Kesen nedir, Kesen ne demek
Kesen; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
Yerel Türkçe anlamı:
Fare
Kış için kurutulan yağsız, tuzlu yoğurt
Çamurlu yollardaki tekerlek ve hayvanların kurumuş ayak izleri.
Kestirme, kısa (yol ve benzeri).
Osmanlıca Kesen ne demek? Kesen Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
katı'
Kesen hakkında bilgiler
Kesen (veya sekant, sekant doğrusu), bir eğriyle iki noktada kesişen doğru. Kesenin eğri içinde kalan parçasına kiriş adı verilir.
Kesen, bir eğriye herhangi bir P noktasındaki teğet doğrusuna yaklaşık gösterir. Eğrini P ile Q noktalarından geçen kesen için, P sabit ve Q değişken,Q noktası P'ye yaklaştıkça, kesen P noktasında eğriye teğet doğrusu haline gelir.
Kesen ile ilgili Cümleler
- Sadece herhangi bir çocuk tarafından kullanılanlar gibi basit boya kalemleri kullanarak Maria nefes kesen resimler yaratabildi.
- Babası kabloyu kesen kişiydi.
- Ağacı koruyan mı suçludur yoksa kesen mi?
- Tom'un saçını kesen ben değildim.
- Kendi saçını kesen bir arkadaşım var.
- Saçımı kesen bayana perçemden hoşlanmadığımı söyleyebilmek isterdim.
- Berber erkeklerin saçını tıraş eden ve kesen bir adamdır.
Kesen anlamı, kısaca tanımı:
Ağaçkesen : Zar kanatlılardan, kurtçukları en çok gül fidanları üzerinde yaşayarak yapraklara zarar veren, kara renkli bir böcek (Hylotoma).
Bağkesen : Makaslı böcek.
Boğazkesen : Bir boğazı savunmak için deniz kıyısında yapılmış olan hisar.
Işıkkesen : Karanlık odalara girip çıkarken bu yerlere ışık sızmasını önleyen düzen.
Yelkesen : Yarışlarda, rüzgârın etkisinden korunmak için öne takılan siperlik, yelkıran, rüzgârlık.
Yolkesen : Yolda engelleme yapıp soygun düzenleyen.
Kesene : Götürü veya toptan satış. Sözleşme, yazılı anlaşma.
Keseneğe almak : Gelirini satın almak, iltizam etmek.
Keseneğe vermek : Bir şeyin gelirini önceden götürü olarak satmak.
Kesenek : Görevlilerin aylıklarından her ay belli oranda kesilip bir sosyal güvenlik kurumuna yatırılan para. Fabrika, çiftlik vb. gelir kaynaklarının gelirini satın alma işi, iltizam.
Kesenekçi : Keseneği alan kimse, iltizamcı, kesimci, mültezim.
Kesenin ağzını açmak : Bol para harcamaya başlamak.
Kesenin dibi görünmek : Para tükenmek.
Kesenize bereket : Maddi katkısı görülen bir kimseye "çok kazan, kazancın bol olsun" anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü.
Kesme : İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. Lokum. Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan. Kesme işareti. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Kesmek işi. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). Kesin, değişmez, maktu. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat.
Üçgen : Bu biçimde olan. Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles.
Kenar : Yan. Bir şeyi çevreleyen çizgi. Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri.
Nokta : Konu, konu ile ilgili önemli bölüm. Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.). Çok küçük boyutlarda işaret, benek. Sınır, derece, radde. Yer. Orta nokta. Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret. Nöbetçi bulunan yer. Nöbetçi, gözcü, bekçi. Hiçbir boyutu olmayan işaret.
Kesiş : Kesme işi.
Kalan : Bölme işleminde bölünenden artan sayı. Artan, mütebaki. Kalma işini yapan. Bir çıkarmanın sonucu.
Parça : Nesne. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Tane. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Pasaj. Güzel, alımlı kız veya kadın.
Kesen damar : Komşu kayaçların yapısını gelişigüzel kesen çatlak ya da yarıkları, magmanın doldurulmasıyle oluşmuş kayaç damarı.
Kesen düzlem : Bir geometrik şekli kesen düzlem.
Kesen ı : Verilen bir eğriyi kesen doğru.
Kesenali : Götürü, toptan iş.
Kesene kartı : Kesenelere ilişkin işlemlerin düzenli yürütülmesi amacıyla, bu yöndeki koşulları tümüyle kapsayan ve uygulamaları sonuçlarıyla gösteren bilgi verici kart.
Kesene kesmek : Mal sahiplerinin vereceği bekçi ücretini kararlaştırmak: Yarın bağların kesenesi kesilecek.
Kesene ödeği : Güvenceci ya da güvenceliye deniz yoluyla gönderilecek mal için ortaya çıkabilecek dokuncaları belirli bir süre karşılayabilmek amacıyla düzenlenen güvenceli, keseneli ödek.
Kesene payı : Katılma yüklenimi. Kesene parası. Yaygın ortaklıklarda pay iyesi olma sözleşmesi. Bir malın yetiştirici ya da yapımcısı ile tüketicisi ve alıcısı arasında bilinen ve çoğunlukla önceden ödenen bir karşılık değerine dayanılarak belirli bir süre için, bir maldan yararlanmak amacıyla yapılan anlaşma ya da sözleşme.
Kesene vermek : Götürü usulüyle iş yaptırmak
Kesenek belgeleri : Yasasına göre işçi yararına yapılacak işlemler sağlanılmak üzere işverence düzenlenerek Toplumsal Güvenceler Kurumuna belirli süreler içinde verilmesi zorunlu olan belgeler.
Diğer dillerde Kesen anlamı nedir?
İngilizce'de Kesen ne demek? : [Kesen District, Iwate] n. bath glove, bag, purse, pocket, bladder, pouch, scrip, vesicle, sac
n. secant
Fransızca'da Kesen : coupant/e
Rusça'da Kesen : n. секущая (F)
Bu kısımda Kesen nedir? Kesen ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kesen tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kesen hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.