Kenar nedir, Kenar ne demek

Kenar; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka.
  • Bir şeyi çevreleyen çizgi.
  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
  • Yan.
  • Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer.
  • Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri.

"Kenar" ile ilgili cümle örnekleri

  • "O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
  • "Bir üçgenin kenarları."
  • "Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar." - M. Ş. Esendal
  • "Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade."

Yerel Türkçe anlamı:

Sahil

Kenar

Geomteri'deki kelime anlamı:

[Bakınız: açı]

Matematik terimi olarak kelime anlamı:

Bir geometrik şeklin iki düzlemsel yüzünün arakesiti olan doğru veya doğru parçası.

Bir çizgede, iki köşeyi birleştiren bir eleman. bk. yönlü kenar, yönsüz kenar.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Film kuşağının iki yanı.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Sığır budunun açlık çukurluğuna en yakın bölgesindeki kaslardan elde edilen pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılmış olan pastırma.

Diğer sözlük anlamları:

Yan, nezt.

İngilizce'de Kenar ne demek? Kenar ingilizcesi nedir?:

edge

Osmanlıca Kenar ne demek? Kenar Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

 

dılı

Kenar anlamı, kısaca tanımı:

Kenar gezmek : Bir şeyden uzaklaşmış olmak.

Kenara atmak : Bir şeyin üstünde durmamak, önemsememek.

Kenara çekilmek : Artık hiçbir şeye karışmamak.

Kenarda kalmak : Kendine yakışan yeri tutamayarak önemsiz bir duruma düşmek.

Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz : "kibar çevrede yetişmemiş olanlar ne kadar özenseler de kibarlığın bütün inceliklerini gösteremezler" anlamında kullanılan bir söz.

Kenar bastırmak : Bir kumaşın kenarlarını kıvırıp elle veya makine ile dikmek.

Kenar atışı : Hentbolda oyun alanından çıkan topu kenar çizgisinden oyuna sokma atışı.

Kenar bobini : Kâğıtçılıkta üretimin maksimum makine genişliğinde olmasını sağlayabilmek için ana bobinlerin yanında üretilen dar, tekrar hamurlaştırmanın dışında kullanıma imkân sağlayacak genişlikteki bobin.

Kenar mahalle : Şehrin merkezinden uzak ve çoğu eğitim düzeyi düşük yoksul halkın oturduğu semt, kenar semt.

Kenarortay : Bir dikdörtgenin karşılıklı iki kenar ortasını birleştiren doğru parçası. Bir üçgende her tepeden karşı kenarın ortasına indirilen doğru parçası.

Kenar semt : Kenar mahalle.

Kenar suyu : Kenar süslemesi.

Kenarda köşede : Dikkati çekmeyen veya umulmayan yerlerde.

Kenarın dilberi : Kibarlığa özenen, görgüsü az kadın.

Çeşitkenar : Kenarlarından hiçbiri ötekine eşit olmayan (çokgen).

Derkenar : Sayfa kenarına kaydedilen yazı, çıkma.

Dörtkenar : Dörtgen.

Eşkenar : Kenarları eşit olan.

İkizkenar : İki kenarı eşit olan.

Paralelkenar : Karşılıklı kenarları paralel olan dörtgen.

Kenarcı : Deniz kıyılarında avlanan balıkçı.

 

Kenarlı : Kenarı süslü, işlenmiş. Herhangi bir biçimde kenarı olan.

Kenarlık : Kenar bölümünü oluşturan şey.

Kenarsız : Kenarı olmayan.

Anasına bak kızını al kenarına bak bezini al : "bir kızın karakterini öğrenmek isteyenler, anasının durumunu göz önüne alırlarsa aldanmamış olurlar" anlamında kullanılan bir söz.

Bir kenara atılmak : Unutulmak, terk edilmek, ilgi kesilmek.

Bir kenarda durmak : Gerektiği zaman kullanmak üzere hazırda tutmak.

Çay kenarında kuyu kazmak : Elde, amaca ulaşılacak bol araç varken emek harcayarak başka yollar aramak.

Deniz kenarında dalga eksik olmaz : "içinde çeşitli olayların geçmesi doğal olan bir ortamda zaman zaman sert çatışmaların, fırtınaların çıkması da olasıdır" anlamında kullanılan bir söz.

Irmak kenarına çeşme yapılmaz : "zaten var olan ve herkesin işine yarayıp artan şeyin yanına aynı işi görmek üzere bir de daha zayıfını eklemek boşuna yorulmaktır" anlamında kullanılan bir söz.

Uçurumun kenarından dönmek : Büyük bir tehlikeden son anda kurtulmak.

Bitiş : Bir müzik parçasının son bölümü, final. Bitme işi.

Yakın : Benzeyen, andıran, yaklaşan. Uzak olmadan. Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan. Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba. Aralarında sıkı ilgi bulunan. Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan. Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı. Uzak olmayan yer.

Kıyı : Kenar, periferi. Kara ile suyun birleştiği yer. Issız, tenha yer. Sahil.

Çevre : Yağlık. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam.

Çizgi : Yüz ve vücut hatlarının her biri. Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril. Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Temel.

Pervaz : Cilt kapağının iç tarafına konulan deri parçası. Uçuş. Kapı, pencere vb. yerlerin kenarlarına geçirilen ensiz parça. Giysilerin yaka, kol, etek vb. yerlerine veya kumaştan yapılmış diğer eşyaların kenarlarına geçirilmiş, dar, uzun parça.

Antika : Eski çağlardan kalma eser. Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka. Tarihsel bir döneme ait olan. Antik. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılmış olan diş diş süs, sıçandişi.

Bir : Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Tek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Sayıların ilki. Bu sayı kadar olan. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Sadece. Aynı, benzer. Beraber. Bir kez. Ancak, yalnız.

Yan : Bir tarafa yönelerek. Üstte, altta, arkada veya önde olmayan. İkinci derece olan. Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri. İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri. Yer. Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil. Birlikte, beraberinde olma. Bir denklemde "=" işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri. Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet. Üst. Tali. Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç.

Kenar açı :

Kenar çizmek : Yan çizmek

Kenar dağları : (coğrafya)

Kenar deniz : Anadenizden adadizileri ya da sığ eşliklerle ayrılan, fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından karanın geniş ölçüde etkisi altında bulunan deniz alanı.

Kenar denizleri : (coğrafya)

Kenar eten düzeni : (botanik)

Kenar etkisi : İşlemede açındırmacın, filmin çok ışıklı bölümlerinde azalması sonucu, bu bölümlere komşu az ışıklı bölümlerin kenarının gerektiğinden az açınması, çok ışıklanmış bölümün kenarlarında ışıklı çizgiler oluşması durumu.

Kenar fasiyezi : Derinlik kayaçlarında kenar bölgelerinin, orta bölgelerine göre gösterdiği oluşum değişikliği.

Kenar firmalar : Egemen firmaların bulunduğu bir piyasada fiyat alıcı durumunda olan küçük firmalar.

Kenar hücreleri : Mide fundusunda asit boyaları alan, müköz boyun hücreleriyle kök hücrelere dıştan bağlanan ve hidroklorik asitle intrinsik faktörü salgılayan belirgin hücreler, pariyetal hücreler. Işık mikroskobunda iri hücreler durumunda gözlenen bu hücreler elektron mikroskobunda intraselüler ve interselüler sekret kanalcıklarını içerirler.

Kenar ile ilgili Cümleler

  • Silahı bir kenara koydu.
  • Kenara çek ve bana ehliyetini göster.
  • Kenara çeker misin?
  • Kenara çek.
  • Kenara çekil, olur mu?
  • Kenara çekil!
  • Kurşun kalemim masamın kenarına düştü.
  • Onun geçebilmesi için kenara çekildim.
  • İki kurbağa dere kenarında otururken yağmur yağmaya başlar. Kurbağalardan biri diğerine şöyle der: "Çabuk suya gir, yoksa ıslanacağız."
  • Pencere kenarında bir yer tercih ediyorsunuz.
  • Kenara çekilin.
  • Biraz yer açmak için kenara çekilebilir misiniz lütfen?
  • Kenara çekil, lütfen.
  • Yolun kenarında beyaz ve sarı çiçekler vardı.

Diğer dillerde Kenar anlamı nedir?

İngilizce'de Kenar ne demek? : n. edge, brim, border, side, margin, brink, rim, brow, flange, hem, lip, marge, skirt, skirting, verge, wale, wheal

Fransızca'da Kenar : bord [le], côté [le], berge [la], bordure [la], contour [le], lisière [la], marge [la], orée [la], rebord [le]

Almanca'da Kenar : n. Bord, Ecke, Einfassung, Grat, Kante, Kathete, Krempe, Rand, Saum, Umrandung, Zarge

Rusça'da Kenar : n. край (M), краешек (M), окраина (F), сторона (F), катет (M), берег (M), кромка (F), борт (M), обочина (F), обшивка (F), оторочка (F), кант (M), закраина (F), юбка (F), поле (N)

adj. окраинный