Kaynak nedir, Kaynak ne demek
- Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz.
- Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans.
- Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi.
- İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi.
- Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge.
- Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer
- Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür.
- Bir şeyin çıktığı yer, menşe.
"Kaynak" ile ilgili cümleler
- "Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır."
- "Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur." - F. R. Atay
- "İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre..."
- "Işık kaynağı.""Isı kaynağı."
- "Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." - Y. K. Karaosmanoğlu
Yerel Türkçe anlamı:
Sevimli, çekici kimse.
Ağaç dalı : Şu kaynağı keşte öbür kaynaklar kuvvet bulsun.
Dörttebir karpuz, kavun. 2.bk. kıynak (I)-3.
Eğlence.
Eğlendirici, neşeli kimse.
Semerin ağaçlarından biri.
Ceviz içinin dörtte biri
Coğrafya'daki terim anlamı:
Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yer.
Gök bilimleri ve Uzay alanındaki anlamı:
Işık, elektromagnetik dalga gibi erke türlerini üretip dışarı salan cisim ya da yer.
İktisat alanındaki kelime anlamı:
(resource) Üretim sürecinde kullanılan üretim faktörlerine verilen genel ad.
(asset) Gerçek veya tüzel bir kişinin sahip olduğu özkaynak ve yabancı kaynaklar toplamı.
Jeoloji ve yer bilimleri alanındaki anlamı:
Yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıktığı yer.
Diğer sözlük anlamları:
[Bakınız: kıynak]
Kaynak isminin anlamı, Kaynak ne demek:
Erkek ismi olarak; Bir suyun çıktığı yer. Neşe, sevinç. Eğlendirici, neşeli kimse.
Bilimsel terim anlamı:
Metal parçalarını ısı etkisi ile eriterek birbirlerine yapıştırma.
İki metalin birbirine kaynatıldığı bölge.
Yığın iletişiminde bilgi ve iletiler üreten ve bunları iletişim araçlarıyla alıcıya ileten odak.
İngilizce'de Kaynak ne demek? Kaynak ingilizcesi nedir?:
resource, spring, source, welding, weld, initiator
Fransızca'da Kaynak ne demek?:
soudure, source, symphyse
Osmanlıca Kaynak ne demek? Kaynak Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
menba
Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:
Bingöl ili, Karlıova ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Erzurum şehri, Gaziler nahiyesine bağlı bir yer. Malatya şehri, Balaban nahiyesine bağlı bir bölge. Malatya şehrinde, Taşdelen bucağına bağlı bir yer.
Kaynak hakkında bilgiler
Kaynak kelimesinin farklı anlamları.
Kaynak anlamı, kısaca tanımı:
Kaynak yapmak : Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girmek. iki metal veya yapay parçayı ısı yoluyla birleştirmek.
Kaynağını almak : Bir esasa veya desteğe dayandırmak.
Kaynakhane : Kaynak işleri yapılmış olan yer.
Kaynak kişi : Sağlam, güvenilir, doğru bilgiler edinilen kimse.
Kaynak korozyonu : Kaynak yapılmış olan bölgelerde yüksek sıcaklıktan etkilenen metalin veya kaynağın dolgu maddesinin pası.
Kaynak makinesi : Kaynak yapımında kullanılan makine.
Kaynak suyu : Kaynağın veya gözenin başında alınan su.
Öz kaynak : Hissedarların sermaye olarak işletmeye yatırdıkları varlıklar ile işletmenin dağıtılmayan kârları toplamından oluşan sermaye, diğer bir deyişle şirket varlıkları toplam değerinden borçların düşürülmesiyle hesaplanan net varlıklar. Dışarıdan yardım almadan kendi imkânları kullanılarak sağlanan maddi varlık.
Bağımlı akım kaynağı : Devrenin başka bir yerindeki akım veya gerilimle denetlenen akım kaynağı.
Buzul kaynağı : Buzulun eriyerek toprağın altına inen suyunu dışarıya veren kaynak.
Elektrik kaynağı : Elektrik enerjisi kullanılarak yapılmış olan kaynak işlemi.
Gelir kaynağı : Para sağlama yeri veya faaliyeti.
Güç kaynağı : Elektrik enerjisini depolayan ve akımın kesilmesi sırasında kullanılmasını sağlayan aygıt.
Haber kaynağı : Haber değeri olan bilginin alındığı kişi veya yer.
İlham kaynağı : Esinlenmeyi ve içe doğmayı sağlayan şey.
Kesintisiz güç kaynağı : Bilgisayarda elektrik kesildiğinde devreye giren, bilgisayar ile ona bağlı donanımlara belirli bir süre güç sağlayan araç.
Yer altı kaynakları : Petrol, gaz, kömür gibi toprak altında bulunan kıymetli ham ürünler.
Kaynakça : Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi.
Kaynakçacı : Kaynakça hazırlayan kimse.
Kaynakçı : Kaynak yapan kimse.
Kaynakçılık : Kaynakçının yaptığı iş.
Kaynaklanma : Kaynaklanmak işi.
Kaynaklanmak : Kaynak durumunu almak.
Kaynarca : Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı. Sakarya iline bağlı ilçelerden biri. Sıcak su kaynağı. Kaynak.
Pınar : Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak. Çeşme. Bu suyun çıktığı yer, kaynak, memba.
Memba : Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. Kaynak, pınar.
Menşe : Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep.
Kazanç : Satılan bir mal, yapılmış olan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü. Yarar, çıkar, kâr.
Sağlık : Bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet. Sağ, canlı, diri olma durumu.
Araştırma : Araştırmak işi, araştırı, istikşaf, taharri, tetkik. Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılmış olan yöntemli çalışma, araştırı.
Kelime : Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük.
Bir : Tek. Eş, aynı, bir boyda. Sadece. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Sayıların ilki. Aynı, benzer. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Beraber. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Bir kez. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer.
Yer : Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Görev, makam. İz. Durum, konum, vaziyet. Durum, konum. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Gezinilen, ayakla basılan taban. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Önem. Ülke. Yerküre. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân.
Kaynak akımı : Elektrikli kaynak işlemlerinde kullanılan elektrik akımının yeğinliği.
Kaynak alabalığı : Kemikli balıklardan, alabalıkgiller (Salmonidae) familyasından eti çok lezzetli, Kuzey Amerika sularında çok yaygın olan, ülkemize de getirilen bir tür.
Kaynak bağlantısı : Kaynak işlemiyle oluşturulmuş bağlantı.
Kaynak basıncı : Kaynak işlemi sırasında, elektrotlar yoluyla yüzeye uygulanan basınç.
Kaynak bölgesi : Nötron akı yoğunluğunun ölçümünü kolaylaştırmak amacıyla, içine nötron kaynağı ilave edilen reaktör çalışma bölgesi.
Kaynak büyüklüğü : Kaynak ara kesit alanına çizilebilecek en büyük eşitkenar üçgenin, eşkenarlarından birinin uzunluğu.
Kaynak çubuğu : Kaynak işleminde, elektrik akımının kaynak yapılan yüzeye geçmesini sağlayan ya da eritken görevi gören metal çubuk.
Kaynak dağılımı : Bir ekonominin sahip olduğu kaynakların alternatif kullanım alanları arasında dağılımı.
Kaynak dağılımında etkinlik : Kaynakların toplumun ençok arzu ettiği mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılması, diğer bir deyişle isteme uygun malların üretildiği durum.
Kaynak dizim : Kaynak fişlerin türlerine göre bir araya getirilmesi sonucunda ortaya çıkan dizim. a. bk. kaynak fiş, yazar kaynak dizimi, konubaşlığı kaynak dizimi.
Kaynak ile ilgili Cümleler
- Kaynaklar sınırlı.
- Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- Çoğu durumda, araba kazaları uykusuzluktan kaynaklanır.
- Su hayati bir önem taşıyan doğal bir kaynaktır.
- Kaynak belirtilmemişse, bir alıntı bir intihalden başka bir alıntı değildir.
- Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Kaynaklar yakında bitecek.
- Tavuk, ton balığı ve soya fasulyesi iyi protein kaynaklarıdır.
- Kaynak olarak İnterlingua'ya hizmet eden ana diller Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizcedir.
- Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalış.
- Bütün bilgiler kamu kaynaklarından alınmıştır.
- Bazı iyi protein kaynakları nelerdir?
Diğer dillerde Kaynak anlamı nedir?
İngilizce'de Kaynak ne demek? : adj. parent, spring, welding
n. roots, spring, fountain, seeds, grass roots, source, bottom, inquiries, basis, origin, welding, weld, authorship, beginning, birth, chapter and verse, context, font, fount, fund, headspring, paternity, principle, provenance, reserve, resource
Fransızca'da Kaynak : fontaine [la], source [la], naissance [la], origine [la], provenance [la], ressources, référence [la]; soudage [le], soudure [la]
Almanca'da Kaynak : n. Born, Quell, Quelle, Schweißung, Sprudel, Urquell, Ursprung
Rusça'da Kaynak : n. источник (M), ключ (M), начало (N), ресурс (M), сварка (F), автоген (M)
adj. деятельный, сварочный, автогенный
Bu kısımda Kaynak nedir? Kaynak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kaynak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kaynak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.