Kapan nedir, Kapan ne demek

Kapan; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak
  • Düzen, hile.
  • Pazara satılmak üzere gelen yiyecek maddelerinin tartıldığı resmî büyük kantar ve bu kantarın bulunduğu yer.

Yerel Türkçe anlamı:

Kepenk.

Ahır, dam.

Tütün fideliğini örtmekte kullanılan çavdar sapından yapılmış kapak.

Ağır yük tartılan kantar.

Un tartmaya yarayan, deri kasnaktan yapılmış olan terazi.

Evden bodruma inmek için açılan kapak.

Kapan, eski bir terazi türü

Pazar yeri.

Dik kayalık yerlerdeki dar yollar, uçurum.

Tuzak

Kalbur kasnağına deri geçirilerek elde edilen kaplardan yapılmış olan terazi.

Güreş terimi olarak anlamı:

Tek ya da çift kolu karşısındakinin koltuğu altından geçirip ensesine bastırmak yoluna dayanan bir oyun. bk. tek kapan, çift kapan.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Balıkların serbestçe içeri girdikleri fakat dışarı çıkmalarına engel olan av aletleri.

Tarih'teki anlamı:

Osmanlılar döneminde yiyecek ve giyecek eşyanın toptan satıldığı yer: Unkapanı, Yağkapanı, Balkapanı gibi.

Jeoloji ve yer bilimleri alanındaki anlamı:

Katmansal ya da yapısal bir engelin bulunması yüzünden, bir hazne kayaç içindeki petrol ya da gazların tutulduğu yer.

 

Diğer sözlük anlamları:

Büyük terazi

İngilizce'de Kapan ne demek? Kapan ingilizcesi nedir?:

trap

Osmanlıca Kapan ne demek? Kapan Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

kle

Kapan hakkında bilgiler

Kapan, genel anlamıyla avlanmak veya haşerelere (örneğin fare kapanı) karşı önlem amaçlı kurulan düzeneklerdir.

Kapan ile ilgili Cümleler

  • Ali ve Mary ışık kapanır kapanmaz birbirlerini öpmeye başladılar.
  • Kapana kıstırılmış bir kurt gibi yaşıyorum.
  • Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.
  • Acele etmen gerek çünkü banka yakında kapanacak.
  • Kapanmadan önce bankaya gitmek istiyorum.
  • Okulun kapanışı yoğun kar nedeniyle oldu.
  • Kapının kapanmış olması gerek.
  • Kapanmadan önce kütüphaneye gidelim.
  • Tom'un çalıştığı mağaza 2013'te kapandı.
  • Kapanda bir tilki yakalandı.
  • Kapan susam kapan.
  • Bazı insanlar kendini kapana kısılmış gibi hissetti.

Kapan anlamı, tanımı:

Kapan kurmak : Bir hayvanı tuzağa düşürmek için kapan hazırlamak.

Kapana düşmek : İçinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek.

Kapana düşürmek : Hile ile yakalamak.

Kapana sıkıştırmak : Birini düzenle zor duruma sokmak, işin içinden çıkamaz duruma getirmek. birini zor durumda bırakmak.

Kurt kapanı : Güreşte rakibi alta düşürdükten sonra üstüne oturarak uylukları arasında ayak bağlama, bir yandan da iki kolu altından el geçirerek ağırlığı bel üzerine verme.

Yağmur kapanı : Meyilli alanlarda plastik örtüler, asfaltlanmış kanaviçe, galvanizli sac, asfalt ve daha birçok benzeri maddeyle kaplanarak yağmur sularının toplanıp depo edildiği ve hayvanların içme suyu gereksinimlerinin karşılandığı basit su toplama düzeni.

 

Kapan duygu : Yalnız başına ilerleyen, belli bir sebebi bulunmayan, öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık, idiyopati.

Kapan kapana : Çok ucuz fiyatla (satılmak). Yağma edilir bir biçimde (satılmak).

Kapanca : Küçük kapan. Tütün fidelerini örtmek için kullanılan hasır veya ottan örtü. Düzen, hile.

Kapancı : Kapanın başında bulunan görevli, tartıcı.

Kapaniçe : Padişah ve yüksek rütbeli din ve devlet görevlilerinin giydiği kolsuz, geniş yakalı kürk.

Kapanık : Kapanmış. Sisli, bulutlu. Kaçınık. İç karartıcı, ruh sıkıcı.

Kapanıklık : Kapanık olma durumu.

Kapanın elinde kalmak : Çok istenir ve aranır olmak. bir şeyden ancak çabuk davranabilenler yararlanmak.

Kapanış : Kapanma işi.

Kapanma : Kapanmak işi.

Kapanmak : Tatile girmek. Kapalı duruma gelmek. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek. Son verilmek, kesilmek. Göz kör olmak. Hava bulutlanmak. Dışarı ile ilişiğini kesmek. Yara iyileşmek. Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek.

Kapantı : Patlayıcı ünsüzün oluşmasından önceki boğumlanma noktasının kapanması.

Ayağına kapanmak : Alçalırcasına yalvarmak. bağışlanmak için yalvarmak.

Bahtı kapanmak : Evlenememek. talihsizliğe uğramak, istenen sonuca ulaşmamak.

Bakan yemez kapan yer : "bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.

Dizlerine kapanmak : Çok yalvarmak.

Eline ayağına kapanmak : Birine çok yalvarmak.

Gözleri kapanmak : Çok uykusu gelmek. ölmek.

Hava kapanmak : Gökyüzü bulutlarla örtülmek.

İçe kapanık : Dış dünyaya karşı ilgi ve ilişkisi güçsüz, içine kapanık (kimse), içine kapanık.

İçe kapanıklık : İçe kapanık olma durumu, içine kapanıklık.

İçi kapanmak : Sıkılmak, bunalmak.

İştahı kapanmak : Yemek isteği yok olmak.

Kapılar yüzüne kapanmak : İstenilen şeye ulaşma imkânı verilmemek.

Kısmeti kapanmak : Kendisiyle evlenmek isteyen biri çıkmamak. kazancı azalmak.

Üstüne kapanmak : Belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak.

Yara kapanmak : Yara iyi olup geçmek.

Hayvan : Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.

Yakalamak : Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek. Aynı düzeye gelmek. Söz, bakış veya işareti fark etmek. Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak. Tutturmak. Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak. Birdenbire etkisi altına almak. Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak. Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak. Avlamak, tuzakla ele geçirmek.

Değme : Seçkin, seçme. Değmek işi, temas. Her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele.

Tuzak : Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo. Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzenek.

Düzen : Alet edevat takımı. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Bez dokuma tezgâhı. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Dolap, hile.

Hile : Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma. Birini aldatmak, yanıltmak için yapılmış olan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika.

Pazar : Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer. Tokat iline bağlı ilçelerden biri. Alışveriş. Belli bir şeyin satıldığı yer. Rize iline bağlı ilçelerden biri. Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün.

Genel : Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir genelleme sonucunda elde edilen. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan.

Kapan akarsu : Komşu akarsuyu kendine çeviren su. bk. kapma, kapılan akarsu.

Kapan kaplumbağagiller : Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, kaplumbağalar (Testudinata) takımının, gizli boyunlular (Cryptodira) alt takımından, uzun kuyruklu, ırmak ve bataklıklarda yaşayan, büyük boylu türlere sahip bir familya.

Kapan naibi : Kapanlardaki alış-verişi denetlemek üzere kadının atadığı görevli.

Kapana : Ağaçtan yapılmış büyük yemek dolabı.

Kapana düşmek : içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek. İlgili cümle: "“Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar.”" R. H. Karay.

Kapana düşürmek : hile ile yakalamak. İlgili cümle: "“İçindekiler kendilerini ayaklarıyla bir kapana kıstırmışlardır.”" R. N. Güntekin.

Kapana kısılma etkisi : Ücretlerin düşük ve işlendirme koşullarının istikrarsız olduğu ikincil emek piyasasında çalışanların kötü iş koşullarını benimseyerek becerilerini geliştirme konusunda çaba harcamayacaklarını ve bu piyasada kalacaklarını ileri süren yaklaşım.

Kapanabilme : Kapanabilmek işi.

Kapanabilmek : Kapanma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kapanak burtarımı :

Diğer dillerde Kapan anlamı nedir?

İngilizce'de Kapan ne demek? : [Kapan] n. trap, snare, gin, springe, wire

v. be shut, be closed, close down, be suspended, shut, cicatrize, cloister, close up, fold, fold up, go into liquidation, hole, hole up, overcast, overcloud, shut to

Fransızca'da Kapan : trappe [la], piège [le], traquenard [le]

Almanca'da Kapan : n. Falle

Rusça'da Kapan : n. капкан (M), западня (F), ловушка (F), весы (PL)