Kalay nedir, Kalay ne demek

Kalay; bir kimya terimidir.

"Kalay" ile ilgili cümleler

  • "Pencereye, elinde yeni kalaydan çıkmış bir bakır sahanla orta yaşlı kadın geldi." - O. C. Kaygılı

Kimya'daki anlamı:

Simgesi Sn, atom numarası 50, atom kütlesi 118.69 g, IV A grubu elementi, e.n. 232 °C, k.n. 2270 °C, bileşiklerinde yükseltgenme basamağı 2 ve 4 olan, asit ve kuvvetli bazlarda çözünen, alaşım ve çeliklerin kaplamasında kullanılan, organik bileşikleri oldukça zehirli olan, 3 allotropu bulunan bir element. 13,6 °C altında kararlı olan elmas yapısındaki gri renkli α-kalay ametal, 13.6-161 °C arasında kararlı olan beyaz renkli ß-kalay ile 161 °C üzerinde kararlı olan γ-kalay ise metal özelliği gösterir.

Bilimsel terim anlamı:

Gümüş renkli, yumuşak, dövülgen, sünek bir metal. A. A. 118.70, A. S. 50, Ö. A. 7.31, E. S. 231 .85°C.

İngilizce'de Kalay ne demek? Kalay ingilizcesi nedir?:

tin, tin; spelter

Fransızca'da Kalay ne demek?:

étain

Kalay hakkında bilgiler

Kalay, periyodik cetvelde atom numarası 50 olan elementtir. Simgesi Sn olup Latince stannum dan gelir. Gümüşümsü gri renktedir. Havada kolaylıkla okside olmaz, korozyona karşı dirençlidir. Bu özelliğinden ötürü diğer metallerin (korozyondan korumak amacıyla) kaplanmasında kullanılır. Tarihçesi MÖ 3000 yıllarına dayanır. Antik Mısır'da ve Mezopotamya'da bronz alaşımında kalay kullanılmıştır.

 

Kalayın alfa-kalay ve beta-kalay olmak üzere başlıca iki allotropu vardır. Düşük sıcaklıklarda gri veya alfa-kalay kararlı olup, silisyum ve germanyuma benzeyen kübik kristal yapıdadır. 13,2 °C nin üzerinde ısıtıldığında beyaz veya beta-kalaya dönüşür. Beyaz kalay tetragonal kristalin yapıdadır. Soğutulduğunda yavaşça gri formuna dönüşür ki bu durum kalay hastalığı olarak bilinir. Bu dönüşüm, aluminyum ve çinko gibi empüritelerin (safsızlıkların) varlığından etkilenir ve antimon veya bizmut ilavesiyle önlenebilir.

Kalay ile ilgili Cümleler

  • Bir gece kalayım.
  • Orada bir evim var, neden otelde kalayım?
  • Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?
  • Ne diye sana yalan söylemek durumunda kalayım ki?
  • Uykusuz mu kalayım?
  • Burada kalayım.
  • Ali evde kalaydı iyiydi.
  • Burada seninle birlikte kalayım.

Kalay anlamı, tanımı:

Atom : Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. Eski Yunan filozoflarına göre gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri. Yaprakları üst üste sarılı topak marul.

Numara : Öğrenciye verilen not. Hile, düzen, dalavere, yalan. Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam. Benzer şeyleri ayırt etmek için her birinin üzerine işaret olarak yazılan sayı. Eğlendirici oyunlardan her biri. Okullarda öğrencileri birbirinden ayırt etmek için her birine verilen sayı. Ölçü.

 

Beyaz : Ak, kara, siyah karşıtı. Beyaz ırktan olan kimse. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü. Beyaz zehir. Bu renkte olan.

Element : Kimyasal yöntemlerle ayrıştırılamayan veya bileşim yoluyla elde edilemeyen madde.

Alaşım : Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita.

Kalayı basmak : Adamakıllı küfretmek.

Kalaybalık : Balık avlamada oltanın ucuna yerleştirilen madde.

Kalayhane : Kalaycının çalıştığı yer. Kalay işlerinin yapıldığı yer.

Kalaycı : Üstünkörü iş yapan, sahtekâr. Kap kalaylayan kimse.

Kalaycılık : Kalaycı olma durumu. Kalaycının yaptığı iş.

Kalaylama : Kalaylamak işi.

Kalaylamak : Eksiklikleri, kusurları görünüşte gizlemeye çalışmak. Oksitlenmeden korumak için bir metal parçasını veya kabı kalay tabakası ile kaplamak. Sövmek.

Kalaylanmak : Kalaylanma işi yapılmak veya kalaylama işine konu olmak.

Kalaylatmak : Kalaylama işini yaptırmak.

Kalaylı : Kalaylanmış (kap). İçinde kalay bulunan. Gösterişi ve süsü yapay olan.

Kalaylı bakır küflenmez : "temizliğini herkesin bildiği kişi ve iş lekelenemez" anlamında kullanılan bir söz.

Kalaysız : İçinde kalay bulunmayan. Kalaylanmamış (kap). Kalayı kalmamış (kap).

Altı alay üstü kalay : İçi, dışı gibi özenilmiş olmayan şeyler için söylenen bir söz.

Dışı kalaylı içi alaylı : "dışı süslü, güzel görünüşlü ancak içi berbat" anlamında kullanılan bir söz.

İçi alaylı dışı kalaylı : "dışı süslü, güzel görünüşlü ancak içi berbat" anlamında kullanılan bir söz.

Komşu kızı almak kalaylı kaptan su içmek gibidir : "komşu kızını almaya karar veren, ailenin ve kızın durumunu, gidişini iyi bildiğinden içi rahat olarak bu ilişkiyi kurar" anlamında kullanılan bir söz.

Yoğun : Koyu, kalın. Şişman, iri, tombul. Dolu, sıkı, sıkışık, çok, konsantre. Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif. Kaba, kalın, iri (elek, iğne). Artmış, çoğalmış bir durumda olan. Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.).

Gümüş : Bu elementten yapılmış. Atom numarası 47, atom ağırlığı 107,88, yoğunluğu 10,5 olan, 960 °C'ye doğru sıvı durumuna geçen, parlak beyaz renkte, kolay işlenir ve tel durumuna gelebilen element (simgesi Ag).

Kola : Kolalama. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata). Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek. Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta. Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı.

Yumuşak : Ciğerlerden gelen havanın ses yolundaki sivrilmiş ve gerilmiş kapalı bir engele çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimli, sürekli, ötümlü, tonlu, sedalı. Kolaylıkla işlenebilen. Ilıman (iklim), sert karşıtı. Kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal. Kolay çiğnenen, kolay kesilen. Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran. Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı. Sessiz, hafif. Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı. Okşayıcı, tatlı, hoş.

Tabaka : Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu. Katman. Katman. Derece. Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt.

Görünüş : Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir. Görünme işi. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara.

Sövme : Sövmek işi, sövgü, küfretme. Bir kimsenin namus, onur ve kişiliğine yapılmış olan her türlü saldırı.

Periyodik : Süreli yayın. Süreli.

Küfür : Sövme, sövmek için söylenen söz, sövgü. Tanrı'nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları inkâr etme.

Kalay kaplama : Genellikle stanatlı yunaklarda çeliği kalay ile kaplama işlemi. Elektrikli yöntemlerle yapılan, metal yüzeyi kalay ile kaplama işlemi.

Kalay kaplı : Kalay kaplama işlemiyle, yüzeyi kalay kaplanmış olan.

Kalay kaplı saç : Kalay kaplama işlemiyle, yüzeyi kalay kaplanmış olan çelik saç.

Kalay oksit katı : Tenekenin yüzeyindeki yağ katının altında bulunan ve 2.54 x 10-4 cm kalınlığında kalay oksitten oluşan koruyucu kat.

Kalay örtülü saç : [Bakınız: teneke]

Kalay potası : Kalayma işleminde, erimiş kalayın içinde tutulduğu pota.

Kalay tepsisi : Erimiş kalayın içine döküldüğü saç tepsi. (*Güdül -Ankara)

Kalay-demir alaşımı katı : Tenekenin yüzeyindeki çelik temelin üzerinde, 2.54x10¹ cm kalınlığında kalay demir alışımından oluşan ilk koruyucu kat.

Kalaycı kısacı : Demirci kıskacı. (Gölbaşı *Çankaya -Ankara)

Kalaycık : Gaziantep şehrinde, İslâhiye ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Kahramanmaraş ilinde, Elbistan ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. Mardin şehri, Kızıltepe ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Diğer dillerde Kalay anlamı nedir?

İngilizce'de Kalay ne demek? : adj. stannic, tin, stannous

n. tin

pref. stann

Fransızca'da Kalay : étain [le], une bordée d'injures

Almanca'da Kalay : n. Stannum, Zinn

Rusça'da Kalay : n. олово (N), брань (F)