Kilit nedir, Kilit ne demek

Kilit; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

"Kilit" ile ilgili cümleler

  • "Sonunda kapının kilidi gözyaşlarıma dayanamadı." - Y. Z. Ortaç

Yerel Türkçe anlamı:

Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık.

Diğer sözlük anlamları:

Anahtar

Bilimsel terim anlamı:

Mobilya ve yapıda hareketli elemanları kapamaya yarayan madensel gereç.

İngilizce'de Kilit ne demek? Kilit ingilizcesi nedir?:

lock

Almanca'da Kilit ne demek?:

schloss

Osmanlıca Kilit ne demek? Kilit Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

kilit

Kilit hakkında bilgiler

Kilit; oda kapısı, kutu kapağı gibi varlıkları muhafaza etmeye yarayan nesnelerin istenmeyen kişilerce açılmasını engellemek için yerleştirilen; anahtar gibi bir fiziksel nesne veya şifre gibi çeşitli güvenlik kombinasyonları ile açılabilen mekanik veya elektronik alet. Kilitler kapı, kapak veya duvar içine yerleştirilmiş düzenekler olabileceği gibi, kilitlenecek nesne üzerine sonradan takılan asma kilit gibi nesneler de olabilir.

Kilit ile ilgili Cümleler

  • Kilit güzel.
  • Kilitleme mekanizması sıkıştı.
  • Kilitli değil.
  • Kilit soru ne kaybedebilirim değil fakat kaybedecek neyim vardır.
  • Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
  • Toplantı odasının kapısını kilitlemenin mümkün olduğunu bilmiyordum.
  • Burak bile kapılarını kilitlemedi.
  • Burak Tuğba'nın ağzını tıkadı ve onu bir dolaba kilitledi.
  • Kilit kırık.
  • O, kapıyı kilitlemedi.
  • Kilitli kapıyı açmayı boş yere denedi.
  • Sana kapıyı kilitlediğimi söyledim.
  • Kapı saat dokuzda kilitlenir.
  • Kilitli değildi.
 

Kilit anlamı, tanımı:

Anahtar : Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. Herhangi bir olayda belirleyici olan. Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil. Kurgu. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. Vesile, araç, vasıta.

Alet : Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç.

Kilit altına almak : Kilitlemek.

Kilit gibi olmak : Birbirine çok bağlı ve dayanışmalı olmak.

Kilit kürek altına almak : Her tarafı kiltlemek.

Kilit kürek olmak : Bir yeri korumak, o yerin güvenilir, sağlam adamı olmak.

Kilit vurmak : Kapatmak.

 

Kilidi küreği olmamak : Her şeyi açıkta bulunmak, kilitli yere saklanmamış olmak.

Kilit dili : Kilidin anahtarla sürülen parçası.

Kilit mevki : Kilit nokta.

Kilit nokta : Bütün işlerin bağlı olduğu önemli nokta, makam veya yer, kilit mevki.

Kilit sarma : İki veya daha çok bağ boyundurukları altına karşılıklı olarak atılmış ve birbirine fırçalarla bağlanmış olan bir çift sarma.

Kilit taşı : Anahtar taşı.

Kilit yeri : Kilidin yerleştiği yuva.

Asma kilit : Kilitlenecek şeyin üstündeki halkalara geçirilip kapatılacak bir biçimde yapılmış kilit.

Bindirme kilit : Gövdesi kutu biçiminde olan, kapak veya kapının arkasına doğrudan vidalanan, basit mekanizmalı kilit.

Gömme kilit : Gövdesi kapak veya çekmecenin kenarına açılan yuvaya gömülerek takılan kilit.

İspanyolet kilit : Elbise dolabı, büro dolabı vb. eşyaların kapaklarına takılan, sürgü kolları ile kapağın altından ve üstünden kilitleme yapan bir gömme kilit türü.

Komple kilit : Bir mobilyanın sadece bir çekmece veya kapağına takılan, kilitlendiğinde mobilyanın bütün kapak ve çekmecelerini kilitleyebilen özel bir kilit türü.

Şifreli kilit : Üstünde her birinde çepeçevre birçok harf yazılı bir sıra tekerlek bulunan, bunlar çevrilerek bilinen bir kelime ortaya çıkarıldığında açılabilen kilit.

Topuzlu kilit : Kilit sistemini bünyesinde bulunduran kapı kolu.

Bagaj kilidi : Bagaj kapağını kilitlemeye yarayan alet.

Baston kilidi : Yelkenlide seren ucunun çatlamasını engelleyen çember.

Donanım kilidi : Bilgisayarda bazı programların izinsiz kullanılmasını engelleyen kilit.

Emniyet kilidi : Kapı, kasa vb.nde güvenliği sağlayan kilit.

Kilitleme : Kilitlemek işi.

Kilitlemek : Kapatmak. Sıkıca tutmak. Karşılıklı çıkıntı ve girintileri olan şeyleri birbirine geçirmek, kenetlemek. Bir nesne veya bir kimseyi kilitli bir yere kapamak. Anahtarla kilidi kapamak.

Kilitlenmek : Fiziksel, ruhsal vb. nedenlerle hareket edemez, kıpırdayamaz duruma gelmek. Odaklanmak. Çalışmaz hâle gelmek. Kilitleme işi yapılmak.

Kilitletmek : Kilitlenmesini sağlamak.

Kilitli : Kilitlenmiş. Kilidi olan.

Kilitsiz : Kilitlenmemiş. Kilidi olmayan.

Kilitsiz küreksiz : Açık, kilitlenmemiş.

Ağzı kilitlenmek : Konuşamaz duruma gelmek.

Ağzı kilitli : Sır saklayan. Oruç tutan (kimse), oruçlu.

Ağzına kilit takmak : Susmak. susturmak.

Çenesi kilitlenmek : Alt ve üst çene sımsıkı bir durumda bir araya gelmek.

Hırsıza kilit olmaz : "kötü bir iş yapmaya kararlı olan kişiyi önlemek için alınacak tedbirler yararsızdır" anlamında kullanılan bir söz.

Kapısına kilit vurmak : Girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak. bir yerin çalışmasına son vermek.

Trafik kilitlenmek : Herhangi bir sebepten dolayı araç yolu tıkanmak, işlemez duruma gelmek.

Düğme : Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça. Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı. Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı.

Takılı : Takılmış, tutturulmuş, asılmış.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Tane. Müzik eseri. Güzel, alımlı kız veya kadın. Pasaj. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Nesne.

Yardım : İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek. Bağış, iane. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. Etki. Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet.

Çalış : Çalma işi.

Kapatma : Yolsuz olarak değerinden aşağı elde edilmiş (mal). Basketbolda, elinde top olmayan bir oyuncunun pas almasına veya ilerlemesine engel olma. Kapatmak işi. Metres.

Değirmi : Yemeni, yazma, başörtüsü. Yuvarlak. Eni boyuna eşit olan (kumaş).

Kapı : Ev gezmesi için gidilen yer. Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. Devlet dairesi. Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri. Gidere yol açan gereksinim. Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı Genel Ağ sayfası, portal. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat.

Kilit işçi : Varlığı öteki işçilerin verimliliğini artıran; yokluğu ise verimliliğin düşmesine yol açan, diğer bir deyişle üretime katkısı yüksek olan nitelikli işçi.

Kilitleme sistemi : Reaktör güvenliğini etkileyen bazı manevraların çalışmasını engelleyen koruma sistemi.

Kilitlemesiz durduraç dizgesi : Durdurma sırasında tekerleklerin kilitlenmesini ve bunun yardımıyla kaymasını önleyen yardımcı düzenek dizgesi.

Kilitlenme : Kilitlenmek işi. [Bakınız: kaynak bekleme]

Kilitletme : Kilitletmek işi.

Kilitleyebilme : Kilitleyebilmek işi.

Kilitleyebilmek : Kilitleme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kilitli burgu : Üzerinde bulunan vida yardımıyla teli sıkıştıran ve telin burgu etrafında sarımına ihtiyaç bırakmayan burgu türü.

Kilitli dikiş : İlk düğüm konulduktan sonra ipliğin kesilmeden iplik ucunun her defasında yara dudaklarını saran bir önceki iplik halkasının içinden geçirilerek gerilmesi ve işlemin yara sonuna kadar sürdürülüp son bir düğüm konulmasıyla uygulanan dikiş.

Kilitli eşik : Hareketli köprüye sahip gitarlarda akort kararlılığını artırmak amacıyla kullanılan, üzerindeki vidalar yoluyla telleri sıkıştırarak burguları devre dışı bırakan eşik türü.

Diğer dillerde Kilit anlamı nedir?

İngilizce'de Kilit ne demek? : adj. key

n. lock, fastener

Fransızca'da Kilit : serrure [la], chaîne [la]

Almanca'da Kilit : n. Schließe, Schließer, Schloss, Verschluss

Rusça'da Kilit : n. зам`ок (M), фиксатор (M), ключ (M)