Kehribar nedir, Kehribar ne demek

Kehribar; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

  • Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan, kılkapan
  • Bu reçineden yapılmış.

"Kehribar" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Önümdeki kutuda elmas, akik, zümrüt, necef, sedef, kehribar vesaire gibi yüz kadar küçük küçük taşlar vardı." - Ö. Seyfettin
  • "İki aydır kayıp sarı kehribar tespihini görünce sevindi." - N. Cumalı

Kimya'daki anlamı:

Sertliği 1,5-3, yoğunluğu 0,97-1,126 g/mL, yumuşama sıcaklığı 330 °C’den yüksek olan, süs eşyası yapımında kullanılan, açık-sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılan ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş bir reçine, samankapan. Değerli taş olarak kullanılır. Baltık sahillerinde (saknit) ve Kanada'da (çenavinit) bulunur. Yapay kehribar fenol-formaldehid katranlarından yapılır.

Jeoloji ve yer bilimleri alanındaki anlamı:

Taşıllaşmış bir çeşit bitkisel reçine.

İngilizce'de Kehribar ne demek? Kehribar ingilizcesi nedir?:

amber, electrum, succinum

Kehribar hakkında bilgiler

Kehribar, çamgiller (Pinaceae) familyasından, bir çam türü olan Pinus succinifera ağaçlarının fosilleşmiş reçinesi.

 

Toplumlarda bazı süs eşya yapımında kullanılan açık sarıdan kızıla kadar çeşitli renklerde yarı saydam, kolay kırılabilen ve bir yere gömüldüğü zaman ufak cisimleri kendine çekme özelliği kazanan bir fosildir. Baltık Denizi'nden (Polonya) çıkarılan kehribar, yüzyıllardan beri kadınların süs eşyalarından en gözde sayılan taşlardan biri olarak benimsenmiştir. Parlaklık ve renk açısından onu hiçbir saydam taş ile kıyaslamak mümkün değildir. Kehribara yapışan fosilleşmiş böcekler, yabani bitkilerin fazla oluşu, diğer taşlarda görülmeyen önemli özelliklerdendir.

Avrupa'da kehribar yatakları en çok Ukrayna, Romanya, İsveç, İngiltere, Hollanda ve Sicilya'da görülmektedir. Kehribar ortalama 25 ile 40 m arasında değişen bir derinlikte ve eski devirlerde meydana gelen denizaltı çökeltilerinin iki tabakası arasında damarlar şeklinde bulunmaktadır. Buna mavi toprak denilmektedir. Bu kehribarın ikinci vatanıdır. Birinci vatanı ise bugünkü İskandinav ve Polonya Baltık Denizi'nin büyük bir kısmını içine alan sahalardır. Buralarda bir zamanlar büyük ormanların bulunduğu tahmin edilmektedir. Kıtalar arasındaki büyük değişikliklerin sonucunda bu bölgeler sular altında kalmış ve uzun seneler sonucu toplanan çam sakızı kütleleri deniz suyuyla sürüklenip gitmişti. Bunlar üzerine kum ve çakıl taşlarının kaplanması ile mavi toprak olarak bilinen tabaka hasıl olmuştur. Yapılan tetkikler sonucunda ilim adamlarının verdikleri kararlardır.

Çok beğenilen bu süs eşyası yanında, kullanılan taşın içindeki böcek, yaprak ve çiçek kalıntıları hiçbir zaman bozulmayacak şekilde mumyalanmıştır. Bunlar eski devirler hakkında aydınlatıcı bilgilerin edinilmesine yardımcı olmaktadır. Kehribarda deterpenik reçine asitleri, rezenler ve biraz uçucu yağ bulunur.

 

Kehribar anlamı, kısaca tanımı:

Eşya : Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler.

Kızıl : Bu renkte olan. Komünist. Parlak kırmızı renk. Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık. Aşırı derecede olan. Altın.

Renk : Çeşitlilik. Nitelik. Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum.

Saydam : İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf, transparan. Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöze konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde, slayt. Sayısal ortamda hazırlanmış, yansıtım aygıtında kullanılmaya özgü pozitif görüntü, slayt, diyapozitif. Açık seçik, belirgin. Asetat.

Kola : Kolalama. Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek. Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata). Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta.

Cisim : Doğada element, bileşik veya bunların karışımları hâlinde bulunan, kütlesi ve ağırlığı olan, duyularla algılanabilen şey. Gövde, beden, vücut.

Fosil : Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları veya izleri, müstehase, taşıl. Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse.

Reçine : Sonsuz polimerleşme ile elde edilen, büyük moleküllü yapay madde. Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı.

Kehribar gibi : Sapsarı, koyu sarı.

Kehribar balı : Sarı ve saydam bal.

Kara kehribar : Oltu taşı.

Türlü : Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif. Çeşitli sebzelerle pişirilen yemek.

Hafif : Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı. Etkisi az olan, sert karşıtı. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek). Çok dik olmayan (sırt, yokuş). Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa. Önemli olmayan. Gücü az olan, belli belirsiz. Sıkıntısız, ferah, rahat olarak. Güç veya yorucu olmayan, kolay. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan.

Samankapan : Kehribar.

Kılkapan : Kehribar.

Familya : Karı, eş. Birçok ortak özelliği sebebiyle bir araya getirilen cinslerin topluluğu, fasile. Aile.

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Toplum : Topluluk. Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet.

Bu : En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz. Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.

Kehribarcı : Kehribardan tespih, ağızlık vb. şeyler yapan veya satan kimse. İlgili cümle: "“Ben babamla, annemle gittiğimiz siyah kehribarcıları şimdi bir masal gibi hatırlıyorum.”" A. H. Tanpınar.

Diğer dillerde Kehribar anlamı nedir?

İngilizce'de Kehribar ne demek? : n. amber

Fransızca'da Kehribar : ambre jaune, succin [le]

Almanca'da Kehribar : n. Bernstein

adj. Bernstein-