Kası nedir, Kası ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kümes hayvanlarını besleyip yağlandırmak için ayrılan yer.

Kası ile ilgili Cümleler

  • Kasırga zaten Karayipler'de hasara neden oldu.
  • Arka bahçedeki korkuluk kasırga sırasında devrildi.
  • Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
  • Ev bir kasırga tarafından tahrip edildi.
  • Katrina Kasırgası on yıl önce New Orleans'ı vurdu.
  • “Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı.”
  • Pencereyi kasıtlı olarak mı kırdın yoksa kazara mı?
  • O, kasıtlı değildi.
  • “Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı.”
  • “Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim.”
  • Kasımda yağ üretimi için zeytinler hasat edilir.
  • Kasırgadan dolayı ölenlerin sayısı 200'e kadar tırmandı.
  • Kasırgaya rağmen gemi limana ulaştı.
  • Ali bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
  • Tom'un evi bir kasırga tarafından tahrip edildi.
  • Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.

Kası ile ilgili Atasözü veya Deyim

kasımdan on gün evvel ek, on gün sonra ekme : “ekim zamanı kasımdan on gün önce biter, kasımdan on gün sonra ekilen tohum verimli olmaz” anlamında kullanılan bir söz.

kasıp kavurmak : baskı yaparak veya kıyıcı davranışlarla bir topluluğu ezmek, zulmetmek çok zarar vermek, mahvetmek çok etkilemek, hüküm sürmek.

 

Kası anlamı, tanımı

Başın art eğik kası : İkinci boyun omuru olan axis’in proc. spinosus’u ile ala atlantis arasında uzanan, başın gerilmesinde, tespitinde ve birinci boyun omuru olan atlas'la, ikinci boyun omuru olan axis'in etrafında dönmesine yarayan kas, muskulus oblikus kapitis kaudalis

Başın bükücü kası : Boyun omurlarının gövdeleri yanında yer alan uzun ve yassı kas, muskulus longus kapitis.

Başın ön eğik kası : Birinci boyun omuru olan atlas kemiği kanadıyla proc. jugularis arasında uzanan bir kas, muskulus oblikus kapitis kranyalis.

Bel gözü kası alanı : Göz kası alanı.

Çiğneme kası siniri : N. masticatorius’tan ayrılan ve m. masseter’i uyaran sinir, nervus masseterikus.

Damak kası : Damak kemiğinin choana kenarından çıkarak velum palatinum’un serbest kenarına yayılan kas, muskulus palatinus.

Damak yutak kası : M. palatinus’tan ve yanlarda damak kemiğiyle kanatsı kemikten çıkarak raphe pharyngis'e giden yutak kası, muskulus palatofaringeus.

Distrofik ve dejeneratif kalp kası bozukluğu : Kalp kasında, yangı ve gelişim bozuklukları dışında kalan, beslenmeye ilgili bozukluklar ve dejeneratif olayları içerisine alan patolojik değişimler.

Eş hacimli kasılma : Kasın geriliminde artış, boyunda herhangi bir değişimin olmadığı bir kasılma tipi izometrik kasılma. Kas mekanik bir iş yapmaz.

Eşhacimli kasılma evresi : Kalpte karıncıkların depolarize olması sırasında; karıncık içi basıncın artması ve hacmin değişmediği, kulakçık ve karıncık arasındaki kapakçıklarla semilunar kapakçıkların kapalı olduğu karıncık büzülme evresi, izometrik kasılma evresi.

 

Göz bebeği büzücü kası : Stroma iridis'in arka yüzünde, göz bebeğinin çevresinde dairesel olarak seyreden ve göz bebeğinin daralmasını sağlayan kas, muskulus sfinkter pupilla.

Göz kası alanı : Musculus longisimus thoracis kasının 12 ve 1. kaburgalar arasındaki yüzey alanı, bel gözü kası alanı, MLD alanı.

İçorgan düz kası : Kas hücreleri arasında düşük dirençli bağlantı bölgeleri olmasından yüzlerce kas lifi kitlesi tek bir birim gibi birlikte kasılma özelliği gösteren, kendiliklerinden kasılabilen ve genellikle mide, bağırsak, uterus, ureter, kan damarları gibi içi boş organlarda bulunan düz kas tipi, viseral düz kas.

İskelet kası : [Bakınız: çizgili kas]. İstemli, çizgili kas. Çizgili kas.

İskelet kası dokusu : Kemiklere tutunan, enlemesine çizgilenmeler gösteren ve isteğe bağlı olarak çalışan kas türü. Bu tür kasların miyositus adı verilen kas teli hücresinin uzunluk ve kalınlıkları canlı türlerine ve kasların organizmada bulundukları yerlere göre çeşitlilik gösterir.

İskelet kası triyadı : İskelet kası tellerinin ince yapısında ortada bir adet enine tubulusla yanlarda yer alan iki adet terminal sarnıçlı yapı.

İşitme yolu kası : Kıkırdaksal dış işitme yoluna yaslanan ve kulak kepçesine yapışan kas, muskulus stiloaurikularis.

İzometrik kasılma : Eş hacimli kasılma.

İzometrik kasılma evresi : Eş hacimli kasılma evresi.

İzotonik kasılma : Kastaki gerim sabit kalıp kas boyunun kısalması ve kas mekanik bir iş üretmesiyle belirgin bir kasılma tipi.

Kalça bel kası : M. psoas major ile m. iliacus’un ikisine verilen ad, muskulus iliopsoas.

Kalp kası astenisi : Kalp kasının veya kasılma gücünün zayıflaması. Konjestif kalp yetmezliğine neden olur.

Kalp kası dejenerasyonu : Kalp kasının yangılı olmayan, dönüşümlü hücre zedelenmesiyle belirgin patolojik değişimi, miyokardozis, miyokart dejenerasyonu. Çeşitli sistemik hastalıklarda özellikle enfeksiyöz anemi, ateş ve toksemi durumlarında görülür.

Kalp kası diyadı : Kalp kasında bir adet enine tubulusla bir adet terminal sisternalı yapı.

Kalp kası hipertrofisi : Kalp kası faaliyetinin artışını gerektiren kapak daralmaları ve kalbin önündeki arterlerin daralması gibi durumlarda, kalp kası hücrelerinin uzunluğunda ve çapında artışı.

Kalp kası hücresi : Kalp kasında genellikle tek çekirdekli, interkalat diskuslarla kollateral bağlantıları içeren hücre.

Kalp kası nekrozu : Kalp kasında odaklar hâlinde veya yaygın olarak oluşan hücre ölümü. Belli başlı nedenleri; Haemophylus somnus enfeksiyonları, E vitamini ve selenyum gibi beslenme yetersizlikleri ve bitkisel zehirlenmeler sayılabilir.

Kalp kasında yağ dejenerasyonu : Düzensiz, solgun, sarı odaklarla belirgin, kalp kası hücrelerinde yağ birikimi, miyokartta yağ değişikliği. Özellikle bakteriyel kökenli çeşitli akut toksemilerde görülür.

Karın kasık salmak : Fazla şişmenlemek, göbek bağlamak.

Kasıbağ : Kadın başlığı.

Kasıf : Fakir yoksul.

Kasık bölgesi : Regio pubica'nın sağında ve solunda bulunan bölge, regio inguinalis.

Kasık fıtkı : Bağırsak, omentum, idrar torbası, dölyatağı gibi karın organlarının; daha çok da ince bağırsakların doğuştan veya sonradan kasık kanalları içerisine girmesiyle oluşan fıtık, hernia inguinalis, inguinal fıtık. En sıklıkla dişi köpeklerde görülür, domuz ve sığırlarda kalıtsaldır.

Kasık fitriyozisi : Phthirus pubis’in neden olduğu ve anüs bölgesi kıllarıyla sınırlı, seyrek olarak vücudun diğer bölgelerine de yayılabilen bit enfestasyonu.

Kasık mancası : Beraber yatılacak kadın.

Kasık taşı : Kasık nihayetindeki yumruca bez.

Kasık yarığı : Debe, fıtık.

Kasık yarılma : Fıtık.

Kasıkküflücesi : Asalak mantarların, üreme örgenleri çevresine yerleşmesinden doğan deri hastalığı.

Kasıklamak : Bıçaklamak.

Kasıl : Ev önünde sebze ekmek için ayrılan arsa. İpek böceğinin son uykusu. Başak tutmamış arpa, buğday ve benzerleri tahıllar. Elâzığ şehrinde, Palu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Kasılım : Bir nesnenin, bir özdeğin belirli bir konumda, bir durumda ya da bir devinimde bulunmaya zorlanmasından ileri gelen gerginlik. Bir cismin madde yitirmeden küçülüp büzülmesi olayı.

Kasıli : Kasılı, dikilerek kısaltılmış olan.

Kasılma giderici ilaç : Çizgili kaslarda kasılmaların şiddetini azaltan veya kasılmayı önleyen ilaç.

Kasım dağıtımı : Kasım ayında halktan toplanmak üzere saptanan vergi.

Kasımağa : Kırıkkale ili, Keskin ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Kasımağzı : Trabzon ilinde, Şalpazarı belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Kasımbağı : Van ili, Erciş ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Kasımcan : Iğdır ilinde, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Kasımköy : Kastamonu şehri, Cide ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Kasımkuyu : Şanlıurfa şehri, Akziyaret nahiyesine bağlı bir bölge.

Kasımlar : Ankara şehri, Güvem nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Bilecik kenti, Gölpazarı belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Isparta kenti, Kasımlar Bucağı. Sakarya ilinde, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Kasımlı : Diyarbakır kenti, Bağdere bucağına bağlı bir bölge. Siirt kenti, Dilektepe nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Siirt kenti, Şirvan belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Zonguldak ilinde, Alaplı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Kasımoğlu : Van ilinde, Timar nahiyesine bağlı bir bölge.

Kasımpatı yüzlü köpek : Çin’den köken alan, muhtemelen Tibetan Lhasa Apso ırkı köpekleriyle Pekingese ırkı köpeklerin birleştirilmesi sonucu geliştirilmiş, Çin İmparatorluğu döneminde oldukça popülarite kazanmış, küçük ve dayanıklı, kürkü çift katmanlı ve uzun, son derece vakur görünümlü, burun üzerinden yukarı doğru büyüyen tüyleri ırka özgü yüz ifadesi ve saç şeklini oluşturan, kafatası yuvarlak, bıyık ve sakal oluşumu belirgin, burnu uzun tüylü ve kısa, gözleri büyük, yuvarlak ve birbirinden uzak, kulakları küçük, düşük ve uzun tüylerle kaplı, bu nedenle vücudun geri kalanındaki tüylerle karışarak kulakları gizleyen görünümde, sırt düzeyi düz, vücudu yüksekliğine göre uzun, kuyruğu uzun tüylerle kaplı ve vücut üzerine geriye doğru katlanan, tüm renklerde olabilen, alın bölgesindeki ve kuyruktaki tüylerin beyaz olması tercih edilen, günümüzde popüler bir pet ve gösteri köpeği olarak yetiştirilen köpek ırkı, krizantem köpeği, Shih tzu köpeği.

Kasımuşağı : Malatya kenti, Kürecik nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Kasın : Selin getirdiği kum, çöp, birikinti, mil.

Kasınk : Selin getirdiği kum, çöp, birikinti, mil.

Kasıntısız : Kasıntısı olmayan. Büyüklenmeyen, kurumlu, gururlu davranmayan.

Kasıp : Fakir, yoksul.

Kasırak : Balgam.

Kasırgamak : Saklamak, esirgemek.

Kasırık : Balgam.

Kasırtı : Gürültü.

Kasıtarı : Boncuk, altın kolye.

Kasıtlı giriş engelleri : Aksak rekabet piyasalarında firmaların sınır limit fiyat uygulaması gibi bilinçli olarak seçtikleri yöntemlerle yeni firmaların piyasa girişini engellemesi.

Kasıtlıca : Kasıtlı bir biçimde.

Kasıtlılık : Kasıtlı olma durumu.

Kasıtmak : Söylenen sözü anlamamak, aldırış etmemek.

Kasıtsız giriş engeli : Aksak rekabet piyasalarında ürün farklılaştırması, ölçek ekonomileri, maliyet üstünlüğü gibi kendi yapısal özelliklerinden kaynaklanan giriş engelleri.

Kasıtsızca : Kasıtsız bir biçimde.

Kasıtsızlık : Kasıtsız olma durumu.

Kasıttan : Yalan yere, şakadan.

Kasıvat : Kasavet.

Kırık kasık : Ufak tefek, döküntü, işe yaramaz ev eşyası.

Omuz dil kemiği kası : Dil kemiğinin basihyoideum bölümüne yapışarak dil kemiğini ve gırtlağı geriye doğru çeken kas, muskulus omohiyoideus.

Pektineus kasının kesilmesi : Kalça displazisi bulunan köpeklerde fonksiyonel bozukluğu azaltmak için m. pectineus kasının orta kısmından veya tendinöz kısma yakın kasla birlikte tam veya kısmi olarak kesilmesi işlemi.

Retraktör kası : Bir yapıyı geri çekmeye yarayan kas.

Sıra dışı kasılma : Atriyoventriküler düğüm, kulakçık veya karıncık gibi kalbin herhangi bir noktasından çıkan uyarılarla, sistolden sonra ikinci bir sisitolün oluşması, ekstrasistol.

Terzi kası : Uyluğun iç yüzünün, ön kenarında bulunan kas, muskulus sartoryus.

Tetanik kasılma : Gevşeme periyotları olmaksızın kasın sürekli kasılmasıyla gerçekleşen kasılma tipi.

Tonik kasılmalar : İskelet kaslarının istem dışı az veya çok uzun süreli kontraksiyonları, tetanik konvulsiyon, tetanizm.

Uterus kasılması : Döl yatağının kasılma gevşeme hareketleri.

Uyluğun iki başlı kası : Uyluk kemiğinin arka ve dış yanı boyunca uzanan, derinin hemen altındaki kas, muskulus biseps femoris.

Yürek kası : Çizgili olmakla beraber kendine özgü yapı özellikleri gösteren ve istemsiz hareket eden, yüreğin ana duvarlarını meydana getiren kas. Miyokart, kalp kası. Kalp kası. (karşılık. miyokard, anlamdaş. kalb kası), Çizgili olmakla beraber istemsiz hareket eden, yapı özellikleri gösteren ve yüreğin ana duvarlarını meydana getiren bir tip kas.

Delta kası : Omuz başında bulunan üçgen biçimindeki kas.

Kalp kası : Kalbin ana duvarını çeviren ve düzenli hareket edebilen kas örgüsü, miyokart.

Kasık : Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü.

Kasık bağcı : Kasık bağı yapan veya satan kimse.

Kasık bağı : Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ.

Kasık biti : Genellikle üreme organları çevresindeki kıl diplerinde yerleşen bir tür bit, kırkayak (Phthirus pubis).

Kasık çatlağı : Kasık fıtığı.

Kasık fıtığı : Kasık bölgesinde oluşan fıtık, kasık çatlağı, yarımlık.

Kasık otu : Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki (Herniaria hirsuta).

Kasılgan : Kasılma özelliği olan, kasılabilen (kas ve organik doku).

Kasılganlık : Kasılgan olma durumu.

Kasılış : Kasılma işi.

Kasılma : Kasılmak işi, takallüs.

Kasılmak : Kasma işi yapılmak. Kas, büzülüp toplanmak, büzüşmek, takallüs etmek. Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak.

Kasım : Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani. Kışın başlangıcı sayılan 8 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 6 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem.

Kasım kasım : "Gururlanmak, büyüklük taslamak, büyüklenmek" anlamlarındaki kasım kasım kasılmak deyiminde geçen bir söz.

Kasımpatı : Birleşikgillerden, çiçekleri iri, katmerli ve türlü renkte, sonbahardan kışa değin açan bir süs bitkisi, krizantem (Chrysanthemum).

Kasınç : Bir veya birkaç kasın irade dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması, kramp.

Kasınma : Kasınmak işi.

Kasınmak : Kasılıp kalmak. Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek.

Kasıntı : Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılmış olan eğreti dikiş. Büyüklenme, kurum, gurur. Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse).

Kasıntılı : Kasıntısı olan. Büyüklenen, kurumlu, kibirli, gururlu.

Kasır : Köşk.

Kasırga : Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 veya daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.

Kasıt : Amaç, istek, maksat. Öldürmeyi, yaralamayı veya zarar vermeyi isteme, kötü niyet.

Kasıtlı : İsteyerek, bilerek yapılan, maksatlı.

Kasıtsız : İsteyerek, bilerek yapılmayan, maksatsız.

Diğer dillerde Kasgara sagrada anlamı nedir?

İngilizce'de Kasgara sagrada ne demek ? : cascara sagrada