uygulamak, basmak, koymak. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. Olduğundan başka biçimde görünmek. Hızla çarpmak. Silahla yaralamak, öldürmek. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak. Takmak, koymak, bağlamak. Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek. İçki içmek. Sırtına, omzuna yerleştirmek. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. Etkisi bir yere kadar uzanmak. Çarpma işlemini yapmak. Desteklemek, dayamak. Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak. Bağlama, ilişkilendirmek. Dokunmak, hasta etmek. Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak. Kadeh tokuşturmak. Hızla değmek, çarpmak. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek. Olumsuz yönde etkilemek. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. Manevi olarak yaralamak. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak. Tavla oyununda pulu kırmak. Amaçladığı şeye rast getirmek. Sürmek. Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak. Çıkmak. Duyulmak, hissedilmek.

 

Canlandırmak : Canlılık, tazelik, dirilik getirmek. Yoğunluk, etkinlik kazandırmak. Yaşama döndürmek. Bir karakteri oynamak, ona kişilik vermek. Yaşatmak, birinin kılığına girmek. Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak.

Destek : Yardım. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak. Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma. Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil. Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi.

Vermek : Doğurmak. Bitki ve ağaç, ürün üretmek. Hepsini herhangi bir duruma sokmak. Kazandırmak, katmak. Ayırmak, harcamak. Ondan bilmek, atfetmek. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak. Herhangi bir duruma yol açmak. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek. Yaymak. Satmak. Kızı, kadını biriyle evlendirmek. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek. Sahip olmasını sağlamak. Dayamak. Tespit etmek. Ödemek. Bırakmak veya bağışlamak. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek. Cinsel yönden kendisini kullandırmak.

Hareket : Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Davranış, tutum. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Devinim. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi. Yola çıkma. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Deprem.

 

Geçirmek : Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. Zaman harcamak. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak. Etmek, yapmak. Hastalık bulaştırmak. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Vurmak. Giymek, giyinmek. Birine kötü söz söylemek. Herhangi bir durumu yaşamış olmak.

Kırbaçlamak ile ilgili Cümleler

  • Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.
  • Singapur'da suçluları cezalandırmanın bir yolu da onları kırbaçlamaktır.

Diğer dillerde Kırbaçlamak anlamı nedir?

İngilizce'de Kırbaçlamak ne demek? : v. whip, lash, flog, colt, flagellate, horsewhip, scourge, sjambok, slash, swinge, swish, thong, welt

Fransızca'da Kırbaçlamak : fouetter, cravacher, donner le fouet, flageller

Almanca'da Kırbaçlamak : v. geißeln, karbatschen, peitschen

Rusça'da Kırbaçlamak : v. пороть, бичевать, сечь, выпороть